Los Angeles’ın Santa Monica Place denilen bölgesi, aslında 55.000 metrekareye yayılan ve Frank Gehry tarafından tasarlanan büyük bir açık hava alış veriş merkezi. Birçok mağaza, iş yeri ve kafenin bulunduğu bu alan aynı zamanda sahili, eğlenceleri ve sokak gösterileri ile meşhur. Bugün çok fazla titrediğini gözlemlediğim, evsiz gibi görünen bir kadının, sokak şarkıcısı karşısında mutlu mutlu dans edip her seferinde ona 1 dolar bırakarak geri yerine oturmasını izlerken kim bilir bir zamanlar kimin prenses kızıydı diye iç geçirdim ve steril, düzenli mimarinin içerisinde onca düzene rağmen çok fazla evsizi barındıran Los Angeles’ın farklı yüzünü burada da gördüm.

Zamanında Frank Gehry’nin tasarladığı bu alanları Brooks+Scarpa isimli mimarlık şirketi yeniden elden geçiriyor ve şehri zenginleştiren oldukça görsel tasarımlar ortaya çıkarıyorlar. Otoparklara birer yapı olarak yaklaşarak maksimum verim ile yeşil enerjili alanlar oluşturuyorlar. Ball Nouges tarafından tasarlanan görsel yerleştirmeler kesinlikle görülmeye değer.

Santa Monica’da alışverişe doyup sahile inerek canlı sokak müziğinin tadını Pasifik Okyanusuna bakarak çıkarabilirsiniz. Bisiklet kiralayarak Venice bölgesine 15 dakika uzaklıkta olan bu bölge Malibu ile komşu olduğu için yine 10 dakika uzaklıkta olan The Getty Villa’yı görmenizi tavsiye ederim.

J.Paul Getty çok büyük bir koleksiyoner, The Getty Center’da yer almayan antik koleksiyonunu ve Herculaneum’da küller altında kalan Villa dei Papiri’den esinlenerek yeniden yapılan bu binada gezmek ücretsiz sadece gitmeden online biletinizi almanız gerekiyor. Harika bir bahçesi ve Antik Roma, Yunan eserlerinin sergilendiği galerileri mevcut.

Malibu’ya gitmişken eğer aracınız varsa biraz daha dağ kısımlarına ilerleyerek 1927 yılında kurulmuş ilk Western filmlerinin çekildiği Paramount Ranch stüdyolarını gezebilirsiniz. Ben karşılaşmadım ama insanlar şu an oraya en çok yürüyüş yaparken Çıngıraklı Yılan görmeye gidiyor 🙂

Venice tarafına doğru gittiğinizde ise gezmeniz gereken en ilginç caddelerden birisi Abbot Kinney. Harika kafeleri, tasarım mağazaları ve sokak sanatı ile oldukça popüler bir cadde.

Ahmet Rüstem Ekici’nin Venice’te Sokak Sanatı başlıklı yazısını buradan okuyabilirsiniz.

Abbot Kinney’den Venice kısmına indiğinizde kanallarda yürüyerek çok ilginç kuşlar ve mimari yapılar görebilirsiniz.

Santa Monica’da sanat adına en önemli mekanlardan biri Bergamot Station. 40’tan fazla galeri, cafe ve tasarım stüdyolarından oluşan bu alan eski tren istasyonunun ve depolarının sanat merkezine dönüşmesi ile oluşmuş. Galerilerin çoğu oldukça dekoratif sanat çalışmaları satıyor ancak yine de Amerikan sanatı hakkında oldukça faydalı işler göreceğiniz ve tüm galerilerin tek çatı altında olduğu büyük bir yer.

Sokak sanatı ve tasarım merkezleri yazımın bir sonraki durağı Downtown LA bölgesi, yani şehir merkezi olacak. Kilometrelerce yürüyüp fotoğraf çektiğim gezimin yazılarına devam edeceğim.