İstanbul'da Kendinizi Ferah Hissedebileceğiniz Mekanlar
İş temposu, trafik, hızlı yaşam derken bazen kendimizi unutabiliyoruz. Sizin için önceden ziyaret ettiğimiz ve hepimize iyi gelecek ferah atmosferli mekanları derledik. Güzel restoranlardan hamamlara, antika sokaklardan butik otellere, seçmece ve ferah İstanbul Mekanları karşınızda! Keyifli okumalar ve ferah bir hafta dileriz!
Antikacılar Sokağı, Kadıköy
Antikaseverler için paha biçilemez bir sokak olan Kadıköy Antikacılar Sokağı’nda en iyi müzayedelerde görebileceğiniz parçaları bulabiliyorsunuz. Çukurcuma’yı ve bit pazarlarını sevenler için Antikacılar Sokağı muhteşem bir yer, burada çok daha kaliteli parçalarla karşılaşabiliyorsunuz. Başta Fransa ve Viyana olmak üzere, koltuktan sürahiye, masadan yatak başına Avrupa’dan gelen yüzlerce ürün antikacılarda sergileniyor.
Detayları ve renkleriyle kendini hemen sevdiren kahve fincanlarına mutlaka bir göz atmalısınız. Antikaya meraklıysanız, fiyatlardan korkmadan Antikacılar Sokağı’nı gezmenizi öneriyoruz. Bu sokağın size keyifli ve ferah bir gün geçirteceğinden emin olabilirsiniz!
İlginizi çekebilir: Larissa Varol’dan Vintage Dükkanlar ve Antikacılar: İstanbul’un En İyileri
ANY, Arnavutköy
Yıllardır “Keşke Arnavutköy’ü güzel bir café açılsa…” diye düşünürken hayatımıza birden ANY girdi. O günden beri dekoru, yemekleri, hizmeti, müzikleri ile Arnavutköy’e “Karaköy”lük kattı diyebiliriz. Mekana girdiğiniz anda kendinizi yurtdışında bir köşe barında hissediyorsunuz. İçerisi o kadar güzel dekore edilmiş ki, hava güzel olsa bile içerinin ferah atmosferini deneyimlemek istiyorsunuz.
ANY’e günün her saati gidebilirsiniz; Pazar günü bir kahvaltıya, Cumartesi günü brunch’a, hafta içi iş çıkışı drink almaya, haftanın belirli günleri DJ eşliğinde güzel müzik dinlemeye… Bunların hepsinde keyifli vakit geçireceğiniz garanti!
İlginizi çekebilir: Merve Uzun’dan ANY’de Hafta Sonu: Kahvaltı ve Dahası
Lavanda Boutique Hotel, Şile
Şimdi size İstanbul’daki en ferah yerden bahsedeceğiz… Casa Lavanda, Feryal ve Ahmet Şen çiftinin 20 sene önce keşfedip aldıkları yazlıklarını sonradan butik otele dönüştürme fikri ile ortaya çıkmış. 2010 yılında açılan Lavanda, misafirlerine sadece yemyeşil bir ortam değil, restoranındaki güzel yemekler, arkadan çalan klasik müzik, odalarının şirinliği ve gerçekten hiçbir yerde bulamayacağınız servisi ile unutulmayacak bir deneyim yaşatıyor.
Casa Lavanda’nın menüsünde ünlü bir şefin vizyonuyla damaklarda iz bırakan lezzetler bulunuyor. Feryal-Ahmet Şen çiftinin oğulları Şef Emre Şen, MSA’da aldığı profesyonel aşçılık ve pastacılık eğitiminin ardından, İtalya’nın beyaz trüf mantarlarıyla meşhur bölgesi Alba’da bir Michelin Yıldızlı La Ciau Del Tornavento’da Maurilio Garola ile çalışıyor ve ardından Casa Lavanda’nın mutfak şefi oluyor. Deneyimli şef Casa Lavanda’nın restoranında İtalyan ağırlıklı bir Akdeniz mutfağı deneyimi sunuyor.
Casa Lavanda’nın sabah kahvaltısı da dillere destan! Ev yapımı reçeller, Ulupelit köyünde taze yapılan köy ekmeği, Sivas’tan gelen petek bal, yine Ulupelit’ten sucuk, taze portakal suyu, mini omlet ile birçok çeşidi barındırıyor otelin kahvaltısı.
İlginizi çekebilir: Günübirlik İstanbul Kaçamakları
Kılıç Ali Paşa Hamamı, Beyoğlu
Tophane’deki Kılıç Ali Paşa Hamamı kubbeli bir taş binası ve tarihin izlerini taşıyan büyülü bir atmosferiyle geçmişten günümüze şehre güzellik katmaya devam ediyor. 1580′de Mimar Sinan tarafından yapılan hamamdan çıktıktan sonra Karaköy’e yürüyüp, onlarca cafeden birinde kahvaltı edebilir, kahve/çay içip hamam keyfinizi arkadaşlarınızla konuşabilirsiniz.
Hamamın iç kısmı inanılmaz ferah ve şık. İçeriye girdiğinizden itibaren tertemiz mermerin üzerinde rahatlama ve keselenme&yıkanma süreci toplamda 1 saat sürüyor. Sonunda ise havlularınızı giyip, tertemiz bir şekilde “after-hamam” mekanına girip, dinleniyorsunuz. Dinlenme yerinde isterseniz çay ikramı yapıyorlar.
Yüksek tavanlı, ferah ortamından pek keyif alacağınız GiyÇek stüdyosuna girdiğiniz zaman; Osmanlı döneminde hangi role sahip olacağınızı siz seçebilirsiniz. Padişah veya sultan olabilir, harem kadınların biri veya 1800′lerin sonlarında yaşayan Fransız tarzını benimsemiş bir hanımefendiye bürünebilirsiniz.
Patisserie de Pera, Pera
İngiliz Mimar Anouska Hempel’in tasarladığı Patisserie de Pera; makaronseverler için tek kelimeyle bir cennet. Sakızlı makarondan fıstıklısına birçok çeşit makaron bulabileceğiniz mekanda her biri kusursuz tazelikte.
Patisserie de Pera’da kruvasan gibi Fransız kahvaltısı kaçamakları yapmanız da mümkün; yanında çeşitli reçellerle sunulan kruvasan da hamur işi sevenler ve İstanbul’da lezzetli bir Fransız kahvaltısı arayanlar için ideal.
Peki burada başka ne bulabilirsiniz? Çeşit çeşit pastalar, çilekli tartlar, cupcake’ler, el yapımı çikolatalar burada kesinlikle denenmesi gerekenlerden. Tabii, tatlınızı seçmişken yanında nostaljik fincanlarda servis edilen çaylar veya gurme kahvelerden sipariş etmeyi unutmayın. İçerideki detaylar o kadar şık ki, mekanın zevkine yediklerinizden ayrı servis tabaklarını ve fincanlarını deneyimlediğiniz zaman daha çok varıyorsunuz. Patisserie de Pera’ya girdiğiniz zaman bir saatliğine de olsa, İstanbul’dan bir hayli uzaklaşıp Paris sokaklarında buluyorsunuz kendinizi.
Bahçede Sinek, Büyükada
Bahçede Sinek, iki kız kardeşin seneler önce Büyükada’da kurduğu tasarım harikası bir café. Burası merkeze uzak; o yüzden yapmanız gereken faytona binip; faytoncuya adres olarak “Maden Sonu – Bahçede Sinek Café” demeniz.
Bahçede Sinek’te, harika bir kahvaltı tabağını ortaya alabilirsiniz; sahanda yumurtayı, çıtır sucuğu sipariş edebilirsiniz. Bahçede Sinek’in ünlü limonatasından denemenizi öneriyoruz. Nane çayı seviyorsanız, yemekten sonra nane çayı istemeyi sakın unutmayın. Klasik müzik eşliğinde, güler yüzlü insanlarla, bu tasarım harikası café’de kendinizi dünyanın başka bir yerlerinden hissedeceksiniz. Ferahlığın diğer adı burası galiba!
Sahil Restaurant, Balat
Vedat Milor’un tavsiyesiyle keşfettiğimiz Balat Sahil Restoran mezeleri, ortamı ve ana yemek olarak kalkan balığıyla bizden tam not almayı başardı. Bir aile işletmesi olan mekanda, yediğiniz tüm yemeklerin lezzetinde özenerek pişirildiğini hissediyorsunuz.
Mezeleri açık büfeden seçtiğiniz restoranda, soğan dolması, fava, mantar turşusu ve enginar dolmasını mutlaka denemelisiniz. Masaya gelen ekmeklerse defne yaprağı üzerinde pişiliyor, bu da ekmeğe eşsiz lezzet ve koku katıyor. Ara sıcak olarak da ahtapot ızgara ve böreğin, ana yemek olarak da Sinop ve İnebolu’dan gelen kalkan ve fener kavurmanın tercihleriniz arasında olmasını öneriyoruz, pişman olmayacaksınız.
Bu aralar farklı mekanlar ve semtler gezmek istiyorsanız, rotanıza ferah sahilinde gezebileceğiniz Balat’ı ve Sahil Restoranı alın.
İlk yorumu siz yazın!