Morcheeba: Trip Hop'un Eskimeyen Grubu
Bu haftaki konuğumuz, 9 Temmuz günü Park Orman’da bir konser verecek olan, İngiliz trip hop grubu Morcheeba. Grubun türünü Trip hop olarak adlandırsak da Morcheeba’nın müziğinde güzel bir kokteyl gibi çok farklı türleri ara ara görebiliyoruz.
Grubun kuruluşu doksanlı yılların ortasında gerçekleşiyor. Paul Godfrey ve Ross Godfrey isimli, yapımcı ve prodüktör iki kardeş Londra’da bir partide Skye Edwards ile tanışıyorlar. Skye o zamanlar bir funk grubunda söylüyor. Üçlü kısa bir sürede evlerini stüdyo olarak kullanıp kayıtlara başlıyorlar. 1995 senesinde Trigger Hippie isimli EP’lerini yayınladıktan sonra 1996 yılında ilk albümleri olan Who Can You Trust raflardaki yerini alıyor.
Vokalde Skye Edwards, gitar, bas, piyano, synthesizer da Ross Godfrey, davulda Paul Godfrey’in olduğu klasik kadrolu ilk albüm grubun en trip hop albümlerinden biri. Albümün en güzel parçası bence “Col”. 1998 yılında çıkan ikinci albüm Big Calm benim en sevdiğim Morcheeba albümlerinden biri. Bu albümde grup Trip hop’a bağlı kalmayıp engin denizlere açılıyor. Albümdeki parçalara baktığımızda “Friction” güzel bir reggae örneği, “Diggin’ In A Watery Grave” de ise blues ile karşılaşıyorsunuz. Grubun pek bilinmeyen ama bence en güzel parçalarından biri, hatta belki de en güzeli bu albümde yer alan “Over And Over”. Folk türüne göz kırpan bu parça oldukça kısa, ama o kısa süresi sizi kendinizden geçirmeye yetiyor. Hayalini kurduğunuz bir süper spor arabayla pistte sadece bir tur atma hakkına sahip olduğunuzu ve o turun da 2 – 3 dakika sürdüğünü düşününün. Bu parça da onun gibi. Kısa sürede aldığınız hazzı asla unutamıyorsunuz. Albümdeki diğer sevdiğim parçalar ise “Blindfold” ile yaylı ve üflemelilerin iyice güzelleştirdiği “Fear And Love”.
Üçüncü albüm Fragments Of Freedom 2000 senesinde yayınlandı. Albüm grubun en başarılı çalışmalarından biri olarak kabul ediliyor. Benim de sevdiğim albümlerden birisi. “Rome Wasn’t Build In A Day” gibi oldukça popüler olmuş bir parça bu albümde. Benim albümden seçtiğim parçalar ise “World Looking In”, dinlediğiniz an enerjinizi yükselten harika bir disko parçası olan “Shallow End” ve hammond ile flütün çok yakıştığı enstrümantal parça “Coming Down Gently”. Albümde ayrıca Biz Markie, Bahamada gibi sanatçıların katkısıyla rap – hip hop sularında gezinen parçalar da var.
2002 yılında yayınlanan Charango albümü, içinde bulundurduğu “Otherwise” parçası ile grubun Türkiye’de tanınmasını sağlayan albüm. O zamanlar radyolarda devamlı çalınan parça ülkemizde hayli popüler olmuştu. Şarkı arabesk havasıyla bizim topraklara hiç de yabancı değil. Arabesk, rock, indie sentezli harika bir parça. Onun dışında “Aqualung”, albüme ismini veren “Charango”, “Way down”, “The Great London Traffic Warden Massacre” gibi diğer güzel parçalar grubun en iyi albümlerinden birinin oluşmasını sağlıyor. Enstrümantal giden “Charango” öyle bitecek zannederken sonlara doğru bir anda Amerikalı rapçi Pace Won’un vokalinin girmesiyle daha da güzelleşiyor.
Beşinci albüm The Antidote’da Skye Edwards artık yok, yerine Daisy Martey geçiyor. Çok sevdiğiniz bir restoranın işletmecisinin değişmesi gibi bir şey oluyor. Ama burada sadece lezzetler değil, restoranın mutfağı, yemek türleri de değişiyor. Grubun downtempo tarzı gidiyor yerine yetmişler rock grubu havası geliyor. Albümün son parçası “God Bless And Goodbye” bence albümün tek güzel parçası, bir nevi albümü kurtaran şarkı.
2008 tarihli Dive Deep albümünde restoranın işletmesi tekrar değişiyor ama bu sefer hem mutfak hem lezzetler eski kıvamına dönüyor. Bu albümde Daisy Martey gidiyor ve yerine erkek vokal de dahil çeşitli vokalistler geliyor. Bunların en önemlisi ise Judie Tzuke. Mando Zamolo, Thomas Dybdahl, Bradley Burgess ve Cool Calm Pete diğer vokal yapan isimler. Albümde, Judie Tzuke’un vokaliyle grubun en güzel parçalarından biri olan “Enjoy The Ride” dışında “Gained The World”, “Blue Chair”, “Sleep On It Tonight”, “Washed Away” gibi güzel şarkılar var.
Blood like Lemonade albümü ile birlikte Skye Edwards gruba geri döndü. Aynı zamanda grup da trip hop köklerine bir dönüş sergiliyor. ”Easier Said Than Done” bu albümdeki favori parçam. 2013 tarihli Head Up High albümünde grup yine dubstep, r&b, hip hop gibi farklı türlerden esintiler sunuyor. “Do you Good”, “To The Grave” öne çıkan parçalar. Bu albümden sonra Paul Godfrey gruptan ayrıldı. Benim pek ısınamadığım albümlerden Blaze Away 2018 yılında, son albüm Blackest Blue ise 2021 yılında yayınlandı.
Kapak Fotoğrafı: The Echo
İlginizi çekebilir: Gürkan Sonat’tan Müzik Dünyasının Günceli
İlk yorumu siz yazın!