theMagger.com'a kayıt olduğunuzda,
• theMagger’a keşiflerinizle katkıda bulunarak, yazar olup dilediğiniz konuda yazılarınızı yayınlayabilir ve kendi blog sayfanızı oluşturabilirsiniz,
• Yazılarını kaçırmak istemediğiniz yazarları, sevdiğiniz kategorileri ve ilginizi çeken etiketleri takip edebilirsiniz,
• Takip ettiğiniz yazar, kategori, etiket ve okuduğunuz yazılara göre size özel ana sayfa akışınızı oluşturabilirsiniz,
• İlginizi çeken yazıları sonra okumak için kaydedebilirsiniz,
• Yakınımdakiler bölümünden çevrenizdeki mekanlarla ilgili theMagger.com'da yazılmış yazıları görebilirsiniz,
• Yazılara yorum yaparak merak ettiklerinizi yazara sorabilir; fikirlerinizi yazar ve okurlarla paylaşabilirsiniz,
Bizimle birlikte pek keyifli bir keşif yolculuğuna çıkacağınızdan emin olabilirsiniz. Şimdiden hoş geldiniz!
çok teşekkür ederim.. bu duygusal boyut önemli, hatta ana baba olmanın neredeyse en önemli boyutu. Bir de şunu kabul etmek lazım; bu duygusal boyut o kadar büyük, hatta sonsuz ki insanda körlük yapıyor. Şöyle diyeyim; Kerem'in iyiliği için, onun esenliği için yapamayacağım çok az şey var. Bu noktada konuya soğukkanlı ve hatta tartışmalar, hatta sert ve sarsıcı yaklaşımları çok önemli buluyorum. İyi Toplum Yoktur duymuştum, okuma listeme ekliyorum. Arada iyi aile çıkabilir ama iyi toplum çıkmaz 🙂
Bu konu üzerine bir süredir, oğlum kerem 4 yaşına geldiğinden itibaren çok derin olarak düşünüyorum. Genel görüşlerimi ve deneyimimi de birkaç ay önce The Magger'da da yazdım hatta. Nihan Hanım'ın görüşlerine çok katıldığım yerler var. Özellikle de çok net bir şekilde 'herkesin anne-baba olmaması gerektiğini düşünüyorum. Hatta disütopya olacak, ana-baba olma ehliyeti gibi bir uygulama bile düşünülebilir. Öte yandan yazımda da altını çok çizdiğim bir konu: ana-babalık günlük yaşamda çok pratik ve somut bir konudur ve ebeveyn olmayanların deneyimlemeden bilmesinin imkansız olduğu bir alandır. yazımı okumanızı öneririm (tabi o yazı babalık ağırlıklı birinci elden üzerine konuşabileceğim bir konu olduğu için.) Bu arada Nihan Hanım konuya psikolojik ve antropolojik açıdan yaklaşmış; konunun bir de sosyolojik ve ekonomi politik boyutu var ki üzerine düşünülmesi gereken. Son olarak evrensel standartlara göre mükemmele yakın bir ailede büyümüş, hali hazırda da yine iyi kabul edilebilecek bir evliliğe ve mutlu bir aileye sahip biri olarak söylüyorum: evet, iyi aile yoktur... Elinize sağlık, sevgiler...
ABD şehirleri zaten bu listelerde pek yer almaz. Bir tek Honolulu görece üst yerlerde yer bulur ki o da Hawai'nin başkenti, özel bir konumu var.
Çok kapsamlı ve derdini çok iyi anlatan bir yazı olmuş. İlginçtir ben de ruhsal sağlını sürekli ayakta tutmak zorunda olan biriyim ama hiç komedi sevmem; aksine, bir tür çivi çiviyi söker misali, depresif, melankolik ve ağır bunamlı şeylere saldırırım
Pop-art ve kitsch tartışmasına iyi bir giriş yapmışsınız. Açıkcası iki kavram da bana çok uzak. Kitsch kavramını anlamak için post-modern dönemden önceye balmak yaklaşımını doğru buluyorum ama tüm gotik ,barok ve rokoko dönemlerin ürünlerine de kitsch olarak bakmak yanlış olacaktır.
Yazıda geçen bir ifadede sanırım ufak hata oldu. Dünyanın en büyük kütüphanesi British Library ile Library of Congress. Sanırım dünyadaki en büyük otel kütüphanesi demek istediniz. Bende de oluyor bazen öyle hatalar. Bu otellerden sadece Le Pavillion des Letters'i duymuştum. Edebiyat temalı baya bir cafe ziyaret etmiştim de otellere hiç gitme şansım olmadı.
MUBİ'de izleme listeme ekledim. Tam üstüne geldi bu röportaj...
Min favorim.. çok sık alışveriş yaparım.
Fred Davis'in 'Fashion, Culture and Identity' kitabı uzun zaman akademik kariyerimde pek çok sosyal fenomeni ve popüler kültür olgusunu açıklamak için kullandığım çok önemli bir başyapıt. Moda konusunda yazılmış ilk kapsamlı ve ciddi akademik çalışma da sayılabilir. Michelle Lee'den 'Fashion Victim: Our Love-Hate Relationship with Dressing, Shopping, and the Cost of Style' kitabı da dikkate değer bir çalışmadır. Bunların yanında özellikle bu 'spor ayakkabı, eşofman benzeri parçalar' mevzuu konusunda tamamen katılıyorum size. keza bu moda, stil vb. konularda maalesef yine kadınlar kurban-mağdur oluyor. Erkekler 'temiz giyinsinler yeter' görüşü hala hakim. Öte yandan ben yine muhafazakar tarafımı konuşturacağım ve giyimde belli kurallara uymak gerektiğini, bu kuralları iyi bilerek yıkmanın iyi sonuçlar vereceğini söyleyeyim. Yine çok iyi bir konu seçmişsiniz...
Kefernahum çok iyi ve vurucu bir film ve bence de başyapıtı. Peki şimdi nereye ise sıcak dediğimiz filmlerden. Filmi çok oldu seyredeli.