Sıra Dışı Bir Galeri, Şok Edici Bir Sergi: La Luz de Jesus Gallery ve Scott Hove
Los Angeles Hollywood Bulvarı’nın çılgın sokak insanları, sokak sanatı, her an karşınıza çıkan ilginç kıyafetli biri sizi hayrete düşürmezmiş gibi, koleksiyoner Billy Shire tarafından 1986 yılında kurulmuş LA LUZ DE JESUS GALLERY insanları her zaman hayrete düşüren ve misyonu da bu olan post-pop, pop sürrealist bir galeri. Kendisini uzun süredir Instagram hesabından takip ettiğim Scott Hove’un sergisi olduğunu duyar duymaz ilk soluğu Hollywood Bulvarı’nda bu ilginç galeride aldım ve çok şanslıyım ki kendisi de tüm sorularımın cevabını alabileceğim sohbeti ile bana eşlik etti.
Pussy Jihad ismi gibi aykırı bir sergi. Scott Hove oldukça “Amerikan Rüyası” imajlarını olabildiğince şaşırtıcı bir dil ile bir pasta gibi değil, pastanın kendisi olarak önünüze sunuyor. Serginin ana teması kadınlığı belirleyen organa eleştirel bir bakış, erkek egemenliğine çeşitli gönderiler ve tüm bunları kurgularken oluşturduğu sıra dışı, şaşırtıcı üslup.
Frida Kahlo sürrealizm için “Dolabı açınca tshirt bulmak yerine karşınıza bir aslan çıkması gibi” demişti. Scott Hove’un Cakeland yerleştirmesinin içerisine büyük bir anahtar deliğinden girerek içeride, dekorasyonundan dolayı güvenli sularda ilerleyeceğinizi düşünürken baş döndürücü bir labirentin içerisinde bilinmeze doğru ilerliyorsunuz ve içerideki kutlama bir acil durum anında beyninizde oluşan durma etkisi yaratan cinsten. Labirentlerle çoğaltılmış dar koridorlar nereye gideceğiniz konusunda asla tekin olmayan yönlendirmeler ile sizi korku ve kutlama gibi ilginç bir ruh haline büründürüyor.
Çeşitli fetiş objeler ile pasta süslemeleri yaptığı ve aykırı bir dil kullanarak yazdığı pasta mesajları izleyicide her an bir sürpriz olgusu oluşturuyor. İzleyicilerin yüzünde beliren şaşkınlık ifadesini galerinin her metrekaresinde olabildiğince fazla hissettim.
Taksidermi uzmanları ile işbirliği yaparak olabildiğince gerçekçi şekilde kullandığı akrilik dil ve dişler çalışmalarında canavarlaştırılmış kadınlık organı olarak karşımıza çıkıyor ve kadınlığı, kadınlığı seksüel olarak kullanmanın gücünün farklı kültürden motiflerle birleştirerek evrenselliğinden bahsediyor ve bunu imparatorluk figürü ya da avlanıp doldurulup gururla duvara asılan doldurma hayvan başları gibi figürlerin kendince yorumlaması ile izleyiciye sunuyor. Yine fetiş objeler ile süslediği jetonlu binek atı “otur oturabilirsen” gibi bir algı yaratıyor.
Sergide aynı zamanda fotoğraf sanatçısı Paul Koudounaris’in Memento Mori başlığı altında çeşitli fotoğraf çalışmaları da sergilenmekte. Serginin son günü gittiğim ve Scott Hove ile tanışıp sohbet edebildiğim için çok mutluyum.
Los Angeles’a yolu düşenlerin La Luz De Jesus Gallery’e uğramalarını şiddetle tavsiye ederim. Oldukça ilginç kitapların ve ürünlerin satıldığı dükkanları da mevcut.
İlk yorumu siz yazın!