Sinema Askıya Alındı: Koronavirüsün Sinemaya Etkileri
COVID-19, yani koronavirüs son yıllarda karşılaştığımız en ciddi pandemi olarak maalesef yayılmaya, dünyanın dört bir yanında can almaya devam ediyor. Her şeyin başı sağlık; dolayısıyla gündemde tabii ki virüsün ve pandeminin sağlığımıza olan etkileri var. Fakat diğer yandan, yaşamın her alanını etkileyen, özellikle ekonomik boyutu düşünüldüğünde etkisi belki de yıllarca sürecek bir küresel krizle karşı karşıyayız. Yaratıcı endüstriler de pek tabii ki etkilenen bu ekonominin önemli bir parçası, sinema da… Son haftalarda ertelenen ya da iptal edilen film festivallerinin, ötelenen vizyon tarihlerinin, durdurulan prodüksiyonların ardı arkası kesilmiyorken koronavirüsün sinemaya etkileri en sonunda en üst seviyeye ulaştı, dünyanın birçok yerinde sinemalar da kapılarını geçici olarak kapattı.
Bu yazının başlığı, yıllardır hiç aksamadan olduğu gibi “39. İstanbul Film Festivali Önerileri” ya da “Alternatif İstanbul Film Festivali Önerileri” olabilirdi; bu hafta açıklanan programın ardından, nisan ayında baharı festival ruhuyla karşılamak için programınıza eklemeniz gereken filmlerden söz ediyor olabilirdim. Bu yazı bir film incelemesi de olabilirdi; geçtiğimiz yaz Donald Trump’ın hedef gösterici tweetinin ardından çıkan tartışmalarla vizyon tarihi ertelenen The Hunt‘ı, A Quiet Place‘in merakla beklenen devam filmini ya da yeni Pixar filmi Onward‘ı izlemiş, yorumlarımı paylaşıyor olabilirdim. Ama olmadı. Hayat askıya alındı, sinema da öyle.
Koronavirüsün Sinemaya Etkileri
Film Festivalleri ve Ödül Törenleri
Yılın ilk aylarında gerçekleşen Sundance Film Festivali ve Berlin Film Festivali, belki de yaz hatta sonbahar aylarına kadar yılın tek festivalleri olarak kalabilir. Virüsün etkisinin endişe verici seviyeye ulaşmaya başlamasıyla, 5 Mart’ta başlaması planlanan Selanik Belgesel Festivali yılın ertelenen ilk festivali oldu. Onu Pekin Film Festivali, Prag Film Festivali ve Tribeca Film Festivali izledi. Hem müzik hem de sinema için önemli bir buluşma olan SXSW (South by Southwest) ise tamamen iptal edildi.
İstanbul’un en önemli ve en büyük film festivali olan, İKSV tarafından düzenlenen İstanbul Film Festivali‘nin programının da 16 Mart haftasında açıklanması bekleniyordu. Fakat bir hafta öncesinde, 10-21 Nisan tarihleri arasında düzenlenmesi planlanan 39. İstanbul Film Festivali‘nin ertelenmesine karar verildi. Festivalin yeni tarihleri önümüzdeki günlerde açıklanacak.
Birbiri ardına gelen bu erteleme ve iptal haberleri süresince tüm gözler pek tabii ki dünyanın en prestijli film festivali kabul edilen, dünya sinemasının öne çıkan yönetmenlerinin yeni filmlerinin prömiyerleri için heyecanla beklenen, 12-23 Mayıs tarihleri arasında düzenlenmesi planlanan 73. Cannes Film Festivali‘nin üzerindeydi. Cannes Film Festivali yönetimi, uzunca bir süre durumun ciddiyetinin farkında değilmişçesine hareket etmesi, sosyal medya paylaşımlarıyla festivalin her şeye rağmen düzenleneceği imalarında bulunması ve herhangi bir erteleme ya da iptal ihtimalinin değerlendirilmiyor oluşu nedeniyle eleştirildi. Fransa devletinin kalabalık toplanmalara ve etkinliklere getirdiği sınırlandırmalara rağmen 6 Mart’ta davetiyelerini gönderen festival, sonunda 19 Mart günü festivalin planlandığı tarihlerde gerçekleşemeyeceğini duyurdu. Birden fazla seçenek arasında şimdilik festivalin haziran sonu ya da temmuz başına erteleneceği üzerinde durulduğu açıklandı.
Ödül törenleri cephesine gelince… 92. Akademi Ödülleri‘nin geri çekmiş olduğu tarihi nedeniyle ödül sezonunun normalden bir ay önce bitmiş olması büyük bir şans. Tarihini Akademi Ödülleri’ne göre ayarlamayı reddeden belki de tek organizasyon olan, yılın en kötülerini seçen Razzie Ödülleri (Golden Raspberry / Altın Ahududu Ödülleri), 14 Mart’taki törenini iptal ederek kazananları (!) Youtube üzerinden duyurdu. Mart ve nisan aylarında düzenlenecek Hindistan Film Akademisi Ödülleri, İtalyan Film Akademisi Ödülleri ve Platino Ödülleri (İspanyol ve Latin Amerika Sineması Ödülleri) ertelendi. Türkiye’nin kayda değer tek sinema ödülü olan SİYAD Türk Sineması Ödülleri de, 26 Mart’ta düzenlenmesi planlanan ödül törenini ileri bir tarihe erteledi.
Vizyon Takvimi ve Film Prodüksiyonu
Hem kendi sağlığımızı hem de çevremizdekilerin sağlığını düşünerek aldığımız sosyal izolasyon önlemleri ve zorunlu karantina halleri, tabii ki her sosyal etkinliği kısıtladığı ve bir süreliğine hayatımızdan çıkarttığı gibi sinemaya gitmeyi de çıkarttı. Mart ayının ilk haftalarında zorunlu karantinanın olmadığı ülke ve şehirlerde dahi önce bağımsız sinema salonları, ardından zincir sinemalar kendi inisiyatifleriyle kapılarını geçici bir süreliğine kapattı. Bu, filmlerin vizyonda kalma sürelerini, izleyici rakamlarını, hasılatlarını ve pazarlama stratejilerini doğrudan etkileyen bir süreç. Bazı büyük dağıtım şirketleri, özellikle Uzakdoğu ülkelerinde de agresif bir pazarlama süreci ya da gala gösterimleri planladıkları filmlerini tüm bunlar olmadan erteleme kararı aldı. Sonrası ise çorap söküğü gibi geldi.
Vizyona girmesi planlanan filmler arasında etkilenen ilk film, Çin yapımı blockbuster film Lost in Russia oldu. 22 Ocak’ta vizyona girmesi beklenen filmin vizyon gösterimleri tamamen iptal edilerek, film online platformlarda prömiyer yaptı ve ücretsiz olarak erişilebildi, ertesi gün tüm ülkedeki sinemalar kapılarını kapadı. 3 günde 180 milyon kişi tarafından izlenen film, Çin’in en çok izlenen filmi olarak rekor kırmış oldu.
Yılın merakla beklenen blockbuster filmlerinden, 007 serisinin yeni filmi No Time to Die‘ın vizyon tarihinin mart ayından kasım ayına ertelenmesi, küresel olarak ciddi bir durumla karşı karşıya olduğumuzun sosyal anlamdaki ilk belirtilerindendi belki de… Filmin Çin dışındaki gösterim tarihinin de ertelenmiş ve vizyon takviminin oldukça yoğun olduğu yıl sonuna kaydırılmış olması, vizyon, pazarlama ve ödül stratejileri açısından bir domino etkisi yarattı. Bir sonraki büyük dalga Disney’in elindeki birden fazla yapımın aynı anda vizyon tarihinin ertelendiği haberiyle geldi; Mulan (27 Mart), New Mutants (3 Nisan) ve Antlers (17 Nisan). MARVEL sinema evreni için dördüncü fazı başlatacak olan Black Widow (1 Mayıs) (muhtemelen bundan sonraki tüm MARVEL filmlerinin tarihleri için de zincirleme bir ertelemeye gidilmesi gerekeceğinden) başta bunlar arasına dahil edilmese de, onun da aralarına eklenmesi uzun sürmedi.
Özellikle ABD’deki en büyük iki zincir sinemanın (AMC ve Regal) 16 Mart haftasında tüm ülkede kapılarını kapatma kararı almasıyla, yılın bundan sonrası için planlanan takvimin artık tamamen birkaç ay birden kayacağını öngörmek zor değil. Şimdilik vizyon tarihinin resmî olarak ertelendiği duyurulan filmlerden bazıları şunlar: My Spy, A Quiet Place Part II, The Climb, Mulan, The New Mutants, Peter Rabbit 2: The Runaway, No Time to Die, Antlers, Antebellum, Black Widow, The Personal History of David Copperfield, F9, Soul, Minions: The Rise of Gru… Trolls: World Tour‘un ise vizyon gösterimi tamamen iptal edilerek, filmin planlanan vizyon tarihinde (10 Nisan) dijital olarak yayınlanmasına karar verildi.
Peki ya tüm bunlar olurken zaten vizyonda olan filmler? Sinemalar açık olsa da kimsenin sinemaya gitmediği bir dönemde gösterimde olan birçok film belki de bu süreçte en fazla yarayı alanlar oldu. Bunların aralarında Pixar’ın Onward, Universal’ın Emma., The Hunt ve The Invisible Man, Paramount’un Sonic the Hedgehog, Sony’nin Fantasy Island filmleri, bağımsız sinemada ise Kelly Reichardt‘ın Berlinale’de yarışan First Cow ve Gavin O’Connor‘ın Ben Affleck‘li spor draması The Way Back‘i sayabilirim. Universal’ın bu durum karşısında sunduğu çözüm ise film endüstrisi ve dağıtımcılığın işleyişini kökünden değiştirebilecek bir ilk olarak yorumlanabilir. Universal’ın Emma., The Hunt ve The Invisible Man‘i planlandığından çok önce dijital platformlara, üstelik $19.99 gibi bir fiyatla koymuş olması, belki de her şey bittikten sonra bile vizyon filmlerini dijital platformlarda vizyonla aynı anda görebileceğimiz anlamına geliyor olabilir.
Vizyon tarihi ertelenen ya da dijital platformlar aracılığıyla izleyiciyle buluşturulan filmler bir yana, dünyanın içinde bulunduğu durum ve şartlar prodüksiyonları da etkiliyor. Bu alandaki etkisini belki hemen hissedemeyecek olsak da, 2021 ve 2022’de daha az yeni film izlemeye şimdiden hazırlanın derim. Her şey üç örnekle başladı; çekimleri İtalya’da yapılan Mission: Impossible 7 karantinadan, Baz Luhrmann‘ın Avustralya’da çekimleri süren Elvis Presley biyografisi Elvis filmin oyuncularından Tom Hanks‘in COVID-19 pozitif çıkmasından, MARVEL filmlerinden Shang-Chi and the Legend of Ten Rings ise test sonuçlarını bekleyen yönetmen Destin Daniel Cretton’ın kendi kendini karantinaya almasından dolayı çekimlerine ara verdi. Wong Kar-wai ve Jia Zhangke gibi Uzakdoğulu ünlü yönetmenlerse yeni filmlerinin yapım süreçlerini çoktan durdurmuştu. Fantastic Beasts 3, Home Alone, The Little Mermaid, The Nightingale, Peter Pan and Wendy ve Uncharted gibi birçok film prodüksiyon sürecinin uzayacağını duyurdu. Avatar 2, Avatar 3, Teh Batman, Elvis, Jurassic World: Dominion, The Matrix 4, Mission Impossible 7 ve Shang-Chi and the Legend of the Ten Rings gibi filmlerin ise çekimleri durduruldu.
Yaşamın yaz aylarında normale dönebileceği bir senaryo için benim tahminim, mart ve nisan aylarında gösterimi planlanan filmleri yaz aylarında izleyeceğimiz, birçok bağımsız yapımın ödül sezonu takviminde kendine yer bulamayacağı için 2021’e sarkacağı, stüdyo filmlerinin sonbahar aylarındaki festival ve ödül sezonunu domine edeceği, prodüksiyonu sarkan stüdyo filmleri nedeniyle 2021’in de bağımsız sinemanın yılı olacağı yönünde. Diğer yandan birkaç ay kapalı kalmaya ve kapıdaki ekonomik krize dayanamayan birçok bağımsız sinema salonunun ne yazık ki kapanması, bunun olmaması için dünya çapında çeşitli kitlesel fonlama ve izleyici destekli modellerin ortaya çıkması ama her türlü dijital platformların öneminin ve değerinin çok daha anlaşılır olması çok olası.
Şimdilik biz sinema izleyicisine dijital platformlar üzerinden ulaşabileceğimiz binlerce seçeneği değerlendirmek, birbirimizle film önerileri paylaşmak ve yüz yüze olmasa da filmler hakkında konuşmaya devam etmek düşüyor.
İlk yorumu siz yazın!