John Berger: Sanat Tarihine Damga Vurmuş Bir İsim
Döneminin en etkin sanat eleştirmenlerinden biri olarak anılan John Berger; sanat eleştirmenliği kimliğinin yanında başarılı bir roman, belgesel, senaryo yazarı, şair ve ayrıca ressam olarak da tanınmakta. Belki de dünya tarihinin en saygın ve vizyon sahibi entelektüel isimlerin biri olan John Berger ile benim ilk tanışmam ise son derece amatör düzeyde fotoğrafçılıkla ilgilenmem ve kendi perspektifime yeni boyutlar eklemek istemem sebebiyle “Bir Fotoğrafı Anlamak” isimli kitabını okumamla oldu. Bunun dışında kendisinin oldukça beğeni toplamış “Görme Biçimleri (Ways of Seeing)”, “Picasso’nun Başarısı ve Başarısızlığı (The Success and Failure of Picasso)”, “G.”, “Portreler (Portraits)” gibi birçok kitabının da olduğunu belirtmeliyim.
John Berger, 5 Kasım 1926 yılında Londra’da orta sınıf bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Babası Stanley Berger, I. Dünya Savaşı’nda bir askeri birlikte görevliydi. Babası gibi John Berger da kısa süreliğine de olsa 1944-1946 yılları arasında orduda görev almış daha sonra ise askeri hayatın kendine hiç uygun olmadığını keşfetmesiyle birlikte ve üstleriyle yaşadığı anlaşmazlıklar sonucunda İrlanda’ya gitti ve böylelikle askeri kariyerini noktaladı. Askeri alanda geçen iki yılın ardından ise Chelsea School of Art’a ve Central School of Art’a kayıt olarak eğitim aldıktan sonra kariyerine ressam olarak başlamış oldu.
1940’lı yılların sonlarına doğru Londra’nın çeşitli şehirlerindeki sergilerde John Berger’ın çalışmaları yer aldı. 1948-1955 yılları arasında ise resim dersleri vermeye başladı ve sanat eleştirmenliğine de adım attı. 1958 yılında ise ilk romanı olan “Zamanımızın Bir Ressamı (A Painter of Our Time)” yayınlandı fakat iki hafta gibi çok kısa bir süre içinde geri toplatıldı. Daha sonra ise 20. yüzyıl sanatının en iyi bilinen isimlerinden biri olan Pablo Picasso hakkında, o dönemin en detaylı incelemelerinden biri olarak anılan “Picasso’nun Başarısı ve Başarısızlığı (The Success and Failure of Picasso)” isimli kitabı yayınlandı. 1972 yılında yayınlanan “G.” isimli deneysel kitabı ise John Berger’a prestijli ödüllerden olan Booker Prize’ı ve James Tait Black Memorial Prize’ı kazandırdı.
Söylenenlere göre ödül konuşması sırasında ise Booker McConnell’ı Batı Hint Adaları’ndaki ticari sömürgecilik sebebiyle kınadı ve kazandığı ödülün yarısını siyahilerin hakları için mücadele eden Black Panther’a bağışlayacağını açıkladı. Bu olayla birlikte John Berger’ın ismi, Britanya’nın en radikal isimlerinden biri olarak anılmaya başladı. Sosyal konulara karşı duruşuna ilişkin bir de kendi kitabındaki kendi cümlesini eklemem gerekirse; “Dünya, ancak onu dönüştürme umudu var olduğu ama bu umudu gerçekleştirme olanağı bulunmadığı zaman katlanılmaz bir hale gelir.”
Senaryodan şiire, resimden romana, sanat eleştirmenliğinden belgesele kadar neredeyse sanatın farklı her alanıyla ilgilenmiş ve sayısız eser bırakmış olan John Berger, 2 Ocak 2017 yılında ise aramızdan ayrıldı. Yazımı, Ali Smith’in John Berger için kurduğu ve onu tanımladığını düşündüğüm cümleyle tamamlamak istiyorum. “John Berger’in çalışmalarında sevgi, sanat, politika ve tarih kavramları her zaman iç içe geçmiştir.”
Kapak Fotoğrafı: ekathimerini.com
İlginizi çekebilir: Koray Kocer’den George Orwell
İlk yorumu siz yazın!