Lido: İstanbul ve Avrupa’daki İzleriyle Kumsal Konsepti
Zaman geçtikçe unutulan, yerlerine başka şeylerin açıldığı mekanlar İstanbul için yeni bir durum değil. Bugün ise pandemi sebebiyle evlerde kalma hali ve sosyal yaşamın kısıtlanmasıyla birlikte İstanbul’un geçmişinde kalan modern sosyal mekanların hikâyelerini anlatmak bence önemli. Böylece İstanbul’un sosyal tarihini de hep beraber öğrenmiş oluyoruz. Bu yazıda bahsi geçen Kuruçeşme ile Ortaköy arasındaki Türkiye’nin ilk havuzu Lido’yu ben de bugüne kadar duymamıştım. Eski İstanbulluların anılarında kalan bu mekanı bir akrabamın hatırlatmasıyla öğrendim ve yazmak istedim.
Öncelikle Lido kelimesinin İtalyanca ‘kumsal’ anlamına geldiğini ve Lido konseptinin Venedik’teki 19. yüzyıl sonlarında, tarım yapılan bir arazinin girişimcilerce turistik bir resort olarak geliştirilmesiyle doğduğunu söyleyelim. Doğusunda Venedik lagünü bulunan bu uzun kıyı şeridi Byron, George Sand, Goethe, De Musset gibi şair ve yazarlara ilham vermiş. 1881’de bir tramvay hattı inşa edilerek Gran Viale’den bu yeni resort’a ulaşım imkanı sağlanmış.
Bugün dünyanın en eski film festivali olan Venedik Film Festivali (1932’de başlamıştı) burada yapılıyor. Lido di Venezia’da çekilen filmler de var; en bilineni sanırım 1971 tarihli Morte a Venezia (Venedik’te Ölüm). Visconti’nin bu filmi Alman yazar Thomas Mann’ın aynı adlı romanından uyarlanmıştı. 1911’de Mann’ın Lido’daki Hotel des Bains‘de kalırken yazdığı roman, insan doğası, kaderi ve bilincin çelişkileri konularından bahseden, Nietzsche ve Schopenhauer etkilerinin hissedildiği bir eser.
1900’de Liberty (İtalyan Art Nouveau) stilinde inşa edilen Hotel des Bains ise Raffaello kardeşler ve Francesco Marsich imzasını taşıyor. Otelin daha önce orman olan bir parkı ve o dönemde bir ilk olan özel plajı bulunuyordu. Bugün bir emlak fonunun sahip olduğu otelin daireler, villalar ve bir butik otelden oluşan bir kompleks olacağı düşünülüyordu, ancak bu halen gerçekleşmiş değil ve otel kapalı olarak duruyor. Venedik’te azalan nüfus ve vergi gelirleri nedeniyle kamusal binaların korunmasında zorlanıldığı ve Hotel des Bains gibi özel işletmelerin ise belediye tarafından kaderine terk edildiği de söylenenler arasında…
Lido aynı zamanda İngiltere’de kamuya açık yüzme havuzlarının adı. Konseptin İngilizce’ye geçişinin Lido di Venezia’dan dönen İngiliz turistlerce gerçekleştirildiği sanılıyor. Cruise ve Transatlantik gemilerinde de Lido’lar bulunuyor. Londra’da bugüne kadar gelmiş olan Lido’lardan bazıları Parliament Hill Lido (Gospel Oak tren istasyonu yanında, 1938), Tooting Bec Lido, Güney Londra, 1906) ve 1937’de açılan, Lambeth’deki Brockwell Parkı içinde yer alan Brockwell Lido.
İstanbul’un ilk deniz kulübü olan Lido ise olimpik modern havuzuyla 1942’de açılıyor. Bu komplekste ayrıca restoran, otel ve gazino gibi yerler de bulunuyor. 1943’te Bedri Rahmi Eyüboğlu ilk duvar resimlerini burada yapıyor. Lido’nun mimarı Halit Femir’in modern mimarinin en bilinen isimlerinden; Le Corbusier’nin ofisinde staj yaptığını da ekleyelim. Yüzme yarışları da yapılan Lido’nun kaderi ise 1968’de kulübün sahibi Emin Vafi’nin ölümü sonrasında değişiyor, bu mekan varislerinin araziyi elden çıkarmalarıyla kapanıyor. Lido’nun bulunduğu alan, 1990’larda yeni bir eğlence anlayışıyla Pasha ve başka isimlerle de işletildi, hatta en son bu alanda Reina adlı gece kulübü yer alıyordu.
Kapak Fotoğrafı: Instagram @harikaahmet
İlginizi çekebilir: Umut Hanioğlu’ndan Mavi Yolculuk
İlk yorumu siz yazın!