theMagger.com'a kayıt olduğunuzda,
• theMagger’a keşiflerinizle katkıda bulunarak, yazar olup dilediğiniz konuda yazılarınızı yayınlayabilir ve kendi blog sayfanızı oluşturabilirsiniz,
• Yazılarını kaçırmak istemediğiniz yazarları, sevdiğiniz kategorileri ve ilginizi çeken etiketleri takip edebilirsiniz,
• Takip ettiğiniz yazar, kategori, etiket ve okuduğunuz yazılara göre size özel ana sayfa akışınızı oluşturabilirsiniz,
• İlginizi çeken yazıları sonra okumak için kaydedebilirsiniz,
• Yakınımdakiler bölümünden çevrenizdeki mekanlarla ilgili theMagger.com'da yazılmış yazıları görebilirsiniz,
• Yazılara yorum yaparak merak ettiklerinizi yazara sorabilir; fikirlerinizi yazar ve okurlarla paylaşabilirsiniz,
Bizimle birlikte pek keyifli bir keşif yolculuğuna çıkacağınızdan emin olabilirsiniz. Şimdiden hoş geldiniz!
İlginç bir bilgi teşekkür ederim. Demek ki öyle düşünen tek ben değilmişim 🙂
Benim sevdiğim ve dinlediğim bir tür değildir progressive rock. Haliyle de Marillion hayranı değilim ancak bir Kayleigh var ki sözlerini ezbere bilirim. Sanırım edebi bir kaynaktan alınmayan gördüğüm en iyi şarkı sözleri arasında. İngiliz olsaydım ve bir kızım çocuğum doğsaydı adını Kayleigh koyardım kesin.
inşallah diyelim 🙂 teşekkürler
Ben Atina'ya iki kere gittim. Sanırım tam da ekonomik krizin üstüne gittiğim için Sintagma'da eylemler, her yerde evsizler, boş restoranlar, dilenciler ile özellikle her yeri sarmış, şehri adeta istila etmiş grafittiler... Atina'ya dair tek iyi anılarım yediğim bir kaç güzel yemek ve özellikle de koleksiyoncusu olduğu Yunan tesbihleri, komboloi ve begleriden bol bol almak oldu. Öte yandan aynı dönemlerde Selanik'e de gitmiştim ve açıkcası orası başta bir dünyaydı. Her anını ayrı bir güzellikle anarım...
En sevdiğim yönetmenler biridir. Bu film de diğer başyapıtları gibi ruhsal ve üslup olarak derin ve komplike olmasa da dediğiniz gibi basit bir hikayeden koca bir topluma ayna tutmayı başarıyor. Üzücü olan da bizim de benzer bir yapıda olmamız. belli oranda bir iyileşme olsa da hala bu anlayışın izlerini görmek mümkün.
Benim baba tarafım Gürcistan'dan gelmiş. O yüzden babaannemin, kendisi Çerkes olmasına rağmen, evinde sürekli Gürcü yemekleri pişerdi. Açıkcası mantı ve pidenin ötesinde Gürcü mutfağı örneklerini görmek güzel. Yalnız Malahta var mı menüde ? Çocukluk kabusumdu 🙂 Ayıp olmasın diye bir kaşık yerdim. En yakın fırsatta gideceğim.
Ürünlerini kullandığım bir markanın arkasındaki düşünceyi öğrenmek açısından çok yararlı oldu.
evet korkunç insanlar ve adamın da eski CIA çalışanı olması da farklı yöntemleri konusunda uzman olduğunu gösteriyor.
Belgeseli iki gün önce seyrettim. Çok ilginç bir yapımdı. Üzerinde konuşulacak çok şey var. Ben ilgiyle seyrettim ve açıkcası da insanların korkmasına da çok şaşırdığımı itiraf etmeliyim. Kowalski ailesi de çocuklarını kaybetmenin travmasını ve öfkesini başka yerden çıkarmışlar bence.
Bir günde bitirdim; bence başarılı bir dizi. Üniversite camiasını bilen biri olarak aynı zamanda çok da gerçekçi buldum. Öte yandan dediğiniz gibi bazı anlarda temposunu kaybedebiliyor. Bazı bölümlerin daha uzun olmasını beklerdim, keza konu ortada kalıyor ve yeterince işlenmemiş hissi veriyor. Bir de üniversite ile çok ilişkisi olmayan, bölüm içi ilişkileri ve tartışmaları bilmeyenler için çok da ilginç gelmeyebilir. Dediğim gibi bu durumları yakından bildiğim için ilgiyle izledim.