match-up mag: Renkler, Yüzler, Sokaklar
“Bu dergi, keşfetmek üzerine kurgulanmıştır.” Güzel bir günde bir kafeye oturmuş kahvenizi yudumlarken gözünüze çarpan ve o günden beri ne zaman cool bir mekana gitseniz gözlerinizin aradığı, renkli kapaklı o dergiden bahsedeceğim size. İlk sayısı “İstanbul-New York” temasıyla 2013 yazında yayınlanan match-up mag, “Sokaklar” ve “Renkler” temalarının ardından bugünlerde “Yüzler” temasıyla yeniden bizimle. theMagger’daki yazılarını da zevkle okuduğumuz Deniz Yılmaz ile, match-up mag’in oluşum süreci üzerine konuştuk.
match-up mag‘in arkasındaki isim olan Deniz Yılmaz, 2010 yılında Koç Üniversitesi Sosyoloji bölümünü bitirdikten sonra, yüksek lisans eğitimine İstanbul Bilgi Üniversitesi Reklam Tasarımı bölümünde devam etmiş. Bir süre reklam ajanslarında metin yazarlığı yaptıktan ve bir dergide çalıştıktan sonra mutlu olmadığını fark ederek yoluna devam etmiş. match-up mag için “Kendim bir şeyler yapmak istedim. Bu planlanmış bir şey değildi, New York’a gittiğimde bir zine yapayım düşüncesiyle çıkıp spontane bir şekilde büyüyen bir proje oldu. Kendimi bir anda dergi çıkarırken buldum!” diyor.
Dergi okumaktan, dergi için çalışmaya, oradan da kendi dergisini çıkarmaya uzanan yolda, geçmişte kendisini en çok etkileyen dergileri sorduğum anda İz‘in fotoğraflarını ve Roll‘un kağıdına dokunduğundaki hissi hatırlıyor Deniz. Günümüzde ise birçok yabancı dergiyi takip ettiğini ve bunlar arasında özellikle frankie, oh comely, Cereal, Kinfolk, Hello Mr., stil, labor gibi dergilerin kendisine ilham verdiğini söylüyor. Yurt içinde ise durum farklı: “Gidişatını ve belirledikleri çizgiden sapmayışlarını beğendiğim Bant Mag var ve dergiden de öte bir komünite oluşturmalarını seviyorum. Onun dışında açıkçası Türkiye’de ana akım hiçbir dergiyi okumuyorum. Birbirlerine çok benzer içerik üretiyorlar ve çok reklam görseline yer vermeleri beni çok boğuyor. match-up mag hiçbir zaman böyle bir yol izlemeyecek.”
match-up mag, New York’ta kitapçıları gezerken, orada yayınlanan dergileri okurken bunun kafasındaki gibi bir zineden çıkıp dergiye doğru gittiğini fark etmiş Deniz. Yazdığı yazıları, elinde biriken çok sayıdaki fotoğrafı bir araya getirince neredeyse 64 sayfalık bir dergi çıkmış ortaya. İlk sayıda yalnızca birkaç kişiden destek almış ve dördüncü sayının yayınlandığı bugünlere kadar yoğun bir değişim geçirmiş match-up mag: “İlk başta çok uzun soluklu bir proje olarak düşünmediğimiz için; markalaştırma üzerine kurgulanmadan, çok organik bir şekilde oluştuğu için her şey bu deneyim sürecinde gelişti. O kadar çok değişiyor ki o yüzden, şu anda içeriği bile yeni yeni oturmaya başladı; artık daha çok keşfetmek üzerine. Gitgide daha minimal, okuyucuyu çeken, göz yormayan tasarımlar kullanıyoruz. Bir de sadece dergi olarak devam etsin istemiyoruz, biraz daha büyütüp etkinlikleri fazlalaştırmak istiyoruz.“
match-up mag‘in “Yüzler” temalı, mavi kapaklı ve dopdolu içerikli dördüncü sayısı 15 Ocak’ta birçok mekana dağıtılmaya ve abonelere ulaştırılmaya başlandı. Dördüncü sayısıyla birlikte, ilk sayıdan bu yana dergiye destek olmuş kişilerden oluşan bir ekip şekillenmeye başlamış olsa da Deniz bu süreçle ilgili olarak da şunları söylüyor: “Keşke ekip ruhunu en başta oluştursaydık. Biz iki kişi çıktık yola; Türker (Akman) ve ben, sonra üzerine eklene eklene büyüdü. Bu çok zorlayıcı. Sadece finanse etmek değil, koordine etmek, içeriği başkalarından sağlamak bile başlı başına zor bir şey. En başta 4-5 kişi oturup, herkesin fikirlerini bir araya getirip başlamış olsaydık çok daha hızlı ilerler ve duyulurduk. Tek pişmanlığım bu, fakat dediğim gibi en başında kafamda olan bir zine’den fazlası değildi.“
match-up mag bu sayıyla beraber artık İstanbul’un yanı sıra Ankara’daki mekanlarda da bulunabiliyor, ayrıca yıllık abonelik sistemi ile yeni sayılar çıkar çıkmaz evinize de gönderilebiliyor. Eski sayılara issuu.com‘dan ve içeriğin bir kısmına match-up mag websitesinden ulaşabilirsiniz.
Bugun hemen yeni sayisini aliyorum ! Geriye donuk sayilarini da bulursam nefis olur.. Deniz'i tanidigimda onun dinginligi beni cok mutlu etmisti.. Huzurlu sesleri hep cok seviyorum sanirim ! Yolu acik ve uzuuuun olsun Emre 😉