Kneecap, İrlanda’nın Oscar yolculuğuna katılarak adını uluslararası platformlarda duyurmayı hedefleyen bir yapım ve aynı adlı rap grubunun hikayesini merkezine alıyor. Belfast’ta doğup büyüyen üç müzisyen, sokakları esir alacak cinsten bir özgürlük tutkusuyla acayip işlere imza atıyor. Mo Chara, Móglai Bap ve DJ Próvaí, sadece müziğiyle değil, politik ve kültürel bir direniş ruhuyla izleyicisine absürd ve gümbürtülü bir masal anlatıyor adeta. İsyankar tavırlarının temel besleyicisi ise tasvip etmediğimiz uyuşturucular ve ana dillerine duydukları derin sadakat… Yönetmen Rich Peppiatt, belgesel formatına kayabilecek bu hikayeyi daha kişisel bir anlatıma dönüştürerek izleyiciye daha en baştan enerji pompalıyor. Sonuç olarak ortaya çıkan film, hem İrlanda’nın tarihsel izlerini sürüyor hem de gençliğin asi ruhundan beslenip meselesi olan bir iş ortaya koyuyor.

Kneecap | Fotoğraf: IMDb

Filmin can damarını oluşturan en önemli öğe, ana dillerinin yeniden canlandırılması için verilen çaba. Kneecap üyeleri, siyasi çıkışlarını ve rap müziğe döktükleri isyanlarını bu dili sahiplenerek daha da güçlendiriyor. İngiliz emperyalizmine duydukları öfkeyi dillendirirken, senaryo ritmini bir an olsun dizginlemiyorlar. Uyuşturucu kültürünün hikayedeki varlığı, filmin gençlik isyanına eklemlenen ayrı bir katman oluşturarak hem trajik hem de eğlenceli bir ton yaratıyor. Kimi zaman “Brits out” diyerek açıkça taraflarını belli etseler de, yaşadıkları çelişkiler onları yalnızca bir kavgaya hapsolmaktan alıkoyuyor. Böylece Kneecap, özgürlük arayışı ile hayatta kalma çabasını yan yana getirerek bir tür gerilim hattı inşa ediyor. Belki nefret etmemiz gereken karakterleri biraz kartondan dizayn ediyor ama olsun…

Kneecap | Fotoğraf: Roten Tomatoes

Hikayenin en ilgi çekici unsurlarından biriyse, gerçek Kneecap üyelerinin kendilerini canlandırmasıyla kurmaca ve gerçeğin iç içe geçmesi. Bu durum, karakterlerin politik çalkantılara karşı duruşunu daha da inandırıcı hale getiriyor ve izleyicinin onlarla birebir empati kurmasını sağlıyor. Gerçek hikaye anlatmak isteyen bir yönetmen için harika bir fırsat aslında bu. Michael Fassbender’in sürpriz bir baba rolüyle hikayeye dahil olması, İrlanda’da kuşaktan kuşağa aktarılan direniş mirasını filmde ete kemiğe bürüyor. Onun canlandırdığı karakter, Kneecap grubuna ilham veren siyasi ve kültürel köklerle yeni neslin müziğini tek yumruk haline getiriyor. 

Kneecap | Fotoğraf: BBC

İrlanda’nın uluslararası alanda daha görünür hale gelmesi için ana dillerine yönelik artan ilgi, Kneecap’in sinema yolculuğunu da pekiştirdi diyebiliriz. Bir yanda önceki yılın sessiz bir dramla Oscar arenasına taşınan The Quiet Girl gibi yapımlar, diğer yandaysa yepyeni ve muhalif bir bakış açısı getiren Kneecap, İrlanda’nın kültürel çeşitliliğini gözler önüne seriyor. Bu iki zıt yaklaşım, dilin korunması ve yaygınlaşması adına yapılan girişimlerin farklı yönlerini temsil ediyor ve ben buna çok saygı duyuyorum. Bu tarz protest işlerin değerini bulması gerektiğini düşünüyorum en azından. Her karakteri antipatik gibi duran ama bir o kadar samimi ve sempatik olmayı başarabilen bu kaotik filmi ilgilisine önererek kapatıyorum…

Sinema dünyasına ve filmlere dair paylaşımlarıma Instagram üzerindeki film blogumdan (@atıptutuyorum) ulaşabilirsiniz.

Kapak Fotoğrafı: IMDb

İlginizi çekebilir: Eralp Alper’den My Favourite Cake