1989 Diyarbakır doğumlu Mahmut Aydın, işlerinde insanların çevrelerinde olup bitenlerle etkileşim içinde olan sosyo-kültürel varlıklar olmalarını değerlendiriyor. Dolayısıyla heykellerinde, etraflarında gelişen hem doğal hem de yapay olaylara bağlı olarak insanların zaman içindeki değişimini göstermeyi amaçlıyor. Onunla, sanata olan bakış açısı, pandemi döneminde sanatın ne şekilde değiştiği ve bunun kendi işleri üzerinde ne gibi etkileri olduğu üzerine sohbet ettik. 

Mahmut Aydın
Mahmut Aydın | Fotoğraf: Mahmut Aydın

Heykeller üzerinden insanların değişimini nasıl anlatabiliyorsun? Yani izleyicilere o duygunun geçmesini nasıl sağlıyorsun?

Söylenmek istenen şey ile ifade aracı olarak seçilmiş malzemenin sanatçı için oldukça önem arz ettiğini düşünüyorum. Bu bağlamda, yaptığım heykellerde insana dair konuları en yalın hali ile ele alarak, bendeki karşılığını, daha doğrusu o duyguyu yaşıyorcasına forma aktarıp, izleyici ile olan diyaloğu artırmayı hedefliyorum.

Heykellerinde hangi malzemeleri kullanıyorsun?

Malzeme açısında oldukça zengin bir çağ yaşıyoruz. Dolayısıyla fikrimi ve aktarmak istediğim duyguyu en iyi yansıtabileceğini düşündüğüm tüm materyalleri kullanmak isterim. Son zamanlarda sıklıkla kullandığım malzemeler genellikle metal ve kompozit türevleri oldu. Fakat taştan heykel yapmanın benim için oldukça zevkli olduğunu da söylemeliyim.

İşlerinde hangi duygu üzerine yoğunlaşacağına nasıl karar veriyorsun? Yaratma süreci nasıl başlıyor?

Heykel yapmaya hangi duygu ile başladığımı kestirmek oldukça güç fakat, belli bir düşünce ve disiplinle ilerlediğimi söyleyebilirim. Genellikle önceden çizip karaladığım bir fikir oluyor. Daha sonra heykeli o düşünce etrafında şekillendiriyorum. Bu süreçte de yapımı oldukça farklı ruh hallerinde sürüyor diyebilirim.

Sanat dünyasının pandemiden nasıl etkilendiğini düşünüyorsun?

Elbette tüm insanlık kötü etkilendi. Tüm dünyayı etkisi altına alan böyle bir küresel salgın karşısında kuşkusuz sanat camiasının da oldukça büyük bedeller ödediğini, maddi ve/veya manevi çöküşler yaşadığını düşünmemek elde değil.

Öte yandan, biraz da olsa sanatçıların bir kısmının, hele ki bağımsız atölyelerinde çalışanların, daha şanslı olduğu kanaatindeyim. Bu sanatçıların pandemi öncesinde de zamanının çoğunu atölyelerinde sanatlarıyla meşgul bir şekilde geçirdiklerini düşünüyorum, bu süreçte de benzer vakit geçirmeleri az da olsa pozitif bir durum bence.

Genellikle heykellerinde insanların dış etkenlerden etkilenerek değişmesi konusunu işliyorsun. Sen pandemiden nasıl etkilendin?

Bu dönem herkes gibi beni de olumsuz etkiledi. İnsana dair olumlu veya olumsuz ne varsa, duygularımızın üzerinde kalıcı etkileri olabiliyor çoğu zaman. Sanatçı olarak biraz şanslı olduğumuzu düşünüyorum. Ne de olsa, negatif durumların karşısında olsak dahi hayata sanatın tüm renkleri ile bakmaya çalışıyoruz.

Sanatçılar için bir daha eskisi gibi olmaz dediğin bir şey var mı? Sanat dünyası giderek dijitalleşmeye başladı, bu senin işlerini etkiliyor mu?

Sanat tarihinin her döneminde bir önceki dönem eskiyor. Yani, her zaman durmadan gelişen teknoloji, yanında değişimi getiriyor. Gelişen teknolojinin sanatı olumsuz etkileyeceğini asla düşünmüyorum, hatta yeni alanlar açarak heykel disiplinine farklı boyutlar kazandıracağı kanaatindeyim.

27 Aralık’a kadar Pg Art Gallery’de Sıfır Noktası adlı sergin var. Sergin hakkında biraz bilgi verebilir misin? Bu sergiyle izleyicilere ne anlatmayı hedefliyorsun?

27 Aralık tarihinde Pg Art Gallery’de ‘Sıfır Noktası adlı 3. kişisel sergimi tek bir eserle açtım, Sıfır Noktası adlı heykelim belli bir düzenle yerleştirilmiş sekiz metal şemsiyenin ortasına konumladığım yağmurluklu figür heykelimden oluşuyor. Bu heykelde sıradan günlük nesnelerden biri olan şemsiye, sanat nesnesine dönüşüp metaforlaşarak artık bambaşka bir boyutta yaşam buluyor.

Mahmut Aydın – Sıfır Noktası
Mahmut Aydın – Sıfır Noktası | Fotoğraf: Pg Art Gallery

Günümüz koşullarında yan yana dizilmiş, belli sayıda canlı/cansız şeyler, ister durağan ister hareketli olsun, daha ilk aşamada anlam bütünlüğünü sağlıyor. Burada kullanılan şemsiye için doğa ile insan arasında bir tür paravan, maske konumundadır diyebiliriz.

Sosyal statüler birçok gizem ve sırla birlik içindeyken, yerde belli bir düzenle yerleştirilmiş şemsiyeler, heykelin arınmış ruhunu, adeta hakikatle yüzleştiğini ve katarsisi* yaşadığını göstermektedir.

*Katharsis: Aristoteles’in Poetika’sında geçen katarsiz, tragedyanın uyandırdığı acıma, ızdırap, korku ve dehşet gibi duygular sonucu ortaya çıkan arınmadır.

İşlerini beğendiğin sanatçılar var mı?

Hem ustalardan hem de çağdaşlarımızdan sevdiğim sanatçılar var tabii. Ustalardan başlarsak; Rodin ve Giacometti’yi en başa koyabilirim. Alexander Calder’ı da çok severim. Çağdaşlarımızdan da birçok sanatçı var, örnek vermem gerekirse; Richard Serra, Antony Gormley ve Walid Siti diyebilirim.

Sonraki dönemler için ne gibi planların var?

Grup heykelleri yapmayı düşünüyorum. Bununla birlikte land-art ve yerleştirmeler gibi planlarım var.

Şu ana kadar ürettiğin işler arasından en sevdiğin hangisi ve neden?

Bence zor bir soru oldu bu, cevabını verirken zorlandığımı itiraf etmeliyim. Birinci sıraya beş-altı tane heykelim giriyor: Sıfır Noktası, Bellek, Üç Maymun, M.Z, Mağara Alegorisi, Siyah Beyazdı ve Kahrolası Libido Alemde.

photo-2020-12-13-13-14-11
Mahmut Aydın, Siyah Beyazdı | Fotoğraf: Mahmut Aydın

Özellikle Siyah Beyazdı adlı heykelimin huzur bulduğum hikayesinden bahsetmek istiyorum. Yıllar önce aile albümünü karıştırırken siyah-beyaz bir fotoğrafla karşılaştım. O fotoğrafta 4-5 kız çocuğu kapı eşiğinde kameraya poz vermişlerdi. Dikkatimi çeken şey kızların boyunlarında takı olarak, delikli taşlar, metaller ve çoğunlukla anahtar ekledikleri oldukça gösterişli kolyeleri vardı. Muhtemelen, mavi bir kapının eşiğinde, sanki geçmişin derinliklerinden günümüze, yani yaşadığımız ana yolculuk etmek istemişlerdi o çocuklar. Albüm kapağını kapattığımda, aklımda kalan tek imge anahtardı.

photo-2020-12-13-13-14-08
Mahmut Aydın, Siyah Beyazdı | Fotoğraf: Mahmut Aydın

Kapak Fotoğrafı: Mahmut Aydın

İlginizi çekebilir: Ece Yılmaz’dan Orkide Akkoç