İlk yorumu siz yazın!
Messiah: Netflix'ten Sınırları Zorlayan Bir İkilem
Netflix’in yeni yapımı Messiah dizisini, aslında çok ilgimi çekmeyen bir konu üzerine ve konseptte olmasına rağmen bir anda izlemeye başladım ve 2 gece gibi kısa bir sürede de bitirdim. Messiah beklentisiz ve hiç spoiler almadan başladığım için olsa gerek beklediğimin üstünde bir tatminle bitirdiğim bir dizi oldu.
Bu yazı spoiler hassasiyeti olan kişiler için tehlikeli olabilir.
Diziyi izlemeye başladıktan sonra bırakmak çok zor. Aslında durağan bir yapısı olmasına rağmen diyaloglar üzerinden ilerleyen bir çekicilik var. İlk sezonu 10 bölüm olan dizide büyük olaylara şahit olmadık değil ama izleyiciyi asıl diziye bağlayan şey insanlar-sistemler arası ilişkiler ve gelişen diyaloglar oluyor. Bu anlamda iyi bir kurgusu ve anlatısı olduğunu söylemek doğru olur diye düşünüyorum.
Netflix’in son zamanlarda, özellikle Atiye dizisini izledikten sonra, kadim bilgiler ve ulu güçlerle ilgili bir takıntısı olduğunu düşünmeye başladım. Bu noktada Atiye ve Messiah dizilerini aklım bir şekilde birbirine bağladı. İki diziyi de izleyen herkes bunu düşündü mü ya da tamamen benim düşünce biçimimden mi kaynaklanıyor bilmiyorum ama ikisinin de bildiğimiz dinlerin sınırları dışında ulu bir güçten bahsediyor olması, inanca dayalı olması ve gizem kokan tavırları beni bunu düşünmeye itti.
Diziye iyice odaklanmadan önce şunu merak ediyorum ve size de sormak istiyorum: Biri çıkıp Mesih olduğunu iddia etse, ve mucizeler gösterse, Mesih olduğuna inanır mıydınız?
Diziyi izlemeden önce de bu düşündüğüm bir şeydi, o zaman bir cevabım yoktu, şimdi ise sanırım aklım daha da karışık. 🙂 Öncelikle çağımızda geçen dizide sosyal medya ve ana akım medyanın olayların yayılmasında çok büyük etkisi olduğunu görebiliyoruz. Ama bu platformlar aslında çok da güvendiğimiz mecralar değiller. O yüzden eskisine göre çok daha şüpheci olan akıllarımız sosyal medyadaki ya da televizyondaki böyle haberlere çok daha kritik yaklaşırdı diye düşünüyorum.
Dizi boyunca bu ikilemi bize yaşatmak için de ellerinden geleni artlarına koymamışlar. Bir an gerçekten Mesih olduğuna inanırken bir sonraki sahnede ‘Vay üçkağıtçı’ diye düşünmekten kendinizi alamıyorsunuz. Gerçekten dizi izleyicinin ne zaman neye inanmasını istiyorsa, ona ikna ediyor. Dizide Mesih’in karşısında bunu sağlayan sistem ise CIA ve Eva karakteri. Mesih mucizeler gösterdikçe, her dinden insan peşinden gitmeye başladıkça Eva bizi bunun yalan olduğuna inandıracak karşı argümanlar sunuyor. CIA’den bahsetmişken; CIA bu kadar başarılı işlenmişken Amerika başkanı bir o kadar kötü. İnançlı bir karakter olarak karşımıza çıkan başkan manipüle olmaya çok müsait, sekreteri arkasından kolayca iş çevirebilecek kadar naif bir insan.
Dizideki kritik noktalardan biri ise, ben yazı boyunca Mesih diye bahsetmiş olmama ve dizideki destekçileri Mesih diye inanıyor olmasına rağmen aslında ‘Mesih’in kendini hiç Mesih diye ilan etmemiş olması. ‘Gerçekten Mesih misin?’ diye sorulduğunda sadece insanların ona Mesih dediğini söylüyor. Politik bir hareket.
Dizide beni en mutlu eden şey ise tek bir din bağlamında yaklaşmamış olmaları. Mesih farklı varyasyonlarla bütün dinlerde karşımıza çıkan bir kavram. Dizideki Mesih de buna uygun olarak tek bir dinin insanlarına değil, tüm insanlığa sesleniyor. Bir sahnede dini hakkında konuşulurken ‘I walk with all men’ (Ben bütün insanlıkla yürürüm.) diye bir cevap veriyor. Başka bir sahnede dini sorulduğunda ise ‘I am with God’ (Ben Tanrı’yla beraberim) diyor. Bununla ilgili olarak da dizinin herhangi bir dini ötekinin önüne koymaması; çok taraflı olabilecekken çok doğru yapılmış bir hareket. Ama böyle söyleyince de din eleştirisi olmadığını düşünmeyin, her dinin radikal kesimine yöneltilmiş eleştiriler var. Dizi, fanatikliğe karşı bir tavır ve insanlar arası birleştirici bir duruş sergiliyor.
Son olarak da oyuncu seçiminden ve kritik olarak koyulmuş isimlerden bahsetmek istiyorum. Yazının başında sözü geçen Eva ve İsrail-Filistin ilişkilerinde önemli bir yeri olan Jibril karakterinin isimleri ‘Havva’ ve ‘Cebrail’e gönderme yapıyor olmalı. Messiah rolünü Mehdi Dehbi’den başkası bu kadar iyi oynayabilir miydi bilmiyorum. Sezon boyunca çok az konuşup çok büyük gizem yaratması, konuştuğu yerlerde kendinden emin ve tutarlı hali, hafiften Jesus’ı andırışı role tam oturmuş ve dizinin sürükleyiciliğinde önemli bir yeri var. Karakter hakkında babasının Yahudi, annesinin Hristiyan olduğu gibi bilgiler bizi Mesih olduğuna inanmaya iterken, akıl hastanesinde yatmışlığı, amcasının sihirbaz olması gibi bilgiler de tam aksine sebep oluyor. Bu gibi sebeplere dayanarak söyleyebilirim ki Mesih karakteri çok başarılı çizilmiş bir karakter.
Bütün bunlar sonuncunda henüz onaylandığına dair bir bilgi olmayan ama çok büyük ihtimalle devam edecek ikinci sezonu merakla beklediğimi söyleyebilirim. Çözülmemiş çok fazla gizem var ve bu kişinin gerçek olup olmadığını bilmek hepimizin hakkı.
Kapak Fotoğrafı: Netflix
Üzülerek söylüyorum ki kendimi filme bağlayamadım. Baktım zorla izliyorum bıraktım izlemeyi. Ama tekrar bir merak uyandırmadı değil. Acaba izleme zamanım değil miydi diye düşündüm bir 🙂