Bir Tutam New York: Leziz Gezi Notları
New York ile alakalı ne kadar uzun ve dolu dolu bir gezi notu yazsanız da hep bir eksiklik kalacaktır. New York’un vadettikleri o kadar fazla ki, şehir hakkında okuduğunuz her bir yazı, yapbozun birer parçası gibi. Yapbozu bitirmek için New York’u doyasıya tatmanız gerekiyor. Şehir tabi ki size her hayalinizi gerçekleştiren altın anahtarı sunmayacak ama gezmeyi ve deneyimlemeyi seven bir insanın sahip olduğu bir çok hayalin kapısından geçmenize yardımcı olacak. İşte karşınızda New York Mekan Önerileri…
Açık söylemek gerekirse gitmeden önce New York hakkında beklentilerim yüksek değildi. Daha önceden Miami, Los Angeles, Orlando, Philadelphia, Boston gibi ABD şehirlerinde bulunmuştum, bunlar arasında Boston en hoşuma gideniydi. New York ile ilgili duyduklarımı kısmen abartılı bulurdum. Ancak bu görüşüm şehirde geçirdiğim beş günün ardından değişti, bu sebeple anlatılanların hepsi eksik, her bir gezi daha da keşfedilmeye açıkmış diye düşünüyorum. Yazıya New York’daki mekan önerilerim ile başlayacağım ve benim için gezimin zirve anı olan Emmy Burger’e de ayrı bir paragraf açmadan edemeyeceğim. Eğer okurken “yeter bu kadar övgü, her şey mi iyiydi” diyecekseniz, tabi ki lezzetsiz, sıradan şeylere de denk geldim ancak burada onlara yer vererek gereksizce yazıyı uzatmayayım (Not: Yazıda bahsettiğim fiyatlar Aralık 2018 fiyatlarıdır). Yazının devamında gezilecek yerler, yapılabilecek aktiviteler ve New York Mekan Önerileri ile alakalı bilgiler bulabilirsiniz.
New York Mekan Önerileri New York Mekan Önerileri
New York Burger Mekanları New York Mekan Önerileri
ABD denince akla ilk gelen yiyecek tabi ki leziz burgerler oluyor. Denediğim yerlerden tavsiye edeceklerimi şu şekilde sıralayabilirim. New York Mekan Önerileri
Emily:Burası öyle gizli saklı, salaş bilinmedik bir mekan değil. Hatta bir burger dükkanı değil, pizzacı şeklinde konumlandırıyor kendini. Ama menüde öyle bir harika var ki: Emmy Burger! Birşeyi bu kadar öveceğimi hiç düşünmezdim ama bence New York’a gidip bu burgeri yemeden dönmeyin, çünkü her övgüyü hakediyor. Kendi açımdan söylemek gerekirse sadece New York’da değil şu ana kadar yediğim en iyi burger Emmy Burger! Burgerin yanında gelen çıtır çıtır ince patates kızartması da oldukça lezzetli. Fiyatı ise patates kızartması da dahil 27 USD. Bu arada Emily Michelin yıldızlı bir restoran değil ama Michelin Guide’da yer alıyor. Restoran Brooklyn tarafında.
Burger Joint:Her New York notunda rastlayabileceğiniz, artık herkesin bildiği ve lezzeti konusunda hemfikir olduğu bir yer burası. Parker New York Hotel’in lobisinde perdeyle ayrılmış gizli bir bölmede yer alıyor. Gizli dediğime bakmayın, önünde uzunca bir kuyruk oluyor. Dolayısıyla gittiğinizde yaklaşık 30-45 dk’lık bir sıra bekleyeceğinizi unutmayın.
Shake Shack (Madison Square Parkı):Türkiye’deki Shake Shack’ları beğenmeyen biri olarak burası lezzet konusunda beni çok şaşırttı. Doğal olarak New York’da bir sürü şubesi var ve belki de lezzet anlamında aynı olmayabilirler ama bir Shake Shack deneyecekseniz o da mutlaka Madison Square Park’ın içinde yer alan olmalı. Shake Shack ilk olarak bu parkta bir hot dog arabasında faaliyete başlamış. Burası da bu geleneği devam ettiriyor. Parkın içerisinde açık havada birçok insanla burger yemenin keyfi bir başka oluyor.
Deli (Şarküteri), Sandviç, Bagel:ABD’ye özgü başka bir lezzet sandviç kültürü. Benim denediklerimin arasından iki tanesini tavsiye edeceğim.
Frankel’s: Brooklyn-Greenpoint’de yer alan bu mekan oldukça güzel sandviç ve bagellar hazırlıyor. Bir bagel klasiği olan somon, krem peynir, domates, soğan ve kapariyle hazırlanan versiyonunu şiddetle öneririm. Bu bagel 15 USD civarında. Bunun dışında kahvaltılık yumurtalı sandviç/bagel’lar ise daha uygun fiyatta.
Zabar’s: Central Park’ın batısında (Upper West Side) kalan bu mekan büyük bir şarküteri aslında. İçerisinde aklınıza gelecek her çeşit şarküteri ürününü bulabilirsiniz, mesela peynirler ayrı bir dünya. Burada ayrıca yine yukarıda bahsettiğim klasik bageli somonunu seçerek taze taze hazırlatabilirsiniz. Fiyatı 13 USD. Ayrıca şarküteri kısmının yanında sandviç ve diğer lezzetlerin servis edildiği ayrı girişi olan bir yemek dükkanı da bulunmakta.
New York Tatlı, Cupcake, Donut Mekanları
New York’a gelip tatlı kriziniz geldiğinde çikolata ve cheesecake dışında lezzetli başka alternatifleriniz de var.
Georgetown Cupcake:Soho’da yer alan bu cupcake mekanı şehrin en iyilerinden biri olarak gösteriliyor. Benim favorim, tadının damağınızda uzun süre kalmasını dileyeceğiniz Peanut Butter Fudge oldu. Tek cupcake fiyatı 3.5 USD.
Peter Pan Donut & Pastry Shop: Brooklyn-Greenpoint’de işlek bir cadde üzerinde yer alan bu pastanede donutlar sadece 1.25 USD. İçeride ayrıca oturmak için bir kısım var. Daha çok salaş bir mekan ve lezzet olarak donutları bir harika. Bu arada en sevdiği tatlı dondurma olan biri olarak, bir çok kişinin tavsiye ettiği Big Gay Ice Cream Shop’taki dondurmaları ben beğenmedim, ama damak zevkimiz belki farklıdır, bakmakta fayda var.
New York Kahvaltı Brunch Mekanları
ABD kahvaltı kültürü bizimki kadar bol çeşitten oluşmadığı için yumurtanın önemi büyük. Ama umarım yumurta seviyorsunuzdur çünkü bu mekanlardaki lezzetlerden mahrum kalmamalısınız.
Egg: İsminden de anlaşılacağı üzere, Williasburg’da yer alan bu kahvaltı mekanında yediğim Egg Rothko yaptığım gezide tattığım en lezzetli ikinci yiyecekti. Kesinlikle denemelisiniz. Oldukça popüler olan bu mekana haftasonu gidildiğinde kapıda sıra oluyormuş, ancak ben haftaiçi gittiğim için direkt girebildim.
Ruby’s: Nolita bölgesinde yer alan bu Avustralya restoranı sadece bir kahvaltı mekanı değil, aynı zamanda menüsü gün boyu hizmet vermeye yönelik. Ancak kahvaltı seçenekleri ün yapmış durumda. Avokadolu tost üzerine göz yumurta oldukça lezizdi. Amerikan kahvaltısından sıkılırsanız ve civardaysanız Lower East Side bölgesinde yer alan bir Fransız kafesi olan Les Enfants de Boheme’in kreplerini deneyebilirsiniz. Bunun dışında, gitmeyi çok istesem de kahvaltı kontenjanlarımı doldurduğumdan gidemediğim, ama aklımda kalan Greenpoint’teki Five Leaves ve Nolita’daki Cafe Gitane’ın iyi olduklarını okudum.
New York Kahve Mekanları ve Diğer Lezzetler New York Mekan Önerileri
Kahvesever birisiyseniz doğru yerdesiniz, seçenek oldukça çok. Tattıklarım arasında en sevdiğim filtre kahve Toby’s Estate Coffee’de içtiğimdi. Birkaç yerde şubesi olan bu kahvecinin size yakın olanını mutlaka ziyaret edin. Bunun yanı sıra Dumbo’da yer alan Brooklyn Roasting Company hem ferah ve çalışmaya müsait iç mekanı hem de tadıyla civardaysanız uğranması gereken yerlerden.
Diğer Lezzeti: Dumbo’da yer alan Juliana’s Pizza oldukça iyi. Küçük boy pizzası iki kişiye rahat yeter. O civarda Grimaldi daha çok biliniyormuş, ama Juliana’s Pizza’nın oldukça lezzetli ve kapısında sıra olan başka bir yer olduğunu belirteyim. Bu arada burgeri bir harika olan ve asıl işi pizzacılık olan Emily’de pizza yemedim ama eminim o da güzeldir, gidip denerseniz bana da söyleyin lütfen. 🙂
Chelsea’de yer alan ve mini bir kapalı çarşıymış (çok da mini değil aslında) gibi olan, içerisinde bir sürü dükkanı (restoran, butik, hobi alışverişi vs) barındıran Chelsea Market yemek açısından bir sürü alterantif sunuyor. Bunlardan biri de Los Tacos No.1. Gitmişken deneyin, tacolardan memnun kalacağınıza eminim.
New York Barları
New York’da “speakeasy bar” şeklinde bir “gizli bar” konsepti var. Dışarıdan bakıldığında bar olduğu belli olmayan, kimi bir kuaförden, kimi tenha bir aralıktan girilen muhtemelen uzunca bir süre bekletileceğiniz, konseptten de anlaşılacağı üzere içerideki müzik sesinin çok da yüksek olmadığı ve muhteşem kokteylleri ile ön plana çıkan yerler.
Attaboy: Ben Chinatown ile Lower East Side arasında kalan “Attaboy”a gittim. Sıradan bir sokakta üzerinde herhangi bir isim olmayan bir kapıyı çalıyorsunuz, biraz bekledikten sonra kapı açılıyor ve “bara geldim ben” diyorsunuz. Şanslıysanız kısa bir bekleyişin ardından (bazılarında, hele de haftasonunda 2 saate yakın bekleyebiliyormuşsunuz) içeri giriyorsunuz. Bununla birlikte bu konseptin bir diğer halkası ise kendinizi barmenin yaptığı kokteyllere teslim etmek. Tabi hazır olanlar da var ama genelde barmene ne tarz bir tattan hoşlandığınızı, hangi bazın üzerine ne tür bir aromanın hoşunuza gittiğini söylediğinizde o da size bir kokteyl hazırlıyor. Attaboy’a gitmenizi kesinlikle tavsiye ederim. Kokteyller 15-20 USD arasında.
Gitmediğim ama bir çok yerde okuduğum/gördüğüm birkaç ismi paylaşayım, eminim onlar da deneyimlemeye değer yerlerdir: Angel’s Share, The Raines Law Room, Employees Only, Beauty & Essex, Bathtub Gin, Please Don’t Tell vd.
Nitecap: Lower East Side’da yer alan bu kokteyl barı giriş ve gelişme anlamında speakeasy barı heyecanı yaratmıyor ama sonuç olarak oldukça başarılı. Burada da barmene benzer şekilde ortaya karışık kokteyllerden hazırlattırabiliyorsunuz, menüde de buraya has oldukça güzel tatlar var. Attaboy’a yakın bir yerde. Aynı akşam ikisini deneyebilirsiniz. Kokteyller 15 USD civarında.
Mother’s Ruin: Nolita bölgesindeki bu bar da oldukça canlı ve keyifli.
Konum New York Mekan Önerileri
New York Rooftop Mekanları
Bu kadar çok gökdelen olunca haliyle bir sürü de rooftop mekan oluyor. Birçok kişi eminim Empire State Binası ya da karşısında yer alan Rockefeller Binası’nın üstündeki Top of the Rock’ın en iyisi olduğunu söyler. Açık söylemek gerekirse seyahatimde yapılacaklar listemde tek yapamadığım bu iki binadan birisine çıkmak oldu. Ama bence gezimde gerçekleştirdiğim en keyifli zamanları da yine başka bir rooftop’da geçirdim ve burayı size kesinlikle tavsiye edeceğim. Gökdelenlerle dolu silüetiyle Manhattan’ı Manhattan’dan mı yoksa karşısındaki Brooklyn’den mi izlemek istersiniz. Ben ikinci şıkkı seçtim ve iyi ki bu kararı aldım dedim. Bu
mekan Williamsburg’da yer alan The William Vale Hotel’in terasında 22.katta bulunan Westlight. Mekan gündüzleri açık değil ve akşama doğru açılıyor. Bulunduğunuz mevsime göre bence bu seyir işini gün ağarmasına yakın getirin ki, hem gün ışığında, hem gün ağarırken kızıllığı hem de karanlıkta ışıltılı Manhattan’ı izlerken keyifli bir zaman geçirin. Westlight’ın güzel bir tarafı da bar/restoran kısmının dışında üç yöne de bakan geniş bir balkonunun olması ve manzara fotoğrafları çekerken önünüzde hiç bir engelin olmaması. Dolayısıyla önünüzde masa, insan vb. olmadan engelsiz Manhattan silüeti fotoğrafları çekebileceğiniz harika bir yer.
New York’un Semtleri ve Görülmesi Gereken Yerler
Mekanlar dışında çok kısaca bahsetmek gerekirse New York’ta en bilinen bölgeler ana yarımada olan Manhattan, doğusunda kalan karşı kıyı Brooklyn, Manhattan’ın kuzeyinde yer alan Queens ve Bronx. Seyahatimde Queens ve Bronx’a gidemedim ama zaten beş günde Manhattan ve Brooklyn’ın bile birçok bölgesine gidemedim.
Brooklyn’de şehrin gelişmekte olan hip mahallesi Williamsburg ve komşusu Greenpoint mutlaka rotanızda yer almalı. Bu iki semtte sokakları gezerken duvarlarda sokak sanatlarına rastlayabilir, lezzet anlamında sizi tatmin edecek birçok mekanda tadım yapabilir, Manhattan üzerinde günbatımını seyretmek için bir rooftop’a uğrayabilirsiniz. Manhattan’ın kalabalık, gökdelenli ve rengarenk ışıltılı caddelerinde yürümek ayrı bir dünya ama ben Brooklyn tarafında Wiiliamsburg’da alçak binaların arasında capcanlı, adımbaşı ilgi çekici dükkanların ve mekanların olduğu Bedford Avenue’da yürürken çok keyif aldım. Greenpoint bölgesinde deniz kıyısında yer alan bazı bölgeler Manhattan’ı fotoğraflamak için çok ideal. Bunlardan bir tanesi de Grenpoint’te yer alan Transmitter Park’ta yer alan iskele. Bu iskele üzerinden karşı kıyıyı fotoğraflayabilirsiniz.
Bunun dışında Brooklyn ve Manhattan köprülerinin ayaklarının arasında kalan bölgeye Dumbo deniliyor. Köprüleri ve karşı kıyıyı fotoğraflamak için güzel bir muhit. Brooklyn Köprüsü (ve hemen yanında yer alan Manhattan Köprüsü) Manhattan yarımadasının en güneyi ile Brooklyn’ı birbirine bağlıyor. Köprü 1880li yıllarda yapılmış ve görsel anlamda muhteşem. Köprüyü hem Dumbo’dan fotoğraflamak hem de üzerinden geçmek oldukça güzel bir deneyim. Manhattan’daki Central Park’ı bilmeyen zaten yoktur, mutlaka görülmesi gereken bir alan. Şehirdeki karmaşadan uzaklaşabileceğiniz, içerisinde insanların dinlenebildiği, spor yaptığı, huzur verici bir yer. Park oldukça büyük ve bu sebeple çoğu yerinde kafanızı kaldırıp baktığınızda, ya da sağınızda solunuzda bina yer almadığı için New York’un karmaşası yerine sakin bir şehirdeymişsiniz de, parkta vakit geçiriyormuşsunuz havası veriyor. New Yorklular burasını bu sebeple çok seviyor.
New York denince akla gelen birçok yeri barındıran Midtown Manhattan bölgesine ayrı bir paragraf açmak lazım. New York’un kalbi Times Meydanı, Empire State Binası, terasında Manhattan manzarasını izleyebileceğiniz Top of The Rock’ı barındıran ve Christmas’a yaklaşıldığında önünde dev Christmas Ağacı kurulan Rockefeller binası, New Yorkluların içerisinde vakit geçirmeyi sevdiği, birçok insanı otururken ve dinlenirken görebileceğiniz Bryant Park, dünyaca ünlü cadde 5th Avenue ve de Broadway müzikallerinin oynandığı tiyatrolar bu bölgede yer alıyor. Ayrıca, New York fotoğraflarının vazgeçilmez ikonlarından olan Love &Hope heykelleri 6th ve 7th Avenue üzerinde yer alıyor. Manhattan’da Times Meydanı’na yakın kalabalık caddelerde yürürken, kalabalıkların gökdelenlerin yanında ne kadar küçük olduğunu görünce, tüm egolardan sıyrılabilirsek aslında kapladığımız alanın ne kadar ufak olduğunu hissettim. Benzer hissi Milano’da Duomo’ya açılan caddelerdeki oldukça yüksek sütun ve tavanların altında yürürken hissetmiştim. Herkeste farklı olabilir ama bende bu his baskıdan ziyade rahatlama yaratıyor. Midtown Manhattan’da yer almasa da 5th Avenue üzerinde yer alan Flatiron Binası’nı da mutlaka gezinize dahil edin. Mimari açıdan ilgi çekici bir yapı olan bu bina, üçgen şeklinde ve üstten bakıldığında ütüye benzediği için Flatiron ismini almış.
Manhattan’da şehrin lüks semti Soho, Çin mahallesi Chinatown, İtalyan bölgesi Little Italy, buranın kuzeyinde yer alan birçok iyi mekan barındıran Nolita, yarımadanın sanat galerileri açısından en zengin yeri ve de gençlerin gözdesi Chelsea ve komşusu Meatpacking semtleri bir New York gezinizin içinde mutlaka olmalı. Chelsea bölgesinde yer alan The High Line, eskiden kullanılan bir tramvay hattının rehabilite edilerek bir parka dönüştürülmesi ile oluşturulan 2,5 km uzunluğunda üstgeçit seviyesinde yerden yüksekte bir açık park. Bu park şehrin oldukça güzel bölgesinde binalar arasında kıvrılarak giderken oldukça güzel fotoğraflar çekebilirsiniz. Bu hat, Chelsea bölgesinde yer alan Chelsea Market’te son buluyor. Güzel bir yürüyüşten sonra buraya uğrayıp karnınızı doyurabilirsiniz.
Eğer şehri keşfetmeye daha fazla vakit ayırdıysanız bunlara ek olarak East Village, Lower East Side ve Greenwich bölgelerini de turlayabilir buralardaki mekanlara uğrayabilirsiniz. Şehir merkezinden uzakta, körfezde Liberty Adası’nda yer alan Özgürlük Heykeli ise meraklısının ziyaret etmesi gereken ya da uzaktan fotoğraflaması gereken önemli yerlerden. Ben bu etkinliği gidip gelmesi vaktimi alacak diye es geçtim.
New York’da Yapılabilecek Etkinlikler
Şehir içerisinde kaybolana kadar dolaşmak ve de sayısız mekanı deneyimlemek dışında yapılması gereken şeylerden biri de New York’un ve dünyanın en iyi müzeleri arasında gösterilen müzelerden birkaçını gezmek ve bir Broadway müzikalini izlemek olacaktır. Eminim ki bu deneyimler gezinize oldukça değer katacaktır.
New Yok’ta görülmeye değer birçok müze var. Bunların başlıcaları Metropolitan Museum of Art (The Met), Museum of Modern Art (MoMA), American Museum of Natural History, Guggenheim Müzesi ve Ulusal 11 Eylül Anıtı ve Müzesi. Ben gezimde MoMA ve Amerikan Doğa Tarihi Müzesi’ne gittim. Doğa Tarihi Müzesi’nde devasa dinozor iskeletleri oldukça ilgi çekici. MoMA’da ise özellikle 1880 ve 1950’ler galerinde Van Gogh, Picasso, Monet, Klimt, Miro, Magritte, Pollock, Dali ve Frida’nın eserleri yer alıyor. Bence müzenin gözbebeği Van Gogh’un “The Starry Night” adlı eseri. Hatırlatmak gerekirse büyük müzelerin tanesine en az yarım gün ayırmalısınız.
New York’a gelmişken mutlaka bir Broadway müzikaline gidin. Biletleri size pahalı geliyorsa, unutmayın her gün öğleden sonra Times Meydanı’nda yer alan TKTS gişelerinde %20 ila %50 indirimli bilet satışları yapılmakta. Bu müzikallerden en bilinenleri ve ünlüleri Chicago, Phantom of the Opera, Aslan Kral, Aladdin, Wicked vb. Ben bu müzikallerden Chicago’ya gittim ve eğer kafanızda belirlediğiniz özel bir müzikal yoksa ve seçenekler arasında kararsız kaldıysanız size mutlaka öneririm.
Bu sanatsal aktiviteler dışında olabildiğince çok mekanı deneyimleyip, bir çok semti gezmenizi öneririm. Şehri kuşbakışı görebileceğiniz rooftop’lara çıkmanız da bunlardan bir tanesi.
New York’da Yapılması Gerekenler
Bu kısma ilk olarak gezideki benim Top 5’ımı yazmak istiyorum
1- Emily’de Emmy Burger yemek
2- Brooklyn-Williamsburg’da yer alan rooftop’a (Westlight) gidip Manhattan manzarasını gün ağarmadan önce ve sonra izlemek
3- Brooklyn-Dumbo’ya gidip köprüleri fotoğraflamak ve ardından Brooklyn Köprüsü üzerinde yürüyüp karşıya geçmek
4- Bir Broadway müzikaline (Chicago) gitmek
5- Gerek gökdelenlerin arasında Midtown Manhattan’da gerekse Williamsburg’da bol bol
yürümek, etrafı keşfetmek
5’e sığmadı ama MoMA ve speakeasy bar deneyimleri de bu listeyi zorlayacak kapasitede. New York’a gidenlere önerim vaktiniz elverdikçe aşağıda yer alan maddelerden birçoğunu yapıp öyle dönün.
– Bir Broadway müzikaline gitmek
– Güzel burgerin peşinde tadımlar yapmak
– Bir rooftopa çıkıp şehir manzarasını, gökdelenleri izlemek
– Central Park’ı turlamak, hava güzelse çimlere yayılıp bir iki saat keyif çatmak
– Brooklyn köprüsünün üzerinde yürümek
– İlgi alanınıza göre en az bir büyük müze gezmek
– Times Meydanı’na hem gündüz, hem gece gitmek
– Speakeasy bar konseptindeki bir mekana gitmek
– Bol bol fotoğraf çekmek
– New York’u bir Avrupa şehrine giden turist mantığıyla değil de, bir New Yorker edasıyla, nerede ne yenir ne içilir, nerede vakit geçirmekten, zaman öldürmekten keyif alınır, nerede nasıl bir etkinlik var konseptinde değerlendirmek, New Yorkluların son zamanlarda nerelere gittiğini, yeni trend mekanların ne olduğunu öğrenmek, ve örneğin Brooklyn- Greenpoint & Williamsburg tarafında bu amaçla bir gün geçirmek… New York Mekan Önerileri
İlginizi çekebilir: New York’ta Uğramanız Gereken 5 Lezzet Durağı
İlginizi çekebilir: Irmak Özer’den 5 Günde New York: Bitmesin de Dönmeyelim!
İlk yorumu siz yazın!