theMagger.com'a kayıt olduğunuzda,
• theMagger’a keşiflerinizle katkıda bulunarak, yazar olup dilediğiniz konuda yazılarınızı yayınlayabilir ve kendi blog sayfanızı oluşturabilirsiniz,
• Yazılarını kaçırmak istemediğiniz yazarları, sevdiğiniz kategorileri ve ilginizi çeken etiketleri takip edebilirsiniz,
• Takip ettiğiniz yazar, kategori, etiket ve okuduğunuz yazılara göre size özel ana sayfa akışınızı oluşturabilirsiniz,
• İlginizi çeken yazıları sonra okumak için kaydedebilirsiniz,
• Yakınımdakiler bölümünden çevrenizdeki mekanlarla ilgili theMagger.com'da yazılmış yazıları görebilirsiniz,
• Yazılara yorum yaparak merak ettiklerinizi yazara sorabilir; fikirlerinizi yazar ve okurlarla paylaşabilirsiniz,
Bizimle birlikte pek keyifli bir keşif yolculuğuna çıkacağınızdan emin olabilirsiniz. Şimdiden hoş geldiniz!
''…hiçbir ev kadını kendini mutfakta asmaz. yemeklere yas sıçratmaz.” çok iyiymiş gerçekten. Kendisine biraz ön yargılı bakıyordum ama bu cümle gerçekten sağlam bir yazarlık ortaya koyuyor. Öte yandan tamamını okur muyum bilemedim. Elinize sağlık...
Ben hep İngilizce çevirilerini okumuştum Elitis'in. Bunlara da bir bakayım. Teşekkür ederim...
Seferis çok büyük bir şairdir. Bir de önerim Odysseas Elytis. 1979 Nobel Edebiyat Ödülünü kazanan Yunan Şair. Bilmiyorum Türkçe'de çok çevirisi var mı? Klasik ve moderni buluşturur şiirlerinde.
teşekkür ederim..
Çok teşekkür ederim güzel sözleriniz için. Tabi gönül olumlu bir konuda yazmak istiyordu. Daha iyi bir dünya dileği ile. iyi günler dilerim...
Şu anda tam Rohmer üzerine çalışıyorum; yakında da Rohmer üzerine bir inceleme yazmayı planlıyorum. İncelemenin bir özetini de The Magger'da yayınlayacağım kısmetse. Açıkcası diğer 'Ahlaki Hikayeler' serisi filmleri yanında daha mütevazidir. Çok sevindim bu platformda bir Rohmer yazısı okuduğum için.
çok teşekkür ederim.. bu duygusal boyut önemli, hatta ana baba olmanın neredeyse en önemli boyutu. Bir de şunu kabul etmek lazım; bu duygusal boyut o kadar büyük, hatta sonsuz ki insanda körlük yapıyor. Şöyle diyeyim; Kerem'in iyiliği için, onun esenliği için yapamayacağım çok az şey var. Bu noktada konuya soğukkanlı ve hatta tartışmalar, hatta sert ve sarsıcı yaklaşımları çok önemli buluyorum. İyi Toplum Yoktur duymuştum, okuma listeme ekliyorum. Arada iyi aile çıkabilir ama iyi toplum çıkmaz
Bu konu üzerine bir süredir, oğlum kerem 4 yaşına geldiğinden itibaren çok derin olarak düşünüyorum. Genel görüşlerimi ve deneyimimi de birkaç ay önce The Magger'da da yazdım hatta. Nihan Hanım'ın görüşlerine çok katıldığım yerler var. Özellikle de çok net bir şekilde 'herkesin anne-baba olmaması gerektiğini düşünüyorum. Hatta disütopya olacak, ana-baba olma ehliyeti gibi bir uygulama bile düşünülebilir. Öte yandan yazımda da altını çok çizdiğim bir konu: ana-babalık günlük yaşamda çok pratik ve somut bir konudur ve ebeveyn olmayanların deneyimlemeden bilmesinin imkansız olduğu bir alandır. yazımı okumanızı öneririm (tabi o yazı babalık ağırlıklı birinci elden üzerine konuşabileceğim bir konu olduğu için.) Bu arada Nihan Hanım konuya psikolojik ve antropolojik açıdan yaklaşmış; konunun bir de sosyolojik ve ekonomi politik boyutu var ki üzerine düşünülmesi gereken. Son olarak evrensel standartlara göre mükemmele yakın bir ailede büyümüş, hali hazırda da yine iyi kabul edilebilecek bir evliliğe ve mutlu bir aileye sahip biri olarak söylüyorum: evet, iyi aile yoktur... Elinize sağlık, sevgiler...
ABD şehirleri zaten bu listelerde pek yer almaz. Bir tek Honolulu görece üst yerlerde yer bulur ki o da Hawai'nin başkenti, özel bir konumu var.
Çok kapsamlı ve derdini çok iyi anlatan bir yazı olmuş. İlginçtir ben de ruhsal sağlını sürekli ayakta tutmak zorunda olan biriyim ama hiç komedi sevmem; aksine, bir tür çivi çiviyi söker misali, depresif, melankolik ve ağır bunamlı şeylere saldırırım