Benim için Portekiz seyahati planlamak; Avrupa seyahatlerine bambaşka bir tat eklemek, alışılmışın dışına çıkıp farklı bir kültürün gözlemcisi olmak ve olağanüstü doğal güzelliklerle bezenmiş cennet bir ülkede sessizliğin de bir özgürlük olduğunu fark etmekti. Portekiz’in İspanya ile komşu olması ülkeyi zihninizde tanımlıyor ve canlandırıyor olabilir ancak inanın birbirlerine coğrafi olarak yakın olmalarının dışında herhangi bir yakınlıktan bahsetmek zor… Mutlu ve güleç yüzlü Portekiz halkı, İspanyolların heyecanının ve yüksek sesinin aksine alabildiğine sessizler. Avrupa anakarasının en batı ucunda kalmış ve kendi öz benliklerini oldukça iyi muhafaza etmiş olmaları beni neredeyse şaşırtıyor. Sonra düşünüyorum; bu belki de geleneksel müzikleri fado’nun yaşam anlayışlarına değerli bir yansımasıdır.

Konum

port10
Lizbon: Avrupa’da Bir Yabancı

Lizbon, Portekiz dedince akla gelen ilk şehirdir o nedenle bu güzel ülkede ilk önce Lizbon şehrini turlayalım istiyorum! Hadi gelin şehri genel hatları ile tanıyıp, ziyaret edenlerin anılarını canlandırıp, etmeyi planlayanları da bir parça daha heyecanlandıralım.

Atlantik okyanusunun kıyısına konumlanmış Lizbon, bir taraftan okyanus, diğer taraftan da Tejo nehrinin sağladığı doğal güzelliğini, tarihinin görselliği ile öyle güzel birleştirmiş ki sizi büyülemeye uçağınız alçaldığı anda başlıyor. Şehrin yedi tepesinin İstanbul’u anımsattığını ve yaşamlarının çokça benzerlikler gösterdiğini duymuş olmalısınız. Gerçekten de öyle!

Alfama, Lizbon’un meşhur yokuşlarında kurulmuş en eski mahallesi. Bölgenin en güzel yanı ise benim gibi katedral gezmeyi seviyorsanız Lizbon katedraline ev sahipliği yapıyor oluşu. Katedral o kadar görkemli ki 1755 yılındaki büyük depremden etkilenmemiş olmasına insan çok seviniyor. Bölge, katedral dışında bir çok tarihi bina ve bolca fado bar ve restoranı barındırıyor. Sao Jorge Kalesi çevresinde kurulmuş eski Arap mahallesi, dar sokakları, renkli binaları, futbol oynayan ufaklıkları ve küçücük sevimli kokteyl dükkanlarıyla kesinlikle görülmeye değer! (Not: Alfama bölgesinde Salı ve Cumartesi günleri “Feira da ladra” adında kaçırılmaması gereken bir ikinci el pazarı bulunuyor.)

Baixa ve Avenida bölgelerini Lizbon’un meşhur sarı tramvayı ile gezmenizi öneririm. Tramvay No:28 ile Baixa, Bairro Alto ve Alfama bölgelerini dolaşmanız mümkün ama ünlü Praca dos Restouraodores caddesinde mutlaka ve mutlaka yürümelisiniz. Bölgede yapılması gereken en önemli hareket ise çelikten yapılmış “Elevador de Sana Justa” asansörü ile şehre tepeden bir bakış atmak!

lisbon1
Lizbon: Avrupa’da Bir Yabancı

Praca do Comercio yani ticaret meydanı şehrin en ferah, en geniş meydanı. Kral I. Jose heykeli, ben fazlaca minimalist olsam da, görkemi ile insanı kesinlikle etkiliyor. Rua Augusta’ya açılan “Arco da Rua Augusta”da yine meydanın bir diğer etkileyici eseri.

port7
Lizbon: Avrupa’da Bir Yabancı

Bairro Alto benim için şehrin en sevilesi bölgesi. Buram buram fado kokan, bohem ve entelektüel bir çevrenin müdavimi olduğu ama oldukça turistik olması sebebiyle de ziyaretçilerinin çeşitlilik gösterdiği bu bölge için gününüzün yarısını, akşam yemeğinizi ve hatta yemek sonrası yapmayı planladığınız birkaç kadehlik keyfinizi de ayırmanızı tavsiye ediyorum. Burası kesinlikle Lizbon gece hayatının merkezi!

port9
Lizbon: Avrupa’da Bir Yabancı

Tavsiye isteyenler için; 80 çeşit tapas menülü “Meson el Gordo” ve “Casa de Fados”u önerebilirim. Ayrıca Bairro Alto’da “Tasco do Chico” adında minik ama çok ünlü bir tapas barı daha bulunuyor ve mekanda muhteşem bir street fado dinleme şansınız var. Bu deneyimi sakın kaçırmayın! Cafe “Brasileira” ise bölgenin hatta şehrin en eski ve en ünlü cafelerinden biri ve bahçesine oturup şehrin ahenkle akan yaşamını gözlemlemek için paha biçilmez.

Belem, Lizbon’un en önemli bölgelerinden biri. Özellikle sahil kısmı hafta sonları için Lizbon’luların vazgeçilmezi. Jeronimos Manastırı ve Belem kalesi ise mutlaka görülesi güzellikler. Lezzet düşkünleri için Belem dendiğinde ilk akla gelen lokal lezzet mekanı “Pasteis de Belem”. Dünya meşhuru, içi krema kaplı milfoy tatlıları “Pasteis de Nata” yı kesinlikle Pasteis de Belem de denemelisiniz.

İlginizi çekebilir: Ceren Erdoğan’dan Pasteis de Nata

port2
Lizbon: Avrupa’da Bir Yabancı

Belem size hem Tejo nehri kıyısında (ki kendisi İber yarımadasının Atlas Okyanusu’na dökülen en uzun nehridir) hem de sahiline inip denizin karşısında keyif yapmanız, dinlenmeniz için harika iki seçenek sunar. Belem’e kadar gelmişken, denizlerin keşif babası Vasco Do Gama’nın anıt mezarını da mutlaka ziyaret etmelisiniz.

port3
Lizbon: Avrupa’da Bir Yabancı

Şehri ortadan ikiye bölen, yine dünyaca ünlü 25 Nisan yani “25 de Abril” köprüsü şehrin görülmesi gereken bir diğer güzelliği. “Nao Bei” Cafe’de oturup 17,2 km ile Avrupa’nın en uzun asma köprüsü olan 25 de Abril’ı seyre dalmak gerçekten keyifli.

İşte bu, en kısa hali ile benim Lizbon’um! Tüm dünyada bir simge haline gelmiş sarı tramvayı ile şirinlikten aklınızı başınızdan alan, gerçek anlamda kendi halinde, telaşsız ve kesinlikle mutlu insanların yaşadığı bu yedi tepeli, özgür ruhlu şehri görmek size de iyi gelecek.

Lizbon’da Ne Yenir?

port1
Lizbon’da Ne Yenir?

_Vişne likörleri Ginjinha
_Yeşil şarapları Vinho Verde
_”Monte Velho Alentajeno” şarabı (Ülkenin en iyilerinden biri. Fiyatı da gayet makul)
_Patatas Bravas (Patates severler için efsane bir tadım olacak)
_Mümkünse Belem Pastanesi’nde”Pasteis de Nata” (Kkremalı milfoy tatlıları)

Lizbon’un Romantik Restoranları: Lizbon’da Nerede Yenir

port4
Lizbon’da Ne Yenir?

_Eleven, şehrin Michelin yıldızlı restoranı | Adres: Av.Infante D.Henrique Armazem A Cais da Pedra a Sta. Apolonia 1950-376
_A Merendeira, şehrin yine tavsiye edilesi restoranlarından biri. Yeşil çorbaları “caldo verde” yi denemek için doğru adres burası. Ayrıca içi doldurulmuş ve kızartılmış balik topları da dillere destan. | Adres: Avenida 24 de Julho 54G 1200 – 868
_Olivier hem şık hem de lezzetli bir mutfağa sahip. Gayet sevilesi! | Adres : Rua do Alecrim mo:23 1200 – 014