Mamut Art Project: Bağımsız Yeteneklerin Buluşma Noktası
Yılın bu aylarında İstanbul yine birbirinden güzel etkinlik ve sergilere ev sahipliği yapıyor. Onlardan biri, İstanbul’un her sene olduğu gibi bu sene de benzersiz sanat etkinliklerinden biri olan Mamut Art Project. Yapı Kredi bomontiada ve çevrimiçi platformunda eş zamanlı olarak başlayan Mamut Art‘ta Türkiye’nin farklı yerlerinden katılan 49 sanatçının eserleri sergileniyor.
Geçtiğimiz 10 yılda Türkiye’de çağdaş sanat dünyasında birçok değişiklik ve yenilik gerçekleşti. Genç sanatçılar için bambaşka fırsatlar doğdu. Birçok değişikliğe rağmen Mamut Art Project, tam 10 yıldır kesintisiz olarak bağımsız yeteneklerin eserlerini sergileme ve kendilerini tanıtma fırsatı sunmaya devam ediyor. Mekânın üç farklı alanına yayılan sergiyi 30 Ekim’e kadar ziyaret edebilirsiniz.
Sergiyi anlatmadan önce Mamut Art Project’in bendeki yerinin apayrı olduğunu söyleyebilirim. Benim için Mamut; sanat dünyasında birçok bilinmeyen ismi görünür kılmasına, fazla kazanmayan insanların da sanat eserine sahip olmasına, birbirinden farklı eserlerin yeni koleksiyonlara dahil olup önünün açılıp ilerlemesi için fırsat verilmesi gibi birçok önceliği vurguluyor. Çünkü günümüzde sanatın geneline ulaşamadan, galeri ve büyük koleksiyonerlerin arasında kaldığını ve galeriler dışında görünürlük kazanamayan çok yetenekli sanatçıların olduğunu hepimiz tahmin edebiliyoruz. Yeteneklerini göstermek isteyen birçok sanatçı, yolun başında ilerlemekten vazgeçiyor. İzleyici tarafında ise; sanata ulaşabilirliğin sadece maddi önceliği olan kişiler tarafından sahip olunması gerektiği gibi gereksiz düşünceler var. Mamut işte tam 10 yıldır, bu anlamda pek çok açığı kapatma umuduyla hazırlanan bir etkinlik oldu. Gelelim sergiye. 10. yılını kutlayan Mamut Art, yine birbirinden yetenekli 46 sanatçının farklı işlerini bomontiada’nın üç farklı alanında izleyiciyle buluşturuyor.
Mamut Art Project açılış töreni ve basın toplantısı, günümüze kadar gelmeyi başarmış birçok etkinliğe ev sahipliği yapan bomontiada ‘da hoş bir karşılama ile başladı. Mamut Art Project Kurucu Direktörü Seren Kohen ve Ege Yapı Yönetim Kurulu Başkanı İnanç Kabadayı’nın katılımıyla gerçekleşen sergi de bu yıl fotoğraf, video, desen türünde işler ön planda. Geçtiğimiz yıllarda da birbirinden farklı işler ve yeteneklerden oluşan Mamut, labirent biçiminde kurgulanmış, izleyici deneyimini daha dinamik ve sürprizli hale getiren bir sergi mekânında eserlerini sergiliyor.
Giriş bölümünde mekanla oldukça bütünleşen işlerden biri, Fuat Değirmenci’nin ‘Monolith’i bize içinde neler olduğunu gösteren, hatta izlememizi talep eden transparan bir yapıdan oluşuyor. 6 metrelik bu mekân yerleştirmesi bir grup insan bedeninin birkaç ışık kaynağı ile birlikte devinimini sergiliyor. Sanatçı ‘Monolith’i bir sistem eleştirisi olarak tasarlamış. Bulundukları karanlıktan, sürekli yer değiştiren ışıklara ulaşmaya çalışırken birbirini öteleyen, ezen ve alt üst eden insan ırkını temsil eden bir gerçeği gün yüzüne çıkarıyor. Mamut‘ta rastladığım bir diğer özellik işlerini anlatan yetenekli sanatçılar. Sergiyi gezerken sanatçılar tarafından birçok eserin hikayelerini birebir onlardan dinlemek apayrı bir heyecan.
Devamında, Büşra Aydagün’ün geri dönüşüm kağıtlarından oluşan sıkıştırılmış cam içi plakaları ve renkli ağaç dallarına rastladım. Sanatçının yaşadığı Çanakkale Alçıtepe Köyü’nde özellikle ağaçlara odaklandığı sanatsal bir pratikle ilerlediği eserlerini üretirken tohum ve ağaç dallarını hem malzeme hem de imge olarak kullandığını eserlerinden görebiliyoruz. Aydagün, ayrıca desen, boya ve kolaj araştırmaları yaparken iklim krizine karşı bireysel başkaldırı niteliğinde işler üretiyor.
Sergide mekanla bütünlük sağlayan bir diğer iş Göknur Avcı’nın karga ve Mantis’i. Sanatçı günlük hayatta erişebildiği malzemeleri ve kendi bedenini kullanarak izleyiciyi adeta masalsı bir yolculuğa davet ediyor. Bir tür dolgu malzemesi olan kıtık ve keçe ile iğneleme yöntemini kullanarak doğada karşılaştığımız canlıları betimleyen masklar hatta mask formatının birkaç adım önüne geçen giyilebilir heykeller tasarlıyor.
Mamut Art Project’in bu yılki jürisinde, British Council Türkiye sanat direktörü Esra A. Aysun; iş insanı, hukukçu, koleksiyoner Mehmet Ali Bakanay; sanatçı Antonio Cosentino; sanat tarihçisi, küratör ve sanat eleştirmeni Nazlı Pektaş ve Zilberman Galeri’nin kurucusu ve koleksiyoner Moiz Zilberman yer aldı. Jüri üyelerinin belirlediği sergide yer alan seçkide; yalnızlık, aile ilişkileri, aidiyet, cinsel kimlik ve mekân algısı gibi farklı konulara odaklanan; animasyon, fotoğraf, VR, sokak sanatları, heykel, resim, enstalasyon ve video dahil olmak üzere farklı disiplin ve tekniklerle üretim yapan sanatçıların işlerine rastlayacaksınız.
Benim sevdiğim fotoğraf işlerinden birisi Aslı Çelikel’in ‘Pür’üydü. Görsel sanatçı ve yönetmen olan Aslı, sabah uyandığında görmeyi hayal ettiği dünyanın küçük parçalarını bir araya getirerek oluşturduğu bu seride, sade yavaş bir dünyanın özlemine vurgu yapıyor. İç ve dış mekanlarda çektiği bu karelerde sanatçı, yalnızlığa, yaralara, işaretlere, küçük sade mutluluk ve sessizliğe dair kısa öyküler anlatıyor.
4. kat’a çıktığımda Mine Anafarta’nın mektuplarında kayboldum diyebilirim. Sanatçı seçkisinde kullandığı kartpostalları ve kolajlardaki bazı fotoğrafları, İstanbul’da ikinci el pazarlarından ve sahaflardan toplayarak bir araya getirerek oluşturmuş. Sizde, kartpostallardaki metinler ve tamamı bilinemeyecek hikayeleriyle, kişisel dönüm noktalarına ve toplumsal birçok olayın izlerine doğru bir hikayeye yolculuğa çıkacaksınız.
Mamut Art’ın bu yıl en büyük yeniliği ise geçen yıl duyurusunu yaptıkları Mamut Limited (Artist Editions) isimli projeyi hayata geçirmeleri. Böylelikle artık sanatçıların sınırlı sayıda üretilmiş edisyonlarına da yer verilecek.
Birbirinden yetenekli sanatçılardan oluşan sergide son olarak beğendiğim bir diğer iş, Zeynep Karabacak’ın ‘Iskarta’ serisinden oluşan video işleriydi. Sanatçı, ‘Iskarta’ adını verdiği serisinde rafa kaldırdığı bazı fikirlere ikinci bir şans vermeyi amaçlıyor. Karanlık fakat esprili bir masal havası taşıyan seride, bazı imgelerin gölge yanımızla nasıl etkileşime girdiğine dair ipuçlarına rastlamak mümkün.
Sadece beş gün ziyarete açık olacak Mamut Art Project’i hafta sonu listenize eklemenizi öneririm.
Havanın güzelliğini de hesaba katarak, sonrasında Bomonti’nin ara sokaklarında gezip kendinize Ordinary’de pizza ve ardından tiramisu ısmarlayın derim.
Şimdiden iyi hafta sonları^^
İlk yorumu siz yazın!