Moda, Suç ve Joker Etkisi: Kültürün Gölgesinde Şekillenen Beklenmedik Birliktelik
Luigi Mangione’un, UnitedHealthcare CEO’su Brian Thompson’ın öldürülmesindeki iddia edilen rolüyle ilişkilendirilen beş günlük insan avı, mahkeme salonlarının ve suç mahallerinin ötesinde bir dalga etkisi yarattı. Tutuklanması kaçınılmazken, hepimizin uzaktan takip ettiği bu modern suç dramasında beklenmedik bir oyuncu kadrosu ortaya çıktı: Levi’s, Tommy Hilfiger, Monopoly, McDonald’s ve Peak Design. Suç hikayelerinin başrollerinde genellikle bu tür isimler görmeyi beklemeyiz, ancak burada hepsi bir cinayet, medya ve pazarlama hikayesinde istemeden sahne almış durumda. Ama sırt çantalarının, kutu oyunlarının ve fast food zincirlerinin yüksek profilli suç vakasıyla ne ilgisi var? Beklediğinizden daha fazlası.
Sessiz Bir Tanık Olarak Moda
Mangione’un durumunda, moda yalnızca suçu takip etmekle kalmadı; hikayenin bir parçası haline geldi. Suç konusu eylemin işlendiği iddia edilen saatlere göre çıkan ilk fotoğraflarda Mangione’un taşıdığı Peak Design sırt çantası, üstündeki Tommy Hilfiger ceket ve yanında Monopoly kutusundan çıkmış oyun paraları, dedektifler başta olmak üzere bütün halkın dikkatini çeken ipuçları haline geldi. Bu markalar bir anda hiç beklemedikleri bir dramada sahne dekoru oldular. Peak Design, aksesuar dünyasında oldukça niş bir marka olarak bilinirken, Mangione’un tercihi sayesinde bir anda binlerce kişinin radarına girdi. “Everyday” sırt çantası, ironik bir şekilde, hem pratik hem şık hem de artık kötü bir şöhretin merkez parçası haline geldi.
Ancak bu fenomen yeni değil. Kültürel kriminologlar bunu, suçun kültürü etkilediği ve kültürün de suçun nasıl hatırlandığını şekillendirdiği “auralar ve spiraller” olarak adlandırıyor. Charles Manson’un meşhur dövmelerinin bir isyan sembolü haline gelmesi ya da Joker’in kostümünün toplumsal kaosun bir simgesi haline gelmesi gibi. Mangione’un sıradan görünen eşyaları da hem onun işlediği iddia edilen suçu hem de suçlulara duyulan hayranlığı besleyen kültürel bir mekanizmanın parçası haline geldi.
Tarihsel Paralellikler: Bonnie, Clyde ve Daha Fazlası
Bonnie ve Clyde’ın romantikleştirilmiş mirası, dikkat çekici bir tarihsel paralellik sunuyor. Büyük Buhran döneminde suçlu olmalarına rağmen, Clyde’ın zarif takımları ve Bonnie’nin şapkası bir tür yasa dışı zarafetin sembolü haline geldi. Mangione’un sıradan sırt çantası gibi, onların kıyafetleri ve aksesuarları da ancak halk onlara anlam yüklediğinde ikonik bir statü kazandı.
Joker etkisi bu konuda dikkat çeken başka bir örnek. 2019 yapımı filmde karakterin kırmızı takımı ve yeşil saçı, direniş ve bireyselliğin bir sembolü haline geldi; bu semboller, Cadılar Bayramı kostümlerinden moda çekimlerine ve hatta gerçek hayat protestolarına kadar etkisini gösterdi. Mangione’un durumunda ise, ceketinin ya da sırt çantasının popüler kültürün bilinçaltına sızması o kadar da şaşırtıcı değil. Neden mi? Çünkü “seyirci” olarak, efsaneleştirdiğimiz, arka plan hikayesi uydurduğumuz mitleri somut bir şeye bağlamayı seviyoruz.
Bir suçlunun motivasyonları ya da eylemleri belirsiz olduğunda, onun eşyaları anlatının bir parçası, hatta kelimenin tam anlamıyla bir aksesuar haline gelir. Bu aksesuarlar ile hikayenin küçük parçalarını tamamlayabileceğimizi düşünürüz. Özellikle Mangione’un hızla sosyal medya fenomenine dönüşmesi bu durumu daha da belirgin kılıyor. Son günlerde kendisi bir “ikon” olarak tanımlanıyor. Geçmişte yapmış olduğu sosyal medya paylaşımları, hazırladığı playlistler aracılığıyla müzik tercihleri ve hatta izleyip puanladığı filmler didik didik ediliyor. Mangione’un internette bıraktığı izler detaylıca incelendikçe insanlar onunla kendileri arasında garip bir ahlak ya da değer bağı kuruyor adeta. Bu son zamanlarda artan “true crime” takıntısının suçluları anlama ya da onlarla özdeşleşme ihtiyacını besleyip beslemediği ise tartışmaya açık bir konu; belki de başka bir makalenin konusu. 😊
Medya Makinesi ve Dolaylı Yoldan Markalaşma
Elbette, hikayenin yan karakterleri haline gelen markalar bunu istemedi. Peak Design’ın kurucusu Peter Dering’in belirttiği gibi, hiçbir pazarlama stratejisi “New York sokaklarında bir cinayetle ilişkilendirilmek” üzerine kurulu değildir ama olduğumuz noktada; Peak Design sırt çantaları trend oluyor, Tommy Hilfiger ceketi yeni, beklenmedik çağrışımlar kazanıyor. Hatta Monopoly—genellikle aile oyun gecelerinin vazgeçilmezi olarak bilinir—bu kaotik hikayede şanssız bir şekilde bırakılmış oyun paraları sayesinde kendine yer buldu.
Bu garip karışıklık, dolaylı olarak markalaşmanın karanlık tarafını gözler önüne seriyor. Peak Design gibi şirketler, bir anda üzerlerine gelen bu dikkat dalgasından yararlanmaya çalışırken durumu sömürüyor gibi görünmemek için hassas bir çizgide yürümek zorunda kalıyor. Sırt çantasının satışlarında bir artış yaşanacağı kuşkusuz, ancak bu yeni çağrışımların yarattığı rahatsızlık baki kalıyor. Benzer şekilde, Joker kostümünün filmden sıyrılarak moda sahnesine yükselmesi Warner Brothers’ın tam anlamıyla başarı saydığı bir şey değildi. Bu gibi durumlar sembollerin nasıl yaratıcılarının kontrolünden çıkarak kendi başına bir kimlik ve anlam kazandığını açıkça ortaya koyuyor.
Suç, Tüketicilik ve Kolektif Hafıza
Bir aksesuarın, suçun kendisi kadar hatırlanması bize ne anlatıyor? Belki de bu, yaşadığımız tüketim kültürünün keskin bir yansımasıdır; trajedilerin bile metalaşmadan kaçamadığı bir dünyada yaşıyoruz. Suç hikayeleri artık sadece birer haber değil, popüler eğlencenin bir parçası haline geldi. Podcast’lerden belgesellere kadar her platformda cinayetler, suçlar ve skandallar dikkat çekiyor; şimdi ise bu anlatılarla ilişkilendirilen ürünler sahneye çıkıyor. Mangione’un ceketi, McDonalds “Happy Meal” ile verdiği pozları ya da Bonnie ve Clyde’ın tabancası, bu nesneler sadece olayları hatırlatmakla kalmıyor, aynı zamanda kolektif hayal gücümüzü de besliyor.
Sonuç: Moda’nın İstemsiz Suç Ortaklığı
Modanın suç hikayelerindeki rolü, yalnızca bu hikayelerdeki karakterlerin ne giydiğiyle ilgili olmayıp, yapılan tercihlerin dünyaya nasıl bir mesaj verdiği ve dünyanın bu mesajlara nasıl yanıt verdiğiyle ilgilidir. Mangione’un insan avı zamanla unutulabilir, ancak bu hikayeye dahil olan markalar ve semboller hiç tahmin etmedikleri çağrışımlarla beklenmedik şekillerde yaşamaya devam edecek. İster Peak Design’ın ironik şekilde isimlendirilmiş “Everyday” sırt çantası olsun, ister Tommy Hilfiger ceketinin sembolik yankıları olsun, bu unsurlar bize modanın asla tarafsız olmadığını hatırlatıyor. Moda, tarihin sessiz bir tanığı, kültürün bir aksesuarı ve bazen de anlatmayı bırakamadığımız hikayelerin istemsiz bir suç ortağıdır.
Kapak Fotoğrafı: peakdesign.zendesk.com
İlginizi çekebilir: Buse Kutulu’dan Modasızlık Paradoksu
İlk yorumu siz yazın!