“Malcolm & Marie”, bildiğiniz aşk hikayelerinden değil. Gerek yönetmenin tarzıyla, gerek cüretkar ve delici diyaloglarıyla kimilerinin beğenisini kazanırken, kimilerinin de tepkisini çekmiş bir film. 

Malcolm &Marie
Malcolm & Marie | Fotoğraf: The Hollywood Reporter

Bize aslında ilişkinin elli tonunu siyah-beyaz içerisinde sunan ‘Malcolm&Marie‘ filminin yazarı ve yönetmeni Sam Levinson. Kendisini HBO‘nun çok tutulan ‘Euphoria‘ dizisinden de tanıdığımız Levinson, bu filmde de ton ve ağırlık olarak bir kez daha tarzını gözler önüne seriyor. Filmin başrollerini Zendaya ve John David Washington paylaşıyor. İlginçtir ki sadece iki karakter kullanarak iki saat boyunca izleyiciyi de koltuğuna çivilemeyi başarıyor Levinson. Bunun üzerine epeyce bir yazılıp çizildi, bu yüzden sizi filmin teknik detaylarıyla çok sıkmadan çok konuşulmadığını düşündüğüm birkaç yanını eşelemeye davet ediyorum.. 

Kalıpların Dışında Bir İlişki 

Genellikle Hollywood’un bize dayattığı bir ilişki modeli olduğunu düşünüyorum. Bir tanesi hep lineer bir seyirde ilerleyen, önlerine bir zorluk çıkan ve filmin sonunda barışan ve bunu çok kolaymış gibi gösteren ilişki modeli. Bir diğeri sağlıksız, hatta toksik bir ilişkinin içinde olup yine de irrasyonel bir şekilde sevgilisine bağımlı olan, sevgilisinin ona verdiği zararı hiçe sayan ilişki modeli. Bunun sayısız örneği vardır ama genellikle bana şöyle gözüküyor:

1. Kötü bir ilişki ise bir tarafın öyle ya da böyle suistimal edilip bizim sevmemiz istenen biri olması ve diğerinin kötü olması.

2. İyi ilişkide ise her şey çok kolay elde ediliyor. 

Tabii, bunun dışında örnekler elbette ki vardır, özellikle de Hollywood dışı sinema dünyalarında… Ben en çok önümüze çıkan, mainstream dediğimiz filmlerden bahsediyorum. Bütün bunları düşündüğümüzde, Malcolm and Marie’de bence bu birazcık kırılmaya çalışılmış. Levinson, film ilerledikçe izleyicinin de bu iki insanla ilgili düşüncelerinin sıklıkla değişmesini istemiş, ve sadece bir tarafın zararlı olmadığını göstermeye çalıştığını hissettiriyor. 

emotional-quotes-malcolm-and-marie
Marie | Fotoğraf: Vulture

3 Bölümde İzleyici Algısıyla Oynama

Perde 1

Bunu nasıl yaptığına gelecek olursak, filmin açılışında çiftimiz, film galasından eve dönerler. Malcolm, belli ki filmin yazarı ve yönetmeni, böbürlene böbürlene hem kendi başarısını, hem de gece boyunca topladığı ilgiyi anlata anlata bitiremez. Marie belli ki bir şeye fazlaca bozulmuştur ama Malcolm’un gecesine gölge düşürmek istememektedir. İlk kısımda yazar, Marie’ye hak vermemizi ister. Güçten sarhoş olmuş, narsist kılıklı bir partner ve kendisini objeleştiren sektörel çevrenin getirdiği bir bunalma ile yalnız hissetmiş bir kadın ki ilerleyen sahnelerde Marie çıkarır ağzındaki baklayı. Malcolm’un teşekkür konuşmasında Marie’ye hiç yer vermemiş oluşu ve senaryosunun Marie’nin hayatından esinlenerek yazıldığını bize söylemiş olur. Bunun üzerine Malcolm ise bu gerçeği reddeder. Dikkat ederseniz şu ana kadar, Marie’nin çok bir ters hareketini görmedik. Sadece tartışmadan, iletişimden kaçarak işi yokuşa sürdüğünü görebiliyoruz.

Malcolm & Marie
Malcolm & Marie | Fotoğraf: Netflix

Perde 2

Biraz kavga ilerledikçe, Malcolm, Marie’yi sakinleştirecek şeyler söylemeye başlar. Bir nevi arabuluculuk yapmaya başlar da diyebiliriz. Yer yer birbirini fazlasıyla provoke eden çiftte bu sefer fark ederiz ki Marie, kavgayı uzatmak istemektedir. Hatta, Marie kavga etmek istemektedir. Sadece o gece olanlardan dolayı değil, bizim görmediğimiz, bu çifte dair bilmediğimiz diğer günlerin birikmişliğinden, kendi buhranlarından, kendi öz nefretinden belki de… Ve bu noktada, Malcolm belki de gözümüze o kadar sorunlu gelmemeye başlar.  

Perde 3

Son dönemece girdiğimizde artık öylesine kışkırtmış oluyor ki çiftimiz birbirlerini, Malcolm’un da iyice çirkinleştiğini görürüz. Marie’ye göre kağıt üzerinde daha temiz bir hayatı olmuşa benzeyen Malcolm, ilişkide aradığı egosal tatmini dışavurmaya başlar. Halbuki poster çocuğu olabilecek nitelikte davranışlar gösterirken, bir anda ilişkide ortaya çıkan bambaşka bir ihtiyacı gözler önüne seriliyor. Bu noktada Malcolm’un geçmişindeki tüm kadınların aslında hep muhtaç kişiler olduğunu ve Malcolm’un bu karaktere sahip insanların elinden tutma ihtiyacını fark ederiz. O kadar derin bir ihtiyaç ki bu, sanatsal kimliğini bile bunun üzerinden oluşturmaktadır. Marie’ninkisi uyuşturucu bağımlısı geçmişi. Tüm hayatı bağımlı ve muhtaç olma hissiyle boğuştuğu için, bu vesileyle Malcolm’un ihtiyacı olan bir kişi olabilmesi onu mutlu ediyor. Ama bir yandan da bu o kadar sağlıksızca köklenmiş bir his ki, bunu kendi muhtaçlığını bastırmak için yaptığını fark edemiyor. 

screen-shot-2021-02-12-at-1-28-38-pm
Malcolm & Marie | Fotoğraf: Netflix

Fonksiyon Gösteremeyen Bir İlişkinin Anatomisi

Kimisi bana katılmayacak bu konuda ve haklı olabilirsiniz katılmamakta. Filmin bize direkt olarak sunduğu çok şey yok aslında. Bir gecelik bir kavgayı izleyip, bir çift üzerine fikir edinmeye çalışıyoruz. Ve tahrip edici çift kavgalarında olduğu gibi, bu çiftin de söylediği şeylere pek de güvenemeyeceğimizi biliyoruz. Aslında içten söylüyorlar ama öfkeden de söylenen çok fazla şey var. Yani günün sonunda, bunu sürekli yaşıyorlar mı, yoksa ilk defa mı bu hakaretler sarf edildi, veya bütün bunların altında aslında bir sevgi var ve bu da onların bir şeyleri yürütme şekilleri, ve alternatif bir yol bilmemeleri mi gibi sorularla bizi başbaşa bırakan, en nihayetinde de çiftin psikolojisini bireysel olarak düşünmeye iten bir film.

Eğer izlediğiniz gibi çok etkilenip üzerine de pek düşünmek istemediyseniz, çok yorucu ve sonu bir yere bağlanmayan bir kavga filmi gibi gelebilir. Ancak benim gibi siz de bu iki karakterin nasıl travmalarını ilişkiye taşıdıklarını minik ekmek kırıntılarından çıkarma yoluna girerseniz, o zaman “toksik ve boğucu bir ilişki nasıl olur”un çok güzel bir özetini verdiğini fark edeceksiniz Levinson’un. Ve günün sonunda, Levinson’un yaptığı en sevdiğim tuşe,  filmin sonunu bir yere bağlamıyor. Yani çiftimiz bütün bu kavganın sonunda bir aydınlanma yaşamıyor. Sessizce yan yana durup, birbirlerinin yanında durdukları bir anda bitiveriyor.

Bunun da bana kalırsa verdiği mesaj, Dünya’da türlü türlü ilişkilerin olduğu, ve gündelik hayatımızda sıklıkla kullandığımız kalıp değer yargılarımızı bir kenara bırakabilirsek, bunların içerisinde de bir sevme yolu, sevgi ve ilişki yürütme tarzı olduğunu görebiliriz. 

Teknik Yönden Malcolm&Marie

Levinson’un kullandığı çekim planları ve Marie karakterini çekiş açıları, bana çok dönemine göre cesur filmler yapan yeni dalga Fransız sinemacıların tarzını anımsattı. Sahnelerde nostaljik bir hava vardı. Adeta Levinson bunu bir homage gibi yapmış. Elbette ki bu ikinci dalgacıların filmlerinin cesurluğuyla pek yarışamaz ama çiftin birbirine uyguladığı psikolojik şiddet ve seyirciyi içine çektiği merak ve bunalma hali, bu cesarete bir örnek teşkil edebilir belki. 

Filmin bir diğer unsuru da müzik. Levinson nerdeyse her sahneyi bir parça ile desteklemeyi tercih etmiş. Filmin büyük bir kısmında bu parçaların sözleri, çiftlerin o anki sarsıntılı ruh halini pekiştirilmek için kullanılmış. Öte yandan, filmin kalan kısmında Levinson caz ve blues ritimlerinde parçalar seçerek, çiftin diyaloglarına bir dans havası katmış. Konuşurlarken adeta müzikle hizada giden Malcolm ve Marie, sahnedeki akışı da arttıyordu. 

Her şeyi değerlendirdiğimizde, Malcolm & Marie uzun zamandır izlediğim en çarpıcı ilişki hikayesiydi ve bundan daha iyi, daha çarpıcı farklı filmlerin de çıkabileceğine işaret ediyor. İlerleyen zamanlarda gelecekleri merakla bekleyerek bu yazıyı da kapatalım madem. 

Kapak Fotoğrafı: The Hollywood Reporter

İlginizi çekebilir: Emre Eminoğlu’ndan Malcolm & Marie