Kargalar Meclisi: Shadow and Bone Oyuncularıyla Röportaj #2
Leigh Bardugo’nun dünyaca ünlü fantastik romanlarından ekranlara uyarlanan yeni Netflix dizisi Shadow and Bone (Gölge ve Kemik), bu adı taşıyan roman serisindeki karakterlerin ve olay örgüsünün yanına, aynı evrende geçen Six of Crows (Kargalar Meclisi) serisindeki karakterleri de yerleştiriyor ve onları aynı zaman dilimine taşıyıp, belli bir yerden sonra buluşturuyor. 23 Nisan’dan itibaren Netflix’te bulabileceğiniz ve eminim ki kısa sürede hayranı olacağınız Shadow and Bone’un oyuncularından Ben Barnes, Jessie Mei Li, Archie Renaux, Freddy Carter, Amita Suman ve Kit Young, ayrıca dizinin yaratıcıları Leigh Bardugo ve Eric Heisserer ile, geçtiğimiz ay bir yuvarlak masa röportajına katıldım.
Shadow and Bone röportajının ilk kısmında Ben Barnes, Jessie Mei Li ve Archie Renaux ile sohbetimizi okumuştunuz. Bu röportajda ise sırasıyla Kargalar Meclisi’nin sevilen karakterleri Kaz, Inej ve Jesper’ı canlandıran Freddy Carter, Amita Suman ve Kit Young ile sohbetimizden öne çıkanları bulacaksınız.
Kargalar Meclisi karakterlerinin her biri birbirini tamamlayan, farklı özellikleriyle öne çıkan karakterler. Fakat hedefine ulaşmak için her şeyi göze alan Kaz, onlara liderlik ederek aralarında öne çıkıyor. Kaz’i dizide Freddy Carter canlandırıyor.
Bu karakteri okurlar için tanıdık hâle getirirken, aynı zamanda dizi için özel olmasını nasıl sağladın?
Kitapları bir tür kaynak gibi kullandım ve okuyucular için tanıdık hâle getirdim. Diğer yandan dizinin konusu kitaplarla aynı değil, yani karakter hakkında sadece bilgi almamı ve kişilikleri hakkında içgörü toplamamı sağladı. Shadow and Bone dizisi, Kargalar Meclisi kitaplarının öncesini anlatıyor, bu yüzden karakterlerin hikâyeleri zaten diziye özeller.
Inej ve Jesper’ın yetenekleri ve zayıflıkları dizide oldukça açık olmasına rağmen, Kaz’inkiler biraz daha belirsiz kalıyor. Senin özellikle yoğunlaştığın yetenekleri ve zayıflıkları neydi bu karakterin?
Bence Kaz’in en büyük yeteneği acımasız biri olması ve işleri halletme dogmasına sahip olması. Gerçekten hedefinize ulaşmak istediğinizde bu oldukça takdire değer bir yetenek. Diğer yandan en büyük zayıflığı, bu yeteneğini nasıl kullandığı. Öfkeli, şiddete yatkın, tehdit eden, rüşvet veren ve şantaj yapan biri o, işleri böyle hallediyor.
Acımasız, korkunç yollara başvuran bir karakter dedin. Onu canlandırmak için tarihsel bir figürden ilham aldın mı?
Hayır, özel olarak düşündüğüm biri olmadı ama bu role hazırlanırken, nefret etmeye bayıldığımız o anti-kahramanların, o sevimli haydutların olduğu bir çok eski kara-filmleri izledim. Humphrey Bogart, Jimmy Stewart, Cary Grant’in karakterlerinden ilham aldım ama hayır, tarihsel bir figür düşünmedim. Yapmalıyım belki de, bu iyi bir fikir!
Karakterin bir baston kullanıyor. Shadow and Bone’un yaratıcısı Leigh Bardugo’nun da gerçek hayatta bir baston kullandığını biliyorum. Bu konuda ondan ilham ya da yardım aldın mı; bu konuda onunla konuştunuz mu?
Evet, Leigh bastonla yürüyor ve aslında Kaz karakterinin baston kullanması da onun bu özelliğinden ilham alıyor. Leigh’nin birkaç röportajını okuduktan ve ardından onunla sette konuştuktan sonra Leigh’nin fiziksel bir engeli olan ancak hiçbir şekilde engellenemeyen ve bunun onu üzmesine izin vermeyen bir karakter yazmaya kararlı olduğunu anladım. Kaz bastonunu onu daha güçlü kılan ve kendi efsanesine bir şeyler katan inanılmaz bir silah olarak görüyor. Ben de onu bastonunu fiziksel bir engelle bağlantılı bir araç olarak değil, onu daha güçlü kılan bir silah olarak gören, ondan gurur duyan biri olarak yansıtmaya çalıştım.
Fantastik dizileri neden bu kadar seviyoruz sence?
Pandemiyi göz önünde bulundurunca, bu dizi aslında gerçekten mükemmel bir zamanda yayımlanıyor – herkes kendi evinde sıkışıp kalmış, bir çeşit kaçış ararken. Bunlar çok ideal zamanlar değil, herkes sevdiklerinden, arkadaşlarından ayrı kaldı, işlerini eskisi gibi idare edememeye başladı. Bu yüzden başka bir yere, başka bir dünyaya gitme fikri gerçekten iyileştirici, hele ki tüm tatillerimizi iptal etmişken. Bütün bu kaçış duygusunun hepimizin kendini özdeşleştirebileceği bir şey olduğunu düşünüyorum. Üstelik bu fandomlar nasıl da küresel, sadece tek bir yerde değiller, hepimiz bu harika evrenlere erişebiliyoruz. Bence Shadow and Bone da çeşitlilik konusunda benzersiz bir şey yapıyor, aynı anda hem Ortaçağ Avrupa’sını hem de bir tür steampunk evreni önünüze koyuyor, izlesenize diyor. Neden izlemeyesiniz ki? Bu türün bir hayranı olsam kesinlikle izlerdim.
Peki bu dizinin sezonlar boyunca sürecek, spin-off’ları çekilecek bir yere evrileceğini düşünüyor musun?
Kim bilir! Biz yapmayı çok isteriz, çünkü hepimiz kitaplara âşık olduk. Özellikle de üçümüz, henüz kendi kitaplarımızdaki hikâyelere gelmiş değiliz. O yüzden fırsat verilirse devam etmeyi çok isteriz. Bu evrende daha keşfedecek çok şey var, üstelik Leigh bir yandan kitapları yazmaya devam ediyor, neredeyse her yıl yeni bir kitap yayımlıyor. Potansiyel olarak bu sihri devam ettirmemiz için bir plan çiziyor.
Shadow and Bone’da Amita Suman‘ın canlandırdığı Kargalar Meclisi karakteri Inej, ortadan kaybolma numaraları ve bıçak kullanmadaki ustalığıyla öne çıkan, tuttuğunu koparan ve zor anlarında azizlere sığınan bir kadın savaşçı.
Inej gibi karmaşık bir karakteri canlandırmanın en zor yanı neydi?
I think the difficulty for me was first of all is her physicality. She is so still and Budapest was so bloody cold. We were working in minus conditions and I cant not stop shivering no matter how hard i tried i was just shivering my ass off basically. And in terms of the emotional side Six of Crows in Shadow and Bone is a prequel to the actual Six of Crows but instead of taking that as a threat i kind of took is as an opportunity to show the audience how she originates, why she becomes the Inej that you meet in Six Crows by the choices she makes and way she deals with circumstances and dealing with wanting to do good but being given a really bad scenario.
Dediğin gibi Inej’e hayran olmamak elde değil, oldukça badass bir karakter. Sırf o Batman gibi ortadan kayboluverme hareketi bile yeter. Ama Inej aynı zamanda içinde çok fazla öfke olan bir karakter, çok gerçek bir sorun için adaletin yüzü olmaya çalışıyor. Inej’in öfkeyle ilişkisini nasıl yorumladın?
One of the reasons why I admire Inej and why I’m the number one fan of her is that despite being handed such a horrific life and traumatic experiences somehow she still finds this beauty and positivity and goodness in the world and we’re going through covid right now and everyone has their hardships and it can be a really tough time to remind yourself that things will eventually be ok and there is goodness in the world and the way she does that is by having faith in her saints and that is why she is named all of her knives after them and that his her voice of reason and her strength in trying to make the right choices and be selfless and kind. Yes she’s dangerous and badass. another thing I admire about her is that she demands honesty she demands respect and she demands equality and she will walk away when she doesnt get that. Shes an aspiration or inspiration at least.
Kaz ve özellikle Jesper, dizideki birçok komedi anının temelini oluşturuyorlar. Setteyken gülmekten çekimlere devam edemediğiniz anlar oldu mu?
Böyle birçok an yaşandı! Ama muhtemelen en unutulmazı keçi Milo ile tanıştığımız zamandı. Freddy ile bir sahnemizi hatırlıyorum – bu çok içten bir sahneydi, konuşup birbirimize duygularımızı gösterdiğimiz bir sahne. Birden arka planda sadece Milo’nun “BAAAAAAH!” sesi duyuldu! O günkü çekimlerimiz bittiğinde de kostümlerimizle dolaşmaya devam etmek, unutulmaz anları beraberinde getirebiliyordu. Inej’in kostümünü giydiğim her an çok harika ve badass hissediyordum. Ama bir keresinde Eric’in yanına gittim ve ona havalı bir şekilde içimde hissettiğim Inej’i göstermeye, ciddi pozlar vermeye çalıştım. Tam konuşmaya başlamıştım ki takılıp yere düştüm. Ben kesin kovulacağım diye düşünürken tüm set bana gülmeye başladı.
Sohbetimiz boyunca karakterin hakkında konuşmanı dinlemek gerçekten çok güzeldi, Inej’in dünyası kulağa çok karmaşık ama çok ilginç geliyor. Sektördeki genç bir kadın olarak, içinde bulunduğumuz zamanın kadınların ekrandaki temsili açısından güç veren bir dönem olduğunu düşünüyor musun?
Evet, kesinlikle! Bu anlamda kişisel olarak Shadow and Bone deneyiminden özellikle keyif aldım çünkü kişisel olarak Hint asıllı bir oyuncuyu daha önce böylesi güçlü ve böylesi iyi mesajlar veren bir rolde görmemiştim. Artık sette ya da özel hayatımda da bazı anlarda doğru kararları alabilmek için kendime “Inej bununla başa çıkmak için ne yapardı?” diye soruyorum. O benzersiz bir karakter.
Shadow and Bone’un Kargalar Meclisi karakterleri, hatta dizinin tüm karakterleri arasında belki de en sevdiğim Jesper oldu. Bunda oldukça eğlenceli ve komik bir karakter olmasının etkisi büyük, tabii onu canlandıran Kit Young‘ın sempatikliğinin de…
Biraz oyuncu seçimi sürecinden bahsedebilir misin? Role nasıl seçildin?
Sanırım üçümüz için de süreç çok farklıydı. Önce Amita’yı seçtiler, ardından Freddy geldi, onlar birkaç seçmeye katılmıştı. Benimki ise oldukça tuhaftı. Başlangıçta Mal rolü için seçmelere katıldım ve hayatımın en kötü seçmesiydi. Berbattı, “Elveda Shadow and Bone…” diyerek çıktım. Aylar sonra bir oyunda, sahnedeydim ve dizinin yaratıcılarından Eric şans eseri oyunu görmeye gelmişti. Beni izlerken içinden “İşte Jesper!” demiş. Seçmelere bu kez Jesper için katıldım, beni iki kez denediler ve sonra Amita ve Freddy ile tanıştım, üçlü olarak deneme çekimleri yaptık, onu Leigh de izledi. İki hafta içinde eşyalarımı toplayıp Budapeşte’ye taşınmıştım.
İnsanlar bu dizi ve bu dünya hakkında neyi görecek olduğu için sabırsızlanıyorsun?
İlk aklıma gelen, bu sayfaları hayata geçirirken, bu dünyayı inşa ederken ne kadar harika bir iş çıkarıldığını görecek olmaları. Ama daha önemlisi karakterler ve birbirleriyle olan ilişkileri… Bence dizinin gerçekten en güçlü yanı bu. Onların da karakterlerle ilişki kurması ve birbirileriyle kurdukları ilişkileri görmesi için sabırsızlanıyorum. Devam edip etmeyeceğimizi bilmiyoruz ama umarım insanlar bu karakterlerin ve bu ilişkilerin nereye gittiğini görmek isteyecek, tanışmadıkları daha fazla karakterle tanışmak isteyecek.
Röportajın üçüncü ve son bölümünde dizinin yaratıcıları Leigh Bardugo ve Eric Heisserer’in dizinin yaratım süreci hakkında söylediklerini okuyacaksınız.
İlk yorumu siz yazın!