Kuzey İspanya Turumuz: Muhteşem Doğası ve Keşfedilmemiş Güzellikleri
Yazın tatil olarak özellikle çok fazla kalabalık olmayan, turistin çok olmadığı, sakin yerleri tercih etmeye çalışıyoruz. Bu yaz son 3 senedir düşündüğümüz ama gerçekleştiremediğimiz İspanya roadtrip’ini kesin yapmaya karar verdik, ancak asıl soru İspanya’nın hangi kıyısını gezeceğimizdi.
İlk olarak güney fikri ile yola çıktık, Malaga, Marbella, biraz daha içerilere girip Sevilla , bu arada Endülüs kısmını gezmek başta çok cazip gelse de Temmuz ayında buraların 40 derecenin üzerine çıktığını görünce hemen vazgeçtik. İkinci seçenek Doğuydu, ancak Doğu tarafında da plajların vs aşırı turistik ve çok kalabalık olduğunu öğrendik. Bizim için son seçenek olan Kuzey İspanya’yı araştırmaya başladığımızda ise aslında çok da düşünmediğimiz bu kıyının bizim tatil isteklerini birebir karşılayan muhteşem bir roadtrip alanı olduğuna karar verdik. Nitekim 11 gün bu kıyılarda geçen tatilden sonra; iyi ki dedim, iyi ki kuzey İspanya’yı görmüşüm, bu doğal güzellikleri keşfetmişim, her köşesini gezmişim.
Neden Kuzey İspanya?
18 Temmuz’da Barselona’ya giderek başlıyor yolculuğumuz. İlk tavsiyem kuzeyi gezecekseniz gidiş yerini Barselona olarak seçmeyin. Bilbao veya Bordeaux çok daha mantıklı olacak uçmak için. Biz arabayla 5 saatlik bir yolculuk yapacağımız için uçaktan indiğimizde direkt Barselona’nın güneyindeki Tarragona şehrine gidiyoruz. 1 gece burada konaklıyoruz. Tarragona küçük, sakin bir İspanyol şehri. Şehrin içinde bir sürü plaj var. Biz ilk gün gider gitmez arabayla otele 10 dakika uzaklıktaki Arribedesea plajına, ikinci gün de Tarmitas plajına gidiyoruz. Mükemmel plajlar değil, deniz biraz dalgalı ancak yine de dinlenmek ve serinlemek için yeterli. Tarmitas plajının en başında yer alan restoranda ise Galiçya usulü ahtapot ve ızgara levrek gerçekten çok lezzetli. 19 Temmuz saat 16:00’da arabayla asıl rotamıza doğru yola çıkıyoruz.
Kuzey İspanya’da Gezilecek Yerler: Kuzey İspanya Şehirleri
San Sebastian San Sebastian’da Konum
San Sebastian yolu tam 5 saat sürüyor. Kuzeye çıktıkça doğanın nasıl değiştiğini çok açık bir şekilde fark edebiliyorsunuz. Yükselen dağlar, yemyeşil ormanlar, yeşil dağ tepelerine kurulmuş küçük köyler ve hemen serinleyen hava… 5 saat yol bizi çok yoruyor, ancak San Sebastian’a vardığımızda ve otoparka arabayı park ettikten sonra asansörle çıktığımız alanda manzarayı gördüğümüzde bütün yorgunluğumuz gidiyor. Tüm şehri çevreleyen La Concha plajının yer aldığı muhteşem koy, koydaki ufak tekneler, gün batımıyla turunculaşan gökyüzü… 11 günlük tatil boyunca çok manzara ve eşsiz güzellik gördük ama sanırım San Sebastian şehrindeki gün batımı gördüklerimin en iyisiydi.
San Sebastian İspanya’nın en kuzey doğusunda yer alan 50,000 nüfuslu çok küçük bir şehir. Ünlü La Concha Plajı, her yıl düzenlenen film festivali ve en önemlisi yemekleriyle ün salmış bu güzel şehir Bask adıyla Donostia olarak biliniyor. Şehrin en uç tarafı eski şehir, burası dar taştan sokaklar, eski kiliseler, sokakların arasında yer alan binbir bar ve pinçosçudan oluşuyor.
Pinços, Bask bölgesinin tapası. Tapastan biraz daha büyük ekmek parçaları üzerinde hayal edemeyeceğiniz kadar farklı deniz ürünü ve soslardan oluşan karışım denemeye değer. Eski şehrin sağ tarafında ise sörfçülerin daha çok tercih ettiği La Zurriola Plajı yer alıyor. Şehrin çevreleyen iki adet tepe var, Monte Igeldo ve Monte Urgull. Bu tepelere çıkıp şehrin eşsiz manzarasını izleyebilirsiniz. Biz Monte Urgull’u tercih ettik, yarım saat boyunca bir parkın içinde merdiven çıkıyorsunuz, vardığınızda şehrin en tepesindeki 12 metrelik İsa heykeli gerçekten çok etkileyici. Tabi şehrin manzarası da gerçekten muhteşem. Eski şehir kısmında 16.yy’dan kalma San Telmo müzesi de görülmeye değer müzelerden. Birçok Bask ressamın eserleri, eski mezar taşları, tarih öncesi döneme ait eserlerle 1 saatte gezebileceğiniz bir müze.
San Sebastian’da yapmadan dönmeyin diyeceğim şeyler ise gün batarken ayakkabıları çıkartıp La Concha plajında yürümek, Ondorreta plajı ile La Concha plajı arasında yer alan Miramar parkında çimlere uzanıp denizi seyrederek uyuyakalmak, eski şehirde yer alan Cotebar’da gece yemekten sonra 25 çeşit farklı cintonikten birini seçerek keyif yapmak ve yine eski şehirde yer alan “Tamboril” isimli restoranın pinçoslarının tadına bakmak…
İlginizi çekebilir: Lisya Kalma’dan “Kuzey İspanya’da Yemek Üzerine Leziz Bir Tur”
İlginizi çekebilir: Özlem Karagöz’den “San Sebastian’dan Bordo’ya: Gurme Bir Rehber”
Bilbao Konum
San Sebastian’da 2 gece kaldıktan sonra öğlen yola çıkıp 1 saat uzaklıktaki Bilbao şehrine gidiyoruz. Bilbao, normalde yazın gezmek için tercih edilecek bir şehir değil, biz tamamen dünyaca ünlü Guggenheim Müzesini görmek için bu şehri tercih ediyoruz. Guggenheim Müzesi enteresan binasıyla ünlü. Eğer modern sanata düşkünseniz, dünyanın en ünlü bu modern sanat müzesine 2 bucuk-3 saat ayırmanız gerekiyor. Bizi en çok etkileyen sergiler Fransız ünlü ressam George Braques’ın eserlerinden oluşan sergi ve Ragnar Kjnartasson’un The Visitors isimli çalışması. The Visitors aynı anda farklı yerlerde aynı müziği yapan bir grubun farklı çalgılarla uyumunu video ile ortaya koyuyor. Müzenin en üst katı Yoko Ono’nun Half A Wind Show Retrospective isimli sergisine ayrılmış. Yoko Ono’yu daha önce televizyonda vs izlemişseniz zaten çok normal kalıplarında bir kişi olmadığını tahmin ederseniz, sergisi de normal değildi diyebilirim.
Müzeden çıkıp yarım saat yürüdükten sonra Mago Ardu isimli yerde yine çok lezzetli pinços yiyoruz. Bu yeri Where Chefs Eat isimli aplikasyondan buluyoruz. Bilbao serüvenimiz yemekle son buluyor. Yeni rota Bilbao’ya 1,5 saat uzaklıktaki Santander şehri.
İlginizi çekebilir: Deniz Gormezano’dan “Bask Bölgesinden Notlar: Bilbao, San Sebastian, St. Jean de Luz”
Santander Konum [
Santander şehrinde sonunda güneşli havaya kavuşuyoruz. Hava güneşli ancak kuzey İspanya’da Temmuz ayında sıcaklık ortalaması 24-25 derece. Yani hem gezmek hem denize girmek için çok ideal. Otelimiz Husa Europa isimli Avenidas les Hoteles sokağında yer alan çok sevimli bembeyaz bir otel. Otel şehir merkezine 20 dakika yürüme mesafesinde ancak bulunduğu yerde ünlü El Sardinero plajı var, bu sebeple çok hareketli. Akşam 8 gibi otele varır varmaz El Sardinero plajına gidiyoruz. Hava 10da karardığı için plajlar 9a kadar çok hareketli. Okyanus bu zamana kadar girdiğim en soğuk deniz, iliklerinize kadar üşüyorsunuz ama bir yandan tüm yorgunluğunuzu atıyorsunuz.
Akşam yemeği için Otelden aldığımız tavsiyeye uyarak El Marucho adında bir balık restoranına gidiyoruz. El Marucho şehir merkezine çok yakın, otelden çıkıp şehir merkezine 10 dakikada bir kalkan otobüslerden biriyle gidiyoruz. Tetuan sokağın başında yer alan bu küçücük salaş restoranda kalamar, karides, midye ve levrek mutlaka denemelisiniz. Servis çok hızlı, personel çok güler yüzlü, fiyatlar ise çok kabul edilebilir. El Marucho’dan çıkıp şehir merkezinde dolaşmaya başlıyoruz. Şehir merkezinde tüm gençlerin toplaştığı tek bir meydan var, adı Plaza Canadio. İrili,ufaklı birçok barda takılabilir ya da içkiniz alıp meydanda oturup insan kalabalağına karışabilirsiniz.
Santander’de ikinci günümüzde Playa de Matalenas isimli plaja gittik. Bu da tüm tatil boyunca gördüğüm en güzel plajlardan biriydi, tek uyarım plajda tesis yok. Bu sebeple eğer yemek isterseniz plaja inmek için indiğiniz binlerce merdiveni tekrar çıkmanız gerekiyor. Biz biraz dayanmaya çalıştık, ancak sonunda merdivenleri tırmandık, plaja inilen alanda bir golf kulübü bulunuyor, genelde buranın üyelerinin gittiği El Barco isimli restoranı tercih ediyoruz. Burada çok lezzetli deniz ürünlü Paella yiyoruz ve plaja geri dönüyoruz. Santander’de akşam deniz ürünlerinden sıkılıp Marcello isimli İtalyan restoranına gidiyoruz, şık bir restoran olmasına rağmen yemekler konusunda çok başarılı değil.
Santilliana Del Mar Konum
Santander’den sonra yeni rota Llanes isimli küçük kasaba. Llanes’e varmadan önce ise yolda Suances isimli kasabaya gidip muhteşem plajlarına uğramak gerekiyor. Biz Los Locos’u seçtik, hiç pişman olmadık. Suances’ten çıkışta ise 15 dakikalık yolla Santilliana Del Mar isimli gördüğüm en ilginç ve en tatlı kasabaya mutlaka uğrayın derim. Burası Kuzey İspanya’nın Cantabria bölgesinin en çok ziyaretçi çeken yerlerinden biri. Santilliana del Mar küçücük sadece taştan çok eski bir kasaba. Kasabadaki tüm evler 14-17.yy arası yapılmış.
Kasabada bulunan kilise Colegiata zamanın en önemli dinsel tapınaklarından biri ve tarih öncesi zamanlara ait resimler içeriyor. Kasabaya sadece yaya girebiliyorsunuz, dilerseniz fayton kiralayabilirsiniz ama tavsiye etmem. Zaten yürüyerek de yarım saatte gezip görebileceğiniz bir yer. Taştan sokaklarda gezin, bol bol resim çekin, taştan binalar içerisindeki turistik eşyalar satan dükkanlara girin, yorulduğunuzda da sanki 15.yy’daymış havasını veren cafelerden birine oturup Sider için. Sider yine Kuzey İspanyaya özgü elmalı bir şarap. Her köşe başında yer alan bu içeceğin bardağa doldurulmasının bile seremonisi var. Bardağı aşağıda tutup, şişeyi elinizle yukarı çıkarabildiğiniz kadar çıkarmanız ve yüksekten akıtmanız gerekiyor.
Llanes Konum
Santilliana del Mar’dan sonra 1 saat yol alıp Llanes’e varıyoruz. Llanes çok küçük bir kasaba, deniz nehir şeklini alarak kasabanın içerisine giriyor, bu da şehre güzel bir manzara katıyor. Gezecek çok yer olmasa da Llanes bölgesinin plajları çok ünlü. Akşam Retrogusto isimli et restoranında yemek yiyoruz. Ertesi gün ise asıl tatilin en muhteşem aklımdan hiç gitmeyen plajına gidiyoruz. Playa de Torimbio!
Eğer bu taraflara gidiyorsanız mutlaka ama mutlaka bu plaja uğrayın deriz. Kocaman bir dağın eteğinden asla buradan aşağıya inemem düşüncesiyle başladığınız yolda, öyle bir manzara görüyorsunuz ki adımları hızlandırmaktan başka çareniz kalmıyor. Plajda yine tesis yok, tek bir ufak cafesi var. Şimdiden uyaralım çıplaklar daha çok ağırlıkta. Yürüdüğünüz yol, sıcağın altında döktüğünüz ter bu plajın yer aldığı alanı görmek için değer.
Playa de Torimbia’da 3 saat vakit geçirip, bu sefer yeni bir plaja Gulpiyuri’ye gidiyoruz. Gulpiyuri yeni rotamız olan Ribadesella balıkçı kasabası yolu üzerinde. Burası turistler tarafından tercih edilen ve İnternette İspanya’nın en iyi plajları arasında yer alan bir plaj. Ancak gittiğimizde buranın muhteşem denizi veya geniş kumsalıyla değil, iki kaya parçası arasında sıkışık kalmış küçük su birikintisinden ortaya çıkan enteresan görüntüsüyle ünlendiğini görüyoruz. Burada da yarım saat vakit geçirip yine 10 dakika yakında yer alan La Cueva plajına gidiyoruz. Buranın denizi biraz yosunlu.
Ribadesella Konum
Varış noktamız Ribadesella, burası Llanes’ten çok farkı olmayan yine çok ama çok küçük bir kasaba. Otelimiz hemen kasabanın girişinde yer alan Hotel el Jardin de Eugenia ortalama fiyatı, şık döşenmiş odalarıyla mutlaka tavsiye edeceğim bir otel. Akşam La Parilla diye otele çok yakın yine şehrin girişinde bir balık restoranında yemek yiyoruz, burada hayatımda ilk defa Berlam balığı deniyorum. Okyanusta yetişen bu balık, hem inanılmaz taze hem de çok lezzetli.
Lastres Konum
Ribadesella’dan çıktığımız gün hava çok güneşli olmadığı için arabaya atlayıp gezinmeye başlıyoruz. Yakınlardaki Lastres kasabasına gitmeden önce Mirador del Fito denilen tüm Cantabria bölgesini yukarıdan görebileceğiniz, sol tarafınızda inanılmaz bir sahil sağ tarafınızda da ormanı birleştiren bir manzara bölgesine çıkıyoruz. Burada resim çektikten sonra, Lastres’e gidip Escanu Restoran’da yine berlam balığı yiyoruz. Kasabalar hep balıkçılıkla geçimini sağladığı için deniz ürünleri gerçekten çok ama çok başarılı. Hava 4 gibi açınca yine en yakın plajı arayıp Colunga şehrinde La Griega plajına gidiyoruz, burası da yine kum, tesis yok ve muhteşem doğa.
Gijon Konum
Ribadesella’dan çıktığımızda rotamızda yine büyük bir şehir var. Gijon, Kuzey İspanya’nın en büyük şehirlerinden biri. Yine şehrin merkezinde yer alan büyük bir plajı var. Akşam vardığımız bu şehirde önce Gepetto isimli muhteşem bir İtalyan restoranında yemek yiyoruz. Daha sonra şansımıza Plaza Mayor’da yer alan açık hava konserine katılıyoruz. Yine buralarda yer alan barların birine girip vakit geçiriyoruz.
Cudillero Kuzey İspanya Gezisi
Dönüşten önceki son rota Cudillero. Cudillero, Gijon arası 1 saatlik bir yol. Yol üzerinde önce Salinas isimli bir plaja gidiyoruz. Salinas, uzun bir sahil ve çok rüzgar alıyor. Bu sebeple 4 gibi çıkıp diye çok daha küçük, az rüzgar alan bir plajda günü tamamlıyoruz. Cudillero rengarenk evlerin sanki bir merdivene dizildiği deniz kıyısında sakin bir kasaba. Otelimiz La Casona de Pio çok başarılı. Otelimizin hemen yanında yemek yediğimiz Casa Mari restoranda “Amerikan usülü levrek” dedikleri bir balık yiyoruz. Balık hafif kırmızı, çok yağlı ama çok lezzetli.
Ertesi gün Cudillerodan çıkıyoruz, 5 saat yol ile Madrid’e varıyoruz. Madrid’de çok gezme fırsatımız olmuyor ama akşam yemeği için Casa Mi Vente’yi önerebiliriz. Yine berlam balığı ve buraya özel mangolu tatlısı denemeye değer.
Kuzey İspanya genel olarak yemekleri, yeşilliği, denizi, ılık havası, sakin plajları ile henüz yabancı turistlerin keşfetmediği bir cennet. Bu sahil şeridinde binlerce irili ufaklı plaj ve sayısız görülecek şirin kasabalar bulabilir, çok lezzetli deniz ürünleri yiyebilir, doğanın keyfine varabilirsiniz. Eğer roadtrip kafasındaki tatilleri seviyorsanız bir sonraki rota olarak kesin burayı öneririm.
İlk yorumu siz yazın!