Mamut Art Project Keşifleri: Seda Öznal ile Sohbet
Her sene yeni sanatçılar ile tanışabildiğimiz Mamut Art Project’te, bu sene yolum dert edindiği meselelerin mekânsal olarak yansımalarını arayan Mimar Seda Öznal ile kesişti. Mimar diyorum çünkü Öznal’ı tanıtmak istediğimde liste; araştırmacı, yazar, eğitmen, tasarımcı şeklinde uzuyor olsa da kendisi bütün bu saydıklarımı mimari üretiminin bir parçası olarak yorumluyor. Son dönemlerde özellikle toplumsal cinsiyet üzerine bazen tartışma ve bazen polemik başlatmayı amaçlayan söylemleri üzerinden Seda Öznal’ı beraber keşfedelim.
Seda Öznal’ın toplumsal cinsiyet meselesini mekânsal yansıtma arayışı, üç senelik bir araştırmanın sonunda karşımıza “Odalık Serisi” ile çıkıyor. 26- 30 Ekim tarihleri arasında Mamut Art Project ile keşfedebileceğimiz bu serinin odağında; 18 ve 19.yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’nda cinsel kölelere verilen “Odalık” ismi var. Bir yer belirten oda kelimesinin sonuna getirilen “-lık” eki ile bedenin odaya aitliğini ve mobilyadan farksızlığını gösteren bu kelimeyi odağına alan Seda Öznal, kendi deyişiyle sanat ve tasarım arasında bulanık bir çizgideki işi ile karşımıza geliyor. Beden politikaları dışında “Batı” ülkelerinin oryantal bakış açısına ve eril gözüne de eleştirel yaklaşan bu projede; fetişleştirilmiş, mobilyalaştırılmış kadın bedenini yeni bir temsil içerisinde görüyoruz.
Tartışmaların Alevlendirdikleri
Üretim pratiğinin altında yatanın; mimari üretimlerin eleştirel düşünceyi kapsayıp kapsamayacağı üzerine bir tartışmanın alevlendirdiğini söyleyen Seda Öznal, mimarlığın birçok disiplinden beslendiğini ve birçok disiplini de etkilediğini söylüyor. Farklı disiplinler ile gerçekleştirdiği mimari pratiği boyunca kendisine sürekli “eleştirel düşünceyi mekânsal olarak nasıl yansıtabilirim?” sorusunu soruyor.
Hakiki Temsil
Söz konusu odalık olduğunda Batı’da Picasso dahil olmak üzere birçok sanatçının daha önce hiç bulunmadıkları bir alan ve hiç görmedikleri bir beden üzerinden eril göz ile fetişleştirdikleri kadın bedenleri; ayrıca Batı’nın bir kez daha oryantal bakışıyla olan yaklaşımını bize hissettiriyor. Konu hakkında yeni bir temsil üreten Öznal, süreç boyunca kendisinin getirdiği temsiliyeti de sorgulamış. Eril gözün tekrar ve tekrar güzellediği kadın bedenine karşılık Öznal’ın beden üzerinden hakiki okumaları karşımıza çıkıyor.
Yanımızda Taşıdıklarımız
Beğeni hissinin hızlı geçtiğini ama “sinir” , “iğrenme” gibi hislerin bizimle kaldığını söyleyen Öznal, izleyicilerin işlerini yanında taşıdıklarının hayalini kuruyor. Bu yüzden kimisinde iğrenme kimisinde güzel gelme hissi uyandıracak işleri amaçladığını söyleyen Öznal ile kendi yanımızda taşıdıklarımız ve dertlerimiz hakkında da konuştuk. New York – İstanbul arası işlerini yürüten Öznal, uzaktayken ülkesinde gerçekleşen dertleri yanında taşıdığını ve uzakta olduğu için bir şey yapamamanın verdiği çaresizlikten bahsediyor. Dertlerinden beslenen Öznal, New York’tayken oranın sunduğu olanaklar ile dertlerini daha sansürsüz ve özgür üretimlere dönüştürmek için uğraştığını söylüyor.
Mamutart sayesinde keşfettiğim Seda Öznal, Odalık Serisi ile tartışmalarımız için bana yeni bir alan daha açtı ve söz konusu beden politikaları, oryantalist bakış açısı ve daha aklıma gelmeyecek birçok noktada mekânın da bir tartışma konusu olduğunu gösterdi. 26-30 Kasım arasında şiddetle Mamut Art Project’i ziyaret etmenizi ve Seda Öznal dahil olmak üzere farklı disiplinlerde üretim yapan birçok sanatçıyı keşfetmenizi diliyorum.
İlk yorumu siz yazın!