İstanbul'da Mutlaka Görülmesi Gereken 10 Turistik Yer
Yaşadığınız şehrin sunduğu güzelliklerin farkındaysanız, tatilin bitmiş olmasına üzülmek gibi bir derdiniz yoktur. İstanbul’un keyfini sürmek, bu hafta sonu kendinizi turist gibi hissetmek için Magger’lardan önerilerimiz var!
İstanbul’da Turist Olmak İsteyenler İçin:
Işıl Birengel’in Önerisi: Arkeoloji Müzesi’nde şehrin geçmişine tanık olun.
“Arkeoloji Müzesi, ünlü arkeolog ve ressam Osman Hamdi Bey’in buluntularını sergilemek için yaptırılmış. Müzelerde çok vakit geçirmeyi sevmiyorsanız veya vaktiniz sınırlıysa mutlaka görülmesi gereken birkaç buluntu ve eserden bahsetmekte fayda var: Osman Hamdi Bey’in Lübnan’da keşfettiği bir kral mezarından getirilmiş lahitler ve kral mumyası başlamak için epey heyecan verici. Kral mezarlarını ve aynı kattaki antik heykelleri gördükten sonra üst katlara çıkın ve mutlaka At Meydanı’ndaki başsız Yılanlı Sütun’un üç başından birini, İstanbul’un fethi sırasında Haliç’e çekilen demir zincirleri görün. Gordion’da bulunan bir kral mezarının rekonstrüksiyonunu atlamayın.”
İlginizi çekebilir: Işıl Birengel’den Tarihi Yarımada Gezi Rotası
Canan Sayitoğlu’nun Önerisi: Kapalıçarşı’nın sokaklarında kaybolun…
“Kapalıçarşı’ya turistler gider, ben gidip ne yapacağım diyorsanız çok yanılıyorsunuz. Ben belli aralıklarla Kapalıçarşı ziyaretleri yaparak hem değişik binlerce insan görüyor hem de keyifle takı ve aksesuar alışverişi yapabilirsiniz. Her yeri gezmek mümkün değil tabii ki, ama birkaç tavsiye isterseniz Cevahir Bedesteni ve antikacılar gezmenizi öneriyoruz. Acıkanlar için en güzel adres Kapalıçarşı içerisinde yer alan Havuzlu Restoran. Nuruosmaniye Kapısı’ndan girdikten sonra 10 dakika içinde ulaşabileceğiniz bu tarihi restoran günlük olarak yer verdiği çeşit çeşit et ve sebze yemekleriyle geleneksel Türk mutfağının en güzel örneklerini sergiliyor.”
İlginizi çekebilir: Canan Sayitoğlu’ndan İstanbul’da turist olmak
Bizans döneminin şehre kazandırdığı en büyük eserlerden Kariye Kilisesi’nde büyülenin…
Bizans İmparatorluğu’ndan İstanbul’a kalan yüzlerce eser ve yapı arasında ilk akla gelen Ayasofya oluyor kuşkusuz. Fakat şehrin turistik merkezinin biraz dışına çıkarsanız, en az onun kadar etkileyici bir yapıyla karşılaşabilirsiniz. Karagümrük semtinde, Edirnakapı bölümünde bulunan Kariye Kilisesi, ya da günümüzdeki adıyla Kariye Müzesi, hemen hemen tamamı korunmuş büyüleyici freskleri ve mozaikleriyle sizi oldukça şaşırtacak. Tarihi 6. yüzyıla kadar uzanan kilise, tuğla duvarları ve küçük kubbesiyle gözünüze gayet sade gözükecek olsa da, içeriye girip yukarıya baktığınız anda fikriniz değişecek.
İstanbul’un kütüphanelerini keşfedin, edebiyatla iç içe bir gün geçirin…
Bir şehrin kültürel zenginliğinin en büyük ölçütlerinden olan kütüphaneleri, ne yazık ki İstanbul’da dünyanın diğer büyük şehirlerinde olduğu kadar başrolde değil. Fakat İstanbul’un farklı semtlerindeki devlet kütüphaneleri ve özel kütüphaneler hem binlerce okuru kitaplarla hem de araştırmacıları özel konulardaki türlü kaynaklarla buluşturuyor. Fotoğraftaki Ahmet Hamdi Tanpınar Müzesi ve Kütüphanesi gibi…
İlginizi çekebilir: Mutlaka Keşfetmeniz Gereken İstanbul Kütüphaneleri
Naz Kavas’ın Önerisi: Değişen Balat’ta gezinin… Konum
“Öncelikle sokakları arşınlayın tabii, evlerin önünde durup, buralarda ne hikayeler vardır kimler yaşıyordur diye düşünmek çok keyifli. Bugüne kadar hiç oralarda bulunmadıysanız sizi büyüleyecek Fener Rum Lisesi’nin yanına kadar çıkın. Yokuş dinlemeyin. Yakından daha da büyüleyici. Yorulduğunuzda kahve molası için en güzel adres Coffee Department. Hem atmosferi güzel hem de kahve çeşitleri lezzetli ve özel olarak hazırlanıyor. Bişeyler yemek isterseniz Cafe Pavita’nın bol çeşitli kahvaltısını veya mantısını deneyebilir, Maide Cafe’nin tatlıları, Köfteci Arnavut’un köfteleriyle bir öğünü geçirebilirsiniz. Rag’n Roll’u gezip ikinci el kıyafet ve antika eşya alışverişi yapabilirsiniz.”
İlginizi çekebilir: Naz Kavas’dan Balat Mekanları
Emirgan’da sanat dolu bir gün geçirin…
Boğaz kıyısındaki semtlerden belki de en özeli olan Emirgan’da yalnızca Sütiş’te yapacağınız güzel bir kahvaltı, Pizza Emirgan’da lezzetli bir pizza ya da mahalle kahvesinde keyifli bir çay ya da kahve yok. Atlı Köşk’teki Sakıp Sabancı Müzesi ve Perili Köşk’teki Borusan Contemporary sayesinde Avrupa yakasının kuzeyine doğru yapacağınız bu yolculuk sanat dolacak. Borusan Contemporary’deki iki yeni serginin (“Söylenir ve Yarım Kalır Bütün Aşklar Yeryüzünde II” ve “Bill Viola: Geçici”) ise 14 Eylül’de kapılarını açtığını da hatırlatalım.
Naz Kavas’ın Önerisi: Kuzguncuk’ta Eski İstanbul’u görür gibi olun…
“O sokaktan girdiğim an esnafın sıcaklığı, büyüleyen yapıları ve sessizliğiyle Kuzguncuk, hep huzur vermiştir bana. Küçüklükten beri buraya ailece gelmemizin sebebi olan İsmet Baba Meyhanesi’ne, onun enfes deniz, köprü manzarasına ve Çınaraltı Kahvesi’ne bir selam verdikten sonra heves içinde ara sokaklara dalıveriyorum. […] Kapısından geçtiğiniz an sizi içeri davet eden Kuzguncuk Balıkçısı’nda balık yiyebilir, üstüne La Mekan ya da Sitare’de kahvelerinizi içebilirsiniz. Ekmek Teknesi ya da Metet Döner’de öğlen yemeği yedikten sonra da Kuzgun’s Cafe’ye geçebilirsiniz. Mezeleriyle meşhur İnci’den’i ve Zahir Restaurant’ı da unutmayalım tabii!”
İlginizi çekebilir: Naz Kavas’dan Kuzguncuk Notları
Işıl Birengel’in Önerisi: Küçüksu Kasrı’ndan Boğaz’ı izleyin…
“Lale Devri’nin sonunda çıkan Yeniçeri ayaklanmalarıyla, Kağıthane’deki saraylar köşkler yakılıp yıkılınca, Sultan I. Mahmud kendine yeni bir yer aramış ve Küçüksu’da ahşap bir bina inşa ettirmiş. Sultan Abdülmecit ise ahşap binayı yıktırarak Nikogos Balyan’a yeni bir kasır sipariş vermiş. […] Hayran hayran müzeyi gezdikten ve onlarca fotoğraf çektirdikten sonra deniz kenarındaki restoranda oturup yemeğinizi tatlınızı yiyebilir, Boğaz’a karşı kahvenizi içebilirsiniz. Ama benim gibi insan gürültüsünden hoşlanmıyorsanız sabah erken saatleri seçmenizi tavsiye ederim.”
Fenerbahçe Parkı’nda temiz hava alın…
İstanbul’un Anadolu yakası, özellikle de Kadıköy ilçesi parklar açısından oldukça şanslı. Bunlardan biri Kalamış Yat Limanı’nın hemen yanı başındaki Fenerbahçe Parkı. Adını üzerinde bulunduğu yarımadanın ucunda yer alan deniz fenerinden alan, adını burada kurulan futbol takımına veren park, uzun yürüyüşler, deniz kenarında temiz hava almak ya da çimenler üzerinde piknik yapmak için ideal.
Ahmet Rüstem Ekici’nin Önerisi: Yeldeğirmeni’nde sokak sanatı turuna çıkın, her gün bir yenisi açılan mekanlardan birinde soluklanın…
“Sokak Sanatı ve graffiti seven biri olarak bunca zaman İstanbul, Anadolu yakasında yer alan Yeldeğirmeni bölgesini daha önce gezmemiş olmanın verdiği utançla sokak sanatı turu düzenlemeye karar vermiştim bu kış. Siz de bölgeyi ziyaret edebilir; sadece sokak sanatı eserlerini değil, Yeldeğirmeni bölgesini ve tarihi yapıları da görmek için bu harika sokak turunu, boş bir gün rotanıza ekleyebilirsiniz.”
İlginizi çekebilir: İstanbul Müzeleri: Keşfetmeniz Gereken 20 Müze
İlk yorumu siz yazın!