Monaco Bahane, Nice Şahane!
Cote d’Azur denilince akla genelde ilk olarak film festivali ile ünlü Cannes ve Vatikan’dan sonra dünyanın en küçük ve en zengin ülkelerinden, kumarhaneleriyle ünlü Monaco gelir. Fakat ben Saint-Tropez’den San Remo’ya uzanan yolculukta anladım ki Monaco bahane, Nice şahane! Fransa’nın beşinci büyük şehri olmasına rağmen şehir hayatı Nice’te oldukça canlı, rahat ve keyifli. Hayattan bezmemiş insanlar ve güler yüzlü bir hizmet ortamı var. İş çıkışında insanlar deniz kıyısında keyif yapmak için tüm Nice’i boydan boya kuşatan Promenade des Anglais sahiline kendilerini atıyorlar. Burası yerlisi, yabancısı, turisti tüm Nice halkının buluşma yeri gibi. Bu uzun sahilde lüks otellerin ve beachlerin yanı sıra herkesin havlusunu serip deniz keyfi yapabileceği halka açık alanlar da var. Burada isterseniz güneşlenip denize girebilir, isterseniz şarabınızı ve aperatiflerinizi alıp güneşi batırabilirsiniz. Acıktınız mı? Hemen arkanızda Nice’in dar ve renkli sokaklarında çeşit çeşit restoran, cafe ve pastaneler var. Üstelik fiyatlar da büyük şehre göre oldukça uygun. 15-20 Euro arasında oldukça büyük porsiyonlarda gelen İtalyan yemeklerini ve Güney Fransa mutfağının vazgeçilmezleri deniz ürünleri tabaklarını bulabilirsiniz. Elbette midyeler, karidesler, kalamarlar başrolde olmakla birlikte dünyaca ünlü Niçoise Salata’yı da tüm menülerde görebilirsiniz. Tabii ki İtalya’ya çok yakın olduğundan İtalyan Mutfağı da ağırlıkta. Özellikle Vieux-Nice denilen eski Nice bölgesindeki La Voglia ve La Favola’nın her şeyi çok lezzetli ve çok doyurucu. Biz pizzasını, raviolisini, lazanyasını, deniz ürünlü spaghettisini denedik ve hepsine bayıldık. İki restoranın sahibi de aynı bu nedenle hangisine giderseniz gidin aynı kalitede hizmet alıyorsunuz. Bazı mekanlar gerçekten çok turistik kalabiliyor bu nedenle daha içerilere doğru ilerleyince sokak aralarında daha sakin mekanlar da keşfedebiliyorsunuz. Yazın vazgeçilmezi dondurma içinse kesinlikle en doğru adres Rossetti meydanındaki lavanta, gelincik, kaktüs, yasemin, menekşe aromalı sıra dışı dondurmaların yanı sıra klasik seçeneklere kadar yaklaşık kırk çeşit dondurması olan Fenoccio. Fakat şehrin farklı yerlerinde de şubesi olan Fenoccio dondurmasının keyfi en güzel bu küçük ama sevimli meydanda çıkıyor. Ayrıca Eski Nice, Rue de la Préfecture’deki Patisserie Lac’ın da macaronları ve tatlıları gerçekten çok güzel.
Peki Nice’te başka görülecek ve yapılacak ne var? Elbette Promenade des Anglais boyunca hem gündüz hem akşam bir yürüyüş şart. Cours Saleya ve Vieux-Nice sokaklarını keşfetmek, Massena Meydanı’nda canlı müzik dinlemek, Nice kalesine çıkıp manzarayı seyretmek, Place Garibaldi’de kahve içmek de yapılacaklar listesinde.
Benim fırsatım olmadı fakat vaktiniz varsa modern sanatın önemli temsilcilerinden Marc Chagall Müzesi’ni gezmenizi öneririm. Nice için aynı zamanda Cote d’Azur’un modern sanat merkezi deniliyor. Önemli sanatçıların açık hava heykelleri tüm şehirde sergileniyor. Özellikle Massena Meydanı’ndaki Jaume Plensa’nın gece renkli ışıklarla aydınlanan insan heykelleri benim favorimdi.
Nice’e gelmişken bir gününüzü ayırıp Nice’e tren ile yarım saat uzaklıktaki Antibes’e ya da otobüsle aynı mesafedeki Eze ve Villefranche kasabalarına da uğrayabilirsiniz. Gerçekten her biri birbirinden güzel bu üç komşu destinasyonu herkesin çok beğeneceğini düşünüyorum. Özellikle ortaçağ köyü Eze’in taştan evlerini ve eşsiz manzara bahçesini gezmenizi, Antibes’in harika patisserilerinden macaron ve Saint-Tropez’in ünlü tatlısı Tropezienne yemenizi, Villefranche’ın renkli sokaklarını görmenizi ve sahil kenarındaki restoranlarda marine edilmiş midye yemenizi şiddetle tavsiye ederim.
İlk yorumu siz yazın!