Yurt dışına ilk seyahatim. Çok uzaklaşmayalım, Balkanlar’da olalım. Arnavutluk, Makedonya ve Karadağ üçlemesi ile iki hafta yollardayız. Doğruyu söylemek gerekirse en çok etkilendiğim ve bir kez daha giderim dediğim Karadağ ile karşınızdayım bu yazıda. Her zamanki gibi gitmeden önce araştırmalar yapıyoruz ve nerede az insan orada biz şeklinde bir rota çiziyoruz kendimize. Konaklamak için Kotor’u seçiyoruz çünkü henüz Google’daki görselleriyle bizi kendine çektiyse orijinali nasıldır merakı var hepimizde. 

Konum

Lovcen National Park, Kotor
Lovcen National Park, Kotor | Fotoğraf: Unsplash / Miles Iwes

Yaklaşık 13.000 kişilik nüfusa sahip bu sahil kasabası tabii ki UNESCO Dünya Miras’ı listesinde. Gelin başlayalım o zaman.

Kotor’da Gezilecek Yerler

Lovcen National Park

Karadağ genelinde en popüler tabiat parklarından biri olan Lovcen, Kotor şehrini ayaklarınızın altına alacak bir panoramaya sahip. Yüksek konumu sebebiyle çok sıcak olan yaz aylarında bölge halkının kaçmak için de kullandığı bir nokta burası çünkü deniz seviyesine göre 10 derece fark hissedilebiliyor. Üçte ikisi ormanlarla çevrili bu park, aynı zamanda birçok vahşi hayvana da ev sahipliği yapıyor.

Lady of the Rocks

Lady of the Rocks
Lady of the Rocks | Fotoğraf: Unsplash / Paddy Walker

Bir ada düşünün ki başlı başına kilise. Konakladığımız yerden bizi alan bir tekne ile kısa sürede varmıştık denizin ortasına inşa edilmiş bu kiliseye. Karaya çıktığınızda sizi hava nasıl olursa olsun güçlü bir rüzgar karşılıyor, çünkü burası tam olarak “cereyan yapıyor” dediğiniz nokta. İnsan eliyle inşa edilen kiliseyi görmenizi ve limandan başlayarak adaya giden yolculuğunuzda denizden karayı izlemenin keyfini tatmanızı öneririm.

Kotor Old Town

Kotor, Old Town
Kotor, Old Town | Fotoğraf: Unsplash / Faruk Kaymak

Yaşadığınız dönemden çıkıp kendinizi Orta Çağ’a atmaya hazır mısınız? Buyrun Kotor’un en büyük yerleşime sahip Old Town kısmına. Taş sokaklarda nerede olduğunuzu hangi dönemde yaşadığınızı unutarak gezerken karşınıza küçük cafe ve restoranlar çıkıyor. Taş evlerin renkli pencereleri altında resim yapan sanatçılar, küçük hediyelik eşya dükkanları burası adeta küçük bir Venedik dedirtiyor ki, tarihte çok uzun süre Venediklilerin bu bölgede yaşadığını öğreniyoruz.

Aziz Tryphon Katedrali

St. Tryphon Katedrali
St. Tryphon Katedrali | Fotoğraf: Unsplash / Ivana Djudic

Hırvat Katoliklere ait olan bu kilise, şehrin tarihi kısmında karşımıza çıkıyor ve çevresindeki restoranlar sayesinde bir meydan yaratıyor bölgeye. Şans eseri denk geldiğimiz festival akşamlarından bir tanesinde de bu alan müzik dinletileri için toplanan misafirlerini ağırlıyordu. Aziz Tryphon’un kemikleri de bu kilisede sergileniyor.

Kotor Blue Cave

Mavi Mağaranın Girişi
Mavi Mağaranın Girişi | Fotoğraf: Damla Sekman

Planlarımızda olmayan ama iyi ki gitmişiz dediğim Mavi Mağara. Tekne ile limandan 15 dakika uzaklıkta, adının hakkını fazlasıyla veren 5 metre derinliğindeki masmavi bir mağara, sadece denizin sesi ve serin sular… Tekneden suya atladığımız ve dönmek istemediğimiz eşsiz bir deneyim yaşadık burada. Mağarayı ziyaret ederken dönmeden bir de yemek yiyeyim derseniz Adriyatik’in ıssız sahillerinden birinde tekneden inip balık restoranlarında karnınızı da doyurabilirsiniz.

Perast

Kotor’u korumak için kurulan bu bölge, dar bir boğazı çevreleyen kaleler ile düşmanın geçişini engellemeyi hedeflemiş tarihte. Denizin ortasında yer alan Lady of the Rocks ziyareti için buradan tekne tutmak da mümkün ama uzun süre denizde kalmak istiyorum diyenler için de kısa bir rota niteliği taşıyor.

Eğer sizler de bizim gibi iki günden fazla Kotor Körfezi’nde kalmayı planlayanlardansanız, buralara kadar gelmişken uğramanızı tavsiye edebileceğim bir iki noktaya daha geçelim.

Lake Skadar

Lake Skadar
Lake Skadar | Fotoğraf: Unsplash / Boudewijn “Bo” Boer

Hem Arnavutuk hem de Karadağ sınırlarını içeren bu büyük göl, adını kıyısındaki İşkodra şehrinden alıyor. Biz seyahatimizde, Karadağ tarafında kiraladığımız tekne ile gölün üzerinde turumuzu yaparken Arnavutluk polislerine ait teknelere de denk gelmiştik çünkü sınır güvenliği açısından da bu noktayı değerlendirmeye çalışıyorlar. Avrupa’nın en popüler kuşlarına da ev sahipliği yaptığı için, İşkodra Gölü kuş gözlemcilerinin ilgisini çekiyor.

Sveti Stefan

Sveti Stefan
Sveti Stefan | Fotoğraf: Unsplash / Oleg Gratilo

Karadağ görsellerine baktığınızda mutlaka denk gelmişsinizdir Sveti Stefan’a. Balıkçı köyü olarak kurulan bu yerin asıl amacı Osmanlı seferlerine karşılık güvenliği sağlayabilecek bir kaleye sahip olmakmış. Adanın üstündeki yerleşim, şu anda ise özel misafirleri karşılayan bir otel olarak işletiliyor.

Budva

Gece hayatı, sahil partileri, teknelerde düzenlenen partiler… Budva’yı henüz gitmeden araştırdığımızda özellikle gençlerin uğrak noktası olacağını anlamıştık. Ziyaret ettiğimizde de bizi yüksek sesli müzikler ve dopdolu plajlar karşıladı, bu nedenle uzun süre kaldığımız bir yer olmamıştı. Hareketli plajlar, casinolar ziyaret etmek isteyenler için önerebilirim burayı.

Herceg Novi

Mavi mağaradan dönerken uğradığımız, Karadağ’dan Hırvatistan’a doğru geçiş yolunda kalan bu yerleşimin popülerliği zaman içerisinde giderek artıyor. Buraya olan ziyaretimizde yelken kurslarında ders alan insanlara denk geldiğimizi hatırlıyorum. Tekne turunda olan kişiler de genellikle yeme içme molası vermek amacıyla cafe ve restoranları dolduruyor.

Diyeceğim odur ki, “Balkanlar’a gidiyoruz” diyen herkesin bir şekilde rotasına koyması gerektiğini düşündüğüm Karadağ, doğal güzellikleri ve sıcak insanları ile birçok kültürü ve çağı aynı anda size yaşatıyor. Bir kez daha gider miyim? Kesinlikle EVET.

Kapak fotoğrafı: Unsplash / Sergei Solovev

İlginizi çekebilir: Berrak Arat’tan Karadağ’a Gitmek İçin 8 Neden