Canımın İçi, Böyle Şeyler Yalnızca Romanlarda Olur: Murat Menteş Üzerine
Soğuk kış günlerinde yapılabilecek en ama en masrafsız fakat bir o kadar da en ama en huzur verici faaliyet kitap okumak! Gir battaniyenin altında, al eline çayını kahveni her ne istiyorsan, aç en sevdiğin radyo kanalını (evet ben hala inanılmaz bir radyo dinleyicisiyim) ve başla okumaya kitabını.
Murat Menteş diyorum, çok güzel yazmıyor mu? Nasıl enerji dolu romanları, hele o roman kahramanları. Hem nasıl gerçek bir dünya ile buluşturuyor bizi, hem de nasıl hayal bile edemeyeceğimiz bir dünya yaratıyor. Hayal dediysem öyle pembe panjurlu evler, mükemmel bir hayattan falan bahsetmiyorum. Tam aksine aklınıza gelip gelebilecek insana ait her duygunun var olduğu fakat gerçekte yaşanamayacak kadar çok maceranın yaşandığı bambaşka dünyalar ve hepimizi her sayfasında şaşırtmayı başarabilecek bir sürü insan hikayesi diyorum.
Murat Menteş yazmaya 90’ların sonunda başlamış. İlk kitabı 1997’de basılmış. Üstelik bir şiir kitabı. Kuzgun’un Gölgesi. Sonrasında Kaosa Mütevazı Bir Katkı (2001) ve Aynalı Barikatlar’la (2003) yola devam etmiş. Denemelerle yani.
Ve tahminim odur ki Dublörün Dilemması romanıyla (2005) daha büyük bir kitleye ulaşmaya başlamış. Hele üstüne Korkma Ben Varım (2009) romanıyla Türkiye Yazarlar Birliği tarafından “Yılın Romanı” ödülüne layık görülünce, bugünkü kitlesine sahip oluvermiş. Sonra yine bir şiir kitabı Garanti Karantina (2010). Ve son romanı Ruhi Mücerret (2013)… Hatırlarsanız, çok uzun süre en çok okunanlar listelerinde bir numaradaydı bu roman.
Benim için “Murat Menteş” edebiyatı diye bir gerçek var. Son dönem diyebileceğimiz, 2000’li yılların nev-i şahsına münhasır edebiyatçıları arasında yer alan bir isim kendisi. Nev-i şahsına münhasırlığını; romanlarının hızından (bu dediğimi okuyunca anlayacaksınız) – “Romanı saatte 300 km. gidebilen bir spor araba gibi tasarlıyorum.” M.M. -, birbirinden ilginç ve manidar isimlere sahip roman kahramanlarından – İbrahim Kurban’lar, Dilara Dilemma’la, Nazlı Hilal’ler, Şebnem Şibumi’ler, Gıcır Bey’ler, Ruhi Mücerret’ler, Nuh Tufan’lar-, ve hiçbir şeye benzemeyen bir dünya yaratmasından alıyor. Dilimizi çok çok iyi kullandığını düşündüğüm ve her kitabını bir solukta okuduğum yazarlarımızdan biri diyebilirim. Alper Canıgüz’ler, Emrah Serbes’ler, Hakan Bıçakçı’lar nasıl başka başka dünyalar yarattılarsa bize, Murat Menteş de işte tam bunu gerçekleştiriyor.
Kendisinin ilk üç kitabını bu dönemlerde bulmak neredeyse imkânsız. Belki şansınız varsa bir sahafta ya da bir tanıdıkta onlarla karşılaşabilirsiniz. Fakat üç romanı ve son şiir kitabını rahatlıkla edinebilirsiniz.
“Yanılgılarımızın çoğu, düşüneceğimiz yerde duygulanmak ve duygulanacağımız yerde düşünmekten doğar.” Dublorün Dilemması.
“Benden çok daha akıllı ve bilge bir adamın baş edilmez bir vecizesini hatırladım: ‘Hayat insanlar güldüğünde ciddiyetinden kaybetmediği gibi, insanlar öldüğünde de gülünçlüğünden bir şey kaybetmiyor.’ “Korkma Ben Varım.
“100 sene nasıl mı geçti? Size şu kadarını söyleyeyim, 1 saniye ile 1 asır arasındaki fark abartılıyor. Ve… mazide kalan her şey kısa sürmüş demektir.” Ruhi Mücerret
İlk yorumu siz yazın!