Kübra: Seçilmiş Kişi, Güdülmüş Toplum
Kimsenin yerli yapım Netflix işlerine yüksek beklentiyle başlamadığı bir dönemden geçiyoruz ama buna rağmen her daim bizi şaşırtabilen sonuçlarla karşılaşabiliyoruz. Afşin Kum’un aynı isimli romanından uyarlanan bu dizinin yönetmenlik koltuğunda da Taylan biraderler oturuyor. Çağatay Ulusoy’un “Allah ile iletişime geçtiğini iddia eden” Gökhan karakterine hayat verdiği dizinin tüm çatışması bu iddianın sonuçları ve gerçekliğinin sorgulanması üzerinden kuruluyor. İlk bölümde meselesini biraz aksak da olsa stilistik sayılabilecek şekilde ifade eden dizi son bölüme kadar uyku moduna geçip meselesini son bölümde çözüyor. Merak eden için adres Netflix Türkiye.
Çağatay Ulusoy’un vasat üstü performansı ve Taylan biraderlerin başarılı yönetmenliği maalesef çok büyük bir engele takılıyor, o da senaryo. Her şeye büyük bütçelerin ayrıldığı yapımlarda senaryoların bu seviyelerde seyretmesini hala aklım almıyor. Hikayenin bir seçilmiş kişi teması barındırdığı, mistik ve karanlık bir atmosferle seyirciyi içine alabileceği çok bariz. Hem konusu hem de Netflix pazarlama ekibinin performansı bu açıdan artı olarak hanelerine yazılıyor. Ama ilk bölümde Kübra isimli kim idüğü belirsiz birisinden gelen mesajlarla aklı karışan Gökhan’ın yolculuğu o kadar hantal ki, konsantrasyonu toplamak oldukça güç. Bu seçilmiş kişinin neden seçildiği veya amacının ne olduğu ile ilgili özgün bir şey söylemeyen hikayenin çözüm süreci de son bölüm içine aceleyle tepiştirilmiş. Sanki öncesinde yeterli vakit yokmuşçasına…
Editör Notu: Yazını devamı spoiler içermektedir.
Bir diğer Afşin Kum eseri Sıcak Kafa’nın Netflix uyarlamasına da göz atanlar için bu hikayenin sonunun da bilimkurgu tandanslı bir çözüme yol alacağını tahmin etmek güç değildi muhtemelen. Her yeni bölümde daha çok kirlenip paslanan Semavi kardeşimizi bir hortumla yıkamak istediğinizi biliyorum bu arada… Bu karakterin derinliği bile şüpheliyken, diğer karakterler iyice karton kalıyor. En azından ana karakterin askerdeyken yaşadığı travmayı erkenden öğrendiğimiz için çoğu hal ve davranışını bir çerçevenin içine koyabiliyoruz. Mesela Ahmet Mümtaz Taylan’ın yine olayı çözmesi için görevlendirilen sinirli karakter olarak karşımıza çıkması bir tık göz devirtti…
Mahalle ortamındaki meseleler, polis çatışması, örgütlenme süreçleri vesaire o kadar havada kalıyor ki tarifi çok zor. Herhangi iki karakterin arasında elle tutulur bir uyum olduğunu söyleyemeyiz. Herkes kendi piyesini oynuyor adeta. Kadraja yansıyan yönetmenliğin ve görüntülerin iyi olmasının bu tarz işlerde artık pozitif bir anektod gibi değerlendirilmesi çok anlamlı gelmiyor o yüzden yanından pas geçiyorum bu konuyu. Sadece 1. ve 8. bölümdeki hikaye harmanlansa ve 100 dakikalık bir senaryo ile filme dönüşse daha kabul edilebilir bir iş ortaya çıkacağına eminim ama maalesef geçmiş olsun…
Sinema dünyasına ve filmlere dair paylaşımlarıma Instagram üzerindeki film blogumdan (@atıptutuyorum) ulaşabilirsiniz.
Kapak Fotoğrafı: Kübra, Netflix
İlginizi çekebilir: Eralp Alper’den Sıcak Kafa
İlk yorumu siz yazın!