İyi Hissedin: Modunuz Düştüğünde Sizi Mutlu Edecek Öneriler
Hepimize olur bazen. İçimizden hiçbir şey yapmak gelmez hani, enerjisiz ve mutsuz hissederiz. İşte öyle anlarda, insan ruhuna iyi geleceğini bildiği şeylere ihtiyaç duyuyor. Bu herkes için farklı olabilir; önemli olan kendini gözlemlemek, size iyi gelen şeyleri keşfetmek ve mutsuz hissettiğinizi fark ettiğiniz anlarda içlerinden bir tanesine şans vermek. Ben bana iyi gelen ne varsa, bu yazıda sizinle paylaşmak istedim, umarım size dokunur anlattıklarım!
Mutlu Hissetmenizi Sağlayacak Öneriler
Dışarıya Çıkmak
Nereye mi? Bilmem. Herhangi bir yere. Mutsuz hissettiğimde çok sık yaptığım bir şeydir kendimi sokağa atmak. Genellikle de denizi seyredebileceğim yerlere gidelim. Bebek, Arnavutköy, Tarabya… Bir yer daha vardır ki, orası benim için bir başkadır. Yeniköy mekanları arasında en sevdiklerimden, Yeniköy Kahvesi! Yeşilliklerin içinde gizli bir dünyaya adım attığınızı hissettiren merdivenlerden çıkarım, otururum en öndeki masalardan birine; bazen açar kitabımı saatlerce kalırım orada, bazen yazı yazarım denizin karşısında, bazense hiçbir şey yapmadan dururum, moduma göre. Geçenlerde okudum, açık havada zaman geçirmek yalnızca bana değil, büyük bir çoğunluğa iyi geliyormuş. İngiltere’de bulunan Sussex Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmaya göre, insanlar özellikle deniz kenarında yaptıkları yürüşlerden sonra kendilerini daha mutlu hissediyorlar. Bana kalırsa, mutlu veya mutsuz fark etmez, her gün açık havada 15-20 dakikada olsa bir zaman yaratın kendinize!
İyi Uykuyu Garantilemek
Mutsuz hissettiğimde, kendime sorduğum sorulardan biridir yeterince uyuyup uyumadığım. Yalnızca süre olarak değil, aynı zamanda uyku kalitesi olarak. Çünkü biliyorum, uykusuzluğun insanı olumsuz bir ruh haline sokmakta üstüne yok. Gün içinde yaşadığımız kısmen negatif olaylarla amigdala, pozitif olaylarla ise hippokamp ilgileniyor. Biz uyumadığımızda veya daha doğru bir tabirle az ve kalitesiz bir uyku geçirdiğimizde hippokamp olumsuz etkileniyor ama amigdala etkilenmiyor. Dolayısıyla mutsuzluğa kapı aralamış oluyoruz. Arianna Huffington’ın uykunun insanın mutluluğu, akıllıca kararlar alması ve yaratıcılığı üzerindeki büyük etkisi üzerine yaptığı bu Ted konuşmasını dinlerseniz, ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız.
“İyi Ki” Listesi Yapmak
İşte en sevdiklerimden biri: şükretmek! Modum mu düşük, umutsuz ve isteksiz miyim? Gözlerim bir kalem, bir de kağıt arar. Oturup yazmaya başlarım; neler için “iyi ki” diyorum bu hayatta? Neler için minnettarım? İnanamazsınız kaleminizden dökülenlere! Günlük hayatınızda varlığını farkına bile varmadığınız o kadar çok şeyi açıkça görüyorsunuz ki yazınca. En basitinden, çikolatanın tadını alabiliyor olduğum için bile şükrediyorum! Ve inanın, bu insanı müthiş hissettiriyor. Bana inanmıyorsanız, Journal of Happiness Studies isimli derginin yaptığı çalışmaya inanırsınız belki. 219 kişiden üç hafta süresinde teşekkür mektupları yazmalarını istemişler ve kişilerin ruh hallerini mektup yazmadan önce / yazdıktan sonra olarak karşılaştırmışlar. Sonuç? Mektup yazdıktan sonra pekçok kişinin depresyon belirtileri ortadan kaybolmuş!
Yazı Yazmak
Yazarım, tıpkı şimdi yaptığım gibi. Evet, düşüncelerimi ve duygularımı kelimelere dökmek her zaman çok iyi gelmiştir bana. Ama artık başka bir boyutuyla tanıştım bu aktivitenin, paylaşmak! theMagger’da yazdığımdan beri, deneyimlediklerimi hiç tanımadığım insanlarla paylaşıyor olma fikri beni iyi hissettirmeye yetiyor. Yazı yazmak ruhuma iyi geliyor diye bir tek ben demiyorum, Tara Parker-Pope da diyor! Kendisi The New York Times’ta “Yazmak ve Sağlık” ilişkisi üzerine şunu yazmış: “Kendimiz ve deneyimlerimiz hakkında yazmak kırılgan, üzgün ruh halini iyileştiriyor, kanser hastalarında semptomların azalmasına, kalp krizi geçirmiş kişilerde sağlığın iyileşmesine yardım ediyor, doktor ziyaretlerini azaltıyor ve hatta hafızayı güçlendiriyor.”
O Şarkıyı Dinlemek
Hepimiz için vardır “o şarkı”. Hani dinlediğimizde içimizi kıpır kıpır yapan, yüzümüze ister istemez koca bir gülümseme oturtan şarkı. Benimki “Heal The World” – Michael Jackson. Her dinlediğimde kendi “sorun” olarak adlandırdıklarımın ne kadar küçük ve önemsiz olduğunu hatırlatır bana. Önemsiz ve değersiz hissetmekten bahsetmiyorum, yalnızca o an dünya üzerinde sadece bir noktacıktan ibaret olduğumu hatırlamak iyi gelir. Dert ettiklerimin dünyada yaşanan onca acı verici durumla kıyaslandığında bir hiç’ten ibaret olduğunu çarpar yüzüme. Ve etrafımı, yaşadığım yeri, dünyayı güzelleştirmek için bir şeyler yapma isteğiyle doldurur içimi. Araştırmaların müziğin beyindeki ödül merkezlerini aktive ederek dopamin salgıladığını gösterdiğini biliyor muydunuz? Boşuna dememişler, müzik ruhun gıdasıdır diye! Evet, bu maddenin bilimsel dayanağını da artık bildiğinize göre şimdi düşünebilirsiniz; sizin şarkınız ne?
O Kitabı Okumak
“O şarkı” varsa, “o kitap” da vardır, eminim! Modunuzun düştüğünü hissettiğinizde elinize aldığınız, sizin için tek seferde baştan sona okuyup bir kenara koyduğunuz kitaplardan farklı bir yere sahip olan o kitaptan bahsediyorum. Belki size bir işaret verdiğini düşündüğünüz, belki yalnızca cümlelerin kuruluş şeklini sevdiğiniz, belki de karakterlerin birinde kendinizden bir şeyler bulduğunuz için her okuduğunuzda size iyi gelen o kitaptan. Benimki, “Kendi Kutup Yıldızını Bul” – Nüvide Gültunca Tulgar. Ne zaman hayatımda ters giden bir şeyler olduğunu hissetsem hemen ona koşarım. Gözlerimi kapar, rastgele bir sayfasını açarım ve işte orda! Açılan o sayfa, benim için yalnızca bir kısa hikaye değildir, hayatın tam da o anda bana söylemek istediği sözlerdir aynı zamanda.
Gülümsemek, Öyle Hissetmeseniz Bile!
Ve son olarak, her şeye rağmen gülümserim! Gerçekten mutsuz olsam bile. Duymuşsunuzdur, yalancı gülümseme diye bir konsept var. Korkunç derecede kötü hissediyor bile olsanız, kendinizi zorlayıp gülümsediğinizde gerçekten iyi hissetmeye başlarsınız. Çünkü böyle anlarda, beynimiz bizden biraz geride kalıyor. Gerçekten öyle hissedip hissetmediğinizle ilgilenmiyor, gülümseme eyleminin beyinde yarattığı kimyasal reaksiyonlar beyninizin sizi mutlu olarak algılamasını sağlıyor ve dopamin ve seratonin, yani mutluluk hormonları salgılamaya başlıyorsunuz! O yüzden sadece gülümseyin. Şöyle düşünün, hayatınızın her anında tam karşınızda duran bir fotoğraf makinesi var, sadece sizi çekiyor ve daha sonra fotoğrafları size veriyor. Geriye dönüp fotoğraflara baktığınızda, nasıl kareler görmek istersiniz? İşte tam da öyle yaşayın!
İlk yorumu siz yazın!