theMagger.com'a kayıt olduğunuzda,
• theMagger’a keşiflerinizle katkıda bulunarak, yazar olup dilediğiniz konuda yazılarınızı yayınlayabilir ve kendi blog sayfanızı oluşturabilirsiniz,
• Yazılarını kaçırmak istemediğiniz yazarları, sevdiğiniz kategorileri ve ilginizi çeken etiketleri takip edebilirsiniz,
• Takip ettiğiniz yazar, kategori, etiket ve okuduğunuz yazılara göre size özel ana sayfa akışınızı oluşturabilirsiniz,
• İlginizi çeken yazıları sonra okumak için kaydedebilirsiniz,
• Yakınımdakiler bölümünden çevrenizdeki mekanlarla ilgili theMagger.com'da yazılmış yazıları görebilirsiniz,
• Yazılara yorum yaparak merak ettiklerinizi yazara sorabilir; fikirlerinizi yazar ve okurlarla paylaşabilirsiniz,
Bizimle birlikte pek keyifli bir keşif yolculuğuna çıkacağınızdan emin olabilirsiniz. Şimdiden hoş geldiniz!
Filmi izleme listeme aldım; bu hafta izlemeyi planlıyorum.
teşekkür ederim... Yazıyı yazarken benzer hissleri yaşayanlara tercüman olacağımı hissediyordum. Daha iyi geçirilen yılbaşılara diyelim 🙂
olur mu ne demek 🙂 edebiyatta ayıp olmaz. Okumuş olmak bile önemli. Kaç kişi vardır adını bile duymamıştır... sevgiler
Türk ve yabancı yazarları bir arada değerlendirmeniz ilginç olmuş. itiraf edeyim Erbil dışında diğer türk yazarları sevmem. Bu arada bu listede olması gereken iki isim önereyim: Yabancı Slyvia Plath ki gelmiş geçmiş en büyük kadın şair ve Adalet Ağaoğlu
Kuzey iyidir 🙂 çok merak ettiğim bir şehir Trieste. Birkaç kere çok yaklaştım ama bir türlü ziyaret edemedim. Yıllar önce, çocukluğumda Ornella Muti'nin oynadığı bir film seyretmiştim: Triesteli Kadın. O filmden beri Trieste hem gitmek istediğim ama gidemediğim bir yer oldu.
Seberg'i daha geçen gün bitirdim. Çok iyi...
Scorsese ki bana gerçek sinemayı sevdiren Coppola ile birlikte ilk yönetmendir, tamamen katılıyorum. Size de aynen katılıyorum. Nitekim son yıllarda sadece Bond filmlerine gitmişim ve nerdeyse seyrettiğim tüm filmler MUBİ, Netflix, Apple ve Amazon ve Google Play gibi kanallar olmuş. Bir de kendi arşivim. Açıkcası şahsen popüler filmlere karşı değilim ama burada iki konu var: Bir bir film popüler bir tür filmi olabilir ve yine de iyi filmdir. Öte yandan bu çizgi roman ve süper karakter filmleri dijital birer gösteri ürünleri, sinema, daha doğru bir deyişle film değiller. Seyreden de film seyrettim demesin.
Avrupa'nın noel dönemine girmiş halleri bende çocukluğuma ve hayata dair iyi ne varsa hatırlatır.
Remains of the Day de detay konusunda çok iyidir...
En yakın arkadaşlarımdan birinin babası, rahmetli Cengiz Amca bu diziyi mükemmel bir şekilde tanımlamıştı: Şu dört kadın değil mi hani bir araya gelip ne yedik ne içtik kiminle düşüp kalktık diye anlatıyorlar 🙂 Ben de bir sevemedim gitti bu diziyi...