Konya: Mevlana'nın Şehrinden Gezi Notları
Mevlânâ Celaleddin-i Rumi’nin öldüğü tarih 17 Aralık, Konya şehrinde her yıl Şeb-i Arus olarak kutlanıyor. Şeb-i Arus, “Düğün Günü” anlamına geliyor ve Rumi’nin dünya sürgününden kurtulup ilahi aşkına kavuşması olarak nitelendiriliyor. Yalnız Türkiye’den değil, dünyanın her yerinden turistler Vuslat Yıldönümü için Konya’ya akın ediyor. Peki Konya’ya gidenler nereleri mutlaka görmeli?
Konya’da Gezilecek Yerler
Konya’ya Rumi ve Şems hakkında bilgi sahibi olmadan giderseniz, muhtemelen döndüğünüzde aklınızda kalan tek şey etli ekmek veya tirit olacaktır. Çünkü Konya, yeni yapılan sıradan binaları ve tarihi yapıları geride bırakan metal tabelaları ile sokakları insanı büyülemeyen ortalama bir Anadolu şehri gibi görünüyor. Bu yüzden Konya’ya gitmeden önce, bu seyahatinizin çok daha anlamlı olması için mutlaka biraz araştırma yapmanızı şiddetle tavsiye ederim.
Önyargıların çağında, insanın kendi içine yönelerek olgunlaşmasını hedefleyen Rumi ve ona gerçek kimliğini kazandıran “başıbozuk derviş” Şems-i Tebrizi’nin hikayesini bilirseniz, şehrin ruhunu hissetmeyi başarabilirseniz, içinize dönmeyi ve ‘aşk’ı hissetmeyi başarabilirseniz her şey bir anda gözünüze masalsı görünmeye başlayabilir. Ayrıca Konya’nın, Nuh’un tufanından sonra su yüzüne çıkan ilk şehir olduğuna inanılıyor. Sultan Alaeddin Keykubat’ın da şair ve sanatkarların huzur içinde çalışıp yaşayabilmeleri için bir şehir kurmak istediğinde seçtiği yer de Konya olmuş. Tartışmasız bir gerçek var ki, Konya spiritüel olarak oldukça önemli enerji merkezlerinden biri. Asıl soru, siz bunu hissetmeye ne kadar hazırsınız?
Mevlana Dergahı
“Aşk, sandığın kadar değil, yandığın kadardır.” Konya’ya giden her turistin mutlaka uğradığı istikamet Mevlana Dergahı. Selçuklu Sarayı’nın gül bahçesi olan bu alan, Sultan Alaeddin Keykubat tarafından Mevlana’nın babasına hediye edilmiş, sonrasında da tarih boyu pek çok ekleme ve yeni türbe inşaa edilerek bugünkü halini almış.
Kubbe-i Hadra olarak anılan yeşil kubbeli türbe içlerinde en dikkat çeken yapı olmakla birlikte, türbeleri, kütüphaneleri ve müzesi ile bir çok binadan oluşan bir alan burası. Türbelerin yanı sıra, Mevlana’ya ait eşyaların ve el yazması kitapların sergilendiği bir müze de burada bulunuyor.
Sema Törenleri
Şeb-i Arus Mevlana’yı anma törenleri 7 Aralık’ta başlayıp 17 Aralık’ta sona eriyor. Bu tarihlerde öğlen 14:00 ve akşam 20:00’de olmak üzere günde iki sema töreni düzenleniyor. Sanılanın aksine, tören yalnızca sema etmekten oluşmuyor, dört ayrı selam ritüeli var. Bütün bu ritüeller kadar, törendeki postlar gibi her bir objenin ayrı anlamları var. Gerçekten etkileyici, bu topraklarda yaşayan herkesin mutlaka ve mutlaka deneyimlemesi gereken bir tören.
Karatay Medresesi ve İnce Medrese
Bu medreseler, Selçuklu döneminin en iyi mimarileri olarak kabul ediliyorlar. Karatay Medresesi, ortasında bir havuz bulunan ve çok güzel ışık alan mavi çinilerle dolu bir medrese. Çiniler büyük ölçüde yıpranmış olsa da, içeri süzülen ışık ile oldukça mistik bir ortam sunuyor. Bu medrese, Şelçuklu döneminde Konya’nın kültür hayatında oldukça önemli bir yer tutarak dervişlerin buluşma noktalarından biri olmuş. Ayrıca buradaki havuz, Şems’in Rumi’nin bütün el yazması kitaplarını suya atarak “ermişliğe giden kısa yolun, aşkın yolu olduğunu” ve “bunun ders alınarak öğrenilemeyeceğini” söylediği yer. İnce Minareli Medresenin kapısında ise, sülüs yazısı ile Ayet-el Kürsi yer alıyor. Öyle bir işçilik, öyle bir emek var ki, onu incelemeden doğrudan içeri girerseniz büyük haksızlık etmiş olursunuz.
Ateşbaz-ı Veli
Mevlevi geleneğinde, muhipler, yani dergaha girmek isteyen kişiler öncelikle aşçının yanına teslim edilirmiş. Burada aşçıya mutfak işlerini yapmakta yardım ederlerken, bir yandan da temel eğitimlerini alırlarmış. Bu yüzden aşçılar ve mutfak oldukça önemli bir yere sahipmiş. Burada yalnız yemek değil, öğretiye yeni başlayanlar da pişermiş. Dünyanın başka hiç bir yerinde adına türbe, anıt mezar yapılmış bir aşçı bulunmazken, aşçı başı Ateşbaz-ı Veli’nin bir türbesi var Konya’da. Tek olması nedeniyle oldukça ilginç. Buraya giderken yanınızda tuz götürüp, orada bunun için ayrılmış alana götürdüğünüz tuzu dökerek, orada var olan tuzdan biraz alıp, evdeki tuzluğunuzun içine karıştırdığınızda, hayatınıza bereket getirileceğine de inanılıyor.
Sille
Burası tarihte ışınlanmışsınız hissi veren, Konya’nın en güzel bölgesi. Arnavut kaldırımlı taş sokaklara, tarihi evler eşlik ediyor. Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı döneminden izler taşıyan 5.000 yıllık bu yerleşim yerinde Aya Elena Kilisesi mutlaka görmeniz gereken çok iyi korunmuş, çok güzel bir kilise.
Hich Otel
Maneviyat dolu bu programınıza modern bir mola vermek isterseniz, şehir merkezinde yer alan Hich Otel çok keyifli bir istikamet. Mevlana Medresesi’ne bakan avlusu, çok modern ve Konya’ya özgü takılar satan butiği, muhteşem dekorasyonu ile konaklamasanız bile bir şeyler yiyip içmek için mutlaka uğramanız gereken adreslerden. Etli ekmek yemek için Cemo, Mevlana koleksiyonu takılar almak için de Baki Kuyumculuk da listenizde olsun!
“Ne yöne gidersen git, çıktığın her yolculuğu içine doğru bir seyahat olarak düşün. Kendi içine yolculuk eden kişi sonunda arzı dolaşır.” – Elif Şafak / Aşk
İlginizi çekebilir: Naz Kavas’tan “Konya’da Ne Yapılır?”
İlk yorumu siz yazın!