Her ne kadar geç kalınmış bir keşif olarak görsem de, Kuzey sinemasına iyiden iyiye alışmaya başladım. Bunu söylemek için çok erken ve iddialı mı olacak bilemiyorum ama kısa bir süre önce Kuzey sinemasının en iyi örneklerinden birini izlediğimi düşünüyorum. O yüzden de sabırsızca paylaşmak niyetindeyim: Kærlighed på film, Just Another Love Story.

Kærlighed på film, yönetmen Ole Bornedal‘ın 2007 yapımı filmi. İngilizce adı, Just Another Love Story ve sıradan bir adamın tahmin edemeyeceğiniz bir kişiliğe dönüşmesine neden olan aşk hikayesini anlatıyor.

Filmin başlangıcı, aşk sahnesi 1, 2, 3 şeklinde filmin üç önemli anı ile yapılmış. Özellikle ilk sahnesindeki yağmur inanılmaz etkileyici ve ilettiği duygu fazlasıyla acı. Sahnede, ölmek üzere olan bir adamın itirafları, ölümü ve bir kadının feryadı var. Daha sonra filmin doğal akışına geçiyoruz. Jonas ve görünüşte “mükemmel” olarak değerlendirilebilecek ailesi ile tanışıyoruz. Hoş bir eş, biri erkek diğeri kız iki güzel çocuk, bir şekilde hala devam edebilen cinsel hayat, kurulan hayaller, küçük gülümsemeler, çocukların cıvıltısı… Ancak bir şeyler eksik. İşte filmde bu eksikliği tamamlama peşindeki Jonas’ın hikayesi var.

Jonas ve ailesi, izlerken inanılmaz etkileneceğiniz bir kazaya istemeden neden oluyorlar ve bu kazadan ağır yaralanarak kurtulan bir kadının varlığı ile hayatları değişmeye, film de derinleşmeye başlıyor. Bu arada film daha en başında şöyle bir cümle ile bize sonradan tanışacağımız kadının sinyallerini veriyor: “Güzel bir kadın ve gizem. Bütün kara filmler böyle başlamaz mı?“

Filmin müthiş bir anlatım dili var. Başrol oyuncuları Andres W. Berthelsen, Rebecka Hemse, Nikolaj Lie Kaas ve Charlotte Fich, hepsi de çok iyi performanslar sergilemişler. Özellikle de izlemeye doyamadığım Julia rolündeki Rebecka Hemse. Diğer yandan onların oyunculuklarını destekleyen nefis de bir soundtrack çıkmış ortaya. Böylece sahneler daha çarpıcı, etkileri daha yoğun olabilmiş. Hele ki Vivaldi’nin İlkbahar‘ı ile izlediğimiz sahneler var ki, filmin en lezzetli sahneleri dersem sanırım abartmış olmam.

Tuhaflıkta sınır tanımayan, mantık sınırlarını zorlayan, evliyseniz evliliğinizi bile sorgulamanıza neden olacak bir aşk hikayesi bekliyor sizi! Korkmayın, sorgulamak iyidir. 😉

İyi seyirler!

İlginizi çekebilir: Emre Eminoğlu’dan Midsommar