Şef Marcus Samuelsson, gastronominin bir şehrin geçmişini, bugününü ve yarınını ortaya koyan bir dil olduğunu söylüyor. Sizce de şehrin yeni hikâye anlatıcıları şefler değil mi? Geçmişin dokusunu geleceğin gastronomi trendleri ile birleştirenler, dünyanın farklı noktalarında dikkatleri üzerine çeken miksolojistleri İstanbullular ile buluşturan kokteyl barlar, farklı kültürlerin mutfağındaki ortak değerleri ön plana çıkartarak kendi topluluğunu oluşturan restoranlar… İstanbul’un yüz yıllardır devam eden hikâyesine geliştirdikleri reçeteler ile dahil olan en yeni mekânların peşine düşüyoruz. theMagger ekibi olarak yeni mekânlar keşfettikçe bu yazıyı güncelleyeceğimizin de altını çizelim. İşte bizim yeni keşiflerimiz!

İstanbul Yeni Mekânlar – 2024

Avrupa Yakası’nda Açılan Yeni Mekânlar

Lokanta Minoa, Pera

Lokanta Minoa Pera | Fotoğraf: Lokanta Minoa Pera

Hillside City Club’da her gittiğimizde bizi büyülü bir evrendeymişiz gibi hissettiren Minoa Kitabevi, dallarını Pera’da Alexandre Vallaury’nin imzası taşıyan 1896 yapımı Française Union binasına uzatmıştı. Şimdi ise karşımıza muhteşem bir menü ile çıkıyor. MSA’nın yetiştirdiği şehrin yükselen yeni nesil şeflerinden biri olan Müge Ergül, yeni nesil bir lokanta deneyiminin dinamiklerini belirliyor. Lokanta Minoa için geleneksel lezzetlere modern ve yaratıcı bir dokunuş ekleyen Ergül, menüde özellikle vegan ve vejetaryen tariflere ağırlık veriyor. 

Tere İstanbul, Gümüşsuyu

Tere İstanbul | Fotoğraf Kaynağı: Tere İstanbul

Anadolu’ya özgü geleneklere modern dokunuşlar ekleyen mekânları çok seviyoruz! Ekim ayının ilk günlerinde uzun yıllardır ayrı mutfaklarda çalışan iki kardeş Ömer ve Remzi Sayın’ın bir araya gelmesi ile kapılarını açan Tere’de muhteşem bir boğaz manzarası olduğunu da söylemeliyiz. Şehre dinamik ve modern bir ocakbaşı kültürü getirmeyi hedefleyen Tere, özellikle Tarak, Küşleme ve Adana Kebap’ta iddialı olduğunu belirtiyor. Menüde bitkisel beslenenlere yönelik vegan lahmacun tabağı da bulunuyor. Üstelik aldığımız haberlere göre dönem dönem mutfakta kardeşlere başka şeflerin eşlik ettiği iş birlikleri de olabilirmiş.

İlginizi çekebilir: Tuba Nil Dengiz’den Tere İstanbul

Servant, Teşvikiye

Servant | Fotoğraf: Servant

İyi gıdayı mevsiminde kullanarak konforlu bir yeme içme deneyimi sunmayı amaçlayan Servant, Teşvikiye’nin en yeni mekânları arasından hızlıca radarımıza giriyor. Taze çekilmiş kahve kokuları ile güne başlayan Servant’ın sabah menüsünde fırından çıkan ve açık büfede hazırlanan bakery ürünler dikkat çekiyor. Servant’ın kurucularının gezdiği ülkelerden ilham alınarak hazırlanan kahvaltı menüsü, eklektik bir yaklaşım gösteriyor. Mekânın en keyifli zamanlarından biri ise öğlen tam 12’de başlıyor. Şeflerin günlük ve mevsimsel ürünler ile hazırladığı “servant” kuruluyor. Açık büfede zeytinyağlılar, deniz ürünleri, taze otlar ve ev yemekleri yer alıyor. Ayrıca Açık Lazanya, Lokum & Firik, Stragonof, Pesto Rigatoni ve ev yapımı burger gibi seçeneklerin yer aldığı All-day bistrot menüsü öğlen 12’den akşama kadar devam ediyor.

Bardot, Zorlu Center

Bardot | Fotoğraf: Bardot

Bu senenin öne çıkan trendleri arasında gastronomi ve moda markalarının buluştuğu iş birlikleri üst sırada geliyor. Tam da bu noktada Türkiye’de moda ve yaşam stili destinasyonumuz olan Beymen’in imzasını taşıyan Bardot, yaratıcı ve özgün bir zarafet sunmak adına mekânın tasarımı için New York merkezli Roman&Williams ile çalışıyor. Üstelik, Bardot’nun danışmanlığını Mikla Restaurant’a Michelin yıldızı getirerek Türkiye’den müfettişlerin radarına giren ilk şeflerden Cihan Çetinkaya üstleniyor. Çetinkaya, menü için kozmopolit hayatın dinamiklerini yansıtan bir mutfak anlayışı benimsiyor.

Bardy, Etiler

Bardy | Fotoğraf: Bardy

İstanbul’un yeni favori mahalle barlarından biri olan Bardy, özellikle akşamüstü iş çıkışlarında sevdiklerimiz ile buluşmak için keyifli bir destinasyon olarak karşımıza çıkıyor. Bardy’nin farklı tatları öne çıkaran on imza kokteyline ise dünya mutfağını yansıtan hafif ve lezzetli atıştırmalıklar eşlik ediyor. Mevsimsel olarak menüsünü yenileyeceğini belirten Bardy, minimal ve sade dekorasyonu ile samimi bir atmosfer sunuyor.

White Pepper, Beşiktaş

Divan Restoranları’ndan White Pepper | Fotoğraf: White Pepper

Bitkisel bir fine-dining menü ile karşımıza çıkan Telezzüz’den, pazar brunch’larımızın favori adresi Divan Kuruçeşme’ye kadar Divan Grup’un restoranlarını çok sevdiğimizi söylemeliyiz. Şimdi ise yeni bir deneyim ile radarımıza giren Divan Grup, Beşiktaş Tüpraş Stadyumu’nda White Pepper’ın kapılarını açıyor. White Pepper, tanıdık lezzetlere eşsiz birer kimlik kazandırmayı amaçlıyor. Türk mutfağından ilham alınarak hazırlanan menü, tarih ve kültürü modern bir şekilde harmanlıyor; kebap, zeytinyağlılar ve sokak lezzetlerinin bir araya geldiği lezzetli bir seçki sunuyor.

İlginizi çekebilir: Gastro Magger’dan White Pepper

AGATA, Akaretler

AGATA | Fotoğraf: AGATA

Artisan bar konsepti ile hızlıca radarımıza giren AGATA, Akaretler’de şimdiden kendine özel bir müdavim kitlesi yaratmayı başarıyor. Dünya mutfaklarından karma lezzetler ile oluşan bir seçki sunan AGATA’nın menüsü bao gibi atıştırmalık tabaklarından gnocchi gibi İtalyan lezzetlere uzanıyor. Özellikle farklı tatları harmanlayarak alışılmışın dışında lezzetler de sunan AGATA’da menü ile eşleşen leziz kokteyller yer alıyor.

Monteverdi Ristorante, Conrad Hotel – Beşiktaş

Monteverdi Ristorante | Fotoğraf: Monteverdi Ristorante

Şimdi de sizi Beşiktaş’taki Conrad Hotel’in içinde yer alan İstanbul’un en yeni İtalyanı Monteverdi Ristorante ile tanıştırmak istiyoruz. Şehirde güney mutfağını yansıtan İtalyan restoranlarının aksine menüsü için ülkenin kuzeyine doğru çıkan Monteverdi Ristorante; Lombardiya Bölgesi’nin geleneksel lezzetlerine modern dokunuşlar ekliyor. Şef Nicole Scandella’nın imzasını taşıyan menüde; risotto’lar, ossobuco alla Milanese ise baş köşeye geçiyor. Scandella’nın büyük annesinin tarifi ile hazırladığı gnocchi, menüde dikkat çekiyor. Ayrıca İtalya’nın geleneksel içkileri, menüye özel birleştiriliyor; ortaya muhteşem kokteyller çıkıyor.

İlginizi çekebilir: Gastro Magger’dan Monteverdi Ristorante

Herise, Reşitpaşa

Herise | Fotoğraf: Herise

Herise, Reşitpaşa’daki yeni yerinde yeni bir menü ile bizi karşılıyor. Asude Akınlı Boğatır ve Bahadır Boğatır’ın şefliğini üstlendiği Herise, Anadolu mutfağının modern bir yorumu ile karşımıza çıkıyor. Geleneksel yemekleri, mevsimsellik prensibi ile hazırlayan Şef Asude ve Bahadır Boğatır, çoğu malzemeyi üreticiden temin ederek şeffaf ve sürdürülebilir bir anlayış ortaya koyuyor. İkilinin keşkek sevgisi üzerinden şekillenen menüde aile tarifleri de yer alıyor. Boğatır çifti, Herise ile şehrin hızı içerisinde unutulmaya yüz tutan keşkek, zerde gibi gelenekleri yaşatmayı hedefliyor.

Roof Mezzepotamia, Sirkeci

Roof Mezzepotamia | Fotoğraf: Roof Mezzepotamia

Tarihi Yarımada’daki bir çatı katında, bu senenin en çok konuşulan yeni mekânlarından biri olmaya aday Roof Mezzepotamia bulunuyor. İstanbul’un binlerce yıllık tarihinin boğazın sesleri ile iç içe geçtiği Roof Mezzepotamia, menüsünde de bu etkiyi devam ettiriyor. Osmanlı döneminden bugüne doğru yola çıkan menüde Anadolu mutfağının izleri kendisini hemen belli ediyor. Türkiye’nin yedi bölgesine ait özel lezzetler, tamamen mevsimsellik ilkesi ile hazırlanıyor. Yenilikçi pişirme teknikleri, farklı tat kombinasyonları ile mutfakta modern bir anlayışı yakalayan Roof Mezzepotamia’da yemekler ile eşleşen lezzetli kokteyller de bulunuyor. Ayrıca Roof Mezzepotamia’nın her gece dünyaca ünlü etnik elektronik müzik DJ’lerini de ağırladığını haber verelim.  

Anadolu Yakası’nda Açılan Yeni Mekânlar

Dieci, Moda

Dieci Moda | Fotoğraf: Dieci Moda

Kafeler ile etrafı çevrelenen Yoğurtçu Parkı’na Dieci, İtalya’dan ilham alan bir gastronomi dokunuşu ekliyor. İtalya’daki trattoria’larda görmeye alışık olduğumuz dekorların modern bir ruh ile harmanlandığı Dieci’de farklı bölgelere ait geleneksel lezzetler ön plana çıkıyor. Napoli tarzı alışık olduğumuz leopar desenli pizzalardan Emilia – Romagna bölgesinin klasiklerinden el yapımı pappardelle’lere kadar uzanan menü tiramisu, panna cotta gibi geleneksel tatlılar ile sonlanıyor.

Il Sud Giardino, Şaşkınbakkal

Il Sud Giardino | Fotoğraf: Il Sud

Moda’daki yerinin ardından keyifli bir bahçe ile dallarını Şaşkınbakkal’a uzatan Il Sud, alıştığımız İtalyan sofralarına yeni bir dokunuş ile devam ediyor. Romantik bir atmosfer ile karşımıza çıkan Il Sud Giardino, özel fırında hazırladığı pizzalar, el yapımı makarnalar ile mutfak dinamiklerini doğallık ve sadelik anlayışı üzerine kuruyor. Kuzey’in Osso Bucco tabaklarından Güney’in Arancini atıştırmalıklarına kadar geniş bir İtalyan seçkisi sunan Il Sud Giardino, şarap seçkisine paralel nefis kokteyller de hazırlıyor.

Gou Society, Suadiye

Gou Society | Fotoğraf: Gou Society

Mahallelilerin favori destinasyonlarından birine dönüşen Gou Society, dünya mutfağından ilham alan ve paylaşımlıkları ön plana çıkaran bir menü sunuyor. Tolga Hellaç’ın şefliğini üstlendiği menü, dünya gastronomi trendlerini takip ederken yaratıcı dokunuşlar ekleyerek özgün reçeteleri ile dikkat çekiyor. Gou Society, tasarımdan müziğe; yemeklerden içkilere kadar her detayı birbirini tamamlayan bir deneyim sunmayı ön plana alıyor.

Telezzüz, Kuzguncuk

Telezzüz | Fotoğraf: Telezzüz

Yazımızın başına minik bir dönüş yapıyoruz ve sizi Telezzüz ile tanıştırmak istiyoruz. Divan Grup’un duyarlı ve yenilikçi bir projesi olan Telezzüz vegan fine-dining anlayışı ile radarımıza giriyor. “Tüm duyularla lezzeti alma”, “tadını çıkarma” anlamına gelen Telezzüz, iyi beslenmeye önem veren ve yeniliklere açık kişiler için özel bir deneyim sunmayı hedefliyor. Ödüllü şef Bahtiyar Büyükduman’ın mutfağın başına geçtiği Telezzüz’de yaşam haklarını gözeten, yaratıcı ve sürdürülebilir bir menü hazırlanıyor. Yerel ve mevsimsel lezzetlerin dokularını ön plana çıkarabilmek amacıyla hazırlanan menüye Göknur Gündoğan’ın seçtiği şaraplar ve kokteyller eşlik ediyor.

İlginizi çekebilir: Gastro Magger’dan Telezzüz

İlginizi çekebilir: Başak Aydın’dan Şef Bahtiyar Büyükduman ile: Telezzüz ve Vegan Fine Dining Üzerine

İstanbul’da 2023 & 2024’te Açılan Mekânlar

Şimdi de sırada 2023’ün sonunda ve 2024’ün başında açılan İstanbul’un mekânları listemiz var. Haydi, başlayalım!

Ritmo | Fotoğraf: Arkestra

Okra, Taksim

Taksim Meydanı’nın eski sakinlerinden The Marmara’nın üst katına açılan Okra İstanbul, binanın tarihî dokusu ve sanatı ile iç içe geçen bir deneyim sunuyor. Pencerelerinden İstanbul’un her hâli restorana dolarken Okra, yarattığı deneyim alanına katılan kişilerin şehre bakış açısından ilham alarak kendini her zaman dönüştürmeye devam etmeyi hedefliyor. Okra’nın menüsündeki ilhamı ise mitolojik anlatıların başrolünde yer alan “ateş” oluşturuyor. “Ateşin hikâyesi tabaklarda!” diyen Okra’da şef Hüseyin Ceylan ve Mert Yalçıner’in açık ateşi odağına alarak oluşturduğu menü, yolunu İstanbul’dan Akdeniz’e düşürüyor. Menü; mevsimsel ve nitelikli ürünleri, farklı aromaları ortaya çıkaran çağdaş bir Akdeniz mutfağı yorumu ile buluşturuyor.

Upperist, Taksim

The Marmara’nın çatı katından radarımıza giren bir başka yeni mekân ise kokteylleri ile ön plana çıkan Upperist oluyor. 360˚’lik bir İstanbul deneyimi sunan Upperist; Anadolu Yakası’nın Boğaz ile bütünleşen yeşilini ve tarihî yarım adanın hikâyelerini bir araya getiriyor. “Gün batımından geceye İstanbul ile aramıza hiçbir şeyin giremeyeceği” bir ortam yaratmayı ön plana alan Upperist‘in ayrıca şehrin miksoloji hayatına yeni bir soluk getiren etkinlikleri bulunuyor. Bugüne kadar Oğul Türkkan ile Mezcal ve Tekila Tadımı, Londra’nın en iyi kokteyl mekânlarından olan Hacha Bar’ın miksolojisti Deano Moncrieffe’e barını emanet ettiği bir gece gibi birçok deneyime imza atan Upperist’in yeni projelerinin şehrin keşif isteği bol özgür ruhları tarafından yakın takibe alındığını da belirtelim.

Pera 77, Beyoğlu

İstanbul caz sahnesinin en yeni soluğu Pera 77, müziğin tutkuların peşinden giden ritmini gastronominin yeni deneyimlere alan açan yenilikçi tatları ile buluşturuyor. Bir The Marmara Group projesi olan Pera 77, çarşambadan pazara haftanın dört günü caz müziğin yerel ve uluslarası önemli temsilcilerini ağırlıyor. Türkiye’de caz müziğin genellikle festival ile kısıtlı kaldığı düşüncesine karşı çıkarak ilk adımlarını atan Pera 77, bu müzik deneyimini yılın tamamına yaymayı hedefliyor. Pera 77′nin danışmanlığını üstlenen müzisyen ve işletmeci Sıtkı Sırtanadolu, özellikle yerel sahnenin genç isimlerini şehrin müzik severleri ile buluşturmayı amaçlıyor. Mekânın gastronomi deneyimini ise The Marmara Pera’nın deneyimli şefleri üstleniyor. Ayrıca The Marmara Pera, yarattığı deneyim alanını menüye eşlik eden özel kokteyller ile bir adım öteye götürüyor.

İlginizi çekebilir: İstanbul Flaneur’den Şehrin Caz Barları

Serica Restaurant, Karaköy

Mevsime göre hazırladığı menüsünde bu topraklarda yüzlerce yıldır beraber yaşayan kültürlere ait mutfakların köklerine inen Serica, coğrafi işaretli yerel malzemeleri tabakta özne konumuna getirmeyi hedefliyor. Bir hikâye anlatıcısı olarak tanımlayabileceğimiz şef Yiğit Alıcıoğlu, malzemenin topraktan tabağa geldiği süreçteki serüvenini ortaya çıkaran reçeteler hazırlamayı önceliklendiriyor. Türkiye topraklarının özgün lezzetlerine modern bir dokunuş getiren Serica; Ege, Karadeniz, İç Anadolu ve Güney Doğu tariflerinin yeni yorumlarını menüsünde devam ettiriyor.

TUZZ, Karaköy

TUZZ, Khai Otel’in Yahşi’deki iskelesinden çıktığı yolculuğa otelin Karaköy’deki tarihî dokunun boğaz manzarası ile harmanlandığı yeni terasında devam ediyor. Bodrum’da şef Nilay Lale’nin farklı tat katmanlarını bölgenin dokusuna göre bir araya getirdiği hayal gücü yüksek menüsü ile dikkatleri üzerine çeken TUZZ, Karaköy için hazırladığı menüde dünya gastronomi trendlerini yerel ve nitelikli malzemeler ile birleştiren yaratıcı reçeteleri takip ediyor.

İlginizi çekebilir: İstanbul Flaneur’den Karaköy Mekânları

People, Nişantaşı

Gastronominin “gerçek özünü” yeniden yeniden yakalama hedefi ile yola çıkan PEOPLE, sürdürülebilir ve etik bir mutfak anlayışı etrafında cömertliği, sıcaklığı ve geleneği ön plana alan sofralar kuruyor. Nişantaşı’nda bulunan restoranın mutfağı ise Türkiye gastronomisinden aldığı ilhamın sınırlarını dünyanın dört bir yanına doğru uzatıyor. Farklı etnik kökenlerin keşfine tabaktan çıkan PEOPLE, çeşitli kültürlerden ilham alarak oluşturduğu reçeteleri yerel malzemeler ile hazırlıyor. Anadolu üzümleri ile hazırlanan şarap menüsü ile PEOPLE; yerli üretici, mutfak ve sofra arasında yeni ve şeffaf bir diyalog başlatıyor.

Ritmo, Etiler

Şehrin en yeni soluklarından biri olan Ritmo, The New York Times gazetesi tarafından “Kırmızı Kadifeli Bistro” şeklinde tanıtılıyor. Ritmo, şef Cenk Debensason ile eski Dj ve müzik yapımcısı Debora İpekel’in kendi kişiliklerini ortak bir şekilde yansıtabilmek amacıyla kapılarını araladıkları Michelin yıldızlı Arkestra’nın üçüncü salonu olarak mekânın ön odasında yer alıyor. Ritmo’da Cenk Debensason’un Paris’teki şarap evlerinde yer alan kısa ve yaratıcı menülerden ilhamını alarak oluşturduğu paylaşımlıklarına Tayfun Mumcu’nun imzasını taşıyan şık ve eğlenceli bir tasarım eşlik ediyor. Arkestra’nın salaş kardeşi Ritmo’nun tiyatral dekoru ile uyum sağlayan barında menüye özel hazırlanan kokteyller yer alıyor.

Sakhalin, Zorlu Center

Bodrum’un ardından Sakhalin, Türkiye’deki ikinci şubesinin kapılarını Zorlu Center’da aralıyor. Bünyesindeki üç restoranda birer Michelin yıldızına sahip White Rabbit Family tarafından açılan Sakhalin’in şefliğini Michelin yıldızlı ve ödüllü Vladimir Mukhin üstleniyor. Restoranın dekorunu ise Geometry tasarım stüdyosunun kurucusu mimar Irina Glik tamamlıyor. Restoranda Akdeniz ve Asya mutfağının tekniklerini çağdaş bir yorum ile bir araya getiren deniz ürünleri ön plana çıkıyor. Her lezzetin bir keşif, her tabağın ise bir sanat olarak görülmesini amaçlayan Sakhalin Restoranları ilhamını ve ismini Rusya ile Japonya arasında bulunan Sakhalin Adası’ndan alıyor.

Clove, İstinye Park

Casa Lavanda’da sürdürülebilirlik odaklı tabakları ile ismini şehre duyuran şef Emre Şen, Morini’nin ortaklarından Yaprak Baltacı ve Başak Soykan’ın yeni projesi için soluğu İstinye Park’ta açılan Clove’da alıyor. İlhamını nitelikli malzemelerden alan Şen, Clove’da oluşturduğu menüde malzemelerin birbiri ile uyumunu ön plana çıkarırken bir tabağın özünü keşfetmeyi amaçlıyor. Clove’da eklektik seçenekler ile oluşturulan menü sürdürülebilirlik anlayışı ile mevsime göre değişiyor. Farklı katmanlar ile oluşturulan tatların, kokuların ve tabakların köklerinin iç içe geçtiği Clove’da yaratılacak yeni anıların peşine düşen sofralar kuruluyor.

Lokanta Limu, Yeniköy

Bir müdavim lokantası olarak kapılarını şubat ayında Yeniköy’de açan Lokanta Limu’da mutfağın başına Aheste Pera’nın hem şefi hem de ortak kurucularından Sara Tabrizi geçiyor. Yirmi yılı aşkın süredir Aheste, Lika, Yan Mutfak gibi Türkiye’nin farklı noktalarında kendi hikâyesini bulunduğu bölgenin dokusuna göre tabaklarında farklı roller ile şekillendirmesine tanıklık ettiğimiz şef Sara Tabrizi, Sevtap San ile ortak projesi olan Lokanta Limu’da çilingir sofraları kuruyor. Lokanta Limu’da müdavim kültürüne dayalı kurulan sofralar, haftanın yedi günü devam ediyor.

İoki Nau, Yeniköy

Şehrin en kendine özgü gastronomi deneyimlerinden birini sunmak üzere yola çıkan İoki Nau, menüsünü hassas dengelerin ön plana çıktığı bir kutlama olarak görüyor. Reçetelerinde kullandıkları her malzemenin bir nedeni olduğunun altını çizen İoki Nau, hazırladıkları tabaklar ile bir hikâye anlatıcılığı rolünü üstleniyor. Açık mutfaklarından çıkan tabakların klasik reçetelere getirilen yaratıcı dokunuşlar ile ön plana alan İoki Nau’da Peru’ya göç eden Japonlar’ın balıkları kendi teknikleri ile işlemesi sonucunda ortaya çıkan Nikkei mutfağının şehirdeki en iyi yorumlarından biri sunuluyor. Şef Okitasan’ın hazırladığı menüye ise özel kokteyller eşlik ediyor. Restoranda yer alan müziklerin “bir arka plan sesi olmaktan” ötesini sunduğunu belirten İoki Nau, Boğaz’ın ışıklarının eşlik ettiği şık deneyim alanında DJ’lerin gecenin ritmini belirlemesi için alan açıyor.

Meyhane by Marcel, Yeniköy

Kendisini meraklı bir şef ve gezgin olarak tanımlayan Mert Şeran; Azur Restoran ve Momo’nun ardından bu yıl soluğu modern ve minimalist bir meyhane konsepti sunan Meyhane by Marcel’de alıyor. Kuşaktan kuşağa aktarılan Türk ve Yunan meyhane kültürünü devam ettirmeyi amaçlayan Meyhane by Marcel, mezeleri ile ön plana çıkıyor. Şef Mert Şeran’ın yerel ve mevsimsel malzemelere göre hazırladığı menüsüne Türk Sanat Müziği ve Yunan ezgileri nostaljik bir dokunuş katıyor. Azur bünyesinde açılan Meyhane by Marcel, bütün duyuları uyandıran bir gastronomi deneyimi sunmayı hedefliyor.

Hundred, Kuruçeşme

Kuruçeşme’nin en yeni sakinlerinden Hundred, ismini bir gece için yalnızca yüz kişilik yer ayırmasından alıyor. Kuruçeşme’nin eski bir taş binasından bizi dünya mutfaklarında bir yolculuğa çıkaran Hundred, takip ettiği gastronomi trendlerini yerel malzemeler ile buluşturmaya öncelik veriyor. “İyi yemek ve iyi müzik anlayışı” ile yola çıkan Hundred’ın alt katında ayrıca bir gece kulübü bulunuyor. Gece kulübünü yalnızca kendi oluşturduğu topluluğa özel tutabilmek adına rezervasyon kabul etmedikleri bu kısımda video ve fotoğraf çekmeye izin verilmiyor.

Olden 1545, Samatya

Şehrin unutulan yüzüne yeni bir hafıza ekleyen Olden 1772′nin ardından radarımıza Olden 1545 giriyor. Bu sefer dallarını Samatya’ya doğru uzatan Olden, geçmişin ilhamını geleceğin hayali ile buluşturmayı amaçlıyor. Alternatif hikâyelerin dokusunu modern bir görsellik ile buluşturan Olden 1545, Mimar Sinan’ın 16. yüzyılda inşa ettiği yapının içerisinde yer alıyor. Yerel malzemeleri dünya mutfağından teknikler ile yorumlayan Olden 1545′in özellikle kokteyl menüsü dikkatleri üzerine çekiyor. Bir hikâye anlatıcılığı görevi üstlenen kokteyller, isimleri ile tarihteki birçok hikâyeye ve kişiye saygı duruşuna geçiyor.

Machi, Suadiye

Şehrin sevdiğimiz İtalyanı Strada’nın yeni kardeşi Machi, bizi Peru’ya taşınan Japonlar’ın geliştirdiği tekniklerin ve lezzetlerin köklerine doğru Nikkei mutfağına götürüyor. Peru mutfağının malzemelerini Japon yemek hazırlama teknikleri ile birleştiren Nikkei mutfağında özellikle çiğ balıkların marinasyonu ön plana çıkıyor. Hazırladıkları reçeteler ile İstanbul gastronomi hayatına yeni bir soluk getirmeyi hedefleyen Machi’nin menüsü karides taco’dan sushi roll’a uzanıyor. Machi’nin mutfağından çıkan çok katmanlı gastronomi deneyimine ise özel bir kokteyl menüsü eşlik ediyor.

İstanbul’da 2023’te Açılan Mekânlar

İstanbul gastronomi sahnesi, 2023 yılında çok heyecanlıydı! Eğer hâlâ 2023’ün enlerini denemediyseniz aşağıdaki listemize mutlaka göz atmanızı öneriyoruz!

Sankai by Nagaya | Fotoğraf: Sankai by Nagaya

GALLADA & Topside Bar, Karaköy

Türkiye’nin ilk ve tek iki yıldızlı şefi Fatih Tutak, The Peninsula Hotel İstanbul’a iki mekânın kapılarını aralıyor. Fatih Tutak, GALLADA’ya özel hazırladığı reçetelerinde The Peninsula Hotel’in 1928 yılında Hong Kong Victoria Limanı’ndan günümüzde İstanbul Boğazı’na doğru çizdiği rotayı takip ediyor. GALLADA’nın Adana Kebap Mantı’dan odun ateşinde pişirilen ürünlere kadar İpek Yolu’ndan ilham alan menüsünde paylaşımlık lezzetler ön plana çıkıyor. Fatih Tutak’ın The Peninsula Hotel’de açtığı bir diğer mekân Topside Bar’da da İpek Yolu rotasından ilham alan lezzetlere yer veren yenilikçi bir kokteyl seçkisi bulunuyor. İki mekânda da gece, yerel ve uluslararası müzisyenlerin performansları ile devam ediyor.

The Malt İstanbul, Nisbetiye

Viski uzmanı olarak tanıdığımız Nihat Önder’in haziran ayının ilk günlerinde kapısını araladığı The Malt İstanbul, şehrin dikkat çeken mekânları arasında yer alıyor. Geniş bir viski seçkisi ve damıtık içkilerin premium örneklerini sunan The Malt İstanbul’da imza kokteyller ve atıştırmalıklar bulunuyor. Ayrıca viski tadımlarını Nihat Önder’in bilgilendirmeleri ile gerçekleştirme fırsatı öne çıkıyor. Nisbetiye’de bulunan The Malt İstanbul, şehrin içki kültürünü gastronomik deneyimler ile bir adım öteye taşımayı amaçlıyor.

Biz İstanbul Cuisine, Gümüşsuyu

Atatürk Kültür Merkezi’nin çatı katından bulunan Biz İstanbul, şehrin geleneksel lezzetlerini unutulmaya yüz tutmuş gelenekler ile birleştiriyor. Lokanta, Bar ve Has Salon olmak üzere üç farklı bölümden oluşan Biz İstanbul, menüsünde şehrin köklerini ve geleneklerini yeni dokunuşlar ile devam ettiriyor. Lokanta’da şehrin esnaf lokantalarından alınan ilhamlar ile her gün değişen bir menü hazırlanıyor, Bar’da şehre özgü sokak yemekleri meyhane kültürü ile birleştiriliyor, Has Salon’da ise sofralarda mükellef bir İstanbul deneyimi yaşatmak amaçlanıyor. İstanbul’un binlerce yıllık geçmişinde yaşayan farklı medeniyetlerin mutfağından ilham alan Biz İstanbul Cuisine’de şef Tolga Atalay, geleneksel tariflere modern yorumlar getiriyor.

Rémi İstanbul, Nişantaşı

Mahallenin en hareketli noktalarından biri olan Ahmet Fetgari Sokak‘ta yerini alan Rémi İstanbul, günün saatlerine göre değişen menüsü ile dikkat çekiyor. Farklı ülkelerin değişen kahvaltı kültürlerine yeni dokunuşlar sunarak güne başlayan Rémi İstanbul; daha sonrasında hafif ve sağlıklı öğle yemekleri, aperitivo saatinde içki yanına atıştırmalıklar ve akşam yemeği şeklinde devam ediyor. Gecenin ilerleyen saatinde müziğin ritmini arttıran Rémi İstanbul’da imza kokteyller öne çıkıyor. İmza kokteylleri arasında Jalepenolu Smoke on the water ve hindistan cevizli Palo Alto kokteylleri dikkat çekiyor.

7 Mila, Sultanahmet

Türkiye mutfağına getirdiği yeni dokunuşlar ile 2023 senesinin öne çıkan fine-dining deneyimlerinden biri olan 7 Mila, Sultanahmet’te mutfağını günümüz ve geçmiş arasında bir noktaya oturtuyor. Yedi farklı dilde harika kelimesinin telaffuzu olarak karşımıza çıkan Mila ve efsanelere göre özel bir sayı olduğu düşünülen 7 rakamını bir araya getiren 7 Mila, menüsünde bulunan her yemeği bir sır ve hikâye üzerinden oluşturuyor. Yöresel yemekleri yerel malzemeler ile hazırlayan 7 Mila, Mezopotamya’nın sırrı yüksek reçeteleri ile menüsünü oluşturuyor.

316 Wine Bar, Teşvikiye

Teşvikiye’de yer alan 316 Wine Bar, Anadolu mutfağının mezelerini lokal üzüm bezeli şaraplar ile birleştiriyor. Bir meze bar olan 316 Wine Bar, Türkiye’nin farklı yörelerinden aldıklar ilham ile mutfaklarına dahil ettikleri mezelerin atığını minimuma indirmeyi amaçlıyor. Mezelerin şarap eşlikçilerini ise şarap danışmanı Arzu Hakbilir seçiyor. Arzu Hakbilir, meze barın manifestosuna uygun eşleştirdiği şarapların mekânın hikâyesi ile örtüşmesine dikkat ettiğini söylüyor. Kokteyllerini ise mevsime uygun malzemeleri ön plana çıkararak hazırlıyorlar.

Sankai by Nagaya, Bebek

2023 yılının en heyecanlı yeni mekânları arasında Çağdaş Japon mutfağının dünya çapında en dikkat çeken şeflerinden Yoshizumu Nagaya’nın The Stay Bebek’e açtığı Sankai by Nagaya bulunuyor. Düsseldorf‘taki restoranı ile 1 Michelin yıldızı alan şef Nagaya’ya Düsseldorf’taki ve Türkiye’deki restoranlarında Hiroko Shibata eşlik ediyor. Sushi’yi “nereye gidersem gideyim ruhumu besleyen bir yemek” olarak tanıtan Shibata, dünya çapında en dikkat çeken kadın sushi ustalarından biri olarak geçiyor. Yoshizumu Nagaya, Türkiye’deki restoranında 30 yıllık Japon mutfağı deneyimini Türkiye’den malzemeler ile birleştirmeyi amaçlıyor.

Zoka İstanbul, Nişantaşı

Kaş’ta müdavimi olduğumuz Zoka, 2022’nin sonlarından beri Nişantaşı’nda da kapılarını aralıyor. Deniz mahsülleri ve sakatat üzerinden kurdukları mutfak, İstanbul’da genişliyor ve mevsim ürünlerini farklı reçetelere dahil ederek ilerliyor. Mevsim malzemelerine ve tatlarına göre değiştirdikleri menü her ay yenileniyor ve yeni bir tadım menüsü ile servis ediliyor. Kaş’ın sakin ruhunu İstanbul’un hareketi ile uyumlu bir hale getirebilmek amacıyla bir arka bahçesi bulunan Zoka İstanbul’un yemeklerini şef Kübra Karadayı üstleniyor. Restoran, öğlen ve akşam olmak üzere iki farklı menü sunuyor.

Saku İstanbul, Bomonti

Now Bomonti’de yer alan Saku İstanbul, Asya mutfağına Akdeniz dokunuşları getiriyor. 2022 senesinin sonunda şehrin en heyecanlandığı gastronomi projelerinden biri olarak öne çıkan Saku İstanbul, Asya mutfağından ve Doğu kültürlerinin ruhundan beslenerek menüsünü yemek hazırlama teknikleri ve kullandıkları malzemeler üzerinden Toprak, Deniz ve Mera şeklinde üçe ayırıyor. Yemeklerinin yanında ise aynı felsefe üzerinden aldıkları ilham ile oluşturdukları bir kokteyl listesi sunuyorlar. Saku, şimdilik molada.

Parvus, Kalamış

MSA çıkışlı Alican Yağcı’nın şefliğini ve kuruculuğunu üstlendiği Parvus Kalamış, felsefesini sade ve eşsiz lezzetleri ortaya çıkarmak üzerine kuruyor. Restoranın günlük değişen yoğunlukla sebze odaklı üç çeşit yemeği lokanta kültürüne çağdaş bir şekilde göz kırparken menüsünde kahvaltı, öğlen ve akşam yemeklerine özel hazırlanmış seçenekler de bulunuyor. Parvus, menüsü ile şehrin gastronomi alanına yeni bir soluk getirirken restoranın duvarları farklı yerel sanatçıların eserlerini ağırlıyor.

Arafta, Moda

Arafta, Moda’da gizli bir bohem bahçeden İstanbul’un en yeni dikkat çeken mekânları arasına hızlıca giriyor. Menüsünde geçmiş ve bugün arasında bir köprü kurmayı hedefleyen Arafta, Türkiye’nin yedi farklı yöresine uzanan uyumlu reçeteler ile sofrasını kuruyor. Açık mutfaktan masaların ortasına Ege’nin büyük annelerine modern bir göz kırpan cevizli köy eriştesi, kuru köfte topları, kızarmış deniz mahsülleri; geleneksel ve çağdaşı harmanlayan somon gravlax, dana yanaklı mantarlı çıtır börek geliyor. Ayrıca Arafta’da eşlemeli içkiler ile deneyimlenebilen meze tabakları da bulunuyor!

Kapak Fotoğrafı: Mezzepotamia Roof