İçinden 'Ev' Geçen Oyunlar: Leyla'nın Evi ve Müziksiz Evin Konukları
Bir tiyatro sezonunun daha sonuna gelmek üzereyiz. Bu süre içinde birbirinden başarılı oyunlar seyrettik, oyuncularına hayran olduk ve emeği geçen herkesi ayakta alkışladık. Yeni oyunlarda heyecanla yerimizi aldık ve beğendiklerimizi de tavsiye ettik. Şu anda ise biz tiyatro tutkunlarının oyun izleme telaşı daha da artmış durumda. Sezon finaline çeyrek kala, gidemediklerimizi görmek için gişelerde sıraya girdik ve listemizi bitirmeye çalışıyoruz. Eğer “Leylanın Evi”ni ve “Müziksiz Evin Konukları”nı henüz izlemediyseniz, telaşınız biraz daha artacağa benziyor. Zira bu oyunlar izlenmeden sezon finali yapılmamalı.
Leylanın Evi ve Müziksiz Evin Konukları, benim için bu sezonun en gidilesi oyunlarından. Adından da anlaşılacağı üzere bu iki oyunun içinden “ev” geçiyor ve her ikisi de evde geçiyor. Ev demek yuva demek, aile demek, sevgi ve saygı demek, tüm güzel duyguların tek bir çatı altında toplanması demek. Her iki oyun verdiği mesajlarla, oyuncularla ve sonuyla içimizi ısıtıyor. İyilerin daima kazandığına ve sevginin tüm kapıları açtığına her ikisinde de bizzat şahitlik ediyorsunuz. Nedim Saban’ın yönetmenlik koltuğunda imzasını ustaca attığı bu iki oyunun sonunda da ailelerin mutluluklarına ortak olup yüzünüzde hafif bir tebessümle salondan ayrılıyorsunuz.
Leyla’nın Evi
Bir hikayeyi veya romanı oyunlaştırmak zordur ve risklidir. Aynı tadı vermeyebilir, okuru bir izleyici olarak hayal kırıklığına uğratabilir. Zülfü Livaneli’nin çok sevdiğim bu romanını bir solukta okumuş biri olarak oyuna gitmeden önce de benzer tedirginlikleri yaşıyordum. Fakat kitabı okurken ve bitirdiğimde ne hissettiysem oyunu izlerken de aynısını hissettim. Hikayeyi oluşturan ana bölümler tek tek işlenmiş ve dengeli bir biçimde verilmiş, ne bir eksik ne bir fazla. Bu dengeyi oluştururken de terazinin bir kefesine oyuncular diğer kefesine de oyunculuk yerleştirilmiş. İzleyiciler olarak Leyla rolündeki Celile Toyon’un önünde saygıyla eğildik. Ayça Varlıer’e de bir kez daha hayran olduk. Bizi ters köşeye yatırmış bir şekilde sadece oyunculuğunu değil sesini ve müzik performansını da konuşturuyordu. Vasfi Rıza Zobu Ödülü, 2011 Afife Jale Ödülleri (müzikal dalında) ve Sadri Alışık Ödüllerinde Yılın En Başarılı Kadın Oyuncusu olarak seçilmesi de rolünü hakkını vererek oynadığını bir kez daha kanıtlıyor. Bu yıl, 4. sezon ve 500. oyunlarını oynayarak bir rekora koşuyorlar. Umarım daha nice sezon, oyunlarını aynı heyecanla sergilerler.
Müziksiz Evin Konukları:
Bu sezonun en yeni, en merakla beklediğim ve bilet bulması da en zor oyunlarından biriydi. Oyuna yer bulma konusunda köşe kapmaca oynadım ama izledikten sonra bu çabamın sonuna kadar değdiğini gördüm. İlk gösterildiği 1992’den yılından sonra Macide Tanır’ın anısına bu sezon yeniden sahnelenen bu oyun, Tiyatro Kare’nin tekrar alametifarikası olmuş. Oldukça keyifli ve tam bir aile oyunu. Bir aileyi anlatıyor, her yaştan izleyiciye hitap ediyor ve haliyle herkes kendinden bir şeyler buluyor. Ailenin en küçük ferdinden en büyüğüne kadar herkesin yaşadıkları, kayıplar, hastalıklar, kuşak çatışmaları, sorunlar ve mücadeleler ayrı ayrı işlenirken sonunda hepsi bir sevgi yumağında birleşiyor. Tüm mesajlar oyunun içine istikrarlı bir şekilde yerleştirilirken oyunculuk da bir adım öne çıkıyor. Başta büyükanne Serpil Tamur olmak üzere herkes çok başarılıydı. Özge Özder’in performansı da tek kelimeyle müthişti. Oyuna gitmeden önce okuduğum yorumlarda başarısının altı çiziliyordu. Oyunu izledikten sonra “az bile söylemişler” dedim. İnandırıcı, etkileyiciydi ve canlandırdığı karakterle ezber bozdurdu. Dekorundan kurgusuna, kostümlerden diyalogların yalınlığına kadar oyundaki her unsurun üzerinde titizlikle çalışıldığı belliydi. Dolayısıyla bize de tüm bu unsurlarla birlikte oyunun sonundaki bu mutlu tabloyu alkışlamak düştü.
Kısacası, arkanıza yaslanıp her yönden dört dörtlük oyunlar izlemek isterseniz, “Leylanın Evi”ni ve “Müziksiz Evin Konukları”na öncelik verin. Her iki oyun da birçok açıdan görülmeye ve başta Nedim Saban olmak üzere emeği geçen herkesi ayakta alkışlamaya değer. Sezon bitmeden seyirci koltuğunda yerinizi almanız için acele etmek gerek yoksa bir sonraki sezonu beklemek zorunda kalırsınız ve bu keyfi yaşamak için geç olabilir.
İlk yorumu siz yazın!