L’Air De Paris Sergisi: Çağdaş Türk Resim Sanatına Yolculuk
İzmir’in en etkin sanat merkezlerinden birisi olan Arkas Sanat Merkezi sanatseverleri geçmişin gizemli yolculuklarına bir kez daha davet ediyor. Müzede yapacağınız yolculuk boyunca Türk sanatını ve sanatçılarını bir başka bakış açısıyla keşfediyor ve sanata dair yol haritalarınızı Paris kokusuyla yeniden çiziyorsunuz. Ben de müzeyi ziyaret etme fırsatını yakaladığım andan itibaren kendimce keşifler yaptım ve sanki Paris’te Türk sanatçılarla sohbet ederek onların hayat hikayelerini dinliyormuşçasına bana sunulan haritalarla küçük bir gezintiye çıktım. Bu eşsiz sergi genel hatları itibariyle 1945-1968 yıllarında Türkiye’den göç ederek Paris’te yaşamaya başlayan Türk ressamların sanatlarını konu ediniyor. Dönemin kaotik atmosferinin etkisiyle de şekillenen eserler, İzmir Arkas Sanat Merkezi’nde L’air De Paris/Paris Havası sergisinde sanatseverlerle buluşturulmuş. Sergide resim, heykel, seramik, fotoğraf ve çizimler başta olmak üzere sergi afişleri, mektuplar ve çeşitli belgelere de yer verilmiş.
1945-1960: Paris’te Yaşayan Türk Ressamlar ve Soyut Türk Resmi
1910’lu yıllarda başlayan Paris Ekolü, 1940 yılında kendine yeni bir yaşam formu bularak 1960’lı yıllara dek etkisini korumuş. Serginin ana teması olan Türkiye ve Fransa arasındaki kültür paylaşımına da bir nevi aracılık eden Paris Ekolü, I. ve II. Dünya savaşlarının yaşandığı yıllar başta olmak üzere savaş sonrası yenileşme dönemini de kapsayarak bu tarih aralıklarında Paris’teki sanatçıların ürettikleri eserlerinin yanı sıra yaşam koşullarını, sosyal hayatlarını ve kurdukları dostlukları da ele alıyor.
Sanatın kalbi olarak da bilinen Paris, dönemin sanatçıları için oldukça ilgi çekici özelliklere sahip. Güzel sanatlar akademisi, özel resim atölyeleri ve düşüncenin özgürlüğü ile anılan şehir, göçmen sanatçılar için aslında bir nevi bulunmaz Hint kumaşı niteliğinde. Farklı yerlerden gelip Paris’e yerleşen dönem sanatçıları, Montmartre ve Montparnasse’ta kiraladıkları atöyelerde kalırlarmış. Bu ekolün sanatçılarının ortak özellikleriyse Akademizm’e karşı olmaları.
1940’lı yılarda ilk kez soyut resim anlayışı ile tanışan sanatçılarımız da bu alanda eserler üreterek çağdaş Türk sanatına büyük katkılar sağlamışlar. Sanatçılarımız akademi eğitimlerinin ardından Paris’teki soyut anlayışın temsilcileri olarak atölyelerinde kendilerine has eserlerini üretmeye başlamışlar. Batı sanatında gördüklerini kendi ülkelerinin geleneksel motifleri ile de birleştirerek doğu-batı sentezinin eşsiz bir karışımını ortaya çıkarmışlar.
20. yüzyılın ikinci yarısı itibariyle Türkiye’de de giderek gelişim göstermeye başlayan soyut resim, ilk etapta kübizme bağlı soyutlama olarak görülürken, daha sonraki yıllarda ise mekan sorununa eğilerek renk öğesine yoğunlaşan figürden soyutlama biçiminde belirginleşmeye başlamış.
Çağdaş batı resim sanatı çizgisinde gelişmeyi hedefleyen Türk resim sanatı, başlangıç aşamasından beri Paris’i merkezine almış fakat batılı anlamda bir resim anlayışına sahip olunamadığından gündem hep bir adım geriden takip edilmiş. Bu durum ise Türk resim sanatının alt yapısının oluşturulmasıyla birlikte bir süre sonra aşılarak soyut ressamlar olan Devrim, Orhon, Turan, Bitran, Anlı ve Zeid gibi sanatçıların yaratıcı yönleriyle de kırılmış.
Türk ressamların, Paris’e gidişleriyle birlikte soyut sanat ortamında bulunmaları, sanat eleştirmenlerinin de dikkatini çekmiş ve böylece Paris’in önemli salon ve galerilerine davet edilmeye başlamışlar. Bu sayede gittikleri sergilerde gelişmeleri günü gününe takip edebilme fırsatını yakalayarak farklı milletlerden önemli sanatçılarla birlikte sanatsal fikir alışverişinde bulunmuşlar.
II.Dünya Savaşı’nın ardından yaşanan toplumsal gelişmeler, çok partili siyasal hayata geçiş ve yabancı sermayenin ekonomik hayata girişi ile ticaret ve sanat burjuvazisinin oluşması sanatçıları sanat alanında yeni kimlik arayışlarına sürüklemiş. Bu arayış iki farklı anlayış ile sonuçlanmış. Biri ulusal karakteri muhafaza eden, yerellik anlayışının ön planda tutulduğu, minyatür kaligrafi ve hat gibi geleneksel Türk el sanatlarının izlerini taşırken diğeri ise Batı sanatının soyut anlayışını eserlerinde hisettiren non-figüratif sanat olarak karşımıza çıkmakta.
Cemal Tollu, Elif Naci, Zeki Faik İzer ve Nurullah Berk gibi sanatçılarımız Geleneksel Türk sanat anlayışını temele koyarak ulusal sanatı modern bir bakış açısıyla harmanlamışlar. Örneğin; Cemal Tollu Hitit kabartmalarından ilham alırken Elif Naci büyük hat kabartmalarını eserlerinde yaşatmış. Nurullah Berk minyatür soyutlamlarına odaklanırken Zeki Faik İzer de kaligrafiye yer vermiş.
Milli anlayışın dışında yenilikçi ve non-figüratif anlayışı benimseyen Selim Turan, Nejat Melih Devrim, Mübin Orhon, Ferruh Başağa ise betimsellikten uzak doğadaki nesneleri çağrıştırmayan soyut eserler üretmişler. 1950 ve 60’lı yıllarda dönemin sosyo-ekonomik şartlarına göre sanatın yeni anlatım biçimleri; geometrik, kaligrafik ve lirik soyutlama ortaya çıkarak batı resim sanatında da soyut eğilim çeşitlilik göstermeye başlamış. Zeki Faik İzer, Sabri Berkel, Zühtü Müridoğlu, Ali Hadi Bara, gibi sanatçılarda bu çeşitlilik üzerinden giderek eserlerini üretmeye devam etmişler. Sabri Berkel nesneleri geometrik biçimleri ile tasvir ederken Zeki Faik İzer soyut dışavurumcu bir anlayış ile eserlerini üretmiş.
Türk resim sanatında soyut eğilimlerin Paris kanadını oluşturan Nejad Melih Devrim, Mübin Orhon, Selim Turan, Albert Bitran, Hakkı Anlı ve Fahr-El-Nissa Zeid’ de II. Dünya savaşının ardından sanatın küllerinden yeniden doğduğu ve avangart tartışmaların yoğunlukta olduğu bir dönemde yaşayıp sanatlarını icra etmişler.
Bu yenileşme döneminde sadece resim değil savaş günlerinde toprak altına süpürülen tüm entelektüel faaliyetler tekrar gün yüzüne çıkartılmış. Yine bu yıllar da uzun bir dönem sanatın başkenti olarak geçen Paris’in yerini New York’a devretmek üzere olduğunu da görüyoruz. Bu sebeple sanatçılar arasında da Paris-New York arası gidip gelmeler başlayarak soyut akımın yeni sanat eğilimlerine doğru çeşitlilik kazanmasına yol açtığı söylenebilir.
20. yüzyılın ilk çeyreğine kadar soyut resim sanatının Türk sanatçıları tarafından benimsenerek tuvale aktarılmaya başlanmasıyla birlikte doğanın ve nesnelerin aktarımıyla sınır olan Türk resmi sanatı böylece büyük bir gelişme göstermiş. 960’lı yıllarda da sanatçılarımız soyut sanatın yeni anlatım biçimlerince çalışmalarını sürdürmeye devam ederek kendi hayat hikâyelerinden ve hayallerinden de aldıkları ilhamla özgün yorumlarını oluşturmuşlar.
Sonuç itibariyle Türk sanatçılarının 1945-1960 yıllarında sanatlarını temsil eden Paris Ekolü, Türk Çağdaş Sanatı’na özgürleştirici dinamikler kazandırarak Türkiyeli sanatçılar açısında da bir dönüm noktasını oluşturuyor. Türk sanatçıların yabancı memleketteki yaşam biçimlerini yansıtan eserler ve kişisel eşyalar dönemin Fransa ve Türkiye harmonisini de ilginç ve eşsiz bir şekilde gözler önüne seriyor. Kuşkusuz ki Paris ekolünde yer alan sanatçılar sayesinde Türk sanatında özgün ve özgürleştirici dinamiklerin yer aldığını daha ilk bakışta fark ediyorsunuz.
Sergide yer alan sanatçılar arasında; Léopold Lévy, Fikret Mualla ve Hale Asaf öncüler olarak; Fahrelnissa Zeid, Zeki Faik İzer, Nurullah Berk, Hakkı Anlı, Sabri Berkel, Füreya Koral, Abidin Dino, Hulusi Mercan, Selim Turan, Cihat Burak, Adnan Varınca, Şükriye Dikmen, Avni Arbaş, İlhan Koman, Leyla Gamsız, Lütfi Özkök, Neşet Günal, Nejad Devrim, Mübin Orhon, Nedim Günsür, Tiraje Dikmen, Adnan Çoker, Turan Erol, Kuzgun Acar, Semiramis Zorlu, Albert Bitran, Oktay Günday, Ferit İşcan, Erdal Alantar, Remzi Raşa, Güneş Karabuda, Yüksel Arslan, Müzehher Bilen Pasin var.
Paris ekolünü geçmişin tozlu sandıklarından çıkartarak günümüze taşıyan Sergi direktörü Müjde Unustası ve Sergi Küratörü Dr. Necmi Sönmez çok teşekkür etmek gerek. Lakin bu kadar önemli eserleri ve isimleri unutturmamak, genç nesillere Türk ressamların eserlerini ve o dönem yaşadıklarını aktarabilmek bir hayli mühim bir konu. Sanatla kalmanız dileğiyle.
Ufak Bir Not: Sergiyi pazartesi hariç haftanın her günü 10:00-18:00 ile 28 Eylül 2022-12 Şubat 2023 tarihleri arasında Arkas Sanat Merkezi’nde ücretsiz olarak gezebilirsiniz.
Kapak Fotoğrafı: arkasnews
İlginizi çekebilir: Artsy Magger’dan İstanbul Sergi Takvimi
İlk yorumu siz yazın!