Film ve kültür alanında pazarlama, sürekli olarak değişen ve yeni medyumlar sunan bir disiplin. Bunun en önemli sebebi çoğu zaman, gelişen teknoloji ve insanların kültür ürünlerini tüketim biçimindeki değişim olarak gösteriliyor. Bu önerme son derece doğru olmakla beraber kanaatimce bu gelişimdeki tek sebep değil. Çünkü insanlar, bilhassa gençler, artık geleneksel reklam ve pazarlama tekniklerinden etkilenmiyor. Ürünün direkt olarak kendilerine verilmesinden ziyade ürün ile içli dışlı olmayı tercih ediyorlar. Artık kültür üretimi ve tüketiminde bile salt olarak oturup izlenecek veya okunacak değil, etkileşimsel  tecrübeler vaat eden projeler yüksek başarılar yakalıyor. İnsanların bu gibi değişen tüketim örüntülerini fark edip buna paralel olarak geliştirilen pazarlama stratejileri de bu sayede ön plana çıkıyor. 2024 senesinde de bunun en önemli ve ilginç örneklerinden biri de bir korku-polisiye filmi olan Longlegs oldu. Gelin beraber bu süreçten ve nasıl Longlegs’in bu sene içerisinde adından en çok söz ettiren filmlerden biri olduğundan bahsedelim. 

Neredeyse hiçbir modern kültür-sanat projesi Longlegs’in pazarlama sürecinde yaratabildiği gizemli heyecanı yakalayamadı. Filmin yönetmeni Osgood Perkins (Pyscho filmindeki unutulmaz Norman Bates rolündeki Anthony Perkins’in oğlu), geçtiğimiz on senelik süreçte korku-gerilim sinemasında kendine bir auteur olarak yer edinmeye başlamış durumda. Bu dönemde yönettiği filmler türün sevenleri arasında ilgi görse de asla ana akım medyada kendilerine yer bulamadı. Fakat Longlegs, yönetmenin bu makus talihini yenmesini sağlayan proje oldu. Zira Longlegs bütün bu filmlerden tamamen farklı bir proje; Maika Monroe’nun Longlegs adıyla bilinen gizemli bir seri katilin peşinde koşan genç bir FBI ajanını canlandırdığı, gerçekten rahatsız edici ve tüyler ürpertici bir korku-gizem filmi. Her ne kadar filmin yarattığı beklentileri karşılama yetisi bir tartışma konusu olsa da, şüphesiz ki uzun zamandır gördüğüm en iyi pazarlama kampanyalarından biri.

Bu yazıda filmin içeriğinden, konusundan veya film hakkında yorumlarımdan bahsetmeyeceğim. Eğer ki bu noktalar hakkındaki fikirlerimi öğrenmek istiyorsanız hazırlayıp sunduğum “Öcü Radyo” podcastinin Longlegs hakkındaki bölümüne Youtube ve Spotify üzerinden ulaşabilir projenin yeni bölümlerinden haberdar olmak için Instagram hesabını takip edebilirsiniz. 

İlk olarak değinmek istediğim pazarlama öğesi, filmin fragmanları. Fragmanlardaki filme dair verilen bilginin oldukça sınırlı olması, pazarlama stratejisinin en ilginç yanlarından biri. Filmi izleyip sonrasında bu fragmanlara geri döndüğümde  potansiyel olarak spoiler olarak kabul edilebilecek belirli görüntüleri fark edebiliyorum; ama bu görüntüler ya çok hızlı kesilmiş ya da hikayenin yüzeyinin altında neler olduğu izleyici tarafından bilinmediği için açıklanamaz hale gelecek kadar bağlamdan yoksun. Filmin vizyona girmesine kadar en çok konuşulan konulardan biri, Nicolas Cage’in başroldeki Longlegs karakterinin, sesinin kısa kesitleri ve anlık görüntüleri dışında tanıtımlarda belirgin bir şekilde yer almaması. Bu bağlamda film, ana satış noktasını potansiyel seyirciye hemen vermeden seyirciyi daha da merakta bırakma konusunda epey başarılı bir iş çıkarıyor. Bu da özellikle son yıllarda fragman-film arasındaki ilişkinin iyice erozyona uğramasından kaynaklı hasret kaldığımız bir durum. Zira bu fragmanlarda Cage’in canlandırdığı Longlegs karakterinin sesi burada kullanılan müziklere dahil edilmiş. Bu, tanıtımı ilk kez izleyenler için gizemli ve rahatsız edici bir atmosfer yaratmanın yanı sıra, tanıtıma tekrar bakan (ben de dahil) herkesi, filmi tekrar izleyip anlatı boyunca incelikle işlenen bazı katmanları daha derinlemesine incelemek için hemen sinemaya gitme arzusuna yol açıyor.

Korkutucu ve muğlak anlatılara sahip fragmanlara ek olarak, filmin dağıtıcı şirketi olan Neon, gerçekten harika bir pazarlama stratejisi geliştirdi; bunlar arasında oldukça etkileyici afişler ve reklam panoları da var. Çoğu, filmin belirli bir bağlamdan tamamen kopuk görüntülerini gösteren, yalnızca filmden alınmış sahneler ve kırmızı metinle film başlığı ile Monroe ve Cage’in isimlerini içeriyor. Ancak belki de en etkileyici olanı, bu paragrafın altında görseli bulunan Los Angeles’taki reklam panosu. Burada Cage’in makyajlı halinin küçük bir görüntüsü yer alıyor ve arayabileceğiniz bir telefon numarası (şeytanın numarası olarak kabul edilen 666’yı da içinde mevcut) bulunuyor. Başka hiçbir bilgi yok, ne stüdyonun adı ne de film başlığı. Numara arandığında, Longlegs’in doğum günü şarkısını söylediği bir ses kaydı çalıyor. Bu, anlatının bağlamında büyük bir öneme sahip, ancak burada spoiler vermek istemiyorum. Birçok kişi, bu panonun bu özel film için olduğunu ancak resmi Instagram sayfasında paylaşıldığında fark ettiğini belirtiyor.

Filmin pazarlama sürecinde kullanılan bir diğer ilginç strateji ise film için yaratılmış olan web site. The Seattle Times’da yer alan bir kriptik reklam ile fark edilen site filmde işlenen cinayetlere atıfta bulunarak thebirthdaymurders.net ismini taşıyor. İçinde prodüksiyon da olsa kan ve vahşet görüntülerinin olduğunu söylemiş olalım. Evren içindeki bu web sitesi, Longlegs’in kurbanları hakkında ayrıntılı bilgi veriyor. Kendisi burada “Şeytan’a tapan bir psikopat” olarak tanımlanıyor. Web sitesinde şu ifadeler yer alıyor: “Oregon eyaletinde kanlı bir suç mahali, bu eşsiz seri katilin sapkın vahşetini kanıtlıyor. Şu ana kadar bildiğimiz üç düzine kurbanla, LONGLEGS, bu bölgedeki en üretken seri katillerden biri ve onun korkunç eylemleri kabusların malzemesi. İlk başta, tüm cinayetler sıradan cinayet-intiharları gibi görünüyordu: aniden patlayan ve eşlerini ve çocuklarını öldüren ortalama erkeklerin eseri. Ancak cinayet mahallerinde bırakılan bir dizi ürkütücü şifreli mesaj, korkunç suçları etkileyen birinin – ya da bir şeyin – olduğunu gösteriyor. Kriptik mektuplar, kendisine LONGLEGS diyen biri tarafından imzalanıyor.”

Özetlemek gerekirse, Neon dağıtım stüdyosu Longlegs’in pazarlama sürecinde adeta bir ustalık eseri ortaya çıkarıyor. Fragmanlar gibi geleneksel reklam medyumlarını da yenilikçi ve tabiri caizse akıllı bir şekilde kullanan stüdyo, bahsi geçen telefon numarası ve web sitesi ile de şahsına münhasır yöntemleri de bu sürecin önemli bir parçası hâline getirmiş durumda. Filmin ülkemizde 6 Eylül’de vizyona girdiğini, hâlen vizyonda olduğunu ve film hakkındaki yorumlarıma yazının başında bıraktığım linklerden ulaşabileceğinizi hatırlatır iyi seyirler dilerim!

Kapak Fotoğrafı: Longlegs

İlginizi çekebilir: Ali Berk Perçiner’den Gümüş Ekrandaki Kabus