Mellow Mood İle: Reggae Müziği Üzerine Bir Sohbet
Köklerini Jamaika’dan alan ve 1960’lı yıllardan beri müziğin evrensel düzeyde birleştirici gücünü, kalp atışından ilhamla şekillenen ritmi ve aşk, direniş, barış dolu dizeleri ile bize hissettiren reggae, hem müziği ile hem de felsefesi ile oldukça ilgimi çeken bir türdür. Ben de bu yazımda reggae müziği denince aklıma ilk gelen gruplardan biri olan, canlı performanslarını ilk kez 2022 sonbaharında Padova’da izleme şansı yakaladığım ve çok sevdiğim reggae müzik grubu Mellow Mood ile yaptığım röportajı sizinle paylaşmak istedim. Hadi gelin röportaja yakından bakalım!
Öncelikle röportaj yapmayı kabul ettiğiniz için teşekkür ederim. theMagger
okuyucularına kısaca kendinizden ve vokalde Jacopo ve Lorenzo Garzia, bas ve vokalde Giulio Frausin, anahtarda Flavio Passon, davulda Antonio Cicci ve gitarda Matteo Da Ros’un olduğu Mellow Mood grubunun nasıl kurulduğundan bahseder misiniz?
Biz teşekkür ederiz 🙂 Grubumuz 2005 civarında kuruldu. Bir grup lise arkadaşı olarak kasabamız ve yakınlardaki yerel mekanlarda çalarak başladık ve yavaş yavaş akranlarımız arasında popülerlik kazandık. Böylece grup olarak üretmeye devam ettik.
Müziğinizi grup olarak Mellow Mood adı altında üretiyorsunuz. Bu ismi kullanmaya nasıl karar verdiniz? Ne anlama geliyor?
Mellow mood, daha grup olmayı düşünmeden önce Bob Marley’ın en sevdiğimiz şarkılarından birinin adıydı. Hatta bize oldukça ilham olan, bir şekilde bizi bu müzik türüne ilgi duymamızı sağlayan şarkıydı. Biz de bizi bu kadar besleyen şarkının grubumuzun ismi olmasını istedik. Ayrıca grubu kurduğumuz dönem yani 2000’lerin başında reggae grubuna Bob Marley parçasının adını vermek yaygın bir uygulamaydı.
Sizi reggae kültürüne çeken ne oldu? Bu tarz etrafında müzik yapmaya nasıl karar verdiniz?
Reggae, hem manevi hem de sosyopolitik bir görüş sunan ve sunulmasına alan açan bir tür ve bize göre onu bu kadar güçlü bir müzik yapan yönü de bu. Reggae ile tanıştığımız ilk dönem, reggea’nın müziğinden oldukça büyülendik ve reggea’nın bizi diğer müzik türlerine kıyasla daha yoğun bir şekilde etkilediğini fark ettik. Bir bakıma reggea’yi seçmedik de onunla rezonansa girdik. Tüm bunların sonunda biz de kendimizi müzikal olarak ifade etmenin en iyi aracı olduğuna inandığımız reggae müziğini üretmeye başladık. Ayrıca diğer müzik türlerini üretmede berbattık 🙂
Reggae müziğinin ana akımdaki mevcut durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu konuda gözlemlerime göre söyleyebileceğim şey, reggae müziği şu anda Avrupa’da en iyi zamanını yaşamıyor. Jamaika’daki yeni sanatçıların çoğu artık gerçekten reggae yapmadığından, artık pek çok yeni reggae sanatçısı görmüyoruz. Bununla beraber, reggae aslında hiçbir zaman gerçekten ana akım olmadı fakat buna rağmen hayatta kalmaya devam etti/ediyor. Ancak bana göre, reggae şu an tüm zamanların en zor dönemlerinden birini yaşıyor diyebilirim, özellikle de Trap ve Afro beats gibi türler müzik sahnesini ele geçirdikten sonra.
Yazma sürecinde reggae ruhunun bir parçası olan toplumsal eleştiriden ne kadar besleniyorsunuz? Yoksa sadece sanatın bir ifadesi olarak müzikle mi ilgileniyorsunuz?
Açıkçası üretim sürecinde kendimizi belli bir kategori ekseninde üreteceğiz diye
şartlamıyoruz. Üretimimizi hayatlarımızdan yola çıkarak şekillendiriyoruz, besliyoruz. Bu nedenle bazen dünyadaki güncel olaylara değinirken, bazen sadece “aşık olma” kavramına odaklanıyoruz. Kısacası her şey hakkında yazıyoruz.
Dinlerken çok etkilendiğim Call Back the Love’ ın yaratım sürecinden bahsetmek istiyorum. Call Back the Love’ın sözlerini yazarken size ne ilham verdi? Süreyi kasıtlı olarak bir dakika olarak mı ayarladınız?
Fikrim uzunluk açısından “normal” bir şarkı yazmaktı fakat şarkıya bölümler eklemek bizi oldukça zorladı, hatta bu nedenle şarkıyı bitirmemiz de baya uzun zaman aldı. Sonunda pes ettik ve dürüst olmak gerekirse, bu haliyle tatmin olduk. İlhama gelince, insan doğasına dair duygularımı birkaç kelimeyle özetlemek istedik ve kulağa çok basit gelse de temellerimiz, kalbimiz, sevme yeteneğimiz üzerinde çalışmamız gerektiğini şarkıyla ifade etmeye çalıştık.
Reggae müziğinin kökleri Jamaika kültürüne dayanmaktadır. Peki reggae üretirken içinde yaşadığınız toplumun kültüründen ve çeşitliliğinden besleniyor musunuz?
Yaptığımız şey, özellikle ses açısından, sevdiğimiz Jamaika müziğine elimizden geldiğince benzeyen müzikler yapmaya çalışmak. Ama aynı zamanda İtalya’da yaşayan İtalyanlarız ve kendi kültürümüzden de ilham alıyoruz. Bizim için gerçek olan şeylerden ilham alıp, onlar hakkında şarkılar söylüyoruz.
Son olarak sahne performansını yakında izleme şansımız olacak mı? Konuşmak istediğiniz gelecek planlarınız var mı?
En son 2022 Ağustos ayında yeni albümümüz Manãna’yı yayınladık. Şimdilerde de Ocak ayının sonundan itibaren başlayacak olan “Manãna Tur” isimli global turnemiz için hazırlanıyoruz. Sosyal medyamızdan konser takvimimizi ve gelecek işlerimizi takip edebilirsiniz. Şehrinize veya yakınınızdaki bir şehre geldiğimiz zaman görüşmek üzere, Bless!
Kapak Fotoğrafı: Instagram.com/@mellowmoodofficial
İlginizi çekebilir: Ezgi Cenk’ten Parham A.G İle: Punk Müzik Üretimi Üzerine
İlk yorumu siz yazın!