theMagger’a ilk yazı yazmaya başladığım 2013 yılından beri 4 sene yaşadığım Milano’yla ilgili bir yazı yazmak istiyordum. Ancak ben yazana kadar yazılan birçok yazı olunca açıkçası hevesim kaçtı ve bu fikri aklımdan çıkardım. Ama notlarımda kayıtlı bu mini Milano rehberiniyse Milano’ya gitmeden önce benim fikrimi alanlara iletmek üzere mailimde saklıyordum. Bu mini rehberle gezenlerin sonradan teşekkürlerini alınca bu yazıyı theMagger okuyucularıyla da paylaşmam gerektiğini düşünerek biraz daha geliştirdim ve işte karşınızda!

unnamed (1)

Şimdi Milano diyince her İtalya kentinde olduğu gibi herkesin ilk durağı Duomo Meydanı oluyor; en büyük katedralin olduğu meydan… Milano’daki Duomo‘nun tepesine çıkanlar mezun olamıyor diye bir efsane var ben denemedim ama isterseniz şehir efsanesine inanalım, mezun olmayanlar çıkmasın 🙂

Duomo’yu karşınıza alınca soldaki pasaj Galleria Vittorio Emanuele, lüks İtalyan markalarının mağazalarının dışında pasajın bir diğer turisttik özelliği de Duomo tarafından girince sol orta tarafın yer desenindeki boğa gövdesindeki bir deliğe topuklarını koyup dönen insanlar görürsünüz; buradaki şehir efsanesi de üç tur atarken dilek tutanın dileğinin gerçekleşeceğidir. Pasajın diğer kapısından çıkınca sol tarafta dünyanın en ünlü operası La Scala var! La Scala’nın yan sokağından düz devam ederek Brera Bölgesi’ne gidilir burası da inanılmaz tatlı bir yerdir ve daha çok restoranların barların ufak butiklerin olduğu şık, sevimli, küçük bir semt diyebilirim.

[NOT 1: Milano’da (İtalya’da) “aperativo” denilen bir kavram var – bir başka deyişle “happy hour” – genelde her barda 16:00-18:00 saatleri arasında başlar ve 22:00-23:00’e kadar devam eder. Bu saatlerde barın kalitesine, sunduğu yemeğin kalitesine bağlı olarak aldığın içkinin yanında açık büfe sunulan (salatalar, makarnalar, pizzalar) her şey ücretsiz, sınırsızdır.]

Duomo’ya tekrar dönersek… Duomo’nun solundaki yolun ismi Corso Vittorio Emanuele’dir. Aklınıza gelebilecek tüm markaların birer, ikişer mağazaları bu caddede yer alır. Caddenin başında pasajdan hemen sonraki bina Rinascente Mağazası bizim Beymen tarzı bir mağazadır (İtalya’nın her yerinde vardır) Rinascente’nin en üst katındaki terasta bir içki alınabilir. Duomo manzarası eşliğinde (Obika Mozzerella oturulabilecek yerlerden biri hem de mozzerellalı her şeyin nefis olduğu bir yer) Corso V. Emanuele’de Rinascente binasından bir önceki sokakta Straff diye bir bar vardır (aynı isimli otelin altı) burası da özellikle bizim zamanımızda Türk öğrenciler tarafından çok gidilen bir yerdi. Rinascente binasının bittiği köşeden sola mutlaka girin! Çünkü orada yiyip yiyebileceğiniz en lezzetli panzerotti’yi (hamur kızartması diyelim) LUINI’de bulacaksınız. Benim önerim mozzarella-pomodoro (domates) ya da ricotta-spinaci (ıspanak)’den yana olacaktır.

Luini

Luini

Tekrar caddeye dönüp dümdüz devam ederseniz solda benim şu ana kadar gördüğüm en güzel ve en büyük Zara’yı göreceksiniz alışveriş yapmayacak olsanız dahi bir görmenizi öneririm. Bu caddenin sonu San Babila Bölgesi oluyor. Bu küçük meydandan biraz daha devam edip soldaki sokaklardan Via della Spiga da mutlaka gezilmesi gereken yerlerden. Sokak tüm lüks İtalyan markaların mağazalarının bulunduğu en sosyetik yerdir. Bir açık hava müzesi gibi vitrinleri seyretmenin yanında mağazalardan alışveriş yapan ‘milanesi’ leri seyretmek oldukça keyiflidir. Via della Spiga’ya girmeden San Babila’yı geçip düz devam ederek (metroyla 2 duraklık mesafe) Porta Venezia’ya varılır. Orası da Corso Buenos Aires’in başladığı noktadır. Corso Buenos Aires de aslında üç metro durağı uzunluğunda bir alışveriş caddesidir. Bu caddede daha çok orta sınıf markaların mağazaları bulunur. Corso Buenos Aires üzerinde Via Spontini’de Pizzeria Spontini vardır ki ef-sa-ne-dir! Tek çeşit pizza yapar kocaman bir pizza dilimi olarak servis edilir, pizzasının dışında lazanyası da çok meşhurdur. (Bir şubesi Duomo’da Luini’ye yakın bir yerde de bulunur.) Bu arada hem Spontini’de hem Luini’de sıra bekleme ihtimalinizi bilerek ama beklediğinize değeceğine de emin olarak gitmelisiniz. 🙂

Duomo’ya geri dönelim… Duomo’yu arkanıza alıp Via Dante boyunca düz devam edince şehrin kalesini göreceksiniz: Castello Sforzezco. Kaleye giden yol da benim çok sevdiğim bir caddedir. Kalenin içine girerseniz arkası Milano’nun Central Park’ı diyebileceğimiz Parco Sempione’ye varmış olursunuz. Özellikle karnaval dönemleri, Noel ve Paskalya’da burada hep tezgahlar kurulur, hava güzelse insanlar çimlerde yatar yuvarlanır, süper şahane bir şehir parkı işte! Sempione’nin kapılarında biri yani Duomo’dan girdiğinde tam karşıt yönündeki kapıda Arco della Pace denilen kemerin olduğu Piazza Sempione’ye çıkar. Burası da gene aperativo yapılan barların olduğu özellikle hafta sonları kalabalık ve keyifli olan bir yerdir.

Tekrar Duomo’ya dönüyoruz… Duomo’yu arkanıza alıp; sol tarafa doğru bakınca köşede bir Zara daha göreceksiniz. Adı Via Torino olan bu sokak da böyle ıvır zıvır mağazaların olduğu bir yer ben burayı da çok severim ve asıl bu yolu dümdüz devam edip çok sevilen kolonlar (Colonne di San Lorenzo) dediğimiz meydana varabilirsiniz. Buraya özellikle hafta sonları akşamları giderseniz sokakta içen yerlerde oturan insanlarla dolu bulabilirsiniz. Birasını şarabını alan buradadır hafta sonları. Buranın yakınında Iguana diye bir bar mükemmel “aperativo” yapar, en lezzetli aperativo mekanıdır diyebilirim. Happy hour boyunca çeşit çeşit makarnalar çıkar. Kolonlardan düz devam edince Corso di Porta Ticinese’de yol daralır orda hemen solda bir krepçi var ki o da ef-sa-ne-dir! Çok tatlı meraklısı olmayan ben bile bayılarak yiyorum, siz anlayın artık. 🙂

Colonne di San Lorenzo

 Colonne di San Lorenzo

Cadde boyunca düz devam edince sokağın sonunda Mc Donald’s göreceksiniz oradan sağ çapraza doğru gidince bu susuz şehrin tek sulu bölgesi olan Navigli’ye varmış olursunuz. Yürüdüğünüz bu caddede küçük butikler, vintage storelar da gezilmeye değer. Nehrin sağı solu sıralı barlar ve bu barların hepsinde bahsettiğim aperativo mantığı var… Burada da nehrin sol tarafında Mag ve Bond var önerebileceğim barlardan, gecesi de güzeldir ya da pizza yemek içinde nehrin sağ kolunda en sonda sayılır Fabbrica Pizzeria var. Nefistir, çok severim.

[NOT 2: Navigli’de her ayın son pazarı vintage Pazar olur denk gelirseniz, çok keyiflidir.]

Gece çıkmak isterseniz ben Just Cavalli‘yi tek geçerim! Arkasından Hollywood‘a gidilir Cavalli’nin after‘ıdır. Bunun dışında son dönem de Corso Garibaldi’de bulunan The Club da gözde gece mekanlarından. Hollywood’un bulunduğu yer Corso Como oluyor. Corso Como’da Corso Como 10 diye bir butik-cafe var orası da keyifli mekanlardan biri. The Club’ın bulunduğu Corso Garibaldi’de de barlar var, özellikle son dönemde bu bölge de çok popüler olmuş. Corso Garibaldi’de bir şubesi bulunan Princi de sabah kahvaltısı mekanlarından biri olarak listenizde olsun. Kahvaltıda biraz daha Avrupai olalım ve İtalyan brioche’u yiyip capuccino içelim diyenleriniz varsa onun içinde mutlaka Sissi‘ye gitmenizi öneriyorum.

Buon viaggio e buon divertimento!

Sissi

Sissi

[NOT 3: Milano’da haftasonları metrolar otobüsler biraz daha geç saate kadar çalışır ama yine de sabaha kadar yoktur. Ama onların yerine yani bir metro hattının yerine saat başı yada yarım saat aralıklarla kalkan otobüsler konur. Taksi durağının olmadığı yerlere taksi telefonla çağrılır ve size yönlendirildiği yerden taksimetre açılır.]