Balayı noktası olarak seçtiğimiz ve Mayaların dilinde “Gökkuşağının Sonundaki Gemi” anlamına gelen Cancúne, eskiden Mayaların yaşadığı bir bölgeymiş. Büyük çoğunlukla Amerikalıların tatil bölgesi olarak ziyaret ettiği Cancún, yılda yaklaşık 4 milyon turist çekiyormuş. Su sporları, bembeyaz kumlarıyla plajları, denizaltı müzesi ve Maya antik kalıntılarıyla dolu bu cennete iyi ki gelmişiz diyorum!

Konum

Cancun otel
Cancun Maxico

Cancún’a daha New York’tan 4 saatlik uçuş ile geldik. Bu arada İstanbul’dan direkt uçuş bulunmuyor ama Madrid aktarmalı da gelmek mümkün. Kuzey Amerika kıtasının en ucunda yer alan Meksika’ya bağlı Cancún rivierasında, popüler ve genelde tüm turistlerin konakladığı oteller bölgesinde (Zona Hotelera) konakladık. Turistik olması gözünüzü korkutmasın, fiyatlar gayet uygundu. Tropikal iklime sahip olduğundan, şubat ve mayıs arası dönem daha kuruymuş, biz de eylül ayında ziyaret etmiştik ve şansımıza sadece son ayrılacağımız akşam biraz yağmur yağmıştı. Biraz dediğime bakmayın, Muson yağmurundan halliceydi!

Meksika Rüyası: Cancun
Meksika Rüyası: Cancun

Nachos, tacos, burritos ve yerli içkilerin tadına bakmak için sabırsızlandığımız ilk gün maalesef İspanyolca bilmediğimizden anlaşamadığımız taksici nedeniyle herkesin Forrest Gump filminden bildiği Bubba Gump Shrimp’te karnımızı doyurduk ve hızlıca sabırsızlandığımız enfes güneşin, tertemiz okyanusun ve bembeyaz kumların keyfini çıkardık.

Meksika Rüyası: Cancun
Xplor Park Zipline

İkinci günümüzde ise daha önceden online bilet aldığımız macera parkı olan Xplor Park Cancún’a gitmek üzere araba kiralayıp erkenden yola koyulduk. Gördüğümüzde küçük dilimizi yutacak kadar şaşırdığımız büyüklükte ormansal bir bölgeye kurulan parkta, gün boyu doğal yaşamın içinde çeşitli (mağaralarda yüzme, zipline, kano ve atv kullanmak gibi- bilet fiyatına açık büfe öğlen yemeği de dahil) maceralara atıldık. Küçük bir not; nasıl ki Türkiye’de her yerde kedi görüyorsak, bu park dahil Cancún’un her yerinde iguanalar dolaşıyor, ilk şaşkınlığımızı attıktan sonra baya bir alıştık onlara. 🙂

Meksika Rüyası: Cancun
Maya Kalıntıları – Tulum

Üçüncü günümüzde yine kiraladığımız arabayla Maya kalıntılarını görmek üzere üzere Tulum’a doğru yola çıktık. Yaklaşık 130 km uzaklıktaki Tulum’a varır varmaz, turist avcıları yanınıza yaklaşarak size Maya kalıntılarının olduğu yerlere götürmek, şnorkelle bot turu yaptırmak ve denizden Mayaların olduğu bölgeyi görmeniz için paket fiyatları sunuyor. Bulunduğumuz yerden 38 derece sıcaklıkta Maya kalıntılarına yürümemek için yaklaşık 20 dolarlık bir paket alıp, küçük çufçuf bir trenle 3-4 dakika sonra kalıntılara vardık.

Meksika Rüyası: Cancun
Maya Kalıntıları – Tulum

Deniz kıyısında, tepede yer alan Maya kalıntılarını gezdikten sonra deniz kıyısına inme şansımız da vardı ancak; deniz rüzgardan dolayı aşırı pis olduğundan denize girme, şnorkel ve botla açılma fikrinden vazgeçip sadece 8 dolar ödeyip Maya kalıntılarını gördük.

Meksika Rüyası: Cancun
Cuave del Pescador

Sonrasında oradaki bir tur rehberinin, buraya kadar gelmişken tavsiyesi üzerine geri dönüş yolu üzerinde bulunan ve isterseniz caretta caretta kaplumbağalarıyla yüzebileceğiniz bir sahildeki yerel, küçük bir restoran olan “Cuave del Pescador“a (Balıkçının Mağarası) gittik. Lezzetli margaritalar ve quesadillalardan sonra 4 kişi yaklaşık 30 dolar ödeyip, geri dönüş için yolumuza devam ettik. Bu arada Corona şişesinin 1 dolar olduğu Cancún’da, bunu duyduğumuzdaki sevincimiz çok komikti.

Meksika Rüyası: Cancun
Meksika Rüyası: Cancun

Dördüncü günümüzde otelden satın aldığımız 30 dolarlık (kısa not; hem dolar hem peso geçerli her yerde) katamaran turuna katılmak üzere 1 dolar verip otobüse binip yaklaşık 20 dakika sonra katamaranların kalktığı limana ulaştık. Bu tur, Maldivleri bile çatlatan sahiline sahip tropikal ada olan Isla Mujeres’e götürmek, yine adada açık büfe yemek, ve denizaltı müzesini görmeyi kapsıyordu. Müzikli ve de mutlu mesut bindiğimiz katamarandaki ilk aktivitemiz olan denizaltındaki heykelleri görmek için şnorkel ve paletlerimizi giydik. Rehberin bize gösterdiği doğrultuda yüzüp heykelleri ve su altındaki renkli balıkları görme fırsatımız oldu. Bu arada bu tur yerine dalgıç sertifikası olan arkadaşlar tüple dalıp aşağıya kadar inebiliyor. Ancak bizim olmadığı için sadece şnorkelle bakmakla yetindik.

Meksika Rüyası: Cancun
Denizaltı Müzesi 

Sonrasında tekrar tekneye binip açık büfede karnımızı doyurduktan sonra (bu arada mutlaka el yapımı nachos yemelisiniz, üstüne bir de lime sıktınız mı tadına doyum olmuyor) Son varış noktamız Isla Mujeres’e vardık. Burada çeşitli aktiviteler, yeme-içme denize girme, golf arabalarıyla gezme gibi birçok şey yapma fırsatınız var. Küba’yı andıran bu adada, denizi ve sahillerinden dolayı biz denize girmeyi tercih ettik. Birkaç hediyelik eşya aldıktan sonra da vaktimiz dolunca tekrar teknemize binip Cancún’a gitmek için yola koyulduk. Sürekli bira servis edilip, müzik eşliğinde diğer turistlerle kaynaşma fırsatı veren bu turda baya eğlendik.

Isla Mujeres
Isla Mujeres
Meksika Rüyası: Cancun
Meksika Rüyası: Cancun

Son gecemizde kendimizi ödüllendirmek için daha lüks bir Meksika restoranı olan Porfirio’s’u tercih ettik. Enfes deniz ürünleri, tacos ve enchiladasların tadına baktıktan sonra artık ertesi gün tekrar New York’a geri dönebilirdik. Gece hayatı aşırı canlıymış Cancún’da, ancak aşırı yorgunluktan dolayı pek bir şey yapamadık. Oteller bölgesinin sonunda yer alan ve şovlarıyla ünlü olan Coco Bongo pek bir ünlüymüş.

Isla Mujeres
Isla Mujeres

Aşırı eğlendiğimiz bu balayı noktamız için aslında oteller ve yeme-içme baya uygun (Çeşme’yle aynı fiyata geliyor) olsa da uçak ücreti biraz fazla. Ama gitmeye mutlaka değer!

kapak2
Meksika Rüyası; Cancun

Günümüzün yetmediği, Playa Del Carmen‘i, Dünya Mirası listesinde yer alan Mayalardan kalma “Chichen Itza”yı ve Yucatan bölgesini artık bir sonraki gelişimizde ziyaret etmeyi umut ediyorum.

Bir sonraki seyahatte görüşmek üzere!