LEGO: Yaratıcılığın ve Hayal Gücünün Sonsuz Olduğu Dünya
LEGO, hikâyesi 1932’lere dayanan, üretimi ise 1949 yılından itibaren LEGO Grup tarafından yapılan, Danimarka merkezli, birbirine kolayca kenetlenip ayrılabilen ufak renkli plastik bloklar ve figürlerden oluşan, küçük büyük fark etmeksizin her yaşa hitap eden, yaratıcılığın sınırlarının olmadığı bir dünya. LEGO’nun ortaya çıkışı, yıllar içerisinde karşılaştığı zorlukların üstesinden gelerek bugünkü değerine ulaşması ise oldukça etkileyici.
LEGO’nun Tarihsel Yolculuğu
LEGO’nun hikâyesi 1932 yılında Billund’da, Ole Kirk Kristiansen adlı bir marangoz ile başlıyor. Dönemin zorlu ekonomik şartları, Ole’nin bütün çalışanlarını işten çıkarıp kepenkleri indirmesine sebebiyet veriyor. Kısa zaman içerisinde eşini de kaybeden Ole; ilgilenmesi gereken dört çocuğu olması nedeniyle de işlerini düşünmekten asla vazgeçmiyor. Bir süre kendi marangozluk atölyesinde ahşap oyuncaklar yapıp, oğullarından birinin (Godtfred) satışlara yardım etmesiyle işleri biraz hareketlendiriyor. Takiben, o yılın Noel’inden önce bir iş idamından toplu iş almalarıyla birlikte; elde edebildikleri en kaliteli ahşaplarla gece gündüz çalışarak siparişleri yetiştiriyorlar. Fakat siparişleri veren iş adamının iflas ettiğini bildirmesiyle sevinçleri fazla uzun sürmüyor. Ole bu durum karşısında pes etmiyor, yaptığı bütün oyuncakları dükkân dükkân gezerek yılbaşından önce satmayı başarıyor. Bu tempoda 2 yıl geçiyor ancak oyuncaklar gerektiği kadar hızlı satılmıyor. Bu aşamada Ole, tekrar düşünmeye başlıyor ve satışların hızlanmasına yardım edecek bir marka adı bulma çabalarına girişiyor. Aradığı şey ise, kısa ama dikkat çekici bir marka ismi. Bulacağı ismin çocukların iyi vakit geçirmesini ifade etmesini istiyor ve bu düşüncelerle o an önündeki kağıda kendisini İngilizce “Playing Well” anlamına gelen, Danca “Leg Godt” deyimini yazarken buluyor. Baş harflerini birleştirmesiyle de şirketine aradığı ismi “LEGO” olarak bulmuş oluyor. Ole’nin bu ismi koyarken fark etmediği şey ise; LEGO’nun Latince dilinde de bir araya getirmek anlamına gelmesi. Yeni ismiyle birlikte şirket satışları yükselmeye, 1930 sonlarında kâr bile yapmaya başlıyor. Ole’nin azmi ve her zaman en kaliteli kaynakları kullanıyor olması; şüphesiz ki şirketin hızla yükselmesinde oldukça etkili oluyor.
İşler yavaş yavaş daha iyiye giderken 1942 yılında atölyede çıkan yangın her şeyi küle çeviriyor. İlk başlarda umudunu yitirmeye çok yaklaşan Ole, çocuklar için bu oyuncakların üretilmesi gerektiğine inanıyor ve kısa zamanda yeni fabrikanın temelleri atılıyor. Çok geçmeden LEGO tekrar piyasadaki yerini alıyor. Ole’nin her fırsatta gelişimi araması; 1946 yılında onu yeni bir plastik kalıp makinesine bakmaya Kopenhag’a götürüyor. Makine ve ürettiği minik plastik parçalardan fazlasıyla etkilenen Ole, makineyi satın aldıktan sonra, ahşapların yanında minik plastik oyuncaklar da yapmaya başlıyor. Fakat talihsizlik ya; oğlu Godtfred ile birlikte yaptığı oyuncaklar depoda durmaktan öteye gidemiyor. Bu defa da, Godtfred eşinin desteğiyle dükkân dükkân gezerek oyuncakları satmayı, şirketi biraz olsun finansal sıkıntıdan kurtarmayı başarıyor.
Godtfred 1954 yılında İngiltere’ye doğru çıktığı gezide bir iş adamıyla tanışıyor. Oyuncak endüstrisi üzerine yaptıkları sohbet esnasında, iş adamının o günlerde oyuncakların çok da iyi olmadığı, hiçbirinde düzgün bir sistemin bulunmadığı şeklindeki yorumu üzerine, Godtfred “sistem” kelimesini aklından bir türlü çıkaramıyor. Ve işte o andan sonra oyuncakları çocuklara hazır bir şekilde sunmak yerine; onların yaratıcılığını kullanabilecekleri, hayal güçlerini geliştirebilecekleri bir sistem kurmanın temellerini atıyor. O yıl içerisinde babasıyla birlikte, çocukların kurarken kendilerini geliştirebileceği, trafik kurallarını ve şehir yaşamını daha iyi öğrenebileceği bir şehir oyunu olan LEGO’nun ilk sistematik oyununu çıkarıyorlar. Bir sisteme sahip olarak yarattıkları bu oyun bir dönüm noktası oluyor ve Godtfred bu oyunu Danimarka’nın dışında da satarak büyük başarılara imza atıyor.
İlk başlarda LEGO daha çok ev tarzı yapıların kurulmasına olanak sağlıyor olsa da, Ole ve Godtfred daha sonra farklı yapılar üzerine de çalışmalar yapıyorlar. Fakat kurdukları sistemlerde şöyle bir problem yer alıyor; yapıyı oluşturduktan sonra parçalar birbirine kenetlenmediği için kurulan yapı yerinden kıpırdatıldığı anda parçalara ayrılıyor. Godtfred kısa zaman içerisinde bu soruna da çözüm buluyor ve o zamandan sonra LEGO birbirine kenetlenebilen plastik parçalarla sonsuz ihtimalin olduğu bir denize açılıyor.
LEGO artık çocuklar için sınırların hayal gücü olduğu, yani aslında sınırların olmadığı bir sistem haline dönüşüyor. Ole şirketin bu başarısını göremeden vefat ediyor, bunun peşine Godtfred bir de ikinci defa fabrika yangınıyla karşı karşıya kalıyor. Tıpkı babası gibi, umutsuzluğa kapılmadan bu felaketten de daha güçlü olarak geri dönmesini çok güzel başarıyor. Daha da büyük olarak kurulan yeni fabrikada, sistematik oyunlara daha iyi odaklanabilmek için tahta oyuncakların üretimi durduruluyor. Geliştirilen birçok yeni modelle birlikte şirket, oyuncak endüstrisinde başarı merdivenlerini hızla tırmanmaya başlıyor.
LEGOLAND Park, Billund
Her zaman yeniliği arayan Godfred’in aklından daha da fazla büyüme düşünceleri bir türlü çıkmıyor. Şehirdeki her şeyi modelleyip sergileyebileceği düşüncesi, 1968 yılında Billund’da ilk LEGOLAND Park’ının açılmasını sağlıyor. Ve LEGOLAND’in ilk yıl içerisindeki ziyaretçi sayısı 600 bin kişiyle Godtfred’in beklentisinin çok daha üstünde gerçekleşiyor.
LEGOLAND’in içerisinde hem çocukların hem büyüklerin bütün gün keyifle vakit geçirebileceği farklı temalar yer alıyor. Aynı zamanda parkın yakınında ailelerin rahatça konaklayabileceği, farklı konseptlerde oda seçenekleri olan bir otel de mevcut.
Günümüzde; Billund, California, Florida, Malaysia, Dubai, Windsor, Japonya ve Almanya olmak üzere sekiz farklı lokasyonda bulunan LEGOLAND Park’larının yıllık toplam ziyaretçi sayısı 15 milyonu geçiyor. Danimarka’daki kısa yaşamım süresince Billund’a gitme fırsatı bulamamıştım, ileride tekrar yolum düşerse o fırsatı kaçıracağımı sanmıyorum. 🙂
The LEGO Group
LEGO Grup, 1932 yılında Ole Kirk Kristiansen tarafından Danimarka’nın Billund şehrinde kurulan, yıllardır yönetimin babadan oğula geçtiği özel bir şirket. Günümüzde, Thomas Kirk Kristiansen ailenin dördüncü jenerasyonunu temsilen yönetim kurulunda yer alıyor. Şirketin marka değeri ve kârlılığı, geçirdikleri zor dönemler ve krizler sonrasında, 2015 yılından itibaren gözle görülür bir şekilde artış gösteriyor. 2018’den beri sürdürülebilir parçalar kullanan LEGO Grup, 2030 yılından itibaren ise üretimi tamamen sürdürülebilir parçalardan oluşturmayı planlıyor. Üretim fabrikaları günümüzde başta Danimarka olmak üzere Macaristan, Meksika, Çin ve Çekya’da bulunuyor. LEGO’nun marka değerini ise; temelde “hayal gücü, yaratıcılık, kalite, öğrenme, değer verme ve eğlence” olarak altı olgu oluşturuyor.
Şirket, ilk etapta Ole’nin kalite algısı ve cesaretiyle bugünlere kadar gelmeyi başarıyor. Yıllardır çocuklar için hayal güçlerini daha da ileriye taşıyan, yeni tecrübeler kazanmalarını sağlayan, sonsuz ihtimalin olduğu alabildiğine geniş bir dünya yaratıyor. Şirket 2012’de LEGO’nun 80. yılına özel, geçmişten günümüze yolculuğunu anlatan izlemesi oldukça keyifli kısa bir animasyon filmi çıkarıyor. LEGO’nun bu değişime ve gelişime açık algısıyla; hayatlarımızda hep var olması ve hayatlarımızı renklendirmesi dileğiyle diyor; geçmişten günümüze kadar ulaşan sloganıyla yazıma son veriyorum.
“Only the best is good enough”
The LEGO Group
Kapak Fotoğrafı: LEGO
İlginizi çekebilir: Özge Hocalar’dan Kutu Oyunları
İlk yorumu siz yazın!