Markaların Müzeleri: Lüks Markalar ve Çağdaş Sanat El Ele
Tarih derslerinde Rönesans hakkında ilk okumaya başladığımızda öğrendiğimiz ilk bilgilerden biri, kısa sürede tüm Avrupa’yı etkisi altına alacak bu sanatsal ve kültürel devrimi tetikleyen etkenin, Floransa’nın zengin ailelerinin rekabeti ve sanata yatırım yaparak zenginliklerini gösterme çabası olduğuydu. Aynı durumun günümüzde halen geçerliliğini koruduğunu, koşullar, kurallar ve yöntemler değişse de çağdaş sanatın da bir rekabet ve lüks tüketim ortamında fonlanmaya devam ettiğini söylemek yanlış olmaz. Bunun en büyük örneği ve kanıtlarından biri de, günümüzde lüks tüketim deyince akla gelen ünlü markaların birçoğunun birbiriyle yarışan müzelere ve bu müzeleri idare eden vakıflara yatırım yapıyor olması. İşte Paris’ten Milano’ya, modanın kalbinin attığı kentlerde çağdaş sanata yer ayıran, modern zamanların Medici’leri diyebileceğimiz ünlü markaların müzeleri…
Markaların Müzeleri
Fondation Louis Vuitton | Paris Konum
Lüks tüketim deyince aklımıza ilk gelen markalardan Louis Vuitton’un Paris’in 8. bölgesinde bulunan müzesi, markaların müzeleri arasında son yıllarda en çok konuşulanı belki de… Louis Vuitton Vakfı’nın himayesindeki müze, modern ve çağdaş sanatı desteklemek için kurulmuş, çok geniş bir alana sahip ve koleksiyonunu her yıl sipariş ettiği ve satın aldığı eserlerle genişletiyor. Müze, açıldığından bu yana Afrika sanatından Çin sanatına, pop arttan, ses yerleştirmelerine uzanan farklı konsept, alan, akım ve medyumlara yoğunlaşan sergileriyle de dikkat çekiyor.
Diğer yandan Fondation Louis Vuitton’un kendisi de bir sanat eseri: Dünyaca ünlü mimarlar arasında belki de ilk sırada sayılabilecek Frank Gehry’nin imzasını taşıyan göz kamaştırıcı binasıyla Paris’in merkezindeki geniş park Bois de Boulogne’da yükselen Fondation Louis Vuitton, on iki yelkenli bir gemiyi andırıyor ve bu “yelkenlerin” yanı sıra “geminin” tüm gövdesi binlerce cam panelden oluşuyor! 2008’de yapımına başlanan ve 2014’te kapılarını açan, o günden beri sanatı her noktadan gelen ışıkla buluşturan bu camdan bina, yirmi birinci yüzyılın en ikonik mimari eserlerinden biri.
Louis Vuitton Vakfı’nın Tokyo’da da Espace Louis Vuitton Tokyo adlı bir sanat alanına sahip olduğunu da ekleyelim.
Fondation Cartier Pour l’Art Contemporain | Paris Konum
Paris, modanın başkentlerinden olunca, tabii ki lüks markaların müzeleri arasında da birden fazlasına ev sahipliği yapıyor; bir diğeri Cartier’e ait. Cartier’in eski başkanlarından Alain Dominique Perrin’in çağdaş sanat alanında çok önemli bir isim olduğu, 1980’lerde Fransa’daki çağdaş sanat pratiklerini desteklemek için yapılan sanat hamiliği yasalarının çıkarılmasına büyük etkisi olduğu biliniyor. Çok disiplinli çağdaş sanata onyıllardır destek olan Cartier markası da, koleksiyonunu 1994’ten beri Paris’te sergiliyor. Bundan önce Versailles yakınlarındaki Jouy-en-Josas’ta konumlanan Fondation Cartier Pour l’Art Conteemporain 1984’te kurulmuş bir kurum. Her yıl bir sanatçı ya da bir temaya odaklanan süreli sergilerin yanında sürekli eser siparişleri veren vakıf, koleksiyonunu genişletmeye devam ediyor, aynı zamanda her yıl sahne sanatları etkinliği Nomadic Nights’ı da düzenliyor. Hem klasik hem de çağdaş sanat söz konusu olduğunda seçeneklerin sonsuz olduğu Paris’te alternatif duraklar arıyorsanız, bu müzeyi listenize mutlaka ekleyin!
Fondazione Prada | Milano Konum
Çağdaş sanat ve kültürel etkinliklere adanmış bir kurum olarak görsel sanatlar, sinema ve fotoğraf başta olmak üzere sanatı destekleyen Fondazione Prada, kurulduğu 1993’ten 2010’a kadar Milano’daki farklı mekanlarda süreli sergiler açmış. 2011’den itibaren Venedik’te eski bir saraydan dönüştürülmüş kalıcı mekanında sergiler düzenlemeye devam eden kurum, 2015’te Milano’da da, Largo Isarco bölgesinde kalıcı bir mekana sahip olmuş. Ünlü mimarlık ofisi OMA’nın tasarladığı proje, yedi binadan oluşan, eski bir damıtma tesisinden dönüştürülmüş. Müze geniş sergi alanlarına, gösterişli bir sinema salonuna ve belki de en ilgi çekicisi, konseptini ünlü yönetmen Wes Anderson’ın tasarladığı bir kafeye, Bar Luce’ye sahip.
Bir kültür kurumunun görevi nedir sorusunu sürekli soran ve gelecekteki proje ve etkinliklerini bu sorunun cevabına göre şekillendiren Fondazione Prada, Milano’nun canlılığından, moda, sanat ve tasarımla olan ilişkisinden sonuna kadar faydalanıyor. Özellikle 20. ve 21. yüzyıl modern ve çağdaş sanatından oluşan bir kalıcı koleksiyonu olan müzede, kurumun felsefesine ve misyonuna uygun temalarda süreli sergiler de düzenleniyor. Son olarak 2016’da Milano’nun en ünlü yapılarından olan Galleria Vittorio Emanuele II’nin beşinci ve altıncı katında Osservatoria adlı bir fotoğraf galerisi açan Fondazione Prada, sadece Milano ve Venedik’teki kalıcı mekanlarındaki sergi ve etkinlikleriyle değil, dünya çapındaki birçok film festivali, sanat bienali ve çeşitli festival ve sergilerdeki sponsorluklarıyla ve özel programlarıyla da dikkat çekiyor. Kısacası çağdaş sanat, moda ve sinemadan herhangi birine ilginiz varsa, yolunuz Milano’ya düşerse, Fondazione Prada‘ya mutlaka uğramalısınız!
Casa Zegna |Trivero Konum
Ermenegildo Zegna, çağdaş sanat alanındaki çalışmalarını ZegnArt adı altında topluyor ve birçok misafir sanatçı programının yanı sıra kamusal alan için, özel projeler kapsamında ve mağazalarda sanat konseptiyle kendi mağazalarının içinde genç sanatçılara ve ünlü sanatçılara yer ve kaynak ayırıyor. ZegnArt‘ın tüm bu desteği ve yatırımının meyvelerini görebileceğiniz tek bir mekan, sanat alanı ya da müze bulunmasa da, projeyi yürüten vakıf olan Fondazione Zegna‘ya ait, markanın doğduğu, dağların arasındaki Trivero kasabasında, Casa Zegna‘yı ziyaret edebiliyorsunuz. Aileye ait eski bir yün fabrikasından dönüştürülmüş yapıları da içine alan geniş bir bahçenin içinde, 1930’lardan kalma dört katlı bir malikanede konumlanan Casa Zegna, çağdaş sanattan daha çok bölgenin tarihine, kültürüne ve tabii ki Ermenagildo Zegna markasının mirasına odaklanan arşiv sergileri düzenleyen bir kültür merkezi. Milano’nun kalabalığından uzaklaşmak, biraz dağ havası almak ve her köşesi keşfe değer İtalya’da yeni bir yer keşfetmek için kaçırmamanız gereken bir durak.
Musée Yves Saint Laurent|Marakeş Konum
Çağdaş sanattan çok modaya adanmış bir koleksiyona sahip bir kurum olsa da, moda devlerinden bir diğerinin adını taşıyan bir kurumdan da bahsetmeden geçmeyelim: Yves Saint Laurent. Yves Saint Laurent’in kendi adını taşıyan moda evi kapandıktan sonra onun, tasarımlarının ve yarattığı markanın mirasını yaşatmayı görev edinen Fondation Pierre Bergé, bugün iki müzeyi birden idare ediyor. Bunlardan ilki, Yves Saint Laurent’ın Paris’teki moda evinde konumlanan, YSL tasarımlarının ve süreli sergilerin görülebildiği Musée Yves Saint Laurent Paris, diğeri ise oldukça farklı ve egzotik bir deneyim sunan Musée Yves Saint Laurent Marrakech. Fas’ın Marakeş kentindeki Jardin Majorelle bahçelerinin hemen yanında yer alan bu müze, 1980 yılında Yves Saint Laurent ve Pierre Bergé tarafından satın alınmış. Müzenin büyük çoğunluğu YSL tasarımları ve çizimlerine ev sahipliği yapıyor. Ayrıca süreli sergilerin düzenlendiği bir sergi alanı, moda ile ilgili birçok kaynağa sahip bir araştırma kütüphanesi, 140 kişilik bir oditoryumu, kitapçısı ve terasında bir restoranı bulunuyor. Akdeniz kültürünün en iyi hissedildiği, tarihi ve mutfağıyla baş döndüren Fas’ta ve büyüleyici şehri Marakeş’te görebileceklerinizden yalnızca biri.
İlk yorumu siz yazın!