Milos Adası: Yunanistan'ın Gizli Koylarını Keşfetme Zamanı
Tepelere doğru çıkan beyaz evler, leziz deniz mahsüllü tavernalar ve etrafta bolca Türk turist… Hayır, bu yazının konusu bir Yunan adası klişesi değil. Bu yazı, bir çoğumuzun haberdar olmadığı, uzak ama bir o kadar da güzel Milos hakkında. Mitolojinin güzellik tanrıçası Afrodit’in Louvre müzesinde sergilenen ünlü Venus de Milo heykelinin bu adada bulunmuş olması da basit bir tesadüf değil, anlamlı bir sembolizm içeriyor.
Milos Adası, Yunanistan
Milos, Kiklad (Cyclades) Adaları’nda bulunuyor ve adaların en güney batısında yer alıyor. Yani Ege’de olup, bizim kıyılara en uzak adalardan biri. Dolayısıyla ulaşımı Pire limanından kalkan feribotlarla sağlamak gerekiyor.
Adanın özelliği volkanik yapısı nedeniyle bembeyaz plajları ve muhteşem koyları. Ama ne koylar! Doğallığı hiç bozulmamış, sürekli olarak temizlenen bir akvaryum gibi. Çoğu plajda işletme yok, olanlar da sadece şezlong kiralanan amatör işletmeler. Gittiğiniz plajlarda yere hasır sermek suretiyle kendinize bir yer yapıyorsunuz. Bazı plajlara araç ile ulaşım olmadığı için kısa bir süre patikalardan yürümeniz gerekebiliyor. Bazı bölgelerinde ise telefon çekmiyor ve dünya ile iletişiminiz bütünüyle kopmuş oluyor.
Özetle Milos stresten arınmanın, kendinize bir reset atmanın ideal noktası.
Milos Adası’nda Nerede Kalınır?
Tatili tam anlamıyla bir inziva tatili olarak yaşamanız için Milos tatilinizde Fourkovouni veya Firopotamos koylarındaki balıkçı barınaklarında kalmanızı tavsiye ederim. Buralarda eski balıkçı barınakları renove edilerek eve dönüştürülmüş ve Airbnb üzerinden kiraya verilmekte. Koylarda elektrik ve su ısıtması için yalnızca güneş enerjisi kullanılıyor.
Gece karanlığı çökünce evinizin balkonundan denizde yakamozu, gökyüzünde ise binlerce yıldızı, sadece ve sadece denizin sesiyle izleyebilmek paha biçilemez bir deneyim. Evet, ay ışığı dışında etraf gerçekten zifiri karanlık oluyor. 🙂 İlk gece biraz korkutucu bir deneyim olabilir ama alışıyorsunuz. Sabah uyanınca, evinizden direkt denize inen merdiveni kullanarak serinlemek bambaşka bir lüks.
Biz Fourkovouni’de kaldık ve hala hayatımın o günlerini bir film şeridi netliğinde hafızamda yerini koruyor.
Milos Adası’nda Gezilecek Yerler
Sarakiniko
Sarakiniko, Milos Adası’na indiğimizde araba kiraladığımız yerde çalışanların bize ilk olarak önerdiği plajdı. Bembeyaz kayalıklardan oluşan şahsına münhasır bir yer. Sarakiniko’da her yer o kadar beyaz ki, güneşin yerden yansıması nedeniyle güneş gözlüğü olmadan etrafı görmek imkansız. Yine güneş ışınlarının yansıması nedeniyle, sezonun ilk tatiline çıkmış bembeyaz vücudu 15 dakikada piliç gibi kavurduğu da bir gerçek. Sarakiniko’ya gözlüksüz, şapkasız ve kremsiz gitmeyin!
Firopotamos
Milos Adası’nda konaklayabileceğiniz koylarından biri olarak bahsetmiş olduğum Firopotamos, burada kalmasanız bile kesinlikle ziyaret etmeniz gereken bir yer. Her anlamda adanın ve belki de dünyanın en güzel plajı. Yumuşacık kumların üzerinde ve gölge yapan ağaçların altında uykuya dalabilir, hayatınızın en huzurlu doğayı dinleme sekansını yaşayabilirsiniz. Dalganın girmediği koyda sessizliği bölen yalnızca ağustos böcekleri ile neşe içerisinde oynayan çocuk sesleri oluyor.
Milos Adası’nda Ne Yapılır?
Plaka’da Gün Batımı
Milos Adası’nın en Yunan adası özelliğine sahip yerinin Plaka olduğunu söyleyebilirim. Dar sokaklı beyaz evler arasında bulunan butiklerden alışveriş yapabilir ve şirin tavernlerde yemek yiyebilirsiniz. Ancak Plaka’ya gitmişken kaçırmamanız gereken şey kesinlikle güneşin batışını izlemektir.
Odysseus Tekne Turu
Tanımadığınız insanlarla bir tekne içinde tura çıkmak normalde saçma ve sıkıcı olabilecek bir aktivitedir. Ancak Odysseus Tur‘un 25 metrelik Isabel isimli lüks yatında işler biraz değişiyor.
Milos limanında da bizim sahil beldelerimizde olduğu gibi her sabah ufacık tefecik teknelere 40’ar 50’şer kişi dolduran koyları gezme turları demir almaktaydı. Ancak aralarından bir tanesi (Odysseus) devasa Isabel yatıyla dikkatimizi çekmişti. Odysseus personeli limanın sonunda yer alan tanıtım standına yalnızca seçtikleri müşterileri özel olarak davet etmekteydi.
Odysseus’un farkı diğer teknelerden kat kat büyük ve lüks bir yata sahip olmasına rağmen en fazla 20 kişilik turlar düzenlemesiydi. Arkadaşımla günübirlik tekne turuna çıkma fikri hiç aklımızda olmamasına rağmen yaptıkları ikna edici tanıtım üzerine kabul ettik ve ertesi gün hayatımızın en huzurlu günlerinden birini yaşadık.
Gün boyu şarap ve meyve ikramı bulunan teknede, üç öğün yemek servisi de yapıldı ve yemekler damak tadımıza tam olarak uyuyordu. Teknede çocuklu aile yoktu ve profil genel olarak 25 yaş ve üzeriydi. Koylar arası seyir relaxation/jazz müziği eşliğinde yapıldı ve tekneye genel olarak bir sessizlik hakimdi. Hatta o dönem okumakta olduğum Daron Acemoglu’nun ‘Why Nations Fail‘ kitabı bir İtalyan öğretim üyesinin dikkatini çekti ve kendisiyle kitaptan yola çıkarak Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler ile Batı ülkeleri arasındaki kalkınma seviyesi farklarının nedenlerini tartıştık.
Tur kapsamında Milos için başka bir Must-See olan Kleftiko bölgesini gördük ve karadan ulaşımın mümkün olmadığı berrak sularda yüzdük. Hem Kleftiko’yu görmek hem de huzur verici bir gün geçirmek için Odysseus‘un turunu mutlak suretle önermekteyim.
Gialos’ta Akşam Yemeği
Gialos, Milos’a gitmişken tatiliniz bitmeden uğramanız gereken yerlerden biri. Hem romantik bir yemek ve hem de deniz ürünleri gurmeliği yapmak için muhteşem bir adres. Yalnız en az bir gün önceden rezervasyon yapmanız gerekmekte, çünkü mekan gerçekten çok methediliyor. Restoranın şef garsonu Türk olduğunuzu anladığı andan sonra bütün gece size “Komşi”, “Arkadaş” gibi sıfatlarla hitap ediyor ve özel bir ilgi gösteriyor.
Gialos’un menüsü her yaz güncellenmekte, ancak deniz ürünlü salatalarını ve kızartma olmayan kalamar yemeklerini mutlaka tercih etmenizi tavsiye ederim.
Bakalikon Galanis Tavern
Bakalikon Galanis de adanın önerebileceğim bir diğer restoranı. Burası seyahat bloglarında ve rehberlerinde reklamı yapılmayan ve arkadaşımla her gün plajlardan Fourkovouni’deki evimize dönerken önünden geçerken fark ettiğimiz bir restoran. (Adamas – Plaka ana yolu üzerinde, Triovasalos köyünde kalıyor) Turkuaz yeşili dekorasyonu ve çardağındaki sıcak ortamı bizi çekti ve bir gün denemeye karar verdik. Gidince anladık ki, burası turistik bir yer değil ve Milosluların aileleriyle gittiği yerel bir tavern keşfetmişiz.
Zamanımız kalmadığı için öğlen yemeğinde gittik ve patates kızartması (ev patatesiydi 🙂 ile kalamar ve karides kızartmalarına bayıldık. Ancak havanın sıcaklığı nedeniyle biraz bunalmadık değil. Bu nedenle akşam yemeği için de tercih edilebilir.
Restoranda ayrıca ouzo haricine Yunanlıların “rakija” dedikleri, bizim boğma rakıya benzeyen keskin bir içki de servis ediliyor, sipariş verirken dikkatli olmak lazım.
Antakyalı Alexandros mu Venus de Milo heykelini üretirken Milos Adası’ndan ilham aldı yoksa heykel Milos Adası’nın güzelliğini vurgulamak için mi Milos’a getirildi bilmiyoruz. Ancak bildiğimiz bir şey var ki Milos, Ege adalarının Afrodit’idir ve onu gören kişi ne mutlu, orada yüzen turist ne şanslıdır.
Kapak Fotoğrafı: Diana Miaus
İlginizi çekebilir: Gülbiz Semiz’den Nea Makri
Merhaba! Karantina sürecimde gezi yazıları okumayı kendimce reddediyordum. Fakat sanat eserlerindeki Venüsleri incelerken Milos Venüsü’nü de görmüştüm, hikayesini bilmiyordum ama adı aklımda kalmış. Acaba burayla bir bağı olabilir mi diyerek bu yazıya göz atayım dediğimde BAYILDIM.
O kadar güzel bir anlatımınız var ki, resmen kendimi oralarda hayal edebildim. Sımsıcak güneşi hissedip, denizin kokusu alabildim. İyi ki yazmışsınız. Lütfen başka yerleri de yazıp, paylaşmaya devam edin.
Komşiii bize bir süre kapılarını açacak gibi durmuyor ama, gezi planlarına eklendi bile sayenizde! 🙂
Güzel düşünceleriniz için teşekkür ederim🙂
O kadar sıcak bir yazı ki Milos, gitmek istediğim destinasyonlarda ilk sıralardaki yerini aldı bile!