Margaux Sauvé ile: Düşünme ve Anlam Bulma Alanları Üzerine
Fransız-Kanadalı Margaux Sauvé ve Louis-Étienne Santais’den oluşan Ghostly Kisses, yurt dışında kült bir dinleyici kitlesi oluşturarak uluslararası bir sansasyon haline geldi. İlk albümleri Heaven, Wait’in başarısı ve Ry X, Men I Trust, Lord Huron ve Pomme’u destekledikleri turnelerin ardından grup, hayranlarına en kişisel düşüncelerini paylaşabilecekleri anonim bir yer sunan ‘Box of Secrets’ girişimini başlattı. Keşfettikleri şey küresel, post-pandemik, postmodern bir acı çağıydı – dünyanın her yerinde hissedilen yoğun ve garip bir yalnızlık. Sauvé ve partneri Santais bu mesajları sentezleyerek iç monoloğumuzu gün yüzüne çıkaran, dans pistine düşen gözyaşlarının en karanlık elektronik köşelerde mistik bir bağlantı bulmasını sağlayan büyüleyici Darkroom albümünü ortaya çıkardı. Ghostly Kisses, tüm sürükleyici atmosferiyle 3 Ekim akşamı Zorlu PSM‘ye geliyor. Konser öncesinde Margaux Sauvé ile Ghostly Kisses’a dair merak ettiklerimi sordum.
Ghostly Kisses… Bu ismi William Faulkner’ın bir şiirinden esinlenerek seçtiğini biliyoruz. Bu ismin arkasındaki hikâyeyi, seçme nedenini ve müziğini tanımlayan yönü anlatabilir misin?
Ghostly Kisses ismi, Faulkner’ın “Une ballade des dames perdues” adlı şiirinden alındı. Bu şiirde, “They brush my lips with ghostly kisses” (Dudaklarımı hayalet öpücükleriyle fırçalıyorlar) cümlesi yer alıyor. Bu ifade, insan duygularının geçici ve ruhani doğasını yakalıyor; nostalji ve özlem gibi duyguları çağrıştırıyor ki bunlar müziğimin merkezinde yer alıyor. Müziğimin rüya gibi kalitesini yansıtan, sevgi, kayıp ve içsel yolculuğun iç içe geçtiği bir isim istedim. Ghostly Kisses, sanatsal ifademin hem ürpertici hem de naif özünü simgeliyor.
Müziğinizin çok derinlerden süzülerek gelen ve dinleyicisiyle içsel bir yolculuğu paylaşan bir yanı var gibi hissediyorum. Hayatın içinde sizi etkileyen ve müziğinize yansıyan duygular, hisler, yaşanmışlıklar neler oluyor?
Müziğim, çoğunlukla kişisel deneyimlerimden ve yalnızca müzikle keşfedilip anlaşılabilen duygulardan ilham alıyor. Aşk, kalp kırıklığı, şüphe, kişisel gelişim ve içsel sorgulamalar yaratıcılığımın merkezini oluşturuyor. İlişkilerin karmaşıklıklarına dalmayı ve yaratıcılık sürecinde savunmasızlığı kucaklamayı seviyorum.
Şarkılarınızda gitmek, kalmak, kayıp, yalnızlık, kendini birtakım ilişkilerden sıyırmak gibi yaşamla bağ kuran temalar var. Sizin hayatla kurduğunuz bağları şekillendiren ilişki ağları neler? Müzik bu konuda size nasıl bir ifade zemini hazırlıyor?
Hayatımdaki ilişkiler—ailem, arkadaşlarım ve eski sevgililerim—bana ilham kaynağı oluyor. Müzik, bu bağlantıları işlememe ve normalde ifade edilmesi zor olabilecek duyguları ifade etmeme olanak tanıyor. Düşünme ve anlam bulma alanı yaratıyor, bu sayede bu ilişkilerin karmaşıklıklarını daha iyi anlamamı sağlıyor.
Müziğinizin atmosferik bir yanı var. İnsan kendini bir rüyanın içindeymiş gibi hissediyor. Kendini kaptırmamak mümkün değil. Siz sahnede şarkı söylerken nasıl bir rüya yaratmak istiyorsunuz?
Sahnedeyken, izleyicilerin müziğin içinde kaybolabileceği sürükleyici bir deneyim yaratmayı amaçlıyorum. Onları farklı bir dünyaya—duygular, düşünceler ve güzellik dolu bir alana—taşımak istiyorum. İzleyicilerle daha derin bir seviyede bağlantı kurmayı ve müziğin ilettiği duyguları hissetmelerini sağlamak istiyorum.
Sizi dinleyerek hayal kurmak çok kolay. Hayal dünyanızı nasıl beslediğinizi merak ediyorum.
Hayal gücüm, kitaplar, doğa, sanat ve kişisel deneyimlerden besleniyor. Yaratıcılığımı bağlı tutmak için genellikle yetişkinliğin taleplerinden uzaklaşıp içimdeki çocukla yeniden bağlantı kurmaya çalışıyorum. Bu, serbestçe hayal kurmamı ve farklı düşünceleri ve duyguları keşfetmemi sağlıyor. Günlük tutmak, bu geçici duyguları ve fikirleri yakalamama ve bunları müziğe dönüştürmeme yardımcı oluyor.
Bir üretimin içinde aşk, kayıp, duygusal deneyimler, ilişkilerin karmaşıklığı gibi meselelerin yansımasını anlatmak, kendine başka bir yerden bakış atabilme imkânı doğuyor. Üretimde bulunurken kendinizle müziğiniz arasında nasıl bir mesafe oluşuyor?
Yaratma sürecindeyken, ifade ettiğim duygulara ve temalara derinden bağlıyım. Ancak bir noktada, kendimin dışına çıkarak bu duyguları bir mesafeden izlemeye çalışıyorum. Bu mesafe, ham duyguları evrensel ama aynı zamanda kişisel bir şeye dönüştürmemi sağlayarak müziği daha net bir perspektiften şekillendirmeme olanak tanıyor.
Instagram hesabınızda gördüğüm bir şey beni çok mutlu etti. Tur takviminizi el yazısıyla bir deftere yazmışsınız. Çok güzel bir anı. Merak ediyorum, turlar sırasında el yazısıyla notlar yazdığınız bir defteriniz var mı, topladığınız anıları saklıyor musunuz?
Evet, turlarım sırasında el yazısıyla notlar ve çeşitli şarkı sözleri fikirleriyle dolu bir defter tutuyorum. Genellikle önemli anlar veya ziyaret ettiğimiz yerlerden düşünceler, gözlemler ve anılar topluyorum. El yazısıyla yazmak, deneyimlerimle daha samimi bir bağ kurmama yardımcı oluyor ve her anın özünü yakalıyor. Ayrıca bu süreç benim için çok rahatlatıcı!
Hayranlarınıza kişisel düşüncelerini paylaşabilecekleri ortak bir alan olan ‘Box of Secrets’ girişimini başlattınız. Kendinizle, hayranlarınızla ve hayranların birbirleriyle etkileşim kurabilecekleri bu ortak alanda neler keşfettiniz?
‘Box of Secrets’, hayranların kişisel hikâyelerini ve duygularını paylaşabilecekleri bir alan sağladı ve bu da güçlü bir topluluk duygusu oluşturdu. Bu sayede, kim olursak olalım ya da nerede yaşarsak yaşayalım, hepimizin benzer duyguları yaşadığını fark ettim. Müziğin insanlarla bu kadar samimi bir seviyede rezonansa girmesi son derece alçakgönüllü bir deneyim. Bence ‘Box of Secrets’, hayranlarımla aramızda sessiz bir sohbet açıyor, ortak bir empati yaratarak aramızda bir bağ oluşturuyor.
Birbirimizden uzakta farklı hikâyelerimizde bizi benzer hislerine sürükleyerek müziğinizle köprü kuruyorsunuz. Bunun sizin için ifade ettiği anlamdan bahseder misiniz?
Müziğin, farklı insanları birbirine bağlaması beni minnettar hissettiriyor. Farklı geçmişlere sahip olsak da deneyimlerimizde yalnız olmadığımızı hatırlatıyor. Bu, mesafeyi ve dili aşarak bizi derin bir düzeyde birleştiriyor.
Darkroom ilginç ve merak uyandırıcı bir proje. Albümünüzde yaratmak istediğiniz atmosferi ve anlatmak istediğiniz temaları sizden duyabilir miyim? İstanbul’da size eşlik ederken hangi hisler bizi sürükleyecek?
Darkroom’da, Louis-Étienne ile ‘Box of Secrets’ projesi aracılığıyla paylaşılan gizli hikâyeleri yansıtan bir atmosfer yaratmayı amaçladık ve aynı zamanda daha enerjik parçalar ürettik. Müziğin fiziksel olarak hissedilmesini, tüm bedende yankılanmasını hedefledik. Bu, ‘Box of Secrets’ içindeki tanıklıklara benim cevabım oldu. Her parça, insan deneyiminin farklı yönlerine dalıyor ve tümü bu hikâyelerden ilham alıyor. Zorlu PSM’de performans sergilerken dinleyicilerin müziğin içine tamamen dalmalarını, nostaljiden umuda kadar geniş bir duygusal yelpaze hissetmelerini umuyorum. Gösteriden ayrıldıklarında biraz daha dolu ya da ilham almış hissetmelerini istiyorum.
Kapak Fotoğrafı: Ghostly Kisses
İlginizi çekebilir: Gürkan Sonat’tan Müzik Dünyasının Günceli
İlk yorumu siz yazın!