Kendini “Boş zamanlarında kanser araştırmaları yapmaktan, asık suratlı lisans öğrencilerine kuantum fiziği öğretmekten ve bıçakla bir şeyler yontmaktan hoşlanan” biri olarak ifade eden Edward Ashton’ın Mickey 7 kitabı Burcu Denizci çevirisiyle İthaki Yayınları tarafından yayımlandı. Mickey 7 kitabı, Buz gezegeni Niflheim’ı kolonileştirmek için gönderilen keşif ekibinin bir “Harcanabilir” üyesi olarak yer alan, her öldüğünde, hafızasının büyük kısmını koruyarak yeni bir bedenle tekrar üretilen Mickey Barnes’in evrendeki yerini anlamlandırma mücadelesini anlatır. Parazit’in Oscar ödüllü yönetmeni Bong Joon-ho’nun, Robert Pattinson’ın başrolünde yer aldığı heyecanla beklenen Mickey 17 filmine ilham kaynağı olan Mickey 7 ‘nin izinde hem kitabın hem de filmin düşündürdüklerine dair yazdım.

mickey-7-roman-kapak
“Mickey 7” Roman Kapağı | Fotoğraf Kaynağı : İthaki Yayınları 

Zaman hiç bitmeyecek gibi yaşıyoruz. Oradan oraya sıçrayarak, başkalarına bulaşarak, başkalarından kendimizi sıyırarak, başkalarında izler bırakarak yaşamın ve zamanın üzerinde kalıcı izler bırakmaya çabalıyoruz.  Ya da en iyi ihtimalle bir sonun bizi beklediği gerçeğini göz ardı etmeye çalışıyoruz. Oysa herkesin, her şeyin, her yerin bir sonu vardır. İnsan, doğduğu günden öleceği güne kadar kendisine biçilen yaşam süresince içinden geçtiği zamanın, mevcudiyet gösterdiği mekânın bir parçası olmayı, öyle olduğunu hissedebilmeyi umar. Sona doğru savrulup gidip yaşamlarımızda çoğu zaman kendimiz olma ihtimalini ıskalıyoruz. Belki de bu yüzden zamanın içinden geçip giderken kontrol edilemez bir iştahla, hatırlanacak işe yarar bir şey yapmak için kendi sınırlarımızı zorlayarak hayatın önümüze koyduğundan fazlasının peşine düşüyoruz. Kendi varlığımıza ikna olmak için, başka hayatlar üzerinde bıraktığımız izlere ve yansımalara bakma ihtiyacımız da belki bundandır…

img_0024
Edward Ashton | Fotoğraf Kaynağı: JustTeeJay

Edward Aston’ın yazdığı, İthaki Yayınları tarafından Burcu Denizci çevirisiyle yayımlanan Mickey 7 kitabının karakteri Mickey Barnes, gönüllü olarak “harcanabilir” olmaya karar verir. “Harcanabilir” olmanın “ölümsüz” olmak olarak tanımlandığı bu fikrin cazibesi başlangıçta aşikardır.  Buz gezegeni Niflheim’ı kolonileştirmek için gönderilen keşif ekibinin “harcanabilir” bir çalışanı olan Mickey, koloni keşif gezisi için önemli görevlerde “harcanabilir” olmanın gereği olarak yaşamını tehlikeye atar. Çünkü Mickey, çünkü her öldüğünde, hafızasının büyük kısmını koruyarak yeni bir bedenle tekrar üretilir. Ve kimse bir harcanabilir için asla geri dönmek zorunda değildir. Altı kez ölmüştür Mickey. Rutin bir keşif görevinde yine öldüğü düşünülen Mickey 7, yerli yaşam formlarının yardımıyla koloni üstüne tekrar geri dönmeyi başarır. Fakat gittiğinde fark eder ki, yeni klon Mickey 8 çoktan üretilmiştir.

Kolonide kurallar gereği çift Harcanabilir olması kabul edilmediği için Mickey 7’nin yeni klonu koloninin geri kalanından saklaması gerekir…. Başına ne geleceğini kesin olarak bilen Mickey 7, hayatta kalmanın umudunu ve neşesini bir arada yaşar. “… Şimdi ölürsem tanktan çıkan başka bir ben olmayacak. Diğer ben zaten burada ve nasıl görünürse görünsün, Sekiz kesinlikle benim devamım değil.” diye düşünür Mickey 7. Her haliyle savaşmak ve uzlaşmak zorunda olan Mickey 7, artık hayatta kalmaya her şeyden daha fazla zaman ayırmak zorundadır.  Bu sırada Niflheim’daki yaşam giderek kötüleşmektedir. Atmosfer insanlar için uygun olmaktan çıkar, yiyecek sıkıntısı baş gösterir ve dünyalılaştırma çalışmaları iyi gitmez. Üstelik gezegendeki türler yeni komşularına karşı giderek daha meraklı hâle gelir ve bu durum Komutan Marshall’ı birazcık endişelendirir. Kısa süre sonra insanlığın hayatta kalması Mickey 7’ye bağlı hâle gelir….

3-288
“Mickey 17” filmindeRobert Pattinson | Fotoğraf Kaynağı: Warner Bros.

Mickey 7 kitabı, “Parazit” filminin Oscar ödüllü yönetmeni Bong Joon-ho’nun, Robert Pattinson’ın başrolünde yer aldığı Mickey 17 filmine ilham olur. Bong Joon-ho, kitapta Mickey ‘nin yedi ve sekizinci versiyonu arasında yaşananları ileri seviyeye taşır. Mickey filmde 16 kez ölmüştür. Yaşananlar Mickey 17 ve 18 arasında gerçekleşen olaylar, çatışmalar ve uzlaşmalar üzerinden anlatılır. Yönetmen Bong Joon-ho’nun kendisine sınır olarak belirlediği yerden hikayeye bakışı, filme görsel olarak bir katman sağlamış. Her yeni bir versiyonun birbirlerine ne kadar benzeseler de her ölümde ve yeniden dünya gelişte birbirlerinden ne kadar ayrışabileceğini filmin içerisine yediren yönetmenin, bunu gösterme noktasında zayıf kaldığını düşünüyorum.

Mickey 17, kitabın kendisine zemin olarak belirlediği beden algısı, hayatta kalma iç güdüsü, kişinin kendisinin her haliye uzlaşma mücadelesini, bilinmeyenden duyulan korku, kimlik algısı gibi birçok konuyu es geçmemeyi başarıyor. Buna rağmen anlatım dili olarak benimsediği kara komedi tarzının filmin meselelere olan bakışını biraz sarstığını düşünüyorum. Görsel ve teknik açıdan seyir olarak oldukça keyifli bir deneyim sunan filmin, kendisine belirlediği dil konusunda bir ciddiyet sorunu yaşadığını hissettim. Mickey 17, tonunu bulamamış bir “iyi fikirler kataloğu” izlenimi bıraktı benim üzerimde.

youtube play youtube play

Yaşamın sonuna meydan okumak, hayatta kalma iç güdüsü, her uyanışta kendimizin daha iyi bir versiyonunu yaratmak, varlığımızı somutlaştırmak, evrendeki varlığımıza bir önem atfetmek, beden algısı üzerine düşünmek , her halimizle savaşmak ve uzlaşmak her zaman yanı başımızda, pusuda bekleyen temel meselelerimiz.  Mickey 7 kurduğu anlatı yapısında; kendi kendimize biçtiğimiz değere, başkalarının bakışıyla şekillenen yaşamlarımıza, bedenin ve zihnin kendine yarattığı kimlik algısına, hayatta kalma içgüdümüze, kendimizden tekrar tekrar yeni bir benlik yaratma çabasına ve bilinmeyene karşı duyulan korkuya dair etkileyici bir yaklaşımla karşı karşıyayız. Sonuç olarak kitabın ve filmin bir arada ve ayrı ayrı bıraktığı oldukça etkili düşünceler var…  Hem kitabı okumanızı hem de filmi izlemenizi gönül rahatlığıyla tavsiye edebilirim. Sonrası zaten sizin  bu iki farklı formla kendi başınıza kuracağınız ilişkiyle ilgili….

Kapak Fotoğrafı: IMDb

İlginizi çekebilir: Eralp Alper’den A Complete Unknown