LE IENE: Italyan Ska-Punk Grubu ile Sohbet
Yazıma bir itiraf ile başlamak istiyorum… Dürüst olmak gerekirse LE IENE grubu ile tanışıp, ska-punk üzerine sohbet etmeye başlayana kadar ska-punk türünü duymamış ve ska müzik ile punk müzik nasıl bir ortalık kurdu da ortaya ska-punk çıktı? gibi sorulara verecek bir cevabım yoktu. Edoardo Stefanelli ile tanışıp, onun da üyesi olduğu LE IENE ile röportaj yapmaya karar verince ska-punk hakkında okumaya, okudukça dinlemeye ve dinledikçe çok sevmeye başladım. Bu yazımda da sizinle yeni keşfettiğim ve dinlerken, ritmiyle, müzikalitesiyle motor kaslarımı hipnoz edip, kendimi dans ederken bulmama neden olan Italyan ska-punk grubu LE IENE ile yaptığımız sohbeti paylaşmak istiyorum. Gelin LE IENE üyelerinin (Matteo Mastrangelo /Gitar ve Vokal, Marcello Medas/Davul, Giulio Belletti/Trombon, Simone Varesano/Trompet, Eugenio Zambardi/Bas, Edoardo Stefanelli/Saksafon) verdiği cevaplara gelin yakından bakalım!
Öncelikle röportaj için zaman ayırdığınız için teşekkür ederim. theMagger okuyucularına kısaca kendinizden bahseder misiniz? Grup nasıl oluştu, nasıl bir araya geldiniz?
LE IENE, 2015 yılında Ferrara’da kendi müzikal projeleri olan ve deneyimlerini birleştirerek birlikte üretmek isteyen dört cesur gencin buluşmasından doğdu. Hepimiz müziğin farklı türlerinden geldiğimiz için ska-punk’ta karar kılana kadar birçok farklı türü denedik diyebiliriz. Evin oturma odasında müzik yaparken Punk’tan Heavy Metal’e, Funk’tan Ska’ya zaman zaman Reggae’ye kadar değişen müzikal etkilerini ve Latin Amerika müzikalinin tipik seslerini barındıran birçok müzikal durakta durduk ve en sonunda kendi sesimizi bulduk. 2017 yılında yayınladığımız “Make Your Move” EP’si ile ilk konserimizi Italya’da ve Almanya’da verdik ve böylece grup daha geniş kitlelerce duyuldu. Ardından 2019 yılında da ilk albümümüz olan Imagination albümünü yayınlayıp, Immagination isimli bir tura çıkarak Avrupa’nın birçok noktasında konser verdik. Tabii tahmin edersiniz ki Covid-19 süreci bizi de kötü etkiledi ve grubun faaliyetleri durma noktasına geldi… Her ne kadar o sürecin belirsizliği içinde önümüzü görmek zor olsa da üretmeye ara vermek istemedik ve Dolce Liberta isimli single’ımız üzerine çalışmaya başladık. Karantina süreci sona erdiği zaman da grubumuzu daha da genişletip, üflemeleri bölümü gençleştirdik ve yeni bir başlangıca kapı araladık. Böylece LE IENE 2023’te stüdyoya girerek “MiseraMente” adlı yeni EP’sini kaydetti ve şu an üretmeye, üretimlerimizi insanlarla buluşturmaya devam ediyoruz.
Müziğinizi LE IENE (Sırtlanlar) adı altında üretiyorsunuz. Bu ismi kullanmaya nasıl karar verdiniz?
Bir akşam (dürüst olmak gerekirse tam olarak nerede ve ne zaman olduğunu hatırlamıyoruz) kendi aramızda konuşurken, aradığımız tüm özelliklere sahip olduğunu düşündüğümüz bir hayvan olan sırtlandan bahsettik. Mizacı gereği oyuncu ve komik görünen (“kahkaha” yoluyla) sırtlanlar, temelde sürü halinde, “saldırgan” ve baş belası yaratıklardır. Biz de sırtlanların bu yönünü kendimize benzettik, kendi varlığımızda/yaşamamızda ve sözlerimizde/müziğimizde uygulamaya çalıştığımız tüm özellikler bunlar olduğundan grubumuza bu ismi verdik.
Ska/punk ve reggae arasındaki ilişkiyi nasıl görüyorsunuz?
Ska/punk’dan bahsedildiğinde genellikle insanların aklına reggae müziğinin geldiğini gözlemledik, belki de aynı kökleri paylaştıkları için otomatik olarak birbirlerini çağrıştırıyorlar… Ancak biz kendimizi reggae müziğinin düşünce tarzı ve temaları ile özdeşleştirmemeyi tercih ediyoruz, elbette hepimiz reggae ve onun taşıdığı “rezonansın” fanatiğiyiz ve müziğimizi reggae müziği ile de besliyoruz, ancak kendimizi bu müzik tarzından son derece uzak görüyoruz.
Sizi ska-punk kültürüne çeken ne oldu? Bu tür altında müzik yapmaya nasıl karar verdiniz?
Daha önce de söylediğimiz gibi hepimiz müziğin farklı genrelerinden geliyoruz, bu yüzden bir buluşma noktası bulmak başlarda gerçekten zor oldu. TALCO‘nun (birkaç kez aynı sahneyi paylaşma onuruna sahip olduğumuz, İtalyan Ska-Punk’ın zamanının en iyi grubu) çok sevdiğimiz bir plağını dinlemek bu durumun dönüm noktası oldu. Aslında hepimiz ska-punk türünün farkındaydık ana akım müziğin genelde belli başlı türleri ve kişileri sunmasından dolayı hiçbirimiz bu türe bu kadar dikkat etmemiştik. Plağı düzgün bir şekilde öğüttükten sonra, “ska-punk” adı verilen, çok güçlü, hızlı ve yer yer agresif sesleri kapsayan bu türe parmak basmaya karar verdik ve üretmeye başladık.
“Punk” olmak sizin için ne ifade ediyor?
Bize göre “Punk” kelimesi yıprandı, müzik sahnesinde artık hayatlarını tamamen isyan halinde yaşamayı seçen oldukça eski insanlar dışında gerçek bir Punk olduğunu düşünmüyoruz. Günümüzde Punk olmanın artık rengarenk arma, zımbalı deri ceket giymek ve kulağa çengelli iğne takmak anlamına gelmediği, çünkü bir zamanlar “estetik başkaldırı” olan eylemin artık dikkat çekme olarak görüldüğü kanısındayız. Biz “punk görüntüsünden” daha çok “punk düşüncesine” inanıyoruz, size “DAYATILAN” her şeyi fazla gerekçe göstermeden sorgulamaya, çevrenize saygı duyarken kendi ideallerinizi takip etmeye teşvik eden… Elbette bizim de uzun saçlar, trikolar ve zımbalarla dolu anlarımız oldu ama şu sonuca vardık ki müzik aracılığıyla bazı mesajlar daha doğrudan ve daha kolay iletilebiliriz.
İtalya’daki ska/punk sahnesinin durumu nedir?
Ne yazık ki İtalya çok büyük bir “ska-punk” sahnesine sahip değil ve bu tür müziğe kesinlikle alan tanımıyor. Ama tabii bu durum, TALCO, NH3, Skassapunka, Alkolik Maleducation ve birçok diğer değerli ve başarılı gruplar olduğu ve bu gruplar sayesinde güzel bir müzik ortamı olduğu gerçeğini ortadan kaldırmaz. Her ne kadar Italya, ska-punk müziğe çok alan vermese de her zaman ve her şekilde birbirlerine yardım etmeye çalışan gruplar arasında büyük bir “kardeşlik” var ve bu sayede ska-punk sesini duyuruyor, hayatta kalıyor.
Mekanların/festivallerin Ska-Punk müzik türüne yer açma ve müziğinizi tanıtma ve sunma konusunda destekleyici bir tavırları olduğunu düşünüyor musunuz? Bu alanda zorluk yaşadınız mı?
Bu soru için çok üzgünüz ama gerçek bir eleştiri yapmak zorunda hissediyoruz; Ne yazık ki, İtalya’nın müzikal etkinliklerin ve her şeyden önce sanatçıların yönetimiyle ilgili kendi “işleyiş biçimi” var ve bunun dışına çıkmaya pek hevesli değiller. Ortaya çıkan müzikal gerçekleri düzenlemeye kalbini ve ruhunu koyan çok az insan/etkinlik var, bu nedenle bizim gibi pek çok grup varlığını sürdürmek ve ürettiklerini insanlarla buluşturmak için kendisini Alpler’in ötesinde “altın aramaya” zorlanmış olarak buluyor. Belki bu cevabımız müzik endüstrisinde çalışırken yanlış davrananlar için (belki) yapıcı eleştirileri olur…
Sizinle alakalı son gelişimleri, konserleri nereden takip edebiliriz? Ayrıca umarım Türkiye’deki canlı performansınızı dinleme şansımız olur.
Tüm detayları sürekli güncellediğimiz ” linktr.ee/LE_IENE ” adresinde bulabilirsiniz! Zaten etkinliklerimizi, duyurularımızı sosyal kanallarımızdan da yayınlıyoruz. Çok yakın bir süre önce “MiseraMente” adlı yeni EP’mizi yayınladık. Şimdi yeni EP’mizi mümkün olduğunca çok “yere” götürmek ve insanlarla buluşturmak gerekecek! Ayrıca, yakın gelecekteki planlarımızda maalesef olmasa da Türkiye’ye gelmek ve konser vermek istiyoruz (fingers crossed!). Hepimiz kesinlikle dünyanın yeni yerlerine biraz sağlıklı (umarız) Ska-Punk getirebiliriz!
Son olarak okuyucularımıza bu röportajı okurken hangi şarkıyı dinlemelerini önerirsiniz?
Tek bir şarkı seçmekte zorlanıyoruz ama aklınıza tüm platformlarda güvenle bulabileceğiniz single’ımız “Dolce Liberta” geliyor! İçinde bulunduğumuz tarihi an göz önüne alındığında bu şarkının herkes tarafından paylaşılabilecek hisler, duygular barındırdığını düşünüyoruz. Dünyaca yaşadığımız tüm bu olumsuz gelişmelere rağmen mümkün olduğunca olumlu bir mesaj vermeye çalıştık. Sizi bu şarkıdan bir mısra ile baş başa bırakarak bitiriyoruz.:)
“Sonunda belki de ötesine geçmek daha iyidir. (“In the end, perhaps it is better to go beyond)
“Güçlü bir kucaklama, sıkıntıları gidermeye yeter.” (A strong hug is enough to take away the troubles.”)
Kapak Fotoğrafı: LE IENE
İlginizi çekebilir: Ezgi Cenk’ten Mellow Mood İle Reggae Müziği Üzerine Bir Sohbet
İlk yorumu siz yazın!