Kayra ile: Türkçe Hip-Hop Kültürü ve "Normal" Albümü Üzerine
Türkçe hip-hop’ın en çok sevilen ve dinlenen isimlerinden Kayra, Da Poet ile beraber çıkardığı “Normal” albümü ile dinleyiciyle bir kez daha buluşuyor. Gına ve 90 BPM gibi oluşumların içinde yer almış olan Kayra, Türkçe hip-hop kültüründe en sarsılmaz ve kült yerlerden birine sahip. Kariyeri artık 20 yıla dayanmış olmasına rağmen ilk günlerindeki açlığı ve tutkusuyla üretime devam ediyor ve tür içinde çıktığı yolculuğuna her geçen gün yeni duraklar ekliyor. Biz de kendisiyle hem son albümü “Normal” hem de Türkçe hip-hop kültürü ve janrın günümüzde geldiği nokta hakkında konuştuk. Gelin hep beraber hem bu kültürden hem de kendi serüveninden söz edelim.
Selam Kayra! Öncelikle röportaj yapmayı kabul ettiğin için çok teşekkür ederim. Ayrıca yakın zamanda Da Poet ile birlikte yayınladığınız “NORMAL” albümü için tebrik ederim. İnanılmaz keyifli, sound bakımından eklektik ve son yıllarda dinlediğim Türkçe hip-hop bağlamında en incelikli işlerden biri. 90 BPM günlerine kadar uzanan bir kolektif çalışma hikayeniz var. Bize bu hikayeden ve albümün yapılış sürecinden bahsedebilir misin?
Merhaba. Da Poet ile yıllardır tanışıyoruz ve hatırı sayılır bir süredir birçok kez birlikte şarkılar yaptık. Bu sefer mevzu ortak bir albüm olarak başka bir hal aldı. Senelerdir birlikte çalışmış olmanın verdiği birbirini tanıyor olma durumu gayet hızlı hareket edebilmemizi sağladı. Ağustos sonunda demolarını almaya başladığımız albüm tüm süreciyle 2024 yılının başında hazır hale geldi.
Kariyerine baktığımızda çok yönlü bir sanatçı olduğunu görüyoruz. Hip-hop’ın alt türlerinde sıklıkla keşfe çıkmakla kalmayıp belli başlı kalıpların dışında deneysel ve özgün bir tarza sahipsin. Buna rağmen janrın ve kültürün köklerinden hiçbir zaman kopmuyorsun; hatta birçok şarkında da bu köklere saygı duruşunda bulunuyorsun. Peki sen sanatını nasıl tanımlıyorsun? Tarzının oluşum süreci yolculuğundan bahsedebilir misin?
Bu zamana kadar yaptığımı hiçbir zaman kendi içimde dahi tanımlayamadım. Sanırım bunun üzerine pek de düşünmedim. Şarkılarda farklı kimliklere bürünebilmeyi, farklı anlatım yöntemleri denemeyi, karakter geçişleri yapmayı seviyorum. Rap bu imkanı sonuna kadar veriyor. Hala daha sınırsızlığına şaşırdığım bir özgürlük sağlıyor hiphop. Bir şeyleri oturtma sürecinde yıllar önce hep buna odaklandım. Hiçbir şeyi önceden yazıldığı gibi yazmak zorunda olmadığımı keşfettiğim zaman harikaydı. Sana ait bir anlatım biçimi, söz yazım tekniği, seninle özdeşleşebilecek şarkı konuları gibi detayları düşünmek bunlar üzerine kafa yormak çok ama çok güzeldi. Hala öyle ve öyle olmaya devam edecek.
Albümde Türkçe hip-hop sahnesinin kıdemli ve çok sevilen isimlerinden Ceza, Defhkan ve No. 1 gibi MC’lerle beraber çalıştığını görüyoruz. Bunun yanında, kariyerine bir bütün olarak da Türkçe hip-hop için kritik bir dönemin mihenk taşı diyebiliriz. Zira hem kitlelerce tanınan sanatçılarla hem de daha kemik bir dinleyiciye sahip çokça isimle çalışmaların mevcut. Ayrıca 90 BPM gibi hip-hop kültürü bağlamında anıtsal bir yere sahip oluşumun içinde yer almanın yanı sıra yanında kişisel serüveninde de kült statüsüne sahip birçok çalışman var. Sen kültür içinde bu kadar pişip çeşitli serüvenlere çıkmış bir isim olarak Türkçe hip-hop müziğinin ve kültürünün evrimini ve geldiği noktayı nasıl yorumluyorsun?
Türkiye’de rap bir süredir sürekli bir dönüşüm halinde. Sık sık yeni bir şeyler ortaya çıkartıp müzikal anlamda alanını genişletiyor ve kendine yeni etki alanları buluyor. Bunu yaparken sürekli bir arayışta olmasına rağmen yine de çok büyük bir yaratıcılık sergilendiğini söyleyebilmek bana pek mümkün gelmiyor. Özellikle yeraltı hiphop dünyası eski cesaretinden ve yaratıcılığından oldukça uzaklaşmış görünüyor. Özgünlük her geçen gün kıymetini kaybediyor. Yeraltı hiphop dünyası kendisini yeteri kadar olgun ve objektif bir şekilde tartışamıyor. Böyle olduğu için de kendini farklı ve özel kılan tüm detaylarını yavaş yavaş yitirmeye başlıyor.
Müzisyen ve sanatçı kimliğinin yanı sıra çok iyi bir dinleyici olduğunu görüyoruz. Albümün yapım sürecinde dinlediğin ve kendine bir referans noktası olarak gördüğün isimler var mı? Bu isimlerin hangi yönleri seni en çok etkiledi?
Albüm yapım sürecinde kendime referans noktası oluşturabilecek şekilde, o yaklaşımla herhangi bir şey dinlemedim. Her zaman yaptığım gibi yeni çıkan tüm işleri dinlemeye çalıştım. YouTube üzerinden birçok farklı döneme ve ülkeye ait daha önce hiç duymadığım birçok şarkı dinledim. Golden age hiphop hala daha her gün yeniden keşfedilmeyi bekleyen muhteşem bir dönem. Hiphop o yılları referans alarak kendine sürekli yeni alanlar açabilir her anlamda. Her gün farklı bir detay farklı bir bakış açışı yakalanabilecek muhteşem bir dönem. Kenarda köşede kalmış albümler bile çok üst seviyede. Öğrenmeye keşfetmeye devam.
Seni belki de birçok sanatçıdan ayıran en dikkat çekici özelliğin muazzam bir hikaye anlatıcısı olman. Anlattığın hikayeleri eşsiz kılan ise otobiyografik öğeler içmelerine rağmen bu hikayelerde hepimizin kendimizden bir şeyler bulması. Bunu, “Hayalet Islığı” ve “Bütün Ayazların Ortasında” gibi örneklerde albümler aracılığıyla daha uzun bir şekilde, hikayeyi yayarak yaptığın çalışmaların yanı sıra; şarkıları tekil bir medyum olarak kullanarak yaptığını da biliyoruz. Hatta öyle ki kanımca bu konuda MF DOOM, Kendrick Lamar ve Andre 3000 gibi isimlerle yan yanasın. Hikaye anlatıcılığı senin için neden bu kadar önemli? Şarkılarına bu hikayeleri işlerken hangi süreçlerden geçiyorsun ve bu süreçte nelerden ilham alıyorsun?
Rap müziğin her döneminde hikaye anlatıcılığı önemli bir yerde bulunmuştur. Kendime ait bir dil oluşturma sürecinde hikayeler benim için en kritik çıkış noktaları oldu. İlk başlarda olay anlatmaya çok odaklanmıştım ve bunu yaparken nasıl anlattığımı çok fazla kurcalamamıştım. Bu şekilde yaptığım şarkıların hiçbiri yayınlanmadı çünkü birçoğu sadece hikaye anlatıyordu fakat bana ait bir dil benden olan bir şeyler yoktu. Kendine özgü bir anlatıcı olabilmek için birçok şarkı yazdım. Hepsinde de yeni bir şeyler keşfettim. Kimi zaman anlatıcı konuştu, kimi zaman karakterler konuştu kimi zaman bunlar iç içe geçti.
Olay hikayelerindense durum hikayeleri anlatmak çok daha benlik bir durumdu çünkü durum hikayeleri anlattığım zaman kendime has bir şeyler yapabildiğimi görüyordum. Yıllar geçtikte bunun tekniği oturdu. Türkiye’de rap müziğin tekniği daha çok vokal bazlı ele alınır fakat işin içinde ciddi bir söz yazım tekniği ve anlatım tekniği olduğu gerçeği de aşikar. Ben söz yazımı tekniğine odaklanırken dinleyiciyle iletişimi hiçbir zaman arka planda tutmamaya özen gösterdim. Hatta bu iletişimi her şeyin önünde tuttum. Her şeyin önünde tuttuğum bu iletişim ve söz yazım tekniği yıllar içerisinde dinleyiciyle aramızda muazzam bir bağ oluşturdu. Yaptığım şeyin teknik olarak anlaşılması kadar yürekten hissedilmesi de harika bir şey.
Tekrardan teşekkür ederim röportaj yapmayı kabul ettiğin için. Uzun süreden beri takipçin ve dinleyicin olmamın yanı sıra eminim birçok takipçin gibi işlerin benim için çok ayrı bir yere sahip. Peki son olarak bundan sonraki planların ne? Bizleri nasıl projeler bekliyor? Hayalindeki iş birlikleri veya gerçekleştirmek istediğin projeler hakkında da biraz bilgi verir misin?
Ben teşekkür ediyorum. Aklımda birçok şey var. Hiç olmadığı kadar yoğun günler geçiriyorum her anlamda. Biraz daha sakin günlere kavuşunca aklımdakilere çok daha sağlıklı bakabileceğim. Son beş yıldır çok fazla şarkı yazıp kaydettim. Ciddi bir disiplinle çalıştım. Çalışırken iyi hissettim ve önümüzdeki günlerde de bunu sürdürebilmek istiyorum. Şarkıları dinleyen, şarkılara kafa yoran, her anlamda desteğini sunan ve hiçbir zaman yalnız bırakmayan herkese çok teşekkür ediyorum.
Kapak Fotoğrafı: Bedirhan Karakurluk
İlginizi çekebilir: Ece Yılmaz’dan Kamer ile Rap Müzik Üzerine Bir Sohbet
İlk yorumu siz yazın!