Ankara bağımlısı.
Edebiyat.
Sinema.
Keşif.
Hayat falan.
theMagger.com'a kayıt olduğunuzda,
• theMagger’a keşiflerinizle katkıda bulunarak, yazar olup dilediğiniz konuda yazılarınızı yayınlayabilir ve kendi blog sayfanızı oluşturabilirsiniz,
• Yazılarını kaçırmak istemediğiniz yazarları, sevdiğiniz kategorileri ve ilginizi çeken etiketleri takip edebilirsiniz,
• Takip ettiğiniz yazar, kategori, etiket ve okuduğunuz yazılara göre size özel ana sayfa akışınızı oluşturabilirsiniz,
• İlginizi çeken yazıları sonra okumak için kaydedebilirsiniz,
• Yakınımdakiler bölümünden çevrenizdeki mekanlarla ilgili theMagger.com'da yazılmış yazıları görebilirsiniz,
• Yazılara yorum yaparak merak ettiklerinizi yazara sorabilir; fikirlerinizi yazar ve okurlarla paylaşabilirsiniz,
Bizimle birlikte pek keyifli bir keşif yolculuğuna çıkacağınızdan emin olabilirsiniz. Şimdiden hoş geldiniz!
theMagger, sponsorluk ve reklamlarla gelişen bir platform.
AdBlock'unuzu kapatarak beraber büyüdüğümüz markaların yaratıcı reklamlarını görebilir; siz de bizlere dolaylı olarak katkıda bulunabilirsiniz.
Bu sene Güre'de bir evimiz oldu ve ilk yazımızı geçirdik. Ancak Covid bizi eve ve tenha kumsallara kıstırdığı için bu mekanı hiç görmedim. Şu an o kadar mutluyum ki, bir an önce Güre'ye dönmek istedim. Hayal kurdurduğunuz için Çok teşekkürler 🙂
Sevgi Soysal'ın Yürümek kitabından bir sahne hiç aklımdan çıkmaz: Mehmet ve Ela Büyükada'ya giden bir vapurdadırlar. Yaşlı bir amca ve keçisi de vapurda onlarla birliktedir ve bir şekilde keçi vapurdan suya düşer. Ela buna o kadar üzülür ki, yaşlı amcanın acısına öyle ortak olur ki, herkeste aynı acıyı görmeyi bekler. Ancak o sırada Mehmet başka birine "Aaa ben de Trabzonluyum" diye cevap veriyordur. Soysal bunu çok daha şairane anlatıyor tabi, o yabancılık hissi hep göğsümde.
neden olmasın 🙂 haberleşelim ❤️
Esracım müthiş bir yazı olmuş eline sağlık. Ben de senin teşvikinle izlemeye başlamıştım, ancak henüz bitiremedim. Şuan eve koşup peşpeşe izlemek istedim.
Üniversite yıllarıma eşlik eden canım grup. Hatta placebo funclub üyesiydim o zamanlar ve istanbul konserine bilet kazanmıştım. Ne muhteşem konserdi. Benim en sevdiğim şarkıları da şöyle; This Picture, The Bitter End, Without You I am Nothing, The Crawl (ölürken bunu dinlemek istiyorum derdim o zamanlar 🙂), Summer's Gone, Infra-Red ve sizin seçtikleriniz.
Çok güzel bir yazı olmuş Esracım. Eline sağlık. Devamını heyecanla bekliyorum 🙂
Şimdi kontrol ettim 3. sezon yayınlanmış 🙂)
Merhaba Kübra! Bu diziyi ben de çok seviyorum, 3. sezonunu sabırsızlıkla bekliyorum. O kadar güzel bir yazı yazmışsın ki, aklıma takılan, beni rahatsız eden, feminizmle ilgili benim de dikkatimi çeken hiç bir nokta eksik kalmamış. Eline sağlık 🙂
İzler ve severseniz çok mutlu olurum 🙂 iyi seyirler şimdiden 🙂