İlk yorumu siz yazın!
Konuşmamız Gerek: Regl Tabusu Üzerine Tabusuz Bir Sohbet
Genç kadınları karar alma süreçlerinin merkezine yerleştirmeyi, onların statükolarını değiştirmeyi ve kadın liderlerden bir nesil oluşturmayı amaç edinmiş Kanada menşeili bir nevi sivil toplum örgütü olan Girls20, 2016 yılında Çin’de bir zirve gerçekleştirmişti. Yapılan zirvenin ülkemizde regl yoksulluğunun ve regl tabusunun yıkılmasına hizmet eden olay örgüsünü nasıl tetiklediğini Konuşmamız Gerek kurucuları İlayda Eskitaşçıoğlu ve Bahar Aldanmaz’dan dinledik.
Merhaba! Öncelikle sizi kısaca tanıyabilir miyiz?
Merhabalar. Ben İlayda Eskitaşçıoğlu. 26 yaşındayım. Avukatım ve Koç Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Uluslararası İnsan Hakları Hukuku alanında doktora yapıyorum. UNESCO Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Sürdürülebilir Kalkınma Kürsüsü’nde bursiyerim. Çok uluslu şirketlerin insan hakları sorumlulukları, toplumsal cinsiyet eşitliği ve genel olarak insan hakları hukuku alanında araştırmalar yapıyorum. Aynı zamanda UN Women Pekin +25 Küresel Gençlik Görev Gücü’nün Türkiye’den tek üyesiyim. Ortağım Bahar ile yollarımız kesişmeden önce 2016 yılında ”Konuşmamız Gerek’i” kurdum.
Merhaba, ben de Bahar Aldanmaz. Şu anda Boston Üniversitesi Sosyoloji Departmanı’nda Fulbright bursiyeri olarak doktora yapıyorum. Öncesinde Chicago Üniversitesi’nde yüksek lisansımı ve Koç Üniversitesi’nde Sosyoloji ve Psikoloji bölümlerini tamamladım. Üniversite’de Çiğdem Kağıtçıbaşı’nın araştırmasında lisans asistanlığı yaptığımdan beri, toplumsal cinsiyet eşitliği ve üreme hakları konusunda heyecan duyuyorum ve bu konular üzerine hem eğitimimi tamamlıyorum hem de araştırma yapıyorum. 2017 yılından beri de İlayda ile beraber “Konuşmamız Gerek” diyerek ülkemizde regl tabusu ve yoksulluğunu sonlandırmak için çalışmalar yapıyoruz.
Her yıl toplumsal sorunlara yenilikçi çözümler üreten sosyal girişimcileri, değişim aktörlerini ve topluma cesaret veren ”Fark Yaratanları” seçen Sabancı Vakfı’nın 11.Sezon Fark Yaratanları‘ndan biri de siz oldunuz. Hikayenizi dinlemeye başlamadan önce tüm fitili ateşleyen Girls20’den başka hayatlara da ilham olması adına kısaca bahsedebilir misiniz?
Girls 20, Kanada temelli bir STK ve G-20 zirvesinin genç kadınlar odaklı bir simülasyonu. Her sene G20 zirvesine ev sahipliği yapan ülkede düzenleniyor. Katılımcılar G20 ülkelerinden ve ayrıca Afrika Birliği, Avrupa Birliği ve MENA bölgesinden seçilen birer genç kadından oluşuyor. Program kapsamında seçilen temsilciler bu ülkede iki haftalık bir eğitim programına davet ediliyor. Çevresinde sosyal fayda sağlamayı hedefleyen herkesin bu programa başvurmasını öneriyorum. Ben Çin’e gidip, bu eğitimi almış olmasaydım belki de bugün ”Konuşmamız Gerek” bu noktada olmayacaktı. Aldığım eğitime ek olarak, orada tanıştığım diğer temsilcilerin deneyimleri bizim projemize çok fayda sağladı.
”Konuşmamız Gerek’i” ortaya hangi fikirler/olaylar çıkardı?
İki olayın art arda gelişinden söz etmek mümkün. 2011 Van depreminde yardım kolileri hazırlarken benim ve birlikte yardım topladığım onlarca insanın hijyenik pedleri koymayı unutmuş olmasıyla başladı her şey. Doğal afet hallerinde de reglin devam ettiği bilinen bir şeydi, ancak hiç konuşmadığımız, hiç üzerine düşünmediğimiz bu mesele herkesin aklından uçup gitmişti. Bu olayın üzerine bir de TDK sözlüğünde “kirli” kelimesinin tanımlarına yapılan yeni eklemenin “adet gören kadın” olduğunu duymam, kafamda bir kıvılcım çakmasına neden oldu ve Türkiye’de regl yoksulluğunu araştırmaya başladım. Araştırmalarımın sonucunda Türkiye’de özellikle sosyo-ekonomik bakımdan dezavantajlı olan, tarım işçileri, mülteciler gibi grupların çoğu için hijyenik ped gibi menstrüel ürünlerin lüks ve erişilemez olduğunu, bu ürünlere erişilemediği için örneğin pek çok kadın ve kız çocuğunun (onlarla sınırlı kalmamakla birlikte) paçavralar, gazete parçaları, hatta yapraklar kullanarak regl dönemlerini atlatmak zorunda olduklarını, bu nedenle enfeksiyonlar ve ciddi sağlık sorunları geçirdiklerini gördüm.
Bir de bütün bunların yanında regl olmanın tabu olarak görülmesi dolayısıyla bu konuda konuşulmaması, çocukların bu konularda doğru bilgiye erişememeleri, sorularını soramamaları problemi var. Bu konuda açıkça konuşulmadıkça nesiller arası devam eden, utanç ve tabu kültürünün bir kısır döngü halini alması, bir başka deyişle. Bunun değişmesi gerektiğine karar verdim ve mezun olduğum liseden gönüllülerle birlikte, bir pasta-börek kermesinde biriktirdiğimiz paralarla Ankara Mamak’ta bir gecekondu mahallesinin ortaokulunda ilk saha çalışmamızı gerçekleştirdik. Hemen ardından o sırada Chicago’da yüksek lisansını yapmakta olan Bahar bana ulaştı ve Adana’da birlikte büyük bir saha çalışma yapmayı önerdi. Yollarımız kesişti, ortaklığımız ve dostluğumuz hala devam ediyor. ”Konuşmamız Gerek” hareketi de bu şekilde doğdu diyebilirim.
”Konuşmamız Gerek’in” çözümüne odaklandığı ana konular nedir?
Çözmeye çalıştığımız sorunu üç ana başlık altında özetleyebiliriz;
- Regl yoksulluğu,
- Regl tabusu,
- Hijyenik ped ürünlerinin adaletsiz vergilendirilmesi.
Regl yoksulluğu, regl olan bireylerin alım güçlerinin yetmemesi nedeniyle regl oldukları zaman kullanmaları gereken hijyenik ürünlere erişememelerine odaklanır. Menstrüel ürünlere erişememenin yanı sıra, temiz ve güvenli bir tuvalet ve temiz suya erişememek de regl yoksulluğu kapsamına girmektedir. Regl tabusu ise, regl olmanın konuşulmaması ve saklanması gereken bir konu olarak görüldüğü sosyal normu anlatmak için kullanılır. Adaletsiz vergilendirmeden kastımız da ülkemizde hijyenik ped ürünlerinin ”lüks tüketim” kategorisinde değerlendirilerek, zaten yüksek fiyatlı olan bu ürünlerden %18 KDV alınmasıdır. Bu üç soruna çözüm olmak amacıyla ”Konuşmamız Gerek” ekibi, ulaşmayı hedeflediği üç kırılgan grup (kırsal bölgelerde okula giden ve ergenliğe henüz girmekte olan/girmiş çocuklar, mevsimlik tarım işçileri ve Suriyeli mülteciler) ile toplumda hijyenik ürünlere erişimisorununu gündeme getiriyor ve öncelik veriyor.
”Konuşmamız Gerek” saha çalışmaları gösteriyor ki, bu grupların büyük bir çoğunluğu temiz ve güvenilir hijyenik malzemelere ya da hijyenik pedleri değiştirebilecekleri temiz kapalı alanlara erişimde güçlük çekiyor. Buna ek olarak, regl döngüsü ve genital hijyen konusunda yeterli bilgiye sahip değiller ve en ucuz bir paket hijyenik ped dahi ekonomik güçlerini aşıyor. Günümüzde ne yazık ki hijyenik ped, tampon gibi menstrüel ürünleri satın alamayan, bu ürünlere erişimi olmayanlar, paçavralar, gazete parçaları hatta yapraklarla regl dönemlerini geçirmeye çalışıyor, bu nedenle ciddi enfeksiyonlar ve sağlık sorunları yaşayabiliyorlar. Dahası, regl tabusu bu konuda açık ve doğru bilgiye erişimi engelliyor ve regl yoksulluğunu bir döngüye itiyor.
Regl olmak hakkında çocuklarla kimse konuşmuyor ve bu nedenle onlar da internet üzerinden eriştikleri bazen doğru bazen yanlış bilgileri salt gerçek kabul ediyorlar. Bu konu hakkında kimseyle rahat konuşamayacaklarına ve regl olmanın utanılacak bir şey olduğuna inanıyorlar. Bu durum, kimi çocuğunun hijyenik ped yerine bebek bezi kullanmasına, hijyenik pedi nasıl kullanacağını bilmediği için 24 saat boyunca hijyenik pedi değiştirmemesine, regl olduğunu ailesinden saklamasına kadar birçok fiziksel ve psikolojik soruna sebep oluyor. Bizim, iki genç kadın olarak karşılarına geçip, sansürsüz bir şekilde regl olmak hakkında konuşuyor olmamız da katılımcılara ilham olurken, özgüvenlerini pekiştiriyor.
Regl dönemi hijyen ürünlerine erişim sıkıntısı olmayan bireylerin regl yoksulluğuna dair farkındalığı ve bunun ne denli ciddi sağlık problemlerine yol açtığı kitlesel olarak yeni yeni öğreniliyor denilebilir. Durumun ciddiyetinden biraz bahsedilmek adına sayılarla örnek verebilir misiniz?
Regl olan bireyler ömürleri boyunca ortalama 2.400 – 2.500 gün regl oluyor. Bu da insan ömrünün yaklaşık 6.5 – 7 yılına tekabül ediyor. Ancak maalesef henüz regl yoksulluğu ile ilgili ülke bazında toplanan bir veri yok. Umuyoruz ki iki doktora öğrencisi olarak biz böyle bir veri havuzu oluşturduğumuz bir araştırma yapacağız. Ancak nicel veriler dışında hem Türkiye’de hem de diğer ülkelerden nitel örnekler sunmak mümkün. Öncelikle bizim saha çalışmalarında gözlemlediğimiz regl yoksulluğu örneklerinden başlayalım. Özellikle mülteciler ve mevsimlik tarım işçileri gibi kamplarda yaşayan ve regl olan bireyler hijyenik ped veya tampon gibi malzemelere erişemediklerinden (hem çok pahalı olduğu hem de çevrelerinde bu malzemeleri satan yerlerin sayısının azlığından) kumaş parçaları ve hatta kalın yapraklar kullandıklarını bizlere söylediler. Bizler pedlerimizi 2 saatte bir değiştirebilirken, bizimle aynı ülkede yaşayan bir başkası belki de bir regl dönemi boyunca aynı kumaş parçasını kullanıyor. Her ne kadar yıkasalar da gerekli dezenfekte malzemeleri de olmadığı için, vajinada gerekli hijyen sağlanamadığından mikrop ve bakterilerin yayılması kolaylaşıyor. Dolayısıyla da bireyin üreme sağlığına mal oluyor.
Saha çalışmalarınızda neler yapıyorsunuz?
”Konuşmamız Gerek” ekibi olarak ulaşmak istediğimiz, menstrüel ürünlere erişimde sıkıntı yasayan üç kırılgan grup var: mevsimlik tarım işçileri, mülteciler ve köy okullarına giden çocuklar. Bu arada yalnızca kırsalda değil büyük şehirlerde de bu ürünlere erişemeyen çok sayıda insan var. Büyük şehirlerde gecekondu mahallelerinde veya mültecilerin ağırlık yaşadıkları bölgelere odaklanıyoruz. Saha projelerimiz aracılığıyla mahallelere, köylere, mevsimlik tarım işçilerin yaşadıkları kamplara gidiyoruz. Gönüllü doktorlarımız aracılığıyla; ergenlik, regl olmak, kişisel hijyen gibi konularda bilgiler veriyor, regl olmak hakkında rahatça konuşulabilen güvenli bir ortam yaratıyor, soru-cevap oturumları yapıyoruz. Bir eğitim sömestrı veya bir hasat mevsimi boyunca yetebilecek miktarda hijyenik ped temin ediyoruz. Bugüne kadar Hakkari’den Sivas’a, Adana’dan Ankara’ya toplam 7 büyük saha projesi gerçekleştirdik ve bugüne dek 8000 kişiye ulaştık. Eğitici içerikler ve kaynaklar üretmeye çalışıyoruz. Ulusal ve uluslararası platformlarda konuşup, bu konuya elimizden geldiğince dikkat çekmeye çalışıyoruz. Dolayısıyla biz saha projeleri ile bu ürünleri temin edip bilgilendirmeler yaparken, aynı zamanda bakın böyle bir sorun var, bu ürünler çoğu insan için satın alınabilir değil mesajını da vermeye çalışıyoruz.
Geçtiğimiz günlerde İngiltere 01.01.2021 itibariyle regl olan bireylerin regl döneminde kullandığı hijyen ürünlerinden vergi alımını kaldırdı. Bu gelişmenin pek çok ülkeye örnek olmasını temenni ediyoruz. Peki siz bu projeyi yürütürken dünyada hangi ülkeleri ve uygulamaları örnek aldınız?
Son dönemlerde, özellikle COVID19 sürecinin yarattığı gelir düşüşüne rağmen hijyenik ped, tampon gibi ürünlerin fiyatında ciddi bir artış söz konusu. Bu regl yoksulluğu sorununu kötüleştiriyor. Her geçen gün daha fazla kişi için erişilmez hale geliyor bu ürünler. Bunun en önemli sebeplerinden biri, menstrüel ürünlerin %18 KDV ile lüks tüketim kategorisinde vergilendirilmesi. Bu çok yüksek bir oran. Bizim çözüm önerimiz ve uzun vade planımız Türkiye’de menstrüel hijyen ürünleri bakımından, günümüzde İskoçya’nın uyguladığı modeli getirmek. Bunun için öncelikle adaletsiz vergilendirmeden kaynaklanan pahalılık sorununa yönelmek gerekiyor. Hijyenik ped vb. ürünlerin %18’den vergilendiren lüks ürün olarak değil, %5 oranında temel ihtiyaç olarak vergilendirilmesini sağlamak istiyoruz. Ancak regl olmak deneyimi toplumun sosyolojik yapısına göre değişkenlik gösterdiğinden bu nedenle ülke bazında politikalar üretmenin daha etkin olacağını düşünüyoruz.
Ortaya çıkan sosyal fayda tartışmasız. Bu faydayı sürdürebilmek adına gelecek başka projeleriniz var mı? Projenizi yurt dışına taşımayı düşünüyor musunuz?
Şu anda pandemi dolayısıyla ”Konuşmamız Gerek” saha çalışmalarımızın sayısı oldukça kısıtlandı. Biz de bu süreçten en iyi şekilde faydalanmak amacıyla dernekleşme sürecimizi tamamlamaya karar verdik. Dernekleşme sürecimiz olumlu sonuçlandıktan sonra ilk hedefimiz projemizi finansal olarak sürdürülebilir kılabilmek için yurt dışı ve yurt içi proje fonlarına başvurmayı hedefliyoruz. Şu anda üzerinde çalıştığımız iki projemiz var. Her ne kadar şu an için detaylı bilgi veremiyor olsak da bu hedeflerden birinin sürdürülebilir ped bağışı olduğunu, diğerinin de Türkiye odaklı regl araştırması yaparak veri tutulmasını sağlamak olduğunu söyleyebiliriz. Buna ek olarak Nijerya’da Türkiye’deki TÜSİAD’ın konumuna denk bir kurumun yönetim kurulundan ve Pakistan’da benzer konularla ilgili proje yürütmek isteyen kişilerden bu projeyi ülkelerine taşımamız yönünde teklifler aldık. Bunlara ilişkin işbirliklerini de aktif olarak yürütmekteyiz.
Yaptığınız işin ne kadar kıymetli olduğu ortada, sizinle yolu bir şekilde kesişen herkes içten içe teşekkür ediyordur. Sizin uğruna mücadele ettiğiniz bu süreçle ilgili nihai hedefiniz nedir?
Toplumsal cinsiyet eşitliği alanında çalışan iki genç doktora öğrencisi olarak, teoride öğrendiğimiz problemlere gerçek hayatta somut çözümler getirebilmek en büyük motivasyon kaynağımız. İnandığımız değerler uğruna çalışıyoruz ve regl olan bireylerin hayatında küçük fakat anlamlı değişimler yarattığımızı açıkça görüyoruz. Temel odağımız olan regl yoksulluğu, ilk bakışta çok niş bir konu olarak görülebilir. Ancak regl yoksulluğu birçok farklı alanın kesişiminde bulunuyor: toplumsal cinsiyet eşitliği, sürdürülebilir kalkınma, ekstrem yoksulluk, cinsel ve üreme hakları, tabu kültürü… Bizi cesaretlendiren, regl yoksulluğu ve tabusu ile mücadele ederken aslında bütün bu geniş alanlarda da etki yaratıyor olmamız.
Az önce de değindiğimiz üzere menstrüel ürünlerin %18’den vergilendiren lüks ürün olarak değil, %5 oranında temel ihtiyaç olarak vergilendirilmesini sağlamak istiyoruz. Dünyada birçok ülkede kadın hareketinin başarılı mücadelesi sonucu kaldırılan bu verginin, Türkiye’de indirilmesi için imza toplanıyor. İkinci olarak, hijyenik ped gibi ürünlerin kamusal alanlarda, ortaokul lise ve üniversitelerde, spor ve gençlik merkezlerinde ücretsiz temin edileceği bir sistemi hayata geçirmek istiyoruz. ”Konuşmamız Gerek” olarak, en azından somut bir fark yaratmaya başladığımızı, çabalarımız sonucu regl yoksulluğu ve regl tabusu konularının Türkiye’de artık daha fazla konuşulduğunu söyleyebiliriz.
Değişim bireyde başlardan hareketle bizler kendi sosyal çevremiz içinde regl tabusunu yıkmak ve normalleştirmek adına neler yapabiliriz?
Daha önce bu soruyla çok karşılaştığımız için, bu yaz ekip olarak yaptığımız bir Zoom toplantısında beyin fırtınası yaparken regl tabusunun devam etmesindeki en büyük nedenlerden birinin regl olmayan insanların bu konuda yeterli bilgiye sahip olmamaları olduğunu fark ettik. Bir anlamda, regl ile ilgili konuşulmaması gerektiğini söyleyen kişilerin arasında regl olmayan insanların çoğunlukta olduğunu ve belki de regl olmanın ne demek olduğunu, bireylerin neden regl olduğunu ve regl olan bireylerle nasıl sağlıklı iletişim kurabileceklerine dair bilgileri artarsa, regl olmak ve regli konuşmak ile ilgili olumsuz tutumlarının değişebileceğine inandık. Tam da bu amaçla, babalara, ağabeylere, akrabalara, öğretmenlere, partnerlere, yöneticilere ve çalışma arkadaşlarına yönelik bir “Regl Olmayanlar İçin Regl Kılavuzu” hazırladık. Ayrıca interseks, non-binary ve trans deneyimi olan bireylerin regl deneyimlerine ilişkin bir bölüm de bulunuyor bu kılavuzda. Kılavuz, hem menstrüasyon döngüsünü detaylı bir şekilde anlatıyor hem de belirli koşullarda regl olan bireylerle nasıl sağlıklı iletişime geçilebileceğine, yaşama, eğitim ve çalışma alanlarını nasıl regl dostu bir halde getirebileceğimize dair pratik öneriler sunuyor.
Nasıl gönüllü olabiliriz?
Gönüllü olmak isteyen herkes bize e-mail adresimizden ulaşabilir. Gönderdikleri e-mail içeriğinde ekibe hangi konularda katkı sağlayabileceklerini düşündükleri, yaşadıkları il ve iletişim bilgilerini yazmaları yeterli.
Eminim projelerinizi yakından takip etmek isteyenler olacaktır. Sosyal medyada sizi nerelerden takip edebiliriz?
Websitemiz: konusmamizgerek.org
Facebook: @weneedtotalkinitiative
Twitter: @konusmamizgrk
Instagram: @weneedtotalk17
“Regl olmak utanılması gereken “kirli” bir şey değildir. Kadınların hijyenik pedleri siyah naylon poşetlerde gizlice satın almadığı, kız çocuklarının bedenlerine dair soruları rahatlıkla sorabildiği, her kadının temel hijyen ürünlerine rahatlıkla erişebildiği günlere ulaşmak için sizleri regl yoksulluğu ve regl tabusu hakkında konuşmaya davet ediyoruz.” Gandhi’nin en sevdiğim sözüyle bu keyifli röportajı noktalıyorum. “Dünyada görmek istediğin değişimin kendisi ol.”
Kapak Fotoğrafı: Şule Kocakavak
İlginizi Çekebilir: Tuana Tuncer’den We Need to Talk
Kendileri hakkında ben de kısa bir yazı yazmıştım, bu röportaj sayesinde daha detaylı bir şekilde öğrenmek harika oldu.