Beni biraz tanıyan biri, Karaköy’den ilk yazımda bahsedeceğimi düşünür. Nasıl üçüncü sıraya düştü ben bile şaşkınım. 2020 en koyusundan bir yağmur bulutu gibi üstümüze çökmeden önce vakit geçirmeyi en sevdiğim muhit burasıydı. Ve yine bir günü burada geçiriyormuşçasına en çekici duraklar arasında sekerek ilerleyeceğiz. Hazır olun, biraz yorucu bir gün olabilir. O halde Karaköy rehberi sizlerle.

Karaköy Rehber
Karaköy Rehberi | Fotoğraf: yolcu360.com

Karaköy’de kahvaltı edebileceğiniz bir sürü mekân önerebilecek olsam da, burada benim favori etkinliğim kahvaltı değil. Ve sadece buna odaklanmış sayısız blog yazısı bulabilirsiniz. O yüzden ben direkt kahveyle başlıyorum.

Karaköy Rehberi

Karaköy’de Kahve

İlmisimya Cafe & Art Space

Aslında en sevdiğimi en sona saklardım ama rota bu şekilde. Stresin, koşuşturmanın, telaşın bünyemizde oluşturduğu anksiyeteden sıtkımız sıyrılınca yavaşlamanın, farkındalığın, anda kalmanın önemini anlayışımıza örnek, İlmisimya’da büyülü birkaç saat geçirdim. O zamandan beri yeri ayrı.

O günlerde Uniq’te Miro sergisi vardı. Nasıl olduysa boş olduğum bir iş günü, sergiden sonra da vaktim olduğunu görünce Karaköy’e geçtim. Çok nadir o kadar sakin yakalarsınız. Tam mesai saatleri. Hava da hafiften soğumaya başlamış. Arada yağmur atıyor. İlmisimya’ya sığındım.

Kahve kokusu, kesinlikle ciddi mesai harcanmış dekorasyonu, eskiden fotoğraf stüdyosu olmasına ithaf olduğunu varsaydığım her yerdeki fotoğraf makineleri, duvarlarda boydan boya fotoğraflar, sağda solda sergi broşürleri, gide gele tanış olduğunuz güler yüzlü çalışanlar…

Kahvemle beraber, gelmeden Tırtıl Kids’ten aldığım çocuk kitabımı hayran hayran karıştırıyorum: Soosh’un yazıp resimlediği “Babam Yanımdayken“. İllüstrasyonlar insanın içini ısıtıyor. İçeride çok az insan. İnanılmaz güzel müzikler. Bir yandan da her yeni şarkıyı Shazam’lıyorum. Çıkan şarkılarla bir playlist oluşturdum. Hepsi Chet Baker. O gün aramızda kopmayacak bir bağ kuruldu. Güzel parçaları ilk dinlediğim anları unutmuyorum.

Ara sıra kapının önüne çıkıyorum. Masalardan birine oturup yoldan geçenleri izliyorum. O sırada Summertime çalmaya başlıyor. Ses yükseliyor. Sokağı dolduran caz eşliğinde yağmur altında köşedeki kiliseyi seyrediyorum. O an kesinlikle bir dönem filminin içindeyim. Devam eden birkaç gün, işteyken bile, yüzümdeki sırıtışın silinmediğine yemin edebilirim. Kahve mükemmel. Çekirdekleri soruyorum. Sapiens’ten aldıklarını söylüyorlar. Ki o zamandan beri o da kalıcı listede:

Coffee Sapiens

Sevdiğim ve güvendiğim birkaç üçüncü dalga kahveciden biri. Evdeki espresso makinem için Evolution Blend, işteki filtre kahve makinem için San Jose, Antigua alıyorum. Çok kahve denedim. Espressoda Evolution Blend’den vazgeçemiyorum. Sadece paket al-çık yapmayın, baristalarından her seferinde yeni bir şeyler öğrenmek çok zevkli. Damgalı fincanları da kalbimizde ayrı bir yere sahip.

Karaköy’de Yemek

‘Hep kahve, hep kahve; peki ne yiyeceğiz?’ diyenler için Karaköy rehberi favori üç, yeme-içme mekanımla devam ediyor.

Baltazar

Kabul edelim, organik besinle ve fine-diningle tanışana kadar jenerasyonumuz hamburger jenerasyonuydu. Ben bu şöhreti, gurme burgercilerle devam ettirmekte sıkıntı görmüyorum. En sevdiklerimden biri de Baltazar. İnanılmaz lezzetli. Her kalorisine değiyor!

Tahin

Farklı mutfaklara ilginiz varsa Lübnan yemekleri için sizi Tahin’e alalım. Her gidişimde farklı bir yemek seçmeyi seviyorum. Peki favorim? Tabii ki falafel. Tahinli, yoğurtlu sostan istemeyi unutmayın.

Paps Italian

Yine uluslararası besleniyoruz. İtalyan mutfağı kesinlikle favorim. Yani lütfen, makarna, pizza, gelato; kim karşı koyabilir? Peki favorim? Sizi şaşırtabilirim ama Quattro Formaggi. Rezervasyon almayı unutmayın ve özellikle lazanyayı denemek istiyorsanız telefonda belirtin. Benim, mesela, sipariş ederken kalmadığını öğrendiğimde kalbim kırıldı.

Karaköy’de Tasarım Ürünler Bulabileceğiniz Dükkanlar

Mae Zae

İlk sırada, çok güzel tasarım ürünlerin satıldığı Mae Zae geliyor. Buradaki Ekin Anıl’lar en sevdiklerim. Mae Zae’den son aldığım şeyse şirin mi şirin bir kitap: “Deniz Kızı Olmak Çok Önemlidir”. Biraz ezber bozmak için zaman zaman tekrar okunabilir.

LikeStore

Deri kılıflar/cüzdanlar, hepsi eşsiz seramik ürünler ve hazır olun, bakırlar! Göz atmakta fayda var. Karaköy rotasında aradığınızı bulamazsanız Üsküdar ve Balat’ta LikeStore ile karşılaşabilirsiniz.

Pitane

Buranın seramiklerinin gerçekten farklı bir çizgisi var. Her seferinde vitrine kitlenip kalıyorum. Bir gün duvarıma yakışacak bir parça seçebilirim umarım.

Karaköy’de Sanat Galerileri

Turumuza Bankalar Caddesi’yle devam ediyoruz. İstiklâl Caddesi gönlümdeki yerini buraya bırakalı bayağı oluyor. Kemankeş’ten Galata’ya yönelip, Sabancı’nın Minerva Han’ını sağınıza aldığınız noktada başlıyor, biraz ilerledikten sonra Kamondo Merdivenleri’yle bir selam çakıp, öbür ucu Şişhane’ye uzaktan el sallıyor; içinden geçen herkesi on beş dakikalığına şair yapıyor. Eski görkemli binalarıyla kesinlikle bir zamanda sıçrama noktası.

Minerva Han’a girmeye hiç fırsatım olmadı, aksi gibi yine bu caddedeki Salt Galata’ya da ama Anna Laudel ziyaretlerimi severim. Özellikle de Contemporary Istanbul’daki işlerini çok beğendikten sonra, Anna Laudel tarafından temsil edildiğini öğrendiğim Ekin Su Koç’un sergisini ziyaretimi. Geçerken mutlaka uğrayın. O an sergide ne varsa, eminim görmeye değerdir.

Devam ediyoruz. Kamondo Merdivenleri’ni tırmanıyoruz. Yorulduk ama yılmıyor, Galata’ya varıyoruz. Artık kaçıncı olduğunu bilmediğimiz kule fotoğrafını çektikten sonra yürüyüşe devam ediyoruz. Kaç yıllık olduğunu kestiremediğim, isimleri Yunanca, Ermenice apartmanlar çarpıyor gözüme. Tarihin içinden geçiyormuş hissini seviyorum. Tünel ve devamında İstiklâl. Aynısını bir iş günü akşamı yaşadığım bu günü noktalamak için Türk-Alman Kitabevi en iyi seçeneklerden biri. The Guide Istanbul son sayısını alıp üst kata geçiyorum. Buz gibi bir Americano eşliğinde dergimi karıştırarak günü kapatıyorum. Umarım sizler için de keyifli bir rota olur. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere!

Kapak Fotoğrafı: Rifle Paper Co.

İlginizi çekebilir: İstanbul Flaneur’dan Karaköy’de Kahvaltı