Kuzey Ege Köyleri Rotası: Özgür Ruhlar İçin Öneriler
Yaz gelmiş; güneş cömert tavrını sergiliyor. Çizgili şemsiyeler plajlarda bir bir açılmış. Sakin bir yaz arayışında olanlar yollara koyuluyor, ver elini Kuzey Ege! Burada trafik, gürültü, karmaşa -henüz- yok. Kuş sesleri halen duyulabiliyor, hem de günün her saatinde. Koyların müziği caz, doğanın sesleri dalga ve rüzgâr. Limanlarda ise tekne motorları pat pat yankılanıyor.
Aristoteles boşuna kurmamış felsefe okulunu Assos’un yamaçlarına. Karşısında uzanan masmavi denize, zeytin ağaçlarının ardında resim çizen turuncu gün batımına nazır. Serin serin düşündüğü yerin taşları, zamansızca duruyor Athena Tapınağı’nın orta yerinde.
Karşı kıyılarda Midilli, heybetiyle yarı ciddi gülümsüyor. Asya’nın en batı ucundan Venezis’in adasına el sallıyoruz. Martıları andıran beyaz kanatlı yelkenliler iz bırakarak geçip gidiyor önümüzden. Belki o esnada aklımıza düşüveriyor; Kazancakis’in satırları. Papatyaları daha bir seviyoruz yazları, Zorba’nın kulaklarını çınlatarak!
Özgürce dolaşan dağ keçilerinden, gün batımına doğru sayıları artan koyun sürülerinden ve meşelik yolların güzelliğinden gözümüzü alabilirsek, baktığımız her yer Assos’un bir köyü. Gördüğümüz her karede ise dut veya çınar ağaçlarının altlarına kondurulmuş köy kahveleri. Bu kahvelerde hoşbeş merasimleri ve meraklı bakışlar. Üzerlerine yapım tarihi kazınmış taş evler: 1954, 1967, 1959… Aralarından usulca süzülüp bir tepe başından bakıyoruz manzaralara. Bu defa, aşağısı Assos’un antik limanına kadar uzanan girintili çıkıntılı saklı koyları. Ve o koylara varan yılankavi yollar.
Akşamüstüne doğru bir bir kapanan şemsiyeler ve acelesizce örtülen bembeyaz örtüler. O örtülerin üzerinde damlaları süzülen bir beyaz şarap şişesi, buz gibi. Uzaklardan soluklanan güneşin vurduğu kıyılar artık yavruağzı. Tabaklarda Ege otları, süzme yoğurtlu mezeler, keçi peyniri ve Babakale’nin yalnızca limon eşliğinde gelen çıtır kalamarları.
Akşamın saltanatı başlarken deniz iç çekiyor. Yıldızlar oyalanıyor gökyüzünde, geceyi aydınlatmalarına henüz vakit var gibi. Kazdağları’nın ağaç hışırtıları yamaçlara kadar iniyor. İlerleyen saatler, gecenin lacivertini kalabalık sofralara buyur etmeden öylece uzayıp gidiyor. Sadece Kuzey Ege’yi yaşamayı bilen ruhlar çakırkeyif olabiliyor bu sıralarda. Bir de dolunay gösteriyorsa yüzünü, değmeyin onların keyfine!
Köy Yollarının ve Manzaralarının Keyfine Vararak: Ahmetçe, Sazlı, Kozlu
Kuzey Ege’de bir yerden bir yere varmak demek, sadece yol almak değil; o yolların tadını da çıkarmak anlamına geliyor. Kayıtsız kalamıyor insan gördüğü yollara eşlik eden yeşile, arada göz kırpan denizin mavisine. Kazdağları’ndan gelen mis gibi dağ havası sizi karşılıyor her adımda. Denize kolları uzanmış Ayvacık köylerinden birine, Ahmetçe’ye geldiğinizde bir yaz filminin içine girmiş gibi oluyorsunuz. Deniz sütliman, ayaklarınızın altında. Elinizi uzatsanız değeceksiniz ürperen dalgalara.
Ahmetçe’ye Gitmişken…
- Ahmetçe’nin göz bebeklerinden; Simurg Inn’i konaklama için seçebilir veya başka yerde kalacaksanız da butik otelin manzarasının keyfine bir kokteyl eşliğinde varabilirsiniz. Her hâlükârda rezervasyon yaptırmanız iyi olur.
- Damda Ahmetçe’de bir kahve molası verip, yola devam etmeden önce dükkânının ürünlerine göz atabilirsiniz.
- Ahmetçe’den sonra karşınıza çıkacak bir başka seyirlik köy ise Kayalar. Çam ağaçlarının gölge ettiği her köşesi durup dinlenmelik, sesleri dinlemelik. Köyün kahvesi, özellikle gün batımında, dingin bir an arayışı için ideal. Bir de günün her saati kahve ve lezzetli tatlılarının kokularının dışarıya kadar gelip yayıldığı, köpeklerin öğlen vakti önünde şekerleme yaptığı Avlu 124 Coffee Bar var. Buraya yakın kalıyorsanız, elinize laptop’ınızla gelerek, bu kafede vakit geçirmeyi düşünebilirsiniz.
Yan yana iki komşu köy olan Sazlı ve Kozlu’da, artık bir süre sonra gözlerimiz alıştığı için manzaralara karşı koyup, bir köşede aheste aheste kitaba gömülmenin ya da sevdiğimiz bir parçayı açıp hayallere dalmanın zevki başka. Her Ayvacık köyünün iki keyif noktası var. Biri dağdaki köy merkezi, diğeri deniz kenarına konumlanmış alanı. Bu dağ köylerinden deniz kenarına indiğiniz anda çeşitli tesisler karşınıza çıkıyor. Sazlı’nın sahili, hiçbir zaman kalabalık olmayan mekanlara ev sahipliği yapıyor. Buradan deniz girip, acıktığınızda Yahya’nın Yeri’nde günün balığından yiyebilir, yavaşça akan zamana karşı demlenebilirsiniz. Burası, aynı Kuzey Ege sahillerindeki diğer birçok mekan gibi; olduğu gibi var olan, sade, süssüz, kendi halindeki salaş balıkçılardan biri.
Kozlu’ya doğru devam ederken, uçurumun kenarında denizle göz göze gelebildiğimiz yerdeyiz şimdi. Tam o noktada arabayı kenara çekip, karşısındaki resme kayıtsız kalamayarak fotoğraf çeken insanlar görmemiz olağan. Kozlu köyünün küçücük meydanında, Atatürk büstünün önündeki köy kahvesinde birkaç kişi sözleşmiş gibi yine bir arada. Birkaç hanım kahve falına bakıyor, başlarından kasketi eksik olmayan Egeli beyler okeyde. Köy kahvesi saksılarına karanfiller ekilmiş, bu mevsim iyice coşup etrafı kokuya boğuyor. Yokuş başlarında durup Kozlulu yaşlılarla laflamayı elbette atlamıyoruz. Köylerine nedendir geldiği bilinmez olan biz şehir insanlarının meraklı soruları eşliğinde yol üstünde sohbete koyuluyoruz.
Hayat Kozlu, köy kahvesinin hemen karşısında bekliyor sabah kahvaltılarını uzun saatlere yayıp, eş dostla pazar keyfi yapmayı sevenleri. Ev yapımı simitleri, kokusunu duyunca bile ağız sulandıran reçelleri, sabah mezesi gibi sunulan labneli karışımı ve otlu omletlerini sevdikçe, yeniden gelmek için sabırsızlanıyoruz.
Kozlu’dan şöyle bir geçmek için değil, bu köyde uzun vakit geçirmek isteyenlerin adresi Kozluhan. Ferah bahçesi, rahat odaları dışında belli dönemlerde yaptıkları tadımlar ve keşif yürüyüşleriyle de deneyime açık olanların rehberinde.
Bir Not: Kozluhan’ın deniz kenarındaki Kozlu Yalı’sı denize nazır bir akşam yemeği yemek ve belli günlerde düzenlenen dinletilerde müziğe doymak isteyenlerin radarında olsun.
Yolun devamında mimarlığa ilgi duyan herkesin görmesi gereken B2 Evi, yeşil ile mavinin arasında katlanıp küçültülmüş bir kutu gibi duran haliyle Büyükhüsun Köyü’nde dikkatleri üzerine çekiyor. Mimar Han Tümertekin’in bu evi, Ağa Han ödülü aldıktan sonra dilden dile yayılmış. Onun için yolda durup, bu tarafa doğru bakan insanlarla karşılaşırsanız şaşırmayın.
Yolüstü Lezzet Durakları
- Modern yorumlamalarla sunulan Ege lezzetleri için Güre sahilinde yer alan Gordo Restaurant,
- Bir kahve molası, ev yapımı tatlıları veya kokteylleri için, dağ havasının içinde Kavurmacılar Köyü’ndeki Social Pub Kazdağları,
- Küçükkuyu sahilinden ilerlerken durmaya değecek olan lezzetteki mezeleriyle Filinta,
- Assos sahil yolunda yer alan meze ve balıklarıyla meşhur Gulet,
- İlyasfakı Köyü’ne geldiğinizde Toskana benzeri görüntüleriyle ruhunuza iyi gelecek olan manzarası, tadım menüleri ve kokteylleri için Manici Çiftliği,
- Korubaşı Köyü’ne varmadan önce yol üstünde durup kapısını çalacağınız -özellikle de roze şaraplarını tavsiye edebileceğim- Doseluna Şarap Fabrikası (gitmeden önce aramanız gerekiyor) yolüstü lezzet durakları arasında.
Uğramadan Dönülmez!
Ayvacık’ın köylerini tek tek gezip de Ayvacık merkezine uğramadan dönmek, geziyi eksik kılar. Ayvacık’ın her Cuma sabahı, otogar çevresine kurulan büyük pazarı, taze ve tatları “gerçek” sebze-meyve arayanlara cennet sunar. Bazı tezgâhlarda, Ege otlarına, mevsimlik bakliyatlara, zeytinlere, üzüm yapraklarına, çiçeklere ve aklınıza gelebilecek her türden ıvır zıvıra rastlayabilirsiniz.
Nesi Meşhur? Ayvacık pazarının bazı tezgâhlarında satılan kurutulmuş iç baklalardan alarak, kendi fava mezenizi yapabilirsiniz. Buralılar bu baklaları domatesli ve zeytinyağlı bir yemek olarak tüketiyormuş. Ayrıca pazardan ısırgan otu veya karabaş alıp, gözleme veya omletinizin içine koyabilirsiniz. Pazar gezmesinden sonra, otogar yanındaki kafelerde oturup, salkım saçak bir söğütün gölgesinde kahve veya çay-simit keyfi yapmayı unutmayın.
Assos’a en az bir gün ayırmak gerekiyor ama daha önce zaten gördüyseniz, gün batımında Athena Tapınağı’na uğrayıp denizi seyretmeyi ve Behramkale sokaklarında bir kez daha dolaşmayı atlamayın. Antik liman çevresindeki tesislerden denize muhakkak girin ve mümkünse şnorkelle dalın. Assos’un en eski dondurmacısı Yahya Usta’nın dondurmalarından ve Assos Yıldız Balık Restoranı’nın ara sıcaklarından tadın. Bira-patates için gelmeniz gereken yer ise Assos antik limana inerken sağ tarafta dizilmiş manzaralı mekanlardan biri.
Assos’ta sakin bir konaklama arayanların Assos 3 Oda aklında olsun.
Ayvacık merkeze birkaç dakika mesafede olan Cemaller Köyü’ne yolumuz bir tek sebeple düşer: Pizza Mera! Merayı gören dış masalarında günü batırmanın, pizzalarından tadarken arkadaşlarınızla sohbet etmenin, akışkan suflesiyle kapanış yapmanın burada tadı başkadır. Bir dost evi gibi küçücük ama samimidir. Bu yüzden, yan masadakilerle aniden sohbete koyulabilir, birkaç dakika içinde kendinizi birbirinize iletişim bilgilerinizi verirken bulabilirsiniz.
Bektaş Köyü’nden kıvrıla kıvrıla yol alarak varılan sakin kıyılarda, Midilli ile göz göze temas ederek tüm günü geçirmek mümkün. Sivrice ve Sokakağzı’nın yan yana sıralanmış otel ve kafelerinde sabahın erken saatlerinde denize girmek de, akşamüstüne doğru balık restoranlarında ehlikeyf vakit geçirmek de buralara özgü bir zevk.
Öğlenleri Sivrice koyuna gelen seyyar kokoreççiden sandviçleri alıp denizin karşısına kuruluyor, yan tarafındaki ahşap masalara kurulan mahallelinin okey turnuvalarını izliyor, mavi-beyaz renkleri içindeki balıkçı Muammer Can‘ın gün batımında rakı-balık-kalamarları ile “salaş balıkçı” mekan tanımlamasının karşılığını buluyor, bir başka gün o ağacın altında Ethem ile Aslı’nın ızgara ahtapotu eksik olmaması gereken sofralarına oturuyor, Sivrice Okan Motel’in şezlonglarına yayılıp günü geçiriyoruz.
Asya’nın en batı noktası olan ve son Osmanlı kalesinin de içinde yer aldığı Babakale’nin pazarı, limanı ve elbette gün batımları görmeye değer. Beyaz evleri, birkaç dükkân ve mekandan ibaret sessiz sokakları, babadan oğula kalma el yapımı bıçakçı atölyesi, oltacıları kendine çeken balık tutma noktalarıyla birilerinin gönlünde özel. Ama içlerinde bir şey var ki sırf bunun için bile Babakale’ye gelinir! Babakale kalamarlarından söz ediyorum.
Her zaman taze, denizden çıktığı gibi mekanlara getirilen ve sadece limon sıkılarak yenen çıtır kızartma kalamarlarını, Karayel Restoran’ın limanı gören bir köşesine kurulup yerken ve veda eden güneşi izlerken zaman akıp gidiyor. Ama hızla değil, ağır ağır.
Babakale’ye kadar ilerleyip, virajlı yollarda biraz yorulduktan sonra hem gölgelik alanlarında rahatlıkla gezilebileceğinden, hem de kafesinde enfes reyhan şerbeti içilebileceğinden dolayı Apollon Smintheion’u mutlaka gezilecekler listenize alın. Hatta, eğer Nuri Bilge Ceylan hayranı bir “sinefil” iseniz de burada yönetmene rastlama ihtimalinizin olacağını da aklınızda bulundurun.
Aklımın Bir Köşesinde
- Mayıs ayında düzenlenen geleneksel Ayvacık Panayırı,
- Nisan, Mayıs ve Haziran aylarında toplanılan ve mis gibi kokan dağ kekikleri,
- Ekim’de gerçekleşen zeytin hasadı,
- Assos’ta Caz Maz Festivali,
- Sounds of Paşaköy dinletileri,
- Kozlu Yalı yaz konserleri,
- Buralara kadar gelmişken uzun zamandır görülmediyse özlem giderilmesi gereken Adatepe ve Yeşilyurt köyleri.
Yüzme Noktaları
Kuzey Ege’nin bütün kıyılarından buz gibi ve berrak denizine girebilirsiniz, fakat bazı noktalar tesisli olduğundan da tercih edilebilir.
- Bunların başında Kadırga Koyu geliyor. Kalabalıktan şikayet etmem diyen herkes, yolunu buradaki tesislere düşürebilir. Deniz keyfinden sonra yemek için de plaj kenarında yol alan otellerin kafe ve restoranlarını tercih edebilir.
- Assos Antik Liman’ın en sol kısmı, denizinin berraklığıyla ve mavi-yeşil renkleriyle insanı kendine çeker. Suyun bazen aşırı soğuk olması bir engel teşkil etmiyorsa, burada da yüzülmeli.
- Kozlu Yalı Glamping’in sahil kenarı, sadece şemsiye ve şezlong sağladığı için değil aynı zamanda restoranının tatmin edici bir menü sunmasından ötürü de seçilebilir.
- Motorla seyahat eden gezgin ruhların gözdelerinden; hem restoran hem butik konaklama alanıyla hizmet veren ve genellikle “kafa dinlemek isteyenlerin” noktası olan Assos Moonlight Beach Hotel & Restaurant’ın denizi de bir diğer seçenek.
- Gülpınar ve Babakale civarına yolu düşenlerse Akliman Koyu’nda yüzebilir.
Kuzey Ege Sahil Keyfine Kitap ve Müzik Eşlikçileri
- Nikos Kazancakis – Zorba
- Cevat Şakir – Aganta Burina Burinata
- Cesare Pavese – Hapishane
- Abidin Dino – Gören Göz İçin Fikret Mualla
- İlias Venezis – Eolya Toprağı
- Zülfü Livaneli – Balıkçı ve Oğlu
Gün Doğumu: Fazıl Say – Ida Ballad
Sabah: Birsen Tezer – Balıkesir
Öğlen: Çağrı Sertel – İlkyaz
Akşamüstü: Arleta – Mia Fora Thymamai
Gün Batımı: Fazıl Say – Evening Piano – Granados: 12 Danzas espanolas: No.5, Andaluza
Gece: Dilek Türkan – Kapıldım Gidiyorum Bahtımın Rüzgarına.
Ayaküstü Sohbetler
Kuzey Ege denilince, Ayvacık ve Assos köyleri akla gelir. Bu köylerin yerleşik düzeninde yaşamlarını süren, genelde zeytincilik ve hayvancılıkla geçinen köylüleri her daim sohbete açıktır. Bir köye dışarıdan bir araba geldiğinde merakla bakar, köy kahvelerinde bir hoş geldin ve merhabayı sizden esirgemezler. Ve hatta sorularınızı da keyifle cevaplarlar. O yüzden, yollarda özgürce ve mümkünse haritasız yol almak, yol boyunca çam ağaçlarından dökülen kozalakları toplamak, dalları sarkmış dutlardan tatmak, köy çeşmelerinde serinlemek ve aniden karşınıza çıkan bir köyün içine girip, köy kahvesinde kahve eşliğinde dinlenmek mutlaka aklınızda olsun.
Kapak Fotoğrafı: Deniz Yılmaz Akman
İlginizi çekebilir: Öyküm Pekşen’den Kuzey Ege’de Bir Alışveriş Durağı
İlk yorumu siz yazın!