Nick Flynn: Amerikalı Yazarın Hayatına Bir Bakış
26 Ocak 1960 Massachusetts’te doğan Nick Flynn, Amerika’da hatrı sayılır bir yazar. 7/24 şair olan Nick Flynn, şu ana kadar Pen de dahil olmak üzere 8 ödülün de sahibi… Yazdığı şiirler ve kitaplar dışında onu önemli ve bir o kadar da sıra dışı kılan şeyse; hayat hikayesi. Ben de yazımda sizinle onun hayat hikayesine dair bilgiler paylaşacağım.
“Belki de herkesin kalbinizi kırabilecek bir hikayesi vardır.” -Nick Flynn
Eksik Bir Çocukluk
Flynn, çocukluğunu annesiyle geçirdi. Deyim yerindeyse annesi ona hem annelik hem de babalık yaptı. Aslında babası hayattaydı fakat yazdığı mektuplar dışında onun yanında hiç olmadı. Bu, Flynn’ın eksik bir çocukluk yaşamasının ana nedenlerinden biriydi. Nick Flynn babasının yokluğunu annesinin erkek arkadaşlarıyla az da olsa doldurmak istedi fakat bu hiçbir zaman gerçekleşmedi.
Niyet Edilmemiş Kötü Sonuç
Flynn’in babası Jonathan da tıpkı Nick gibi bir yazardı; hatta yazarlık, Nick’e babasından da geçmiş olabilir. Nick Flynn yazmaya küçük yaşlarda başladı. Yazdığı ve sonlandıramadığı bir metin belki de Flynn’in hikayesinin dönüm noktalarından biri oldu. Flynn annesini çok severdi. Annesi Nick’e bakmak için iki işte çalışıyordu ve iş çıkışında yorgun olsa da Nick’le ilgilenirdi. Nick, annesinin bu fedakarlığının farkındaydı ve annesi için bir metin yazmaya karar verdi. Metnin ortalarına geldiğinde, yani annesinin iki işte birden çalışıp onunla ilgilendiği kısmı bitirdiğinde metni evin içinde kaybetti. Kaybolan bu metni annesi buldu ve okumaya başladı. Annesi Nick’in bitiremediği sonu okuduğunda üzüldü çünkü hayatta tek değer verdiği varlığı, oğlu, yazdığı bu metinde onu hiç takdir etmemişti. Annesi bu metnin bu sonuyla birlikte çok değer verdiği oğlu Nick’i mutlu edemediği sonucuna ulaştı ve bu üzüntüyle intihar etti. Nick Flynn’in yazdığı metin annesinin intiharına sebep oldu ve Nick, hayatının geri kalanında annesinin ölümünde kendisini suçladı.
Babasının Hayatına Girişi
Nick Flynn başta da belirttiğimiz gibi babasını hiç görmedi ve sadece mektuplar aracılığıyla ilişki kurdu. Bir gün hiç görmediği babasından bir telefon aldı; babası ona, taşınmak zorunda olduğunu ve ona kamyonetiyle yardımcı olmasını istediğini söyledi. Nick, babasını böyle komik bir sebeple ilk kez görmüş oldu. Babası Jonathan ziyadesiyle romantik bir yazar ve anlayacağınız gibi sorumsuz biriydi.
Evsizler Yurdu
Flynn, bu trajik çocukluktan sonra Boston Evsizler Yurdu’nda çalışmaya başladı. Burası sokakta yaşayan insanlara kapısını açan bir yerdi ve Nick’e yazıları için materyal bulmasında çok yardımcı oldu. Babası Jonathan Flynn da şans eseri bu yurdun müdavimlerimden biri oldu ve Nick ile ilişkileri burada gelişmeye başladı.
Nick Flynn bu gelişmelerden sonra yurttaki işini bıraktı ve eğitim hayatına devam etmeye karar verdi. Eğitim hayatında başarılı olan Nick yazmaya devam etti. Yazdığı birçok kitapla her yazarın hayalindeki ödüllerin sahibi oldu.
Flynn Olmak
Nick Flynn’ın sıra dışı hayat hikayesi 2012 yılında sinema seyircisiyle de buluştu. Flynn Olmak (Being Flynn) adlı filmin başrollerinde ise Robert De Niro ve Paul Dano oynadı.
IMDb puanı: 6.4 / 10
Kapak fotoğrafı: newyorker
İlginizi çekebilir: Aybüke Dizman’dan Stefan Zweig Kimdir?
İlk yorumu siz yazın!